• Sonuç bulunamadı

B. Ahlâk-ı Alâî’nin Yazıldığı Yer ve Tarih

3. Edebî, Tarihî ve Diğer Kaynakları

Ahlâk-ı Alâî’nin en zengin yönünü edebî içeriği ve şiirler meydana getirmektedir. Üç dilde şiir yazmakla meşhur olan Kınalızâde şairliği- ni burada da devreye sokmuş ve yer yer görüşlerini şiir diliyle anlatma- yı tercih etmiştir. Ahlâk-ı Nâsırî’de 17, Ahlâk-ı Celâlî’de 72 şiir yer alırken289Kınalızâde’nin Ahlâk-ı Alâî’sinde bunlarda kıyaslanamaya- cak kadar çok sayıda şiir vardır. Kınalızâde Ahlâk-ı Alâî’nin beyt, ru- baî, rubaiyye, mesnevî, mısra, manzum, şiir, kıt’a, arabiye adıyla nere- deyse her sayfasında ve her konu ile alakalı bir veya birkaç şiire yer ver- miştir. Kitabın tamamında yaklaşık 528 manzum kısım sayabildik. Bu manzumelerden bir kısmını Kınalızâde Tûsî ve Devvânî’den naklet- miştir. Fakat yine de bu sayı gerçekten çok büyük bir rakamdır ve Ah- lâk-ı Alâî benzerlerinden sadece bu edebî zenginliği ile bile ayrılabilir.

Kınalızâde’nin verdiği şiirlerin bir kısmı, Arapça, bir kısmı Farsça, bir kısmı da Türkçe’dir. Kınalızâde “ben fakir demişti ki”, “fakir didi ki” “fakir nazm itmiştim” veya “biz de deriz ki” ifadeleriyle bazı şiir- lerin kendisine ait olduğuna işaret eder.290 Molla Abdurrahman Câ-

DÎVÂN 2002/1

223

285 A.A., II, 8, 27. 286 A.A., I, 24, 50, 207-208; II, 78. 287 A.A., I, 180. 288 A.A., I, 32, 53, 55, 114, 116, 119, 148, 162, 171, 173, 174, 179, 180, 183, 184, 189, 193, 197, 198, 201, 203, 213, 227, 229, 233; II, 34, 50. 289 Harun Anay, Devvânî, s. 246.

mî291, Şeyh Sâdi Şîrazî ve Gülistan adlı eseri292Hâfız293, Ömer Hay- yâm294, Mevlânâ İbn Yemin295, Mütenebbî296, Ebîd Âmirî297 gibi bir kısım şairlerin manzumelerini adlarıyla beraber verir. Bir kısım manzum parçanın ise şairi meçhuldür.

Zeynüddîn Havvâfi’nin Vasayâ-yı Kudsiye,298Şeyh Necmeddîn Râ- zî’nin Mirsâdu’l-ibâd,299 Kâdı Muhsin Tenûhî’nin el-Müstecâd min fi’lâti’l-ecvâd,300 Kâdı Bahaeddîn İbn Şeddâd’ın Sîret-i salâhıyye- tih,301 Şeyh İmâm Ebû Üsame’nin Ezhâru Ravzateyn fî İhtiyâri’d- devleteyn,302 Mes’ûdî’nin Murûcü’z-zeheb,303 Firdevsî’nin Şâhnâ- me,304Hoca Safî İbn Hüseyin Vâ’iz Herevî’nin Kitâbu Reşehât305ki- taplarını müellifleriyle birlikte anarken, yazarlarını tespit edemediğimiz Kaside-i Firâset, Şirâu’r-rekâik,306 Menâkıb-ı Mevlevî,307 ve Kitâb-ı Tâcî308 adlı eserleri veya eserlerini anmadan İbn Esir,309 İbn Şâ- me,310İbn Hallikân’ı311kaynakları arasında zikreder.

DÎVÂN 2002/1

224

291 A.A., I, 98, 121, 142, 151; II, 26, 83, 86, 100.

292 A.A., I, 93, 104, 228; II, 29, 33, 34, 61, 68, 74, 92, 95, 98, 101; III, 28, 38.

293 A.A., I, 142, 143, 205, 228; II, 61. 294 A.A., I, 27, 205, 207.

295 A.A., I, 41, 143. 296 A.A., I, 201; II, 56.

297 A.A., I, 185 (Kınalızâde sahabedenArapların meşhur şairi olarak tanıtır). 298 A.A., I, 232. 299 A.A., II, 51. 300 A.A., I, 222. 301 A.A., II, 94. 302 A.A., II, 94. 303 A.A., III, 18. 304 A.A., II, 19.

305 A.A., I, 98; II, 79; III, 50. 306 A.A., II, 59, 60, 65. 307 A.A., I, 144. 308 A.A., III, 22.

309 A.A., I, 223; III, 12; İbnü’l-Esîr Ebu’l-Hasan İzzeddin Ali ibn Ebi’l-Ke- rem Muhammed el-Cezerî, Târihu’l-kâmil adlı eserin sahibi, bkz. Şem- seddin Günaltay, İslâm Tarihinin Kaynakları, İslâm’da Tarih ve Müver-

rihler, s. 151-163.

310 A.A., III, 12; Şihabeddin Ebu Şâme Abdurrahman İbn İsmail, Kitâbu’r-

Ravzateyn fî Ahbâri’d-Devleteyn adlı kitabın sahibi. Nureddîn Şehid ile

Selâhaddin Eyyûbî dönemlerinin ayrıntılı tarihidir. Bkz. Ş. Günaltay,

a.g.e., s. 166-168.

311 A.A., III, 12. Vefeyatü’l-A’yân ve Enbâiz’z-zaman adlı eserin sahibi, bkz. Ş. Günaltay, a.g.e., s. 189-191.

Kınalızâde’nin bu kaynaklar dışında İskender,312 Cengiz Han,313 İbn Haccâc,314Kisrâ,315Seyfu’d-devle,316Yezid,317Timurlenk,318 Sultan Selâhaddin,319Sultan Saîd Nureddîn Şehîd,320Ömer İbn Ab- dülaziz321 ile Osmanlı sultanları Sultan Murad,322 Yıldırım Beyazıd ve kardeşi Musa,323Fatih Sultan Mehmed,324Sultan Beyazıd,325Ya- vuz Sultan Selim326ve Kanuni Sultan Süleyman327hakkında anlattı- ğı hikayeleri ve onlara atfettiği sözleri de eserinin edebî zenginliği içinde değerlendirebiliriz. Kınalızâde’nin atıfta bulunduğu veya gö- rüşlerine, sözlerine ve şiirlerine başvurduğu daha birçok isim zikredi- lebilirse de biz bu kadarını vermekle yetineceğiz.

Buraya kadar verdiğimiz bilgiler ışığında Kınalızâde’nin Ahlâk-ı Alâî’sini kaynakları ve muhtevası itibariyle tekrar değerlendirdiğimiz- de sadece Ahlâk- Nâsırî ve Ahlâk-ı Celâlî’nin bir kopyası, şerhi veya haşiyesi sayılamayacağı açıktır. Kınalızâde eserin yazımında ve felsefî plana oturtulmasında Tûsî ve Devvânî’nin eserlerinden faydalanmıştır. Fakat onlardan aldığı bilgileri bakış açısına göre tekrar değerlendirmiş, uygun gördüklerini almış, görmediklerini almamış, bir kısmını ise nak- letmiş, gerekli gördüğü yerlerde de onların görüşlerine karşı kendi dü- şüncelerini dile getirmiştir. Bazı konulardaki açıklamaları ise eksik bu- larak ilaveler yapmıştır. Bunlara örnek verecek olursak Kınalızâde Tû- sî’nin verdiği ilim çeşitlerinin tamamını almamış, sadece ahlâk ilmiyle alakalı gördüğü bölümlere yer vermiştir. Nefs konusunda Tûsî ve Dev- vânî’de yazılanları eksik bularak İbn Sînâ’nın eserlerine müracaat etmiş ve diğerlerinden kısmen farklı bir nefs düşüncesi ortaya koymuştur. Ahlâkî hastalıklar ve tedavisi konusunda da Tûsî ve Devvânî’yi yeterli

DÎVÂN 2002/1

225

312 A.A., II, 50; III, 5, 27, 46. 313 A.A., II, 61, 74, 116; III, 26. 314 A.A., II, 16.

315 A.A., II, 20-21; III, 8. 316 A.A., I, 186; II, 115. 317 A.A., I, 180.

318 A.A., II, 119; III, 19. 319 A.A., II, 12. 320 A.A., III, 11,16. 321 A.A., I, 117, 199, 206; II, 112, 118. 322 A.A., III, 27. 323 A.A., II, 116. 324 A.A., I, 210; II, 115. 325 A.A., II, 28. 326 A.A., II, 115, 120. 327 A.A., I, 131, 222, 105.

bulmayarak Gazzâlî’ye başvurmuş, onun daha ziyade tasavvuf ve zühd ahlâkı içinde değerlendirilebilecek görüşlerini felsefî tabana oturtmaya çalışmıştır. İslâm’da ahlâksızlık olarak yorumlanan bazı kötü huyları da ahlâkî hastalık olarak değerlendirmiş ve felsefî ahlâk düşüncesine dahil etmiştir. Kendisinden önceki düşünürlerin adalet konusunda birbiriyle çelişen görüşlerini tekrar inceleyerek çözüme ulaştırmıştır. Kınalızâde - Tûsî ve Devvânî’nin- aksine kız çocuklarına okuma ve yazma öğretil- mesi gerektiğini savunmuş, bu konuda sahabe ve çeşitli alimlerle ilgili örnekler vermiştir. Aile ahlâkı içinde köle alıp satma, insanların mizaç- ları gibi konuları incelemiş, devlet ahlâkı ile ilgili bazı konuları aile ah- lâkının içine yerleştirmiştir. Ayrıca zühd konusunda Tûsî ve Devvânî zühde karşı bir tavır sergilerken Kınalızâde zühdü savunmuş, toplum için zahidlerin dualarını insanların emeklerinden daha değerli bulmuş- tur. Toplumun en üst tabakasına alimleri yerleştirmiş, devlet ahlâkı ile ilgili görüşlerini dile getirirken daha gerçekçi davranmıştır. Bu sebeple Ahlâk-ı Alâî Tûsî ve Devvânî’nin eserlerinin tercümesi veya şerhi diye- bileceğimiz tarzda bir kitap değildir. Oysa Alâî’den kısa bir süre sonra yazılan Muhyî-i Gülşenî’nin Ahlâk-ı Kirâm adlı eseri, kanaatimize gö- re, Tûsî’nin kısaltılmış Türkçe tercümesidir.

F. Nüshaları

Ahlâk-ı Alâî’nin Türkiye kütüphanelerinde pek çok yazma nüshası mevcuttur. Avrupa kütüphanelerinde de yazma nüshalarının olduğu belirtilmiştir.328

Müellif nüshasının nerede olduğu belli değil ise de Bursa Bölge Kü- tüphanesi, Hüseyin Çelebi bölümünde kayıtlı 519 demirbaş, 297.8 tasnif numaralı 973 tarihli Ahlâk-ı Alâî müellif hattı olarak geçmekte- dir. Bu nüsha üzerinde derkenarların bulunması, bunlardan bir kısmı- nın araya yerleştirileceğine veya ilave edileceğine işaret edilmesi müel- lif hattı olması ihtimalini güçlendirmektedir. F. Babinger’in Râgıb Pa- şa kütüphanesindeki nüshanın müellif hattı olduğu iddiası, kaynakların da ifade ettiği gibi, yazılış tarihinin 1007 olması sebebiyle imkansız- dır.329İstanbul kütüphanelerindeki en eski yazmalar 973, 978 ve 982 tarihlerinde yazılmış olan nüshalardır ve 973 tarihinde Hüseyin b. Ve- li tarafından yazılan nüshası Topkapı Kütüphanesinde,330 Ahmed b. İsa tarafından 978 tarihinde yazılan nüsha İstanbul Merkez Kütüpha-

DÎVÂN 2002/1

Benzer Belgeler