• Sonuç bulunamadı

3.2. Göç Dalgaları ve Kurulan İskân Köyleri

3.2.5. Eşelek (2000)

Eşelek Köyü, adada kurulan en son iskân köyü olma özelliğine sahiptir. Eşelek Köyü, Çınarlı Mahallesi sınırları içinde, Köy Hizmetleri İl Müdürlüğü tarafından Gökçeada İlçesi, Eşelek Köyü’ne ait 1/1000 ölçekli imar planı, 3194 sayılı İmar Kanunu’nun 7. maddesi kapsamında, 20.06.1995 tarihinde onaylanmış ve imara açılmıştır.275

Çanakkale’nin Biga İlçesi Bakacak Bucağı Eşelek Köyü Yerleşim alanının, Biga-Bakacak Baraj gölü sınırlarınla olması sebep gösterilerek 2510 sayılı İskân Kanunu hükümleri uyarınca köy halkı Gökçeada’ya iskân edilmiştir. Eşelek ahalisinin yeni yerleşim yeri olarak Gökçeada ilçesi Aydıncık mevki, İçişleri Bakanlığı İller İdaresi Genel Müdürlüğü 18.07.2001 tarihli Bakanlık

                                                                                                               

274 Edirne Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu 19.10.1995 tarihli ve 2756 sayılı karar tutanağı, Gökçeada Belediyesi.

olurları ile “Sınır Anlaşmazlığı Mülki Ayrılma ve Birleşme ile Köy Kurulması ve Kaldırılması Hakkında Yönetmelik” hükümlerince uygun görülmüştür.276

Çanakkale Köy Hizmetleri İl Müdürlüğü’nün 1996-2000 yılları arasında uygulama programında yer alan Eşelek Köyü, 55 konutun inşası ve alt yapı çalışmalarının akabinde, konut ve işletmelerin tahsisi noter eşliğinde gerçekleştirilmiştir.

DSİ tarafından yapılan Bakacak Barajı projesinden etkilenen Eşelek köylülerine, tercihe bağlı olarak sahip oldukları mülklerinin istimlak bedeli veya İmroz’da kurulacak köy yerleşkesinde yeni bir hayat önerilmiştir. Biga’ya bağlı 81 hanelik Eşelek Köyü’nden 55 hane adaya gelmeyi seçmiştir. Göçmenlerin geldikleri yerleşkenin adı değişmemiş, adada kurulan köy de Eşelek adını almıştır. Bunun yanı sıra, köylüler geldikleri yerde var olan camii minaresini, inşa eden ustayı bulup, parçalar halinde söktürerek, eski köylerinin “ruhunu” adaya taşımak istemişlerdir.277

Köyleri su altında kalan Eşelek sakinleri, adadaki yeni yerleşim yerlerinin tamamlanamaması nedeniyle iki yıl boyunca adanın merkezinde ve Yeni Bademli’de yaşamak zorunda kalmışlardır. Bu süreç zarfında geçimleri yetkili mercileri tarafından sağlanmıştır; “Ben de topluca geldim kalabalıkla 1998’de...ilk sene [Yeni] Bademli’de köyde kaldık onu devlet ödedi kiramızı. Maaş vermedi, sonra buraya geldik.”278

Daha sonra köy ahalisine, adanın Güney Doğu bölgesinde tahsis edilen arazilerin denizin çekilmesiyle oluşmuş kumlu toprak yapısında, verimi düşük araziler olduğu ortaya çıkar. Köylülere dağıtılan arazilerin, daha önceki dönemde TİGEM çiftliği kurulmak üzere Rumlardan kamulaştırma yoluyla alındığı bilinmektedir. Eşelekliler’in adaya yerleştirildiği dönemde bu arazilerde TİGEM faaliyeti bulunmadığından arazilerin, adaya daha önce yerleşmiş kişiler tarafından hayvancılık için işgal edilmiş hâlde olduğu söylenmektedir. Eşelek köyü sakini

                                                                                                                276 Gökçeada Belediyesi Arşivi.

277http://www.hurriyet.com.tr/gundem/cami-minaresini-hatira-olarak-goturmusler-40259602 (Son Erişim: 01.12.2018)

E.D., iskân kapsamında kendilerine verilen araziler nedeniyle yaşadıkları süreci şu şekilde aktarmaktadır:

“Köyümüze verilen mera ve tarlalarımızda [yaratılan] boşluktan dolayı yerleşmiş, Türkiye'nin çeşitli yerlerinden gelmiş ve buralarda rahatça ve masrafsız [bir şekilde] hayvancılık yapan bazı şahıslarla çatışma yaşandı. [Bu şahıslar] arazilerimizi terk etmek istemediler. Hayvanlarını ekili arazilere saldılar. Yeni göç [ettiğimiz için] psikolojilerimiz de tam oturmadığından organize olup onlarla mücadele etmekte zorlandık ilk başlarda. Fakat zamanla çözüldü bu sorunlar.”279

Rumların “bezelyelik”280 diye adlandırdıkları bu bölgedeki kumlu, su tutmayan toprak yapısı nedeniyle, yaz aylarında verimli bir tarım faaliyeti yürütülmezken; kış aylarında bezelye, bakla gibi ürünlerin tohumları ekilip, bahar aylarında hasat edilebilmekteydi. Nitekim, köylülere adada mevcut olan göletten sağlanan sulama imkânı, Eşelek ahalisinin geldikleri yerde iyi bildiği sebze tarımına yönelmelerini mümkün hâle getirmiştir. Dolayısıyla, 2000’li yılların başı itibariyle, adadaki taze sebze üretimi ihtiyacı önemli oranda karşılanmaya başlamıştır.

