• Sonuç bulunamadı

Edirnekapı’daki Nuri Killigil Şehitliği

Olayın yaşanma nedenine gelince ihmal, dikkatsizlik gibi birçok sebep ortaya atılmıştır. Fabrika müdürü Hüseyin Hüsnü Emir Erkilet, kapsülhane müdürü Seyit Ali Oral, fabrikanın Galvano bölümü müdürü Hamdi Aknesil de bu fikirleri onaylayacak şekilde yangına elektrik kontağının sebep olduğunu dile getirmişlerdir. Patlama günü fabrikanın 151 işçisinden 24’ü izne ayrılmış, 9 memur, 7 usta, 6 müstahdem ve 105 işçi olmak üzere 127 çalışan ise işinin başında bulunmuştur. Söz konusu bilgilere Savcı İhsan Köknel kontrolünde yürütülen tahkikatlarda fabrikanın personel sicil defterine bakılarak ulaşılmıştır. İnfilaka ihtiyatsızlık ve çeşitli noksanların neden olduğu varsayımları üzerinde durularak kesin sebep “dikkatsizlik sonucu ölüme sebebiyet ve tedbirsizlik” olarak gösterilmiştir.385

384 Haber 7, Nuri Killigil Paşa’nın Mezarı Onarıldı, 27 Eylül 2016, http://www.haber7.com/tarih-ve- fikir/haber/2141646-nuri-killigil-pasanin-mezari-onarildi, (15.06.2019).; Abidin Mutlu Bozdağ, “Nuri Killigil Paşa’nın Mezarı Onarıldı”, 28 Eylül 2016, https://www.aa.com.tr/tr/kultur-sanat/nuri-killigil-

pasanin-mezari-onarildi/654675#, (15.06.2019).

385 Ertan Ünal, “02 Mart 1949’da İstanbul’u Sarsan Patlama İhmal mi Sabotaj mı?”, Popüler Tarih Dergisi, ss. 54-66, İstanbul Mart 2003, s. 56-66.

İçişleri Bakanı Şükrü Kaya’nın Başbakanlığa ilettiği 19 Eylül 1938 tarihli raporda fabrikanın kontrolsüz şekilde çalıştırıldığı, müessesenin stoklarının, satış yerlerinin net bir şekilde kaydedilmediği belirtilmiştir. Bakan Kaya, Sütlüce Fabrikası’nı eksiklikler bakımından, 10 Haziran 1935 tarihinde 12 numaralı trotil atölyesinde uçak işaret fişeklerinden birinin yanması sonucu 4 kişinin hayatını kaybettiği Zümre Zade Şakir Bey’e ait işletmeyle aynı teraziye koymuştur.386 Lakin

geçmişteki askeri hizmetleriyle beraber Türkçülük ve sanayicilik faaliyetlerini göz önünde bulunduran kesimler, Nuri Paşa’nın dostundan çok düşmanının olduğuna işaret ederek patlamanın kasten yapılma ihtimalini kuvvetli bulmuşlardır. İsrail-Arap düşmanlığının zirve yaptığı bir dönemde fabrikanın Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi yasağını ihlal ederek Suriye, Mısır ve Filistin’e silah satışını sürdürmesi İsrail ve ABD çıkarlarına ters düşmekteydi. Patlamadan daha iki gün önce Mısır’dan elli bin tabanca, Suriye’den 2 bin havan topu, Hindistan’a karşı bağımsızlık mücadelesi veren Pakistan İslam Cumhuriyeti’nden ise 2 milyon lira değerinde silah sipariş alınmış, Nuri Paşa işlerin yoğunluğu nedeniyle fabrikayı büyütmek maksadıyla İş Bankası’ndan 60 bin liralık kredi çekmiştir.387

Fabrikada Yahudi işçilerin olay yaşandığı gün işe gelmemesi Atilla Akar ve “Cumhuriyet” gazetesinin başyazarı Abidin Daver tarafından sabotaj olarak değerlendirilmiştir. “Tan” gazetesinin üç farklı sayısında olayın neden yaşandığına değinilmiş, 4 Mart 1949 tarihli sayıda patlamanın kasıtlı olduğu, 7 Mart 1949 tarihli sayıda olayın yaşanma sebeplerinin araştırıldığı, üçüncü sayıda ise Nuri Paşa’nın eniştesi Kâzım Orbay’ın konuşmasına istinaden sabotaj ihtimalinin olmadığı yazılmıştır. “Her Gün” gazetesinin 5 Mart 1949 tarihli sayısında da sabotaj söylentileri yalanlanmış, aksine “Son Telgraf” gazetesinin aynı tarihli sayısında üstü örtülü bir şekilde İsrail’in adı vurgulanmıştır.388 Bakü’de faaliyet gösteren “Respublika”

(Cumhuriyet) gazetesinin Türkiye temsilcisi Cemal Anadol da “Siyonizmin Oyunları: Yahudinin Cihan Hâkimiyeti Ülküsü” başlıklı kitabında Yahudilerin olayda parmağı

386 Fahri Türk, Nuri Paşa’nın (Killigil) Biyografisi…, s. 285.

387 Soner Yalçın, “Bir Unutulan İsim: Nuri Killigil”, Sözcü Gazetesi, 8 Mayıs 2016, https://www.sozcu.com.tr/2016/yazarlar/soner-yalcin/bir-unu%C2%ADtu%C2%ADlan-isim-nuri killigil-1220687/, (26.05.2019); Fahri Türk, “Nuri Paşa’nın (Killigil) Biyografisi…”, s. 281-284. 388 Fahri Türk, Nuri Paşa’nın (Killigil) Biyografisi…, s. 281-289.

olduğuna kanaat getirmiştir.389 Ahmet Dilgem’in “Türkistan” gazetesinde yayımlanan

“Yahudiler Bakü’nün hilaskârını nasıl öldürdü?” başlıklı makalesinde de Nuri Paşa’nın Yahudi gazabına uğradığı iddiaları patlama nedeninin kirli bir düşünce ürünü olduğuna dair fikirlerle örtüşmüştür.390

389 Cemal Anadol, Siyonizmin Oyunları (Yahudinin Cihan Hâkimiyeti Ülküsü), Milli Kültür Yayınları, İstanbul 1978, s. 176.

390 Ahmet Dilgem, “Yahudiler Bakü’nün Halaskarını Nasıl Öldürdü?”, Türkistan Gazetesi, Bakü 14-20 Eylül 2014, s. 5.

5. KAFKAS İSLAM ORDUSU’NUN FAALİYETLERİ

Birinci Dünya Savaşı öncesi Azerbaycan Türkleri ile Anadolu Türkleri arasındaki buzlar erimiş, Osmanlı Devleti’nin Akkoyunlu ve Safevi devletlerine karşı düşmanlığı, AHC’nin kurulmasının ardından yerini sıkı bir dostluğa bırakmıştır. Coğrafi, dini, kültürel ortak paydaların farkına varılması ve düşünce birliği müttefiklik bağlarına zemin hazırlamıştır. Bu unsurlar, ayrıca bir bütün haline gelerek Türkçülük ve Turancılık düşüncelerinin her iki coğrafyada kök salmasını etkilemiştir.

Kafkasya Türklerinin kurtuluşunu Rusların yenilgisinde arayan Azerbaycanlı siyasiler, İsmail Gaspıralı’nın “Dilde, Fikirde, İşte Birlik” şiarını benimsemişlerdir. Keza İttihat ve Terakki Fırkası Merkez Komitesi üyelerinden Ali Bey Hüseyinzade de “Türkleşmek, İslamlaşmak, Modernleşmek” teziyle Rusya Müslümanlarını fevkalade heyecanlandırmıştır.391 “Füyuzat” dergisinin kurucusu olan Hüseyinzade’nin 1905

yılında ileri sürmüş olduğu bu doktrin aynı zamanda mavi, kırmızı ve yeşil renklerden oluşan modern Azerbaycan bayrağının renklerinin belirlenmesinde ilhamkaynağı olmuştur.Bayrak üzerindeki mavi renk Türkçülüğü, kırmızı renk modernleşmeyi ve demokrasiyi, yeşil renk ise İslam’ı simgelemektedir.392

