• Sonuç bulunamadı

B. DEYĠMLER

IV. Dini efsaneler.

A. Evliyalar üzerine anlatılan efsaneler: B. Ziyaret yerleri üzerine anlatılan efsaneler: BOLKAR BOZOĞLAN

I

Bozoğlan Çukurova‘da malları olan birinin çobanıymıĢ. Yazın malları Bolkar Dağında otlatır kıĢın geri getirirmiĢ. Bozoğlan kıĢın birinde bir sürü koyunla kırda kalmıĢ. KaybolmuĢ yani. O koyunla orada nasıl yazlamıĢsa yazlamıĢ. KıĢın kıra belki 5 belki 10 metre kar yağar. YaĢamak neredeyse imkânsızdır. O kadar soğuk olurmuĢ ki orada hayvan falan yaĢayamazmıĢ. KuĢ dahi uçmazmıĢ havada. Temmuzda bile kar olurmuĢ dağlarda. Havalar ısınmaya baĢlamıĢ; mal sahibi mayıs ayında Çukurova‘dan çıkmıĢ doğru dağlara. Bu bizim koyunlar ne oldu acaba diyerek koyulmuĢ yola. Ölüsü de dirisi de diyerek çıkmıĢ kıra. Kıra gelse ki koyun baĢında çobanıyla duruyor. Çoban uzaktan ağaya ―Al koyunun eline teslim‖ demiĢ. Ortadan kaybolmuĢ sonrasında. Bozoğlan‘nın erdiğini anlamıĢlar ama ortadan kaybolmuĢ, izine de rastlanmamıĢ bir daha.

ġimdi tepenin tam zirvesinde bir mezar var. Üzeri örtülü kulübe halinde. Oraya çocuğu olmayan kadınlar geliyor, dilek diliyor. Kimisi senit düzmüĢ, kimisi çocuğun elbiselerini asmıĢ, kimi mal kesmiĢ. BaĢında bir kuyu var. Kuyudan buz gibi su çıkar. Bir de bir gün hazine aramak için mezarın üzerini yıkmıĢ biri. Oranın hemen arkasında Darende Köyünde bir adamın rüyasına girmiĢ. DemiĢ ki ―Ya benim mezarım vardı yıktılar mezarımı. Bir yapıversen olmaz mı?‖ O adam da gelmiĢ çatmalarla çatıp yapmıĢ tekrar mezarı. (R. Dudaklı ile kiĢisel iletiĢim, 26 Haziran 2004)

II.

Buralara Haziran ayında Yörükler çıkıyor. Yörüklerden bir ağanın çobanı varmıĢ. Bu ağa hacca gitmiĢ. Eskiden hacca 6 ayda gidilir 6 ayda gelinirmiĢ.

Hacca giden ağanın hanımı bir gün demiĢ ki Bozoğlan‘a ―Ağan burada olsa da Ģu yoğurttan yeseydi çok severdi.‖ Bozoğlan da ―ġu çingile kat ben vereyim geleyim.‖ demiĢ. Ağanın hanımı da katmıĢ vermiĢ. Bozoğlan Maneviyat ehli olduğu için Kâbe de ağasına o bir çingil yoğurdu bir anda vermiĢ gelmiĢ.

Ağa hacdan döndüğü zaman yaylada herkes baĢına toplanmıĢ. EĢyalarını ortaya dökerken çingil de çıkmıĢ ortaya. Kadın ― O çingili sana kim verdi?‖ demiĢ ağaya. Ağa ―Bozoğlan‘la sen bana yoğurt göndermedin mi onun çingili‖ deyince Bozoğlan‘ın ermiĢ olduğunu anlamıĢlar. Bunu Bozoğlan iĢitmiĢ. Veli olduğunun öğrenilmesinden rahatsız olup orayı terk etmeye karar vermiĢ. Çadırdan uzaklaĢırken arkasından Bozoğlan Bozoğlan diye bağırmıĢlar. Onlardan kurtulabilmek için dağa doğru koĢmuĢ Bozoğlan. Onlar da arkasından koĢmuĢlar ama gözden kaybolmuĢ. ġu anda gözden kaybolduğu tarafta dağın tepesinde ziyareti var.

