• Sonuç bulunamadı

II. BÖLÜM

2.1.2. Son Dönem Çalışmaları: Arz ve Talep Yönlü Yaklaşımlar

2.1.2.2. Ekonomi: Emlak Boyutu

1979 yılına dek soylulaştırma işlemlerine ilişkin yapılan çalışmalarda, sistematik bir tanıma ve eleştirel yaklaşıma rastlanmamaktadır. Sözü edilen dönemdeki çalışmalarda egemen olan talep odaklı bir bakış açısı olarak değerlendirilen neoklasik yaklaşım etkisi görülür. Sonrasında ise kuramsalcı ve arz yönlü politik iktisat bakış açılı çalışmalar gelir. Neil Smith’in69

yaptığı çalışma bu yaklaşımın ilk ve en önemli adımıdır. Arz yön yaklaşımlı diye nitelendirilecek bu çalışmalar genel bir bakışla, konut piyasasındaki yeniden yatırım imkanlarıyla sermaye birikim süreci ilgisine ilişkin genel toplumsal dinamiklerin analizini odağına alır. Arka planda da politik iktisat bakış açısı yaklaşımını devreye sokar.

Arz yönlü politik iktisat bakış açı ve değerlendirmesi, az önce değinildiği üzere soylulaştırmadaki belirleyici dinamikleri, yeniden yatırımın alanı olarak alınan arazi ve mülkiyet değerlerinin belirlenmesi ekseninde açıklamaya gayret eder. Bu yaklaşım, konunun ağırlıklı olarak ekonomik yeniden yapılanma formatında yaşanan sürecin,

68

H. KURTULUŞ, “Mekânlarda Billurlaşan Kimlikler”, Doğu-Batı Dergisi, Yıl: 2003, Sayı: 3, s. 75.

69 Hatice KURTULUŞ, İstanbul’da Kentsel Ayrışma: Mekânsal Dönüşümde Farklı Boyutlar, İstanbul

2005 (içinde); N. SMİTH, Toward a Theory of Gentrification; a Back to the City Movement by Capital not people, Journal of the American Planning Association, 45, 1979, s. 139.

32 soylulaştırmayı nasıl başlattığı ve sonuçlarının hangi kesimleri bir biçimde etkilediği konularına yoğunlaşır. Büyük kentlerdeki sermaye hareketliliği, uluslararası ticaret, mali sermaye ve bunlarla bağlantılı olarak da bankacılık sektörü, aracı kurumlar, mali yatırım ve danışmanlık kurumları, halkla ilişkiler, reklam-pazarlama kurumları gibi çok uluslu veyahut uluslar üstü şirketlerin belirleyici oluşu ekseninde oluşmaya başlamıştır. Bunun sonucu olarak sermaye akışı, üretim faaliyetlerinden hizmet sektörüne doru ivmelenmiş, kentsel rantlar vasıtasıyla da spekülatif nitelikte gerçekleşmeye doğru gitmiştir.

Arz yönlü yaklaşımın soylulaştırma projelerinde, işin gerçekleşmesi boyutunda önemli işlevi olduğu savı ortaya konan sanatçılar, eşcinseller vb. marjinal yaşamı seçen kişi ve kesimlerin “öncü” olarak benimsenmesine de alternatif bir izah yapılır. Bu bağlamda kent öncüleri ekonomik boyutta da öncü olmaktadırlar. Kent merkezleri odaklı sosyal, kültürel politik dönüşümler, günlük yaşantılarımızı ve ilgili tüm deneyimlerimizi doğrudan biçimlendirecek derecede önemli sayılırlar. Ancak bunlar ekonomik öncülerin gelişmesiyle ilişkili durumda olan dönüşümler olmaktadır. Hem kent öncüleri bugün geçerli durumdaki bazı öncülerden yalnızca biri durumundadır. Bugünkü uluslararası ekonomik kriz ekseninde, uluslararası sermaye ve özelinde de Amerikan sermayesi kent öncüsünün söylemlerinde olduğu gibi uluslararası bir “öncü” durumundadır. Gerçekten de neoliberal politikaların uluslararası boyutta icraya alınması özellikle Thatcher ve Reagan döneminde hızlı bir ivmeyle yaygınlaştırılmıştır. Ülke ve yeni oluşturulan bölgeler bazında olsun, kentsel ölçekte olsun, bu politikaların etkin biçimde devreye sokulduğunu gözlemlemekteyiz. Kentsel büyüme ve kentsel gelişme süreçleriyle kentsel mekân boyutlu yeniden yapılanma süreçleri süreklilik arz eden ve bütünlüklü bir yapı gösteren oluşumlardır. Ancak bugün için yeni olansa, gelişmiş kapitalist ülkeler bazında daha büyük oranda ekonomik ve sosyal yeniden yapılanmaların söz konusu olması ve bu bağlamdaki düzey ve bunun sistematik araçları konularıdır. Yapılı çevre olgusunu ifade eden üretim, yeniden üretim, tüketim ve tüketimin dolaşımının toplamı olarak, bir modeli ifade eden yapılı çevre, coğrafi olarak da şekillenmektedir.70