1917 Ekim Devrimi’nden sonra Moskova yönetimi, sömürgelerde kontrolü kaybedince esir halkların özgürlük umutları yükselmeye başlamıştır. Rus sömürgesi altında yaşayan diğer halklar gibi harekete geçen Azerbaycan Türkleri çareyi Batı’daki din kardeşlerinde arayarak Osmanlı Devleti’nden resmen yardım isteklerinde bulunmuş, Azerbaycan gençlerinin harp eğitimi görmesi maksadıyla uzman bir heyetin gönderilmesini rica etmişlerdir. Çünkü yüz yılı aşkın bir süredir Azerbaycan Türkleri bilinçli şekilde ordudan uzak tutulmuş, böylece savaş ruhu ve becerileri büyük ölçüde yok edilmiştir. İstanbul yönetimi, dış politikada Kafkasya’ya verilen önemin artması nedeniyle Azerbaycan Türklerinin isteğini olumlu karşılamıştır. Nihayetinde 1918 yılında 25 Mayıs’tan 17 Kasım’a dek Kafkasya harekâtını gerçekleştirecek olan

391 Mehman Süleymanov, Türk Şehitlikleri…, s. 20; Ziya Gökalp, “Türkleşmek, İslamlaşmak, Modernleşmek” (1911) eserinde fikirlerinden esinlendiği Ali Bey Hüseyinzade’den “Yalvaç”, yani kitap gönderilmiş peygamber diye bahsetmiştir. Bkz. Hilmi Ziya Ülken, Türkiye’de Çağdaş Düşünce

Tarihi, Ülken Yayınları, İstanbul 2005, s. 271.

392 Ramiz Kasımov, “Devletçiliğimizin, Müstakilliğimizin Remzi: Azerbaycan Bayrağı”, İki Sahil Gazetesi, 9 Kasım 2016, s. 12.

Türk Kafkas İslam ordusunun temelleri atılmış, Azerbaycan’da demokratik bir devlet kurulmuştur. Neticede Bolşeviklerin yönetimindeki Bakü kurtarılarak AHC’nin başkenti ilan edilmiştir.

5.1. Ordunun Kurulma İhtiyacının Doğması

Kafkas İslam Ordusu’nun kurulma sebepleri arasında din, dil ve kültür birliği gibi temel öğeler ön plana çıkmaktadır. Söz konusu ordunun kurulma ihtiyacının doğmasında Azerbaycan’ın içinde bulunduğu siyasi durum da fazlasıyla etkili olmuştur. Azerbaycan Türkleri, Ermeniler ve Gürcülerin oluşturduğu Maverayı Kafkas Federasyonu’nun hiçbir siyasi varlık gösterememesi nedeniyle Azerbaycan dış politikada bağımsız hareket edememiştir. Üstelik Azerbaycan vatandaşlarının hak ve hukuklarının federasyonun merkezi olan Tiflis’ten korunmaya çalışılması önemli bir eksiklik olmuştur. Aynı zamanda Güney Kafkasya Müslümanlarına karşı baskıların artması da Kafkas İslam Ordusu’nun kurulmasını zaruri kılmıştır. Yeni cumhuriyetin sadece ezeli Azerbaycan topraklarında yönetilmesinin gerekliliğine vurgu yapan isimlerden olan Nesip Bey Yusufbeyli, bölgedeki anarşik durumun kritik boyutlara ulaştığına şöyle dikkat çekmiştir:

