• Sonuç bulunamadı

Eğitim Öğretim Hayatı

4. ARAŞTIRMANIN KAYNAKLARI

1.2. İLMÎ ŞAHSİYETİ

1.2.1. Eğitim Öğretim Hayatı

Diyobend’de meşhur ve itibarlı bir ailede doğan Zafer Ahmed, beş yaşını biti­ rir bitirmez Dârululûm’un müderrisi Hâfız Nâmdâr, Gulâm Rasûl ve kendi büyük

287

annesinin kardeşi Mevlânâ Nezir Ahmed gibi Diyobend’in büyük hâfızlarından

288

Kur’ân-ı Kerim Kıraati dersini almakla eğitimine başlamıştır. Zafer Ahmed bu

286 Mesela Mahmûd Haşan Diyobendî’nin talebesi Ubeydullah Sindî’nin Hindistan’da geçirdiği son 5 yılı içinde Şah Veliyyullah D ihlevî’nin düşüncesini yaymak ve yerleştirmek için çok sayıda eğitim ve araştırma kurumu oluşturduğuna dair bilgi için bk. Binşık, Abdulhamit, “Cumhuriyet’in Başında Üsküdar’da Bir Hintli (İlim, Fikir ve Devlet Adamı Ubeydullah Sindî’nin İstanbul Günleri)”, Uluslar arası Üsküdar Sempozyumu VIII - 21-23 Kasım 2014-, II, 147.

287 Tânevî, Kavâid, s. 8; Abdüşşekûr, Tezkiratü ’z-Zafer, s. 59; Halilürrahman, Şeyh Zafer A hm ed A or Unki İlm î Hidmât, s. 69.

288 Abdüşşekûr, Tezkiratü ’z-Zafer, s. 59; Halilürrahman, Şeyh Zafer A hm ed A o r Unki İlm î Hidmât, s. 69; Bemî, el-Anâkîdü ’l-Gâliye, s. 250.

dönemlerinde tatillerde Diyobend’den Tânebön’a, babaannesinin yanına her gittiğin-

289

de Kur’ân derslerini Hâfız Abdullatif ten almaya da devam etmiştir. O, daha sonra 34 yaşında290 bu hocasından altı ay içerisinde -bir yandan müderrislik işi, bir yandan

291

da fetvâ işleriyle uğraşırken- hafızlığını yapmıştır.

292

Yedi yaşını bitirdiğinde Şeyh Muhammed Yâsin’den Urduca ve Farsça ki-

293

tapları, hesap ve riyâzata dair yazılanları okumaya başlayan Zafer Ahmed yine bu hocasından, yaşadığı bölgede sarf ilminde ilk başta okutulan Mîzânü ’s-Sarf294 kita-

295

bini okumuştur. Şeyh Muhammed Yâsin, daha sonra kurulacak olan Karaçi Dâru- lulûm’unun müessisi ve Pakistan’ın büyük âlimlerinden olup Karaçi’de de baş müf­ tülük yapmış, Pakistan’ın Müfti-i A ‘zam ünvanıyla meşhur Şeyh Muhammed Şefı‘ Diyobendî’nin (1976) babasıdır296

Zafer Ahmed’e bu arada babası İngilizce okutmaktadır. Fakat Zafer Ahmed, İngilizce’den nefret etmiş ve babasıyla her okumadan sonra elindeki notlan yakmış­ tır. Babası bunu fark edince kendisine bunun sebebini sormuştur. O da: ‘Siz, abimi

289 Abdüşşekûr, Tezkiratü ’z-Zafer, s. 59.

290 Abdüşşekûr, Tezkiratü’z-Zafer, s. 59; Daudi, Pakistan ve H indistan’da Hadis Çalışmaları, s. 223. Halilürrahman, çalışmasında kırklarında gibi farklı bir rakam vermektedir. Sâmerrâî ise Zafer Ah- med’in doğum tarihim verdikten hemen soma; ‘Öğrenimine Kur’ân-ı Kerîm’in hıfzı ve bazı ibtidâî kitapları okumakla başladı’ demektedir. Bk. Bk. Halilürrahman, Şeyh Zafer A hm ed A o r Unki İlm î Hidmât, s. 69; Sâmerrâî, IJlemâü ’l-Arab f i Şibhi ’l-Kârrati ’l-Hindiyye, s. 768. Bu son bilgiyi de göz önünde bulundurursak Zafer Ahmed’in, erken yaşlarda başladığı hafızlığım daha soma tamamlama imkânı bulduğunu söyleyebiliriz.