Arz yönlü projelerde soylulaştırma olgusunun konut yapılaşması ve konut sorunuyla ilişkisi önemli olmaktadır. Burada konuta ilişkin kamu ve özel sektör

70

H. KURTULUŞ, “Mekânlarda Billurlaşan Kimlikler”, Doğu-Batı Dergisi, Yıl: 2003, Sayı: 3, s. 75,

(içinde); Neil SMİTH, The New Urban Frontier: Gentrification and Revanchist City, London: Routledge, Yıl: 1996, Sayı: 3, s. 75.

33 politikalarının süreci biçimlendirmesine işaret edilir.71

Sürecin yarattığı eşitsiz gelişmeyse yapılı çevredeki yenileme girişimlerine ilişkin yatırımlarla belirginleşir.72 Özetle; soylulaştırma hakkındaki bu teorik açıklamalar geniş kapsamlı ve eleştirel bir bakışın detaylı biçimde ortaya konmasını temin etmiş olmaktadır.

Arz yönlü yaklaşım çerçevesinde Neil Smith’73in ortaya attığı “rant farkı” teorisi önemli bir açıklama vasıtası durumundadır. Buna göre kentteki arazilerin yeniden değerlenmesine bağlı olarak meydana gelen gerçek arazi rantı ile arazinin gelecekte “en yüksek ve en iyi” kullanımı marifetiyle meydana çıkacak potansiyel rant arasındaki fark “rant farkı” adı verilen değerin meydana çıkmasına sebep olur. Rant farkı, değerlenerek gerçekleşen arazi rantının potansiyel ranttan çok daha düşük olmasıyla meydana gelir. Rant farkı değerinin büyük oluşu, soylulaştırma projesinin başlaması ve hız kazanması demek olmaktadır.

Rant farkının meydana gelmesinde kamusal ortaklıklar veya diğer özel fonlarla gerçekleştirilen konut stokundaki iyileştirmeler, gerilemiş durumdaki eski kent içi alanlarını kapsayan yeniden yatırım sürecini devreye sokmaktadır. Rant farkı teorisi denilen yaklaşımdaki temel talep etkeni anlamında yatırımcıların ekonomik davranışları dikkate alınır. Potansiyel açıdan daha yüksek bir arazi rantı tüketicilerin potansiyel taleplerini gözetmiş demektir. Bireysel yatırımlar ise, tek başına, konut ve arazi piyasasındaki yeniden yapılanmanın izah edilmesinde yetersiz kalır.

Rant farkı teorisi konut ve arazi piyasası için yeniden yatırım sürecini izah konusunda, sermayenin banliyöleşme odaklı yapılaşma işine yönelmesiyle sonrasında bunu izleyen süreçte yeniden değerlenen eski kent merkezlerine yönelmesi konusunda bir nedensellik ilişkisi bulur.

Banliyölerdeki yapılaşmalar ve bunların giderek yaygınlaşması, arazi fiyatlarında da artışa yol açar. Aynı zamanda da bunlar kent içinde görece bir fiyat düşüklüğüne de yol açar. Ancak bu alanlara odaklanmış sermayenin değersizleşmesi ve mekânsal bakımdan da kentsel büyümenin sınırlarına gelinmiş olmasıyla sermaye gerilemiş eski kent merkezlerindeki yapı stoklarının yenilenmesi ve onarılması için harekete geçmiştir. Bu sermaye, elbette ki daha önce banliyölere yönelmiş sermayeye göre çok daha az bir düzey olmaktadır. Özet olarak söylenirse, yeni banliyölerin

71

Hatice KURTULUŞ, İstanbul’da Kentsel Ayrışma: Mekânsal Dönüşümde Farklı Boyutlar, İstanbul 2005, (içinde); C. HAMNETT, “Improvement Grants As An İndicator Of Gentrification İn İner London”, 1973, Area 5, s. 140.

72 Hatice KURTULUŞ, İstanbul 2005, (içinde); N. SMİTH, 1979, s. 538-548. 73

34 meydana getirilmesine odaklanan sermaye hareketiyle birlikte kent merkezlerindeki gerileme, beraberinde bu iki alan arasında değerlenme oranları bağlamında oluşan rant farkını açığa çıkarmaktadır. Eski kent merkezleri odaklı yeniden yapılanma projeleriyse önemli ekonomik fırsatlar meydana çıkarmaktadır.