“Sadece Azerbaycan’ı değil, tüm Maverayı Kafkas’ı istila etmiş anarşik ortamı kendi kuvvetlerimizle sakinleştirmemiz olanaksızdır[…] Felaketin yüzüne cesaretle bakarak sevine biliriz ki, müdahele edecek harici kuvvet dost ve kardeş Türkiye’dir. Komşularımız (Gürcistan ve Ermenistan) bu duruma sevinmeyebilir. Fakat başka çare yoktur. Müthiş kaos karşısında onlar da aynı bizim gibi güçsüzler[...]Heyetimizin Batum’a giderek takriben 6 milyon Doğu Kafkasya Türkü adına Osmanlı’dan yardım isteme zamanı geldi de geçiyor.”393

Nesip Bey Yusufbeyli’nin yanı sıra, Milli Şura Başkanı Mehmet Emin Resulzade de AHC’yi siyasi buhrandan çıkarabilecek tek ve büyük gücün Osmanlı Devleti olduğuna işaret etmiştir:

“Bu müşkül vaziyetten milleti kurtaracak yegane çaremiz vardı: Osmanlı. O kardeş ülke gelecek, bizi düşmandan kurtaracaktı. Halkın başka bir umudu yoktu.”394

393 Mehman Süleymanov, Türk Şehitlikleri…, s. 18. 394 Gös. Yer.

AHC Başkanı Fethali Han Hoyski ise “Başka bir millete veya devlete müracaat etsek de yine bir sonuç alınamazdı. Bu yüzden aynı dinden, aynı soydan olduğumuz Türklerden yardım istedik” diyerek Resulzade’nin fikirlerini haklı çıkaracak şekilde Osmanlı’dan başka ikinci bir seçeneğin olmadığının altını çizmiştir.395

Petrol zengini İsa Bey Aşurbeyov396 başkanlığındaki Kafkas İttihat Fırkası

Merkezi Umumisi de Osmanlı’ya çağrı maksadıyla bir beyanat hazırlanmıştır. Parti başkanı ve AHC’nin ilk Telgraf Nazırı Ağa Aşurov, hazinedar Cavanşir Gayıbzade, Muhammet Gayıbzade ve Abdulla Emircanzade’nin imzasıyla yayımlanan bu beyanat Azerbaycan insanının Türk askerine sonsuz itimadını gözler önüne sermektedir:

“Ey Türk ordusu, gel! Gel, Cengiz ve Timur’un izleri buradadır. Biz, hem büyükler hem gençler sana ilhak etmek, seninle beraber ecdat yurduna doğru yürümek için muntazırız.”397

Naki Keykurun, Ahıska Türklerinden gazeteci Ömer Faik Numanzade’nin teşebbüsüyle Talat, Enver ve Halil Paşalarla kısa görüşmeler gerçekleştirerek, Kafkasyalıların içinde bulundukları şartları onlara bildirmiştir. Doğu Anadolu halkına bir sıra yardımlarda bulunmuş ve Sarıkamış’ta esir düşen çoğu Türk askerinin tutulduğu dönem Nargin adasından kaçırılmasına destek sağlayan “Kardeş Yardımı” derneğinin kurucusu olan Naki Bey aynı zamanda ilerleyen yıllarda AHC İstihbarat Teşkilatının başkanlığına atanmıştır.398

Azerbaycan delegeleri, destek talebini 12 Mart-13 Nisan 1918 tarihli Trabzon Konferansı’nda resmi şekilde ilk kez gündeme getirmişlerdir. Trabzon’a giden heyetin terkibinde Mehmet Emin Resulzade başta olmak üzere Hariciye Nazırı Mehmet Hasan

395 Cavit Şahverdiyev, “Bakü’nün Fatihi Nuri Paşa”, Azerbaycan Halk Cephesi Gazetesi, Bakü 29 Ağustos 2013, s. 9.

396 SSCB döneminde halk düşmanlığı ile suçlanarak Stalin terörüne kurban giden İsa Bey Aşurbeyov’dan Naki Keykurun hatıralarında şöyle bahsetmektedir: “Enver Paşa, bana İsa Bey’i sorduğunda kendisini zengin Aşurbeyovlar ailesinin bir ferdi ve vatan sevdalısı iş adamı diye takdim ettim. Enver Paşa, lafının devamında Osmanlı Türklerinden Ruşeni Bey isminde bir şahsın kendisini İsa Bey’in arkadaşı diye tanıttığını, Bakü’de mücadelenin sürdürülmesi için mali destek istediğini söyledi. Ben teşkilat masraflarının sadece AHC Hükümeti’nce karşılandığı konusunda kendisini bilgilendirdim. Uyarımdan sonra Enver Paşa para göndermekten vazgeçecekti.” Bkz. Ayten Ahmadova, “Azerbaycan-Osmanlı Muhabbeti: Azerbaycan Cumhuriyet Devri”, Kim Vekil, 22 Nisan 2018,

http://kimvekil.com/haber_1587_azerbaycan-cumhuriyet-devri-&-draytan-ahmadova.html,

(29.08.2019).

397 Mehman Süleymanov, Türk Şehitlikleri…, s. 18-19. 398 Yücel Karauz, a.g.m, s. 56.

Hacınski, Toprak Bakanı Ekber Ağa Şeyhülislamov, Adliye Bakanı Halil Bey Hasmehmetov ve Kafkas İttihat Fırkası’nın kurucularından Mir Yakup Mehdiyev yer almışlardır. 4 Haziran 1918 tarihinde ise iki ülke arasında Batum Mukavelesi imzalanmıştır. Mukavelenin dördüncü maddesi, Kafkasya’da asayişin teminine ihtiyaç hasıl olduğunda, AHC yönetimine Osmanlı Devleti’nden resmen yardım isteme hakkı tanımıştır.Batum görüşmelerinin imzalandığı sırada Türk Askeri Heyeti, düzenli bir ordunun teşkili için zaten Azerbaycan’da bulumaktaydı. Fakat bu orduya dış güçlerin tepkisini çekmemesi için Osmanlı’dan bağımsız bir askeri birlik süsü kazandırılmıştır. İlk başlarda Kafkasya halkından toplanması öngörülen birliklerin mevcut kapasitesi, harp deneyimi ve savaşçı ruhu yetersiz kalınca Osmanlı’dan takviye kuvvet istenmiştir. Söz konusu dönemde Osmanlı subaylarından Üsteğmen Hüsamettin Tuğaç Bey, Acara temsilcisi Celal Haşimzade ve Ahılkelek Türkü İbrahim Bey, iki ülke arasındaki arabuluculuk faaliyetlerinde bulunmuşlardır.399

Sonuç olarak Çar yönetiminin baskısı altında ezilen Azerbaycan Türklerinin Osmanlı’ya kurtarıcı gözüyle bakması ve Osmanlı’nın Kafkasya’ya yönelik politikası düzenli bir ordunun kurulmasına ihtiyacı had safhaya çıkarmış, Kafkasya’daki anarşik ortam bu işin üzerine tuz biber ekmiştir.400

5.2. Ordunun Kurulması

Gönüllü Kafkasya Müslümanlarından kurulacak askeri kuvvet tertip edilirken İngiltere ile Almanya başta olmak üzere Batı Avrupa’nın ve Rusya’nın tepkisiyle karşı karşıya kalmamak için ordunun isminde “Türk”, “Osmanlı” vb. tabirlerin kullanılmamasına özen gösterilmiş, bu bağlamda “Kafkas İslam Ordusu” adı tercih edilmiştir.401 Harekâtın zarar görmemesi gayesiyle hareket eden Türk devlet adamları

konuşmalarında, tavır ve davranışlarında gizliliğe önem vermişlerdir. Böylece Almanya ve Rusya’nın üst düzey yetkilileri Azerbaycan’a asker sevkiyle Osmanlı’nın hiçbir bağlantısı olmadığına kolay bir şekilde inandırılmıştır. Nitekim Almanya’nın İstanbul Büyükelçisi Kont Bernsdorf’la görüşme sırasında Harbiye Nazırı Enver Paşa, Sadrazam Talat Paşa ve Hariciye Vekili Ahmet Nesimi Bey, Kafkasya’daki

399 Nesiman Yakuplu, a.g.e, s. 3.

400 Mehman Süleymanov, Türk Şehitlikleri…, s. 33-34. 401 Yücel Karauz, a.g.m, s. 57.

gelişmeleri sanki ilk kez haber alıyorlarmışcasına hareket etmişlerdir. Şüphelere kapılan Çiçerin, Moskova Büyükelçisi Galip Bey’i ikaz ederek Brest-Litovsk Antlaşmasında Rusların jest yaptığını ve nazik davrandığını, bundan böyle bir karış toprak parçasının verilmeyeceğini açık ve keskin şekilde beyan etmiştir.402

5 Nisan 1918 tarihinde Enver Paşa’nın onayladığı 12 maddelik “Kafkas İslam Ordusu’nun Kurulması ve Düzenlenmesine İlişkin Talimatname” temelinde Türk subaylarına bazı vazifeler taksim edilmiştir:

1) İslam’ın âli değerlerini tesis etmek suretiyle Kafkaslılardan kurulacak orduya

talimatlar verilmelidir;

2) Ordu Komutanı (Nuri Paşa) gereken durumlarda padişahın Kafkasya’daki mümessili yetkilerini de kullanabilecektir;

3) Karargah Reisi (Nazım Bey) yalnızca askeri meselelerle ilgilenecek, gerekli atamaları belirleyecektir;

4) Ordu Komutanı politik konularda siyasi işlerle ilgili danışmanın (Ahmet Ağaoğlu) düşüncelerinden faydalanabilir;

5) Ordu Komutanı gerek gördüğü durumlarda Karargah Reisi ve Siyasi İşler Müşavirliğini teftiş etmeye karar verebilir;

6) Donatım, teçhizat ve planlama meselelerinin çözümünü KİO Harbiye Nezareti

mutlak şekilde Osmanlı Harbiye Nezareti’yle birlikte kararlaştırmalıdır;

7) Ordunun silah ve giyim teçhizatı Harbiye Nezareti tarafından sağlanacaktır; 8) Siyasi ve ekonomik meseleler Erkanı Harbiye Nezareti’ne bildirilmelidir;

9) Ordu Komutanı, gençlerin orduya sevk edilmesini kontrol altında tutmalıdır;

10) Ordu personeline ait hukuki ve cezai işlemlerde Osmanlı Askeri Kanunu esas alınmalıdır.

402 Mustafa Görüryılmaz, Türk Kafkas İslam Ordusu ve Ermeniler, Korza Yayıncılık, 2. Baskı, Ankara 2009, s. 132.

11) Ordu subayları, Kafkasya’da bulundukları süre zarfında bir üst rütbeye terfi ettirilecek, ayrıca rütbe maaşları bir misli fazla verilecektir;

12) Ordu personelinin aileleri hakkında meselelere Umuri-Şarkiye’deki özel şube tarafından bakılacaktır.403

Talimatname’nin ikinci maddesinden anlaşılacağı üzere, Nuri Paşa, Trablusgarp’taki mücadelesini hatırlatacak şekilde Kafkasya’da ordu komutanlığı yaptığı dönemde de padişahın yaveri ve siyasi işler üzre mümessili olarak yetkiler üstlenmeye hak kazanmıştır. Bu talimatla Nuri Paşa’nın emir-komuta ilişkilerinde üst düzey subaylarla sorun yaşaması önlenmeye çalışılmıştır. 11. Madde ile ise subay maaşlarının iki misli, rütbelerinin bir kıdem yükseltilmesine karar verilmiştir.404