291 Abdüşşekûr, Tezkiratü ’z-Zafer, s. 59; Halilürrahman, Şeyh Zafer A hm ed A o r Unki İlm î Hidmât, s. 69. Zafer Ahmed’in Kur’ân’a olan düşkünlüğü için bk. Abdüşşekûr, Tezkiratü’z-Zafer, s. 159-160. Aynca Zafer Ahmed’in, zikrin en faziletli olanının Kur’ân tilâveti olduğunu dile getirmesi ve Kur’ân hakkın- daki imam ve sevgisini ortaya koyduğu ifadeleri içinbk. V lâü 's-Sünen. XVII, 8848-8849.

292 Tânevî, Kavâid, s. 8. Bemî; ‘Dokuz yaşında Urduca ve Farsça okumaya başladı/ t> U—Lij' ÇojijtiJlj UpjVl Sü ja demiştir. Bk. el-Anâkîdü ’l-Gâliye, s. 250. Benzer bilgi için aynca bk. Halilünahman, Şeyh Zafer A hm ed A o r Unki İlm î Hidmât, s. 69.

293 Tânevî, Kavâid, s. 8;

294 Sirâceddîn Osman Avendî’ye ait eserin medreselerde, yükseköğretime karşılık gelen Âliye ve Âlimiyye mezuniyet derecesinin elde edilebilmesi için tamamlanması gereken Ders-i Nizâmî progra­ mı doğrultusundaki temel dersler ile bu derslerde okutulan ve ‘Kütüb-i Müntehiyâne’ olarak adlandın- lan klasikleşmiş temel eserler arasında sayıldığına dair bilgi için bk. Pakdemirli, Mefkûre Nur, Pakis­ tan ’da Yüksek Din Öğretim K urum lan, (Basılmamış doktora tezi), İzmir, 2013, s. 137.

295 Bernî, el-Anâkîdü ’l-Gâliye, s. 250.

296 Tânevî, Kavâid, s. 8; Abdüşşekûr, Tezkiratü ’z-Zafer, s. 60; Sâmenâî, Ulemâü ’l-Arab f i Şibhi 7- Kârrati ’l-Hindiyye, s. 768.

bir din âlimi yapmak; beni ise câhil bırakmak istiyorsunuz’ cevabını vermiştir. Bu

297

cevap sonrası babası, onu dayısının yanma gönderme kararı almıştır.

298 299

Zafer Ahmed, on iki yaşını bitirdiğinde ilk eğitimini aldığı Diyo- bend’den dayısı Eşref Ali Tânevî’nin (1943) yaşadığı Tânebön’a gitmiştir.300 Eşref Ali Tânevî’nin idaresindeki İmdâdüT-ulûm medresesinde Eşref Ali Tânevî’nin de

301

dayısı olan ve Farsça hocalığı yapan Şevket Ali’den Gülistâri’ı, Mevlânâ Muham- med Abdullah Gangöhî’den (1921) Sarf, Nahiv ve Edebiyat’a dair ibtidâî Arapça

302

kitapları okumaya başlamıştır.

. 303

ibtidâî Arapça kitapların öğretiminde oldukça gayretli olan Mevlânâ Mu- hammed Abdullah Gangöhî, öğrencileri için meşhur eseri Teysîrü ’l-Mübtedî kitabını hazırlamıştır.304 Zafer Ahmed, bu eserle birlikte M îzânü’s-Sarf ve Farsça Nahv-i

305 306

Mîr isimli Nahiv kitabını, bu hocasından okumuştur. Zafer Ahmed bu arada

297 Abdüşşekûr, Tezkiratü ’z-Zafer, s. 60; Zafer Ahmed bundan sonra abisine sözkonusu hadiseyi anlattı­ ğı bir mektup yazar. Mektupta anlattıklarım dayısı Eşref A li’ye aktarmasını ve onun da nasıl bir tepki verdiğim kendisine yazmasım ister. Abisi de cevap olarak gönderdiği mektubunda dayısı Eşref A li’nin, kendisini en yakın zamanda yamna beklediğini haber verir. Halilürrahman, Şeyh Zafer A hm ed A o r linki İlm î Hidmât, s. 70.

