• Sonuç bulunamadı

Doğu ve Batı Arasında İslam

3. Aliya İzzetbegoviç’in Eserleri

3.3. Doğu ve Batı Arasında İslam

Aliya İzzetbegoviç, Doğu ve Batı kültürünün arasında yetişmiştir. Dolayısıyla ikisine de içerden bakabilme imkânı bulmuştur. Böylelikle dini de sorgulamıştır. Bu kitabında İslam’ın “üçüncü yol” olduğunu anlatmıştır. İşte İslam buradaki; Doğu ile Batı, materyalizm ile ruhanilik arasındaki orta yoldur. İzzetbegoviç bu kitapta ikili kavramlar vermiş ve İslam’ın bