• Sonuç bulunamadı

EĞİTİM-ÖĞRETİM METODLARI VE GEREÇLERİ

4. BOSNA RÜŞDİYELERİNDE MÜFREDAT, METOD VE ÖLÇME-

4.2. EĞİTİM-ÖĞRETİM METODLARI VE GEREÇLERİ

Bosna’daki rüşdiyelerin eğitim-öğretim metodları ve gereçleri konusunda elimizde yeterince bilgi bulunmamaktadır. Bu konuda bazı öğrencilerin tanıklıkları üzerinden birtakım bilgilere ulaşabiliyoruz. Bu nedenle bu kısımda Rüşdiye mektebindeki öğrencilerinin dilinden, mekteplerdeki gündelik hayata ve kullanılan öğretim yöntemlerine dair bilgileri aktaracağız.

4.2.1. Mektepte Çalışma Zamanı

Buradaki çalışma düzenlerine tanık olan Edham Mulabdić, Rüşdiye mekteplerindeki öğrencilerin ayrıntılı tasvirini yapmıştır:

Maglay'daki rüşdiyede dersler sabah erken saatlerde başlayıp 11'e kadar devam ederdi. Öğle vakti gelince, gür sesli bir öğrenci sınıfın ortasında durup yüksek sesle "Yemek yemeye" diye bağırırdı ve herkes bir saat içinde öğle yemeği yedikten sonra tekrar mektebe dönerdi. Ardından aynı gür sesli öğrenci "Abdest Almaya" diye seslenir, öğrenciler toplanıp abdest alırdı. Sonra öğle namazına çağrı duyuluyordu:

434 BOA,TŞRBNM. , 11/71, 22 Recep1280/2 Ocak 1864.

435 BOA. , MF. MKT. , 2/71, 29 Rebiülahir 1289/6 Temmuz 1872. 436 BOA. , MF. MKT. , 2/35, 23 Rebiülahir 1289/30 Haziran 1872. 437 Hajrudin Ćurić, a.g.e., s. 153.

113 "Vakt-i Salât!" Namaz kıldıktan sonra dersler devam ederdi, öğrenciler ikindi namazını kılıp evine dönerdi.438

4.2.2. Sınıfların Düzeni ve Öğrencilerin Araçları

Bosna’daki Rüşdiyelerin sınıflarının düzeni ve araçları konusunda elimizde yeterince resmî bilgi bulunmadığından, bu konuda yine bazı öğrencilerin tanıklıklarına başvuracağız. Avusturya-Macaristan işgalinden sonra Saraybosna mektebinde okuyan öğrencilerden biri olan Mehmet Ramiz Delić’in, Ćurić'e aktardığına göre, mektebin birinci öğretmeni işgalden sonra da değişmeden kalmıştır. Saraybosna mektebinde hem Banaluka hem de Travnik Rüşdiye mekteplerinde aynı olan dört sınıfa ayrıldığını ve öğrencilerin dördüncü sınıftan okumaya başlayıp birinci sınıfa kadar devam ettiğini belirtmektedir. Böylece, birinci sınıfların öğrencileri mektebin en büyük öğrencileri oluyorlardı. Her sınıfta bir Kalfa439 (öğretmen asistanı) olup sınıfın 45 öğrencisi (şakirdi440) vardı ve onlardan sorumlu olduğu için öğrencilerini takip etmek ve öğretmek onun göreviydi.

Mektep mobilyalarla donatılmamıştı, ancak öğrenciler yerde oturuyordu ve her öğrencinin oturabileceği bir halı vardı. Öğrenciler, yerde otururken dizlerinin üzerini kullanarak hatlarını yazarlardı, önlerinde bulunan masalara da kitap ve aletlerini koyarlardı. Sınıf kapısının yanında, Farsça'da "çıktı" anlamına gelen "reft" ve diğer yanda "geldi" anlamına gelen "amed" yazılı tahta bir tablo vardı. Çıkmak isteyen öğrenci tabloyu "reft"e çevirir, geri döndüğünde "amed"e çevirirdi. Ancak tahtada "amed" yoksa kimsenin çıkmasına izin verilmezdi.441