Söz konusu kumlu arazilerin hemen yanında, adanın mimari yapısına aykırı bir biçimde inşa edilen konutlara yerleştirilen göçmenlerin, geldikleri zaman evlerine yerleşememiş olmalarını S.A., “Buraya geldik, evden kapıları yel götürüyor, bitmeden getirdiler bizi… Daha içine girdik [girer girmez] balkon kapısı gitti [işlevsiz hâle geldi], kötü yapmışlar, duvarlar dökülüyor... [Geldikten] sonra biz hep bunlarla uğraştık.” ifadeleriyle anlatmaktadır.281 Adaya geldikleri zaman geride kalan yaşam alanları ve yaşam biçimleri ise şu şekilde aktarılmaktadır:

“32 yaşında falandım buraya geldiğimizde, o zaman düğüne gelir gibi geldik buraya... Sanki köyde [yeni geldikleri Eşelek yerleşkesinde] hiçbir şey lazım olmayacakmış gibi her şeyimizi bıraktık köyümüzde [Biga’ya bağlı Eşelek Köyü’nde]... Devlet burada verecek zannettik [geride bıraktıkları ve kaybettikleri mülklerini]. Ağacımız kaldı, evlerimiz kaldı her şeyimiz kaldı orada, arsaları su bastı...Ucuza gitti her şey. Üç dört                                                                                                                

279 E.D. (Kişisel İletişim, 28 Temmuz 2018) 280 A.K. isimli bir Rum’un anlatısından.   281 E.D. (Kişisel İletişim, 28 Temmuz 2018)

karpuz parasına aldılar oradaki yerleri de…[geldikleri yerde sahip oldukları mülklerin karşılığı olarak]”282

H.Ş., isimli görüşmeci ise baraj söylentilerinin çok önceye dayandığını belirtir; “İlk etapta baraj olmaz diyorduk. 1991-1992 gibi başladı bu baraj söylentileri...[resmî yetkililer] seçim zamanı geliyorlardı [ve] baraj olacak diyorlardı, seçim bitti mi çekip gidiyorlardı. Ama en sonunda geldiler gitmediler... Geldi vurdu [baraj yapımıyla yerlerinden edilmeleri]”283 Diğer görüşmeciler de geliş öykülerini, “Ben daha çocukluğumdan beri, doğdum doğalı baraj söylentisi hep vardı, bir gün buradan gideceğiz, köy kalkacak! köy kalkacak! hep söylüyorlardı bizi buldu. Bize yalan gibi, rüya gibi [geliyordu]”, “Sular altında kaldı, [hükümet] ilk önce bizim arazileri aldı, kurada öyle çıkmış ucuz aldı devlet...sonrakileri pahalı aldı, bizimkiler ucuza gitti. Böyle yumruk kadar taşı yoktur...” gibi ifadelerle aktarırlar.

Adada kurulan diğer iskân köylerinde olduğu gibi Eşelek ahalisi de, dönemin hükümeti tarafından kendilerine vaat edilenlerin yerine getirilmediğini anlatmışlardır.

“Vaat ettiklerini yapmadılar, ilk anlaşmamızı; sözleşmemizi [bize] 18 ay maaş verecekler, inek yapana iki inek, koyun yapana otuz koyun verecek [şeklinde yaptık]. Onlar verilmedi. 10 haneye bir traktör verilecekti onlar da verilmedi.”284

“[Geldikleri yerdeki Eşelek] Oradaki tarlalar için devlet bize buradan da aynı tarlalardan verseydi olurdu [mağdur edilmelerinden bahsetmektedir]... [Yeni] Bademli’ye öyle yapmış [Süleyman] Demirel Ispartalılara, bize yapmadı. [yapılmadı]. Devlet bize bu imkânı göstermedi, biz hazır paraları yedik burada [daha önce sağlamış oldukları birikim]. Koyunu ineği yiyiverdik... Kömür al, odun al yedik hepsini. Biz mağdur kaldık çok. 5-6 yıl böyle oldu [geçti]... Daha öyle olanlar [hâlâ mağduriyeti devam eden kimseler] var mesela.”285

                                                                                                                282 E.D. (Kişisel İletişim, 28 Temmuz 2018)

283 H.Ş. ile 25 Temmuz 2018 tarihinde yapılan görüşme. (Eşelek)   284 H.Ş. ile 25 Temmuz 2018 tarihinde yapılan görüşme. (Eşelek) 285 S.A. ile 25 Temmuz 2018 tarihinde yapılan görüşme. (Eşelek)  

S.A. ayrıca hükümetin kendilerine 40 dönüm arazi vereceğini ancak sonradan 27 dönüme düşürdüklerini, “hiç itiraz etmedik, koyun gibiydik, koyun gibi istedikleri yere geldik” diyerek örneklemektedir.