Bu kuramda iki öge çok önemli konumdadır. İlki, teorinin daha çok ekonomik eksenidir ki burada rant farkının ortaya çıkışındaki konut fiyatlarını bir biçimde etkileyen enflasyon ve yatırımsızlığa ilişkin analizler olmaktadır. Kuram bu ikisi arasında bir ilişkinin gerekliliği üzerinde durur ve bu bağlamı etüt eder. İkincisi ise, rant farkının meydana gelmesinde ve bunun açıklanmasında devletin rolünü mercek altına alır. Bu, teorinin kapsamlı bir izah anlamında doğru bir çerçeve sunması, bireysel durumların ikincil bir bulgu olarak eklenebilmesi demektir ki bu temel tezleri savlamış olur.74 Ancak rant farkı teorisi özellikle soylulaştırıcılara ilişkin bir açıklamayı içermediği hususunda tenkit edilmiştir.75

N. Smith76 rant farkı teorisinin, tüm karmaşıklığına rağmen kapsamlı bir kentsel değişim tartışmasından ayrılamayacağını savlar. Bu demektir ki rant farkı teorisi aynı zamanda, post fordist üretim yapısının doğal bir sonucu olan emek piyasasındaki geçişleri de kapsayan kentsel yeniden yapılanma olgusunun izahıdır. Bu konuya ek olarak, “toplumsal yeniden yapılanma” , özellikle de yeni toplumsal sınıfların oluşumu ve kadının üreticiler ve onların yeni rollerine ilişkin radikal bir dönüşümü kabul etmektedir.

“Rant farkı” kuramı, aynı zamanda, açıklamalarının ağırlıklı olarak ekonomik temelli oluşu hususunda eleştiri konusu olmuştur. Diğer bir eleştiri de, soylulaştırıcıların kimliği ve onların tercihleri konusunda araştırma yapmaması ve ilgili verilere kapalı durumda olmasıdır.77

Kuramın Amerika’daki olgulara bakılarak meydana getirilmiş olması ve bu durumda Avrupa ülkelerinde ve diğer ülkelerdeki olguları açıklamada yetersiz oluşuna ilişkin eleştirilerse doğal olarak alternatif bir kuramı belirlemektedir.

74

H. KURTULUŞ, İstanbul 2005, (içinde); N. SMİTH ve P. WİLLİAMS, Gentrification of the City, Unwin Hyman Press, Australia, 1986.

75 H. KURTULUŞ, İstanbul 2005, (içinde); I., MUNT, 1987, s. 1175-1197.

76 H. KURTULUŞ, “Mekânlarda Billurlaşan Kimlikler”, Doğu-Batı Dergisi, Yıl: 2003, Sayı: 3, s. 75,

(içinde); Neil SMİTH, 1996, s. 51.

77

35 Hamnett78 rant farkı yaklaşımı üzerine eleştirilerinin yanında Londra’da görülen örneklerden giderek “değer farkı” kuramını kendince formüle etmiş durumdadır. Bu noktada değer farkı, bir binadaki evin boş hali ile kullanılmakta olan hali ve değeri arasındaki farkı ifade etmektedir. Bu evde yaşamını sürdüren kişinin sözleşmeye ilişkin hakları genellikle olumsuz etki yaratmaktadır. Bir başka söylemle, değer farkının ortaya çıkışı, devlet düzenlemelerine bağlı kiracının haklarına bağımlı olmaktadır. Bir yasanın değişmesi demek geniş bir alanda var olan mülkiyetlerin bütün sınıfsal değerlerinin etkilenmesi demektir. Sonuçta değer farkı teorisi, devlet düzenlemelerinin etkili ve geçerli olduğu Avrupa kentleri ekseninde geçerli olabilecek bir açıklama durumundadır. Bir başka açıdan rant farkı, tekil olarak yerlerin karakteristiklerine ve bu yerlerdeki gelişmelere bağlı olarak oluşmaktadır. Rant farkı, bir mülkiyetin yatırım döngüsüyle ivme kazanacak belirli bir gelişim konusunu tanımlar. Rant farkı, geniş kapsamlı bir formülasyonu hedefler ve tam da bu nedenle içsel kontrole ve müdahalelere ilişkin ayrıntıları gözden kaçırır. Bundan dolayı denilebilir ki rant farkı kuramı ağırlıklı biçimde Amerika deneyimleri içindir.79

Benzer Belgeler