Yeni bir ordunun tesis edilme fikri ilk kez ortaya atıldığında, ordunun asıl güç kaynağını gönüllü Azerbaycan gençlerinin teşkil etmesi düşünülmüştür. Fakat unutulan bir gerçek vardı ki, uzun süre askeri eğitimden uzak tutulan Azerbaycan Türklerinin mücadele ruhları tedricen yıpranmıştır. İşbu sebepten dolayı binlerce gencin ordu sıralarına yazılacağı ümidiyle ilk seferberlik emri verildiğinde şehir meydanına sadece 37 kişi gelmiştir.405

Kızıl Ordu’nun gün geçtikçe güçlenmesi AHC’nin mevcudiyetini tehdit etmekteydi. Anadolu’dan askeri personel takviyesinin zorunlu hale geldiği bir dönemde Azerbaycan heyeti Batum Antlaşması’nın dördüncü maddesi gereği meşru yardım isteme hakkına başvurmuş, 15 Haziran 1918 tarihi itibariyle Albay Mürsel Paşa önderliğindeki Beşinci Kafkas Tümeninin iki aşamada Azerbaycan’a intikali başlamıştır. İlk aşamada 147 subay ve 2.812 er, ikinci aşamada110 subay ve 2.763 er Gence’ye gönderilmiştir. Ayrıca takviye listesinde 1.366 hayvan (1. aşama: 698 hayvan, 2. aşama: 668 hayvan) da yer almıştır.406

403 Mehman Süleymanov, “Kafkas İslam Ordusu’nun Kuruluşu, Hazırlığı ve Seferberlik Vaziyeti”, Azerbaycan Halk Cumhuriyeti ve Kafkas İslam Ordusu, (ed. Mehmet Rıhtım ve Mehman Süleymanov),

Nurlar Poligrafi Merkezi, ss. 227-287, Bakü 2008, s. 229. 404 Gös. Yer.

405 İsmayıl Musayev, Azerbaycan’ın Nahçıvan ve Zengezur Vilayetlerinde Siyasi Veziyet ve Harici Devletlerin Siyaseti: 1917-1921, Bakü Devlet Üniversitesi Yayınları, Bakü 1996, s. 59.

406 Genelkurmay Askeri Tarih ve Stratejik Etüt Başkanlığı, Birinci Dünya Harbi’nde Türk Harbi Kafkas Cephesi: 2. Ordu Harekâtı (1916-1918), Genelkurmay Basımevi, Cilt 2, Ankara 1978, s. 555.

Halil Paşa hatıralarında alay ve batarya sevkiyatı işlemleri sırasında General von Kress’in de teşvikiyle Gürcülerin sorun teşkil etmesine ayrıntılarıyla değinmiştir:

“Gümrü yöneticilerinin kademe kademe Azerbaycan’a gidecek takviye kuvvetlerine izin vermemesinde aslında iki basit sebep vardı. Evvela von Kress’ten Gürcü hudutlarının düzeltilmesine ilişkin birçok vaatler almışlardı. İkinci neden bedava veya münasip bir bedelle Bakü petrolünden pay almakla fabrikaları çalıştırmak istemeleriydi. Hudut meselesine neden bu kadar önem verdiklerini sorunca manzarasıyla ünlü, Rus çarlarının yaptırdığı saraylarla dolu, maddiyatından çok maneviyatı önemli iki yeri, Abastumani’yi ve Khashuri’yi arzu ettiklerini söylerlerdi. İmparatorluğumuzun (Osmanlı) her tarafı saraylarla, hamamlarla bilmem neleriyle dolup taşar. Ne sarayından ne hanından ne de altın yıldızlı hamamından fayda görmedik. Sarayla dolu topraklar üzerinde iki üç çar sarayı eksikti, o da var oldu. Genel Karargâhın da muvafakatini alarak her iki noktadaki Türk birliklerini geri çektim. İstedikleri mazot da temin edildi. Artık vakit kaybetmeden Erivan’ın kuzeyinden Gürcistan’a, oradan Gence’ye giderek takviyelere başlamış bulunuyordum.”407