Mulabdić, Maglay Rüşdiyesi'nde öğretmenin isteğine göre bir oda hazırlandığını, büyük "Dershane"de sadece tek sınıfın olduğu ve tüm öğrencilerin o sınıfta kaldığını, fakat daha sonra ikinci ve üçüncü sınıflar açıldığında öğrencilerin bir kısmının diğer sınıflara yerleştirildiğini belirtmiştir. Sınıfın duvar kenarlarının her iki tarafında öğrenciler için sandalyesiz bir masa vardır, yerde iki sıra öğrenci oturacak şekilde ortası boş kalırdı. Defterleri ve kâğıtları olmadığı için, öğrenciler 438 Edham Mulabdić, a.g.m., s. 52.

439 Kalfa: "Öğretmenin yardımcısı" anlamına gelen Farsça kelime.

440 Şakird: "Öğrenci" anlamına gelen Farsça kelime olup Osmanlıcada da bu anlamla kullanılmıştır . 441 Hajrudin Ćurić, a.g.e., s. 144.

114 yazı yazmak için tahta kullanırlardı. Bu tahta, öğrencilerin, üzerine yazı yazabileceği, süngerle silip tekrar yazabileceği kadar kullanışlıydı. Öğrencilerin mektebe gidip dönerken yanlarında taşımak zorunda oldukları kalem ve tahtaların yanı sıra çok sayıda kitap da olduğu için öğretmen -öğrencilerin işini kolaylaştırmak amacıyla- her birinin eşyalarını taşımak için bir çanta veya poşet getirmesini istedi. Böylece hemen hemen her öğrencinin bir kumaş çantası oldu.442

4.2.3. Öğretim ve Eğitim Dili

Dersler Türkçe yapılırdı, öğrencilerin birbirleriyle konuşurken ve ara sırasında bile sadece Türkçe konuşmasına izin verilirdi. Çoğu zaman öğretmen konuşmalara katılırdı, bu yüzden öğrencinin ne söylediğine ve nasıl söylediğine dikkat etmesi gerekirdi. Çünkü öğretmen bu fırsatı değerlendirir; cümle, kelime türleri ve çekimler hakkında sorular sorardı.443

4.2.4. Rüşdiyelerde kullanılan Öğretim Yöntemleri

1870 tarihli Umûm-i Mekatib-i Rüşdiye Nizamnâme-i Dâhilîsi'nin 17. ve 18. maddelerinde, derslere başlamadan önce öğretmenin derse katılan ve katılmayan öğrencilerin isimlerini kaydetmesi gerektiğine karar verildi. Öğretmenin, her gün yaklaşık 15 öğrenciyi aldıkları dersler konusunda test etmesi ve notlarını not defterine yazıp "en iyi," "orta" ve "en kötü" olarak üç sınıfa ayırması gerekirdi.444

Maglay Rüşdiyesi'ne gelince, genellikle tüm sınıflar, dinî bilimlerle derse başlar, ardından programa göre diğer derslere geçerdi. Öğrenciler dersi bitirdikten sonra müzakere için başka sınıfa geçerlerdi ve bu ders şu şekilde yapılırdı: En başarılı öğrenciler seçilip öğretmenin yerine geçerdi ve biraz önce öğretmenin anlattığı dersi yeniden anlatırdı. Eğer o zorlanırsa öğrencilerden biri ona yardım etmeye kalkar fakat öğrenciler yapamazsa, öğretmene kendisi sorardı. Bu gözden geçirme, öğretmen başka bir sınıfa ders verirken gerçekleşirdi.

Mulabdić, öğrenciler soru sorduğunda öğretmenin kızmadığını, zira bunun, öğrencilerin sınıfta gözden geçirme yaptıkları anlamına geldiği için onu mutlu

442Edham Mulabdić, a.g.m., s. 49-51. 443 Edham Mulabdić, a.g.m., s. 51. 444 Düstur, 1.Tertip, C. Ⅱ, s. 251.