298 Bernî, el-Anâkîdü ’l-Gâliye, s. 251. Halilürrahman Zafer Ahmed’in bu durumda 12 yaşında olduğunu dile getirmiştir. Bk. Şeyh Zafer A hm ed A o r Unki İlm î Hidmât, s. 70.

299 Tânevî, Kavâid, s. 8; Bernî, el-Anâkîdü ’l-Gâliye, s. 252; Daudi, Pakistan ve Hindistan ’da Hadis Çalışmaları, s. 222.

300 Tânevî, Kavâid, s. 8; Şehrin ismi, Bânebon (uj^î “Ah) olarak verilmiş olsa da bu yanlışür. Bk. Sâmerrâî, Ulemâü ’l-Arab f i Şibhi ’l-Kârrati ’l-Hindiyye, s. 768.

301 Burada Mevlânâ Şevket A li’nin Farsça’sının çok iyi olduğuna ve Farsça şiirler yazdığına dair bilgiler de vardır. Bk. Abdüşşekûr, Tezkiratü’z-Zafer, s. 61; Halilürrahman, Şeyh Zafer A hm ed A o r Unki İlm î Hidmât, s. 71.

302 Tânevî, Kavâid, s. 8; Bernî, el-Anâkîdü ’l-Gâliye, s. 251.

303 Eşref A li’nin her ilim dalından uzman olanlardan o ilmin alınmasına dikkat ettiği, Abdullah Gan- gohî’nin de dersi az verdiği ama bunun yamnda Arap grameri noktasında alıştırmaları öğrencilere çok yapürdığı ve bu hususta çok başarılı olduğuna dair bilgi için bk. Halilürrahman, Şeyh Zafer A hm ed A o r Unki İlm î Hidmât, s. 71.

304 Bernî, el-A nâkîdü’l-Gâliye, s. 251; Abdüşşekûr, Tezkiratü’z-Zafer, s. 61; Halilürrahman, Şeyh Zafer A hm ed A o r Unki İlm î Hidmât, s. 71.

305 Bu eserle birlikte Şerhu mieti  m il isimli bir eseri okuduğuna dair bk. Halilürrahman, Şeyh Zafer A hm ed A o r Unki İlm î Hidmât, s. 74.

306 Abdüşşekûr, Tezkiratü ’z-Zafer, s. 61-62; Halilürrahman, Şeyh Zafer A hm ed A o r Unki İlm î Hidmât, s. 71. Zafer Ahmed’in Nahv-i M îr ve Şerhu M ieti  m il eserleri okuduğu dönemde Peygamber’i (s) rüya­ sında gördüğü, kendisinden şu şekilde nakledilmiştir: ‘İmdâdiyye Hânkâh’mın önünde bir dere var. İleri de bir saha var ve orada yüksekçe bir yer bulunur. Allah Rasûlü orada nur çehresiyle duruyordu. İnsanlar oraya gidiyor ve ona: Ey Allah Rasûlü! âkıbetimiz ne olacak? şeklinde sorular soruyor O da: Cennettir, cennettir şeklinde cevaplar veriyordu. Daha soma o yüksek yerden indi ve İmdâdiyye Hânkâh’mın bulunduğu yere doğru gitti ve Eşref A li’nin evine geldi. Ben de koşarak gittim ve HakîmüT-ümme’ye haber verdim. O da hemen Peygamber’in (s) yamna koştu ve minder, yatak yasük

Eşref Ali Tânevî’nin de kendisinden kırâat okuduğu Kâri’ Abdullah’dan tecvîd ve

307 308

kırâat dersi almıştır. Bu arada öz kardeşi olan abisi Saîd Ahmed’den de bazı kitapları okumuş aynı zamanda Eşref Ali Tânevî’den, Saîd Ahmed ve arkadaşlarıyla birlikte Tecvîd ve Kırâat ilimlerinden Tenşîtu’t-Tab‘ f i Îcrâ i’s-Seb\ el-

M ükerrara'dm bazı bölümler309 ve et-Telhîsatü’l-Aşer isimli eserinden okumuş-

Zafer Ahmed’in aldığı Kur’ân dersleri bunlarla sınırlı değildir. O aynı za­ manda Eşref Ali’nin özel öğrencilerinden biri olan Şâh Lütfı Rasûl’den Kur’ân’ı ter-

311 312

cüme dersi almıştır. Bu dersle aynı zamanda Hidâyetti ’n-Nahv ve Mevlânâ Ab-

313

du’l-Evvel Kanpûrî’ye (1920) ait Arap Edebiyatı ile alâkalı et-Tarîf l i ’l-Edîbi’z- Zarz/’isimli kitaplarını kendisinden okuyarak devam etmiştir.314

İmdâdiyye (Hânkâh) Medresesinde ‘Damânu’t-Tekmîl fî ZemâniT-Ta‘cîl’ isimli kursta Eşref Ali Tânevî, Telhîsu’l-Mîftâh, Telhîsu’t-Tanâr m ea’l-Medâr,

Telhîsu Hidâyeti ’l-Hikme mea D irâyeti’l-Isme, Telhîsu’l-Mirkât, Telhîsu’l-Bidâye l i ’l-Gazzâlî vb. mülahhasât türü eserleri okutmaktadır. Zafer Ahmed bu derslere de

ne varsa hazırlanmasını emretti ki Peygamber (s) rahat etsin. Peygamber de (s) hazırlanan yatağa uzandı. O anda kalabalık bir ortam da yoktu. Ben de kendilerine: Ben nerede olacağım? diye sordum. O da: Cennette! buyurdular. Sonra bana ne okuyorsun? Diye sordular. Ben de kendisine derslerimi saydım. Oku, oku bakalım dedi. Ben de okudum. O bana, yanımıza ne zaman geleceksin? diye sordu. Ben de oraya gelmeyi pek istiyorum dedim.’ Zafer Ahmed burada dayısı Eşref Ali Tânevî’ye rü’yasım anlattığında onun pek sevindiğim anlatır ve yaşadıkları kasabadan taun hastalığının kalkacağına dair bir yorumda bulunduğunu söyler. Bk. Halilürrahman, Şeyh Zafer A hm ed A o r Unki İlm î Hidmât, s. 74­ 75.

307 Abdüşşekûr, Tezkiratü ’z-Zafer, s. 62; Halilürrahman, Şeyh Zafer A hm ed A o r Unki İlm î Hidmât, s. 72. 308 Bernî, el-Anâkîdü ’l-Gâliye, s. 252.

309 Abdüşşekûr, Tezkiratü ’z-Zafer, s. 62; Halilürrahman, Şeyh Zafer A hm ed A o r Unki İlm î Hidmât, s. 71-72.

310 Tânevî, Kavâid, s. 8; Bernî, el-Anâkîdü ’l-Gâliye, s. 252. 311 Halilürrahman, Şeyh Zafer A hm ed A o r Unki İlm î Hidmât, s. 72.

312 Seyyid Şerif Cürcânî’ye ait eserin medreselerde, yükseköğretime karşılık gelen Âliye ve Âlimiyye mezuniyet derecesinin elde edilebilmesi için tamamlanması gereken Ders-i Nizâmî programı doğrul­ tusundaki temel dersler ile bu derslerde okutulan ve ‘Kütüb-i Müntehiyâne’ olarak adlandırılan klasik­ leşmiş temel eserler arasında sayıldığına dair bilgi için bk. Pakdemirli, Pakistan ’da Yüksek Din Öğre­ tim K urum lan, s. 137.

313 Hayatı, hocaları ve eserleri hakkında bilgi için bk. Hasenî, Nüzhetü ’l-Havâtır, VIII, 1257-1258. 314 Abdüşşekûr, Tezkiratü ’z-Zafer, s. 63; Halilürrahman, Şeyh Zafer A hm ed A o r Unki İlm î Hidmât, s. 72.

katılmıştır. Bunların dışında benzer bazı eserleri de abisi Saîd Ahmed’den okumuş-

Zafer Ahmed, abisi ve hocası Abdullah Gangöhî ile birlikte316 dayısı Eşref Ali Tânevî’nin,317 Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî’nin (672/1273) M esn evîsinden318

319

yaptığı derslere katılmıştır.

Eşref Ali Tânevî daha sonra Urduca kaleme aldığı büyük kitabı Beyânü’l-

320

K u r ’ân'ı yazmakla meşgul olunca Zafer Ahmed’i, Kanpûr’a götürdü. Eşref Ali

321

Tânevî Kanpûr’da kaldığı müddet içerisinde kurduğu CâmiuT-ulûm isimli medre­ seye Zafer Ahmed’i, o henüz on üç yaşındayken kaydetmiştir. Burada yeğeninin eği­ timini, kendi talebelerinden olan Muhammed Reşid Kanpûrî (1915) ve Muhammed

. 322

Ishâk Berdevânî’ye (1938) havale etmiştir. O dönemde Celâleyri'i Berdevânî, Miş-

323

kâf i ve Hidâye’nin ikinci cildini Muhammed Reşîd okutmaktadır.

Zafer Ahmed’in erken yaşlarda İlmî manada farkındalığı olan bir öğrenci ol­ duğuna dair şu bilgi dikkat çekicidir: ‘Muhammed İshâk Berdevânî, Celâleyn, Mişkâi ve Hidâye okumak isteyen Zafer Ahmed’i imtihana tâbi tutmuştur. Hidâye’nin son cildinden bir ibâre soran Muhammed İshâk Berdevânî’ye cevap olarak Zafer Ahmed, ibârenin, yukarısındaki satırlarla bağlantısının olduğunu ve dolayısıyla kendisine

315 Abdüşşekûr, Tezkiratü ’z-Zafer, s. 63-64.

316 Halilürrahman, Şeyh Zafer A hm ed A o r Unki İlm î Hidmât, s. 72.

317 Eşref Ali Tânevî’nin Mekke’de İmdâdullah Mekkî’nin yanında kaldığı müddet zarfında kendisinden M esnevî okuduğu ve daha soma “Kilîdü M esnevî” isimli oldukça dikkat çekici ve eşsiz bir Mesnevî şerhi yazdığına dair bilgi için bk. Abdüşşekûr, Tezkiratü ’z-Zafer, s. 63; Halilürrahman, Şeyh Zafer A hm ed A o r Unki İlm î Hidmât, s. 72.

318 Hint alt kıtasında M esnevî’ nin Urduca çevirileri, şerhleri ve etkileri hakkında bilgi için bk. Ceyhan, Semih, “Mesnevî”, D İA , Ankara, 2004, XXIX, 333.

319 Tânevî, Kavâid, s. 8; Bemî, el-A nâkîdü’l-Gâliye, s. 252; Halilürrahman, Şeyh Zafer A hm ed A o r Unki İlm î Hidmât, s. 72.

320 Eserin tefsir, nahiv, belagat, fıkıh, kelam ve tasavvuftan ilmi bahisleri içerdiği, Kur’ân-ı Kerîm’in Urduca tercüme ve tefsiri olduğu ve aym zamanda Diyobend ekolü içerisinde en fazla tasavvufî açık­ lama ve yorum ihtivâ ettiğine dair bilgi için bk. Binşık, Abdulhamit, H int alt Kıtası Düşünce ve Tefsir Ekolleri, s. 176, 277. İmdâdullah Mekkî’nin, Eşref A1İ Tânevî’nin tefsir ve tasavvufla olan özel bağına işaret ettiğine dair bilgi içinbk. Halilürrahman, Şeyh Zafer A hm ed A o r Unki İlm î H idmat, s. 45. 321 Sâmerrâî, U lem âü’l-Arab f i Ş ib h i’l-K ârrati’l-Hindiyye, s. 768; Halilürrahman, Eşref A li’nin

Tânebön’a döndüğünde de her yıl bu medreseyi ziyaret ettiği bilgisini vermektedir. Bk. Şeyh Zafer A hm ed A o r Unki İlm î Hidmât, s. 73.

322 Tânevî, Kavâid, s. 8; Bemî, el-A nâkîdü’l-Gâliye, s. 252; Sâmerrâî, U lem âü’l-Arab f i Ş ib h i’l- Kârrati ’l-Hindiyye, s. 768; Füyûzurrahmân, M eşâhîr-i Ulemâ, I, 234.

müsaade edilirse ancak ibareyi bağlantılı olan yerlerle birlikte okuyup doğru bir şe­ kilde anlamını verebileceğini belirtmiştir. Hocası bu ifadeler karşısında; ‘Gerçekten sen Celâleyn, Mişkât ve Hidâye okuyabilirsin. Talebeler içinde ibareyi bile doğru dürüst okuyamayanlar var. Sen ise sorulan bir ibarenin yukarıdaki bağlantısını farke-

324

debiliyorsun!’ demiştir. Zafer Ahmed’e bundan sonra medresede istediği derse

325

girebileceğine dair izin verilmiştir.

Zafer Ahmed, Arap dilini sevmiş ve iyi bir alt yapıya sahip olarak bu medre­ seye gelmiştir. Muhammed Reşîd Kanpûrî’nin verdiği Arap Dili Edebiyatı dersinde okutulan el-Muallakâtu ’s-Seb ‘A yı,326 bir üst sınıfta okutulmasına rağmen takip et-

327

mesi için de kendisine izin verilmiştir.

Zafer Ahmed burada 1908-1909 eğitim öğretim yılında ders-i nizâmî’nin son

. 328

sınıfında Muhammed Ishâk Berdevânî’den bölgede okutulan hadis kitaplarını

329

okumuştur. Bunlar: Sahîhu ’l-Buhârî, Sahîh-i Müslim, Sünen-i Ebî Dâvud, Süne­

' 330

n ü ’t-Tirmizî, Siinenii 'n-Nesdî, Sünen-i Ibn Mâce ve M işkâtü’l-Mesâbîh’tir.

Mevlânâ Abdüşşekûr, Bernî ve Halilürrahman, eserinde bu listede bulunan eserlere

. 11 1

ek olarak imâm Mâlik’in el-Muvatta’ını da zikretmektedirler. Zafer Ahmed’in, bütün bu okumalarını destekleyecek Hadis ilimleri ve ıstılahları kitaplarını da oku-

324 Zafer Ahmed, daha sonraki hayatında da fıkıh alanında kendisini yetiştirmiştir. Tânevî’nin fıkıh metodu hakkında bir çalışma için bk. Tüfekçi, "Tâncvi'nin İ'lâii ’s-Sünen İsimli Eserindeki Fıkıh M e­ todu”, M. Ü. İlahiyat Fakültesi D ergisi, sy., 43 (2012/2), s. 129-166.

325 Hâdise için bk. Abdüşşekûr, Tezkiratü ’z-Zafer, s. 64; Halilürrahman, Şeyh Zafer A hm ed A o r Unki İlm î Hidmât, s. 73.

326 Eserin medreselerde, yükseköğretime karşılık gelen Aliye ve Alimiyye mezuniyet derecesinin elde edilebilmesi için tamamlanması gereken Ders-i Nizâmî programı doğrultusundaki temel dersler ile bu derslerde okutulan ve ‘Kütüb-i Müntehiyâne’ olarak adlandırılan klasikleşmiş temel eserler arasında sayıldığına dair bilgi içinbk. Pakdemirli, Pakistan ’da Yüksek Din Öğretim K urum lan, s. 138.

327 Halilürrahman, Şeyh Zafer A hm ed A o r Unki İlm î Hidmât, s. 73.

328 Abdüşşekûr, Bernî ve Halilürrahman burada hadis kitaplarım okuduğu hoca olarak sadece Mevlânâ Muhammed İshâk Berdevânî’yi zikretmektedirler. Daudi ise her iki hocanın da ismini zikrederek Zafer Ahmed Tânevî’nin bu iki hocadan eğitim aldığım ifade etmekle yetinir. Bk. Tezkiratü ’z-Zafer, s. 69; Şeyh Zafer A hm ed A o r Unki İlm î Hidmât, s. 77; el-Anâkîdü ’l-Gâliye, s. 252. Pakistan ve H indis­ tan ’da Hadis Çalışmaları, s. 223.

329 Tânevî, Kavâid, s. 8.

330 Bk. Tânevî, Kavâid, 8; Bernî, el-Anâkîdü ’l-Gâliye, s. 252.

331 Bk. Tezkiratü ’z-Zafer, s. 69; Şeyh Zafer A hm ed A o r Unki İlm î H idm ât, s. 77; Bernî, el-Anâkîdü 7- Gâliye, s. 252.

duğu ifade edilmiştir. Yine bu iki hocasından fıkıh, tefsir ve edebiyatla ilgili oku-

333

tulan kitapların tamamını okuduğu da verilen bilgiler arasındadır.