Bu dağın eteklerinde orman vardır. Burada kesim olmuĢ. Tahtacılar odun taĢıyormuĢ orada. Tahtacılar Türkmenlerin bir boyu, odun iĢiyle uğraĢırlar ve katırları çok kıymetlidir. O dağın eteğinde tahtacı odun taĢırken katırının ayağı kırılmıĢ. Tahtacı için katır çok kıymetlidir. O sırada Bozoğlan o katrancıya gözükmüĢ. ―Ben senin katırının ayağını iyi yapsam sen de benim çardağımı yapar mısın? Yıktılar

benim çardağımı‖ demiĢ. Katrancı yaparım deyince Veli katırın ayağını sıvazlamıĢ ve bir anda katır iyileĢmiĢ. O olaydan sonra Katrancı namaza baĢlamıĢ. Her sene gelip o ziyarete o çardağı yapar mezarı düzeltir gider olmuĢ. ġimdi de orayı daha çok Katrancılar ziyaret ederler.

Medrese tahsili görmüĢ bir zat olan Arslanköylü Veliddin Efendi bir grup ilim adamıyla orayı ziyaret etmek istemiĢ fakat yolda suyu unuttuklarını fark etmiĢler. Hava sıcak, güneĢ tepede. Veliddin Efendi demiĢ ki orası gerçek bir ziyaretse biz gidene kadar suyumuzu hazır eder. Onlar varıncaya kadar hava günlük güneĢlikken birden tepede bir sis meydana gelmiĢ. VarmıĢlar ki kaklığın (taĢlardaki çukurlar) içi su dolmuĢ. O zaman ermiĢ olduğunu kanıtlamıĢ.

Sonra Bozoğlan birisinin rüyasına girip mezarının yanına gelenlerin içmesi için bir kuyu açmasını istemiĢ. Bunun üzerine oraya kuyu açmıĢlar. Bu gün ziyarete gelenler kuyunun buz gibi suyundan içmekteler. (Ġ. Dündar ile kiĢisel iletiĢim 30 Haziran 2004)

Bu efsanede tayy-i zaman tayy-i mekân motifi karĢımıza çıkmakta. Bunun yanında rüya motifi de dikkatimizi çekmekte. Ayrıca evliyaların olağanüstülüklerine de burada rastlamaktayız.

ġERĠFE KADIN

ġerife Karı derler biri varmıĢ. KıĢın buraya çok kar yağar ama onun olduğu yere az yağarmıĢ. Bulunduğu yerde sık orman ve sık dallı altına yağmur geçirmez ardıç ağaçları varmıĢ. Orada bir çardakta yaĢarlarmıĢ. Hayvanlar için de bir hayrak yapmıĢlar. Hayvanları bağlamaksızın onun orada yaĢarlarmıĢ.

Çocuğunu olağanüstü Ģartlarda doğuran ġerife Kadın bir gün evdeki bir çuval unla bir leğen hamur yoğurmuĢ. Bir yandan da yeter mi yetmez mi diye düĢünüyormuĢ. Değirmen oldukça uzakmıĢ çünkü. ġerife kadın ekmeği atmaya baĢlamıĢ ki iki kadın çıkıvermiĢ karĢısından. Teyze yardım edelim demiĢler. ġerife kadın da kabul etmiĢ. Ġkisi ekmek atarken ġerife karının birden uykusu gelmiĢ. ―Çocuklar benim uykum geldi biraz uyuyup geleyim‖ demiĢ. Bu arada tepsinin

yarısındaki hamur bitmiĢ ve o hamurdan bir boy ekmek çıkmıĢ. Kadınlar sen yat teyze biz devam ederiz demiĢler. ġerife Kadın uyuyup uyandıktan sonra bir de bakmıĢ ki ortada ne kadınlar var ne de baĢka bir Ģey. Yarımından bir boy ekmek çıkmıĢken kadınların attığından iki boy ekmek çıkmıĢ ve o attıkları ekmek yaza kadar onlara yetmiĢ. Hamur hem artmıĢ hem de normalde kıĢın ortasında bitmesi gereken ekmek yaza kadar onları doyurmuĢ.

ġerife kadının bu kerameti dilden dile dolaĢıp durmuĢ. (A. Gürbüz ile kiĢisel iletiĢim, 15 Ağustos 2009)