115 ettiğini bildirmiştir. Aksine, öğrenciler sormazsa öğretmen kızardı. Çünkü bu, dersi gözden geçirmedikleri anlamına gelirdi. Öğretmen tarafından anlatılan ders başarılı öğrenciler için kolaysa, gözden geçirmeyi daha zayıf öğrencilere yöneltirdi.445

Aşağıda bazı derslerin öğretim metodlarını sunuyoruz:

4.2.4.1. Diller

Öğrenciler Türkçe ve Farsça bazı metinleri okuyarak Boşnakçaya çevirip açıklar, ayrıca dilbilgisi kurallarını da analiz ederlerdi. Genellikle öğretmenler Türkçe metinleri dikte eder, daha sonra üstün öğrenciler metinleri düzeltir ve netleştirirdi. Dilin grameri, canlı/pratik bir şekilde olmak için ders kitapları aracılığıyla tümdengelim yöntemiyle öğretilirdi.446

4.2.4.2. İmla

Türkçe imla (heceleme) öğrenmek sürekli eğitim gerektirdiğinden, öğrencilerin hemen hemen her gün yazmaya (hecelemeye) ihtiyacı vardı. Öğretmen "imla" dediğinde, öğrencilerin, elinde kalem ve kâğıtla hazır olması gerekirdi. Daha büyük sınıflarda, birlikte heceleme yazarlardı. Böylece öğretmen, öğrenciye, okuması için bir cümle verir, bu cümleler genellikle derste daha önce ele almadığı metinlerden olurdu. Bunlar genellikle gazetelerden alınan cümlelerdi. Mulabdić, Maglay Rüşdiyesi'nde sık sık Plevne'deki Rus-Türk Savaşı’nın tüm haberlerini yazdığını hatırlıyor. Öğretmen daha sonra öğrencilerin metinlerini okuyup en az yazım hatası yapan öğrencileri överdi.447

4.2.4.3. Hüsn-i Hat

Hüsn-i Hat dersinde, Nesih, Sülüs ve Rika hatları kullanılmıştır. Daha genç sınıflar neredeyse her gün yazıyor, büyükler ise haftada bir kere yazıyorlar. Öğrenciler, satırı daha doğru yazmak için rekabet ederlerdi ve öğretmen, yazıları karşılaştırarak aralarında hüküm verirdi.

445 Edham Mulabdić, a.g.m., s. 50-51. 446 Edham Mulabdić, a.g.m., s. 51. 447 Edham Mulabdić, a.g.m., s. 51.

116 4.2.4.4. Hesap

Mulabdić’in hatıralarından edindiğimiz bilgilere göre bu dersi anlatmak için kapının yan tarafına üç ayaklı bir kara tahta eklenirdi. Kapının iç tarafında, kapıya tutturulmuş olup boylamasına ve yatay sıralar halinde 1'den 10'a kadar sayılar içeren bir tablo vardı. Bu tabloya “kerrat” deniyordu ve bu isim "kere" kelimesinden geliyordu. Tablo, sayıları çoğaltmak için kullanılıyordu. Örneğin, "üç kere beş, on beş" oluyordu. Yatay sayılardan dikey yönde bir sayı ile dikey sayılardan yatay yönde bir sayı sürüklenerek iki sayının çarpımı elde edilirdi. Kesişimler bu sayıların sonucuydu. Beyaz tahtasında çalışan bir öğrenci -mesela 9 x 7 işleminin sonucunu hatırlayamazsa “kerrat” tablosuna bakmak zorunda kalırdı. Daha sonra, gidip tabloya bakmak, büyük öğrenciler için bir tür cezalandırma oldu. Mulabdić, Maglay Rüşdiyesi'nde çocukların mektepte aldıkları hesap dersini sevdiklerini ve dersten döndükten sonra evde ders çalışmayı eğlenceli bulduklarını belirtiyor.448

Benzer Belgeler