Zafer Ahmed, yetenekleriyle ve ciddiyetiyle temâyüz ederek ve şer’î ve aklî

334 335

ilimlerle ilgili icâzetini alarak Devre-i hadîs’i de bitirmiş ve buradan 1909’da on altı yaşında mezun olmuştur.336 İmtihanda Hadiste Dârululûm Diyobend’in Şeyhu’l- Hadîs’i ŞeyhuT-Hind Mahmud Haşan, Fıkıhta Mevlânâ Sa‘dullah Rampûrî, Sarf,

337

Nahiv, Belâğat ve Edebiyatta Halil Ahmed Sehârenpûrî ve Tefsirde HakîmüT- ümme Eşref Ali Tânevî gibi isimler karşısında Zafer Ahmed’in başarıyla ikinci ola-

338

rak geçtiği bilgisi verilmektedir.

Zafer Ahmed, 1910 yılında 17 yaşında Sehârenpûr’daki MezâhiruT-ulûm

339

medresesine girmiştir. Burada o güne kadar okumadığı medrese kitaplarını bitir­ miş340 ve aynı zamanda Bezli] ’l-Mechûd f i Şerhi Sünen-i Ebî Dâvud isimli eserin sahibi Mevlânâ Halil Ahmed Sehârenpûrî’nin (1927) -Buhârî-341 hadis derslerine

342

katılmıştır. Bu muhaddis fakih imâmın yanında bir müddet kaldıktan sonra hadis

332

332 Tânevî, Kavâid, s. 8; Bemî, el-Anâkîdü ’l-Gâliye, s. 252. 333 Tânevî, Kavâid, s. 8.

334 Tânevî, Kavâid, s. 8.

335 Tezkiratü ’z-Zafer, s. 69; Şeyh Zafer A hm ed A o r Unki İlm î Hidmât, s. 77. 336 Bernî, el-Anâkîdü ’l-Gâliye, s. 252.

337 İmtihan somasıyla alâkalı Halil Ahmed Sehârenpûrî’nin Zafer Ahmed’e olan sevgisi ve Zafer A h­ med’in de ondan etkilenmesini anlatan şu bilgi ilgi çekicidir: Ramazan ayındaki tatil günlerinden birinde abisiyle Tânebön’da bir hafta kalmıştır. Yolculuğunda Sehârenpûr’a uğrayarak burada bir gün kalan Zafer Ahmed, Sehârenpûr’da ikâmet etmekte olan Halil Ahmed Sehârenpûrî’yi ziyaret etmiştir. O ziyarette Halil Ahmed, Zafer Ahmed’e hitaben: ‘M evlevi Zafer! Ben senin Arap dili ve belâğatı sınavındaki cevabından çok mutlu oldum. Urduca-Arapça, Arapça-Urduca çevirilerin çok güzel ol­ muş. Bu nedenle senin notunu 80’den 100’e çıkarttım. En fazla notu sen almış oldun,’ demiştir. Zafer Ahmed, Halil Ahmed Sehârenpûrî’nin şefkatinden ve nazik davranışından o kadar etkilenmiştir ki iki sene sonra kendisine tasavvufî anlamda b ey‘at etmiştir. Bk. Abdüşşekûr, Tezkiratü ’z-zafer, s. 69-70; Halilürrahman, Şeyh Zafer A hm ed A o r Unki İlm î Hidmât, s. 78.

338 Tezkiratü ’z-Zafer, s. 69; Halilürrahman, Şeyh Zafer A hm ed A o r Unki İlm î Hidmât, s. 77

339 Bemî, el-Anâkîdü ’l-Gâliye, s. 252; Sâmerrâî, Ulemâü ’l-Arab f i Şibhi ’l-Kârrati ’l-Hindiyye, s. 768; Füyûzurrahmân, M eşâhîr-i Ulemâ, I, 234; Daudi, Pakistan ve Hindistan ’da H adis Çalışmaları, s. 223. Dâru’l-ulûm’un hemen ardından altı ay kadar sonra Diyobend’e 20 mil kadar uzaklıktaki Sehârenpûr şehrinde Büyük Fakih Şeyh Seâdet Ali Sehârenpûrî (1286/1869) tarafından kurulan MezâhiruT-ulûm, Diyobend ekolünün ikinci büyük temsilcisi olmuştur. MezâhiruT-ulûm ulemasımn hadis ilmine hiz­ metleri önemlidir. MezâhiruT-ulûm hakkında bk. Bcrııi.. inâkidii ’l-öâliye, s. 74, 88-92.