Tablo 16. Kafkas İslam Ordusu’nun Şubeleri

Şube Görev

Harekât şubesi İstihbarat

Personel şubesi Er ve subayların tedariki

Muhakeme Harp divanı

Levazım Giyim kuşam ve teçhizat

Sertabib Sıhiyye

Serbaytarlık Baytarlık

Makinalı tüfek müfettişliği Makinalı tüfekçi subaylardan faydalanma Karargâh komutanlığı Karargâhın kurulması, sevk ve idaresi

Kaynak: Mehman Süleymanov’un Kafkas İslam Ordusu’nun Kuruluşu, Hazırlığı ve Seferberlik

Vaziyeti (Azerbaycan Halk Cumhuriyeti ve Kafkas İslam Ordusu, ed. Mehmet Rıhtım ve Mehman Süleymanov, Nurlar Poligrafi Merkezi, ss. 227-287, Bakü 2008 s. 258.) makalesinden alınan bilgiler doğrultusunda yazar tarafından derlenmiştir.

Tablo 16’da yer alan Karargâh şubelerinin hafta içi mesai saatleri 08.00-13.00 ve 16.00-18.00 olarak tertip edilmiştir. Orduda her türlü teçhizattan sorumlu levazım şubesi, personel sağlığından sorumlu sertabib şubesi faaliyet göstermiştir. Personel şubesinde ise askeri heyetin listeye alınma işlemleri yapılmıştır.408

407 Taylan Sorgun, “Azerbaycan Cumhuriyeti”, Kut’ül Amare Kahramanı Halil Paşa, Bitmeyen Savaş, Kaynak Yayınları № 853, 7. Baskı, İstanbul Kasım 2016, s. 158-159.

AHC Hükümeti’nin kararıyla halkın verdiği zekâtın fakirlere ve mollalara değil, orduya vermesi istenmiştir. Zekâtların toplanması işine Asım Bey nezaret etmiştir. Ayrıca vergilerin arttırılmasına, köylülerin elde ettikleri tarım ve hayvansal ürünlerin onda birini orduya bağışlanmasına karar verilmiştir.409

2 Temmuz’da Şamahı’da Halim Pertev Bey öncülüğünde Menzil Müfettişliği kurularak Şamahı-Mereze istikametindeki tüm depolar kontrolden geçirilmiştir. Şefik Bey’in reisi olduğu Menzil Müfettişliği ise Gence, Kürdemir, Şeki, Ağdam ve Ağdaş bölgelerindeki erzak depolarından sorumlu olmuştur. Bölgelerden asker toplanması ve gıda sorununun giderilmesi Azerbaycan yönetimine havale olunmuştur. 21 Haziran 1918 tarihli kararla bir aylık erzak teçhizatı Tarım Bakanlığı’nın kontrolünde AHC hazinesinden temin edilmiştir. Yerli ahaliden para karşılığında tarım ürünleri alınmaya başlanmış, Hristiyanların terk ettiği erzak ambarları çalışır vaziyete getirilmiştir.410

5.3. Askeri Harekât

6 Şubat 1918 tarihinde Trablusgarp’ta sergilediği gayret ve hizmetlerden ötürü Üçüncü Rütbeden Kılıçlı Osmanlı Nişanına layık görülen Nuri Paşa, 3 Mayıs’ta Binbaşı rütbesinden Kaymakamlığa (Yarbay) terfi ettirilmiştir. Lakin Kafkas İslam Ordusu’na komutan tayin edildiğinde, kendisinden yaşça ve kıdemce daha büyük tümen ve birlik komutanlarına nispeten küçük rütbede kaldığından Sultan V. Mehmet Reşat’ın fermanıyla padişah adına askeri ve siyasi faaliyetlerde bulunma yetkisine eşdeğer Fahri Ferik rütbesine yükseltilmiştir. Askeri kişiliğinden dolayı Nuri Paşa politik kararlarda müşaviri Ahmet Ağaoğlu’nun bilgi ve yeteneğine güvenmiştir. Ağaoğlu’dan sonra bu vazifeyi Kurmay Binbaşı Naim Cevat icra etmiştir.411

Benzer Belgeler