Hayatta kalmanın yolunu arayan köylüler; “merkezde bir kahve vardı oraya giderdik, bütün gün otururduk belki iş çıkar diye”, “uyum kolay olmadı ilk başta. Köylülerin yüzde doksanı biz buralarda duramayız birkaç yıl içinde gideriz [geri döneriz] diye düşünüyorlardı” ifadeleriyle geldikleri ilk yılları anlatırlar.

Eşelek köylülerinin geldikleri yerde, arazilerinin tarımsal üretim bakımından verimlerinin yüksek olduğunu, ürettikleri ürünleri büyük firmalara satarak para kazandıklarını, köyün ormana yakın bir bölgede yer almasının bir sonucu olarak ormandaki günlük işlere gittiklerini anlatırlar. Tüm bunlara ek olarak adaya göç ettikleri ilk zamanlarda, toprak yapısı ve adanın fiziki koşullarının üretim yapmalarına engel teşkil ettiğinin altını çizerler:

“Şimdi burasıyla orası farklı bir kere, onu şimdi tartışamazsın. Neden tartışamazsın biliyor musun? Biga dediğin yeri bilir misin? Biga dediğin yer ormandır ve ticaretin en hızlı olduğu merkez[dir]. Burada ticaret yapma şansı bizim geldiğimiz yıllarda hiç yoktu. Ne yapıyorduk burada? Üç beş karpuz yapıyorduk, yazın kapı kapı dolaşıp satıyorduk [traktörle], sonra şikâyet oldu. [şikâyet üzerine] Pazar [yeri] kuruldu.”286

“...Orada [tarımsal üretim] yapıyorduk, ‘Genko’ gelip alıyordu, [büyük firmalar] gelip alıyordu, onlar gelip alıyordu burada da aynı şeyleri ektik; biber ektik, salçalık domates ektik ama [ürünleri] gemiden karşıya geçiremedik, ondan [o yüzden] olmadı. Biberi geçirdik bazen ama domates suyu akar diye gemi almaz diye geçiremedik. [Burada oradaki] imkânlarımız yoktu. Kışın yatıyoruz burada, orada kışın da çalışıyorduk koyunlarla uğraşıyorduk, ballarla [uğraşıyorduk].”287

Yapılan görüşmelerden, genç nüfusun adada durmadığını, arazilerde çalışacak gencin bulunmadığını, geldikleri yerde hayvancılık ve tarımın yanı sıra sulama gibi günlük orman işlerini yaptıklarını, iş olanaklarının geldikleri yerde daha fazla olduğunu, yaşlıların yer değiştirip yeni bir düzen yaratma sürecinde güçlük yaşadığı sonucuna ulaşılmaktadır. Ek olarak, Eşelek Köyü de bugün, diğer iskân                                                                                                                

286 H.Ş. ile 25 Temmuz 2018 tarihinde yapılan görüşme. (Eşelek) 287 S.A. ile 25 Temmuz 2018 tarihinde yapılan görüşme. (Eşelek)

yerleşimcileri gibi ev pansiyonculuğunu temel geçim kaynağı hâline getirmiş durumdadır. Evlerin fiziki yapısını izinsiz değiştirerek pansiyona çevirmişlerdir; “ben izin falan bilmiyorum hiç resmî bir şey yapmadım, ben öylece yaptım her şeyi...”288

Bugünlerde ise Eşelek sakinleri, adanın “spor turizmi” bakımından keşfedilen rüzgarıyla rüzgar ve uçurtma sörfü için adaya Bulgaristan ve Romanya’dan gelen kafilenin sayısı her geçen yıl artmasıyla neredeyse tamamen turizme yönelmişlerdir. Adaya iskân edilmeden hemen önce, kontrol amaçlı adaya ön ziyaret gerçekleştiren köylülerden H.Ş., ilerleyen zamanlarda turizm açısından önemli bir konumda olduklarını tahmin ettiğini, “köyün yerini görmeye geldik bizim orada bir muhtar vardı, bir de Y., şimdi burası kötü ama ileride çok iyi olur dedik. O zamanlar sörf falan yoktu ama. 10 sene 20 sene sonra burası çok iyi olur dedik.” sözleriyle anlatır. S.A. ise “Turizm kurtardı bizi, biz devletin verdikleriyle bir şey yapamazdık, turizmle oldu [her şey]” diyerek, ada yaşantısının ilk başta zor geldiğini ancak şimdilerde alıştıklarını belirtmektedir.

3.3. Hem Azınlık Hem Çoğunluk Olabilmek: Kültürleşme ve Uyum