340 Bernî, el-Anâkîdü ’l-Gâliye, s. 252.

341 Bernî, Ebû Gudde’nin ‘hadis dersleri’ genel ifadesinden farklı olarak ‘Buhârî dersleri’ ifadesini k u l l a n m a k t a d ı r . j j A İ I c j^ J l ¡jjUJl bk. el-Anâkîdü ’l-Gâliye, s. 252. 342 Tânevî, Kavâid, s. 8.

ve hadis ilimlerinin yanında diğer aklî ve naklî ilimlerden de icâzet almıştır. Böy- lece Zafer Ahmed, 1911 yılında 18 yaşlarında iken yüksek tahsilini bitirmiş344 ve bu yaşlarda bu başarıyı elde edebilen ender kişilerden biri olmuştur.345 Burada bu müd­ det içerisinde bazı mantık, hendese ve riyâz-ı âliye kitaplarını medresenin diğer ho­ calarından okumuştur. Nâzım-ı Medrese Mevlânâ Abdullatîf ve Mevlânâ Abdulkadîr Pencâbî bu tür dersleri kendilerinden okuduğu hocalardandır.346

347

Mezâhiru’l-ulûm’daki iki seneye yakın öğrenciliğinden sonra 1911 yılında

348

on sekiz yaşını henüz bitirmişken aynı medreseye müderris olarak tayin edilmiştir. Burada yedi yıl349 boyunca fıkıh, usul, mantık, felsefe ve diğer ilimleri okutmuş-

350

tur. Bu derslerde ilk senelerde N ûru’l-Envâr ve Şerhu’l-Vikâye gibi kitapları okutmakla görevlendirilmiş ve daha sonra tedrici olarak felsefede Meybizî, fıkıhta

Hidâye, hadiste Mişkâtü ’l-Mesâbîh gibi kitapları okutmuştur. Böylece yüksek sevi­

yeli kitapların okutulmasını üstlenmiştir. Mesela Arap dili ve edebiyatı dersinde

351

Dîvânü ’l-Mütenebbi ’ ve el-Muallakâtü ’s-Seb ri’yı okutmuştur.

. 352 353

1918 yılında Garkîpûh’taki Medrese-i Irşâdu’l-ulûm’da göreve başlamış ve 1920’ye kadar burada başta Sahîhu ’l-Buhârî ve Sahîh-i Müslim olmak üzere diğer

343

343 Sâmerrâî, ‘O İmâm Fakîh Şeyh Halîl E s‘ad Sehârenpûrî’de Hadîs-i şerîf okudu’ demektedir. Bk. Ulemâü ’l-Arab f i Şibhi ’l-Kârrati ’l-Hindiyye, s. 768

344 Tânevî, Kavâid, s. 8; Bemî, el-Anâkîdü ’l-Gâliye, s. 252; Ekber Şah Buhârî, M akâlât-ı Osmânî, s. 11; Füyûzurrahmân, M eşâhîr-i Ulemâ, I, 234; Daudi, Pakistan ve Hindistan ’da Hadis Çalışmaları, s. 223. 345 Tânevî, Kavâid, s. 8; Bemî, el-Anâkîdü ’l-Gâliye, s. 252.

346 Tânevî, Kavâid, s. 8.

347 Ekber Şah Buhârî, M akâlât-ı Osmânî, s. 12; Füyûzurrahmân, M eşâhîr-i Ulemâ, I, 234.

348Daudî, Pakistan ve H indistan’da Hadis Çalışmaları, s. 223. Sâmerrâî, ilim ve faziletine bakılarak ta‘yîn olunduğunu söylemektedir. İleride kendi kaleminden alıntılayacağımız üzere vatana tekrar döndüğü ilk haccından iki ay soma bu tayin gerçekleşmiştir. Bk. Ulemâü ’l-Arab f i Şibhi ’l-Kârrati 7- Hindiyye, s. 768; Tânevî, 1 ‘lâü ’s-Sünen, VII, 3220.

349 Sâmerrâî, Ulemâü ’l-Arab f i Şibhi ’l-Kârrati ’l-Hindiyye, s. 768.

350 Tânevî, Kavâid, s. 8; Bemî, el-Anâkîdü ’l-Gâliye, s. 252. Burada Bemî, eserinde sadece ‘yedi yıl boyunca okuttu’ demekle yetinirken Ebû Gudde, yukarıda zikrettiğimiz ilimleri dile getirdikten soma ‘diğer ilimler’ ifadesini kullanmaktadır ki bu ifade oldukça muğlak kalmaktadır.

Benzer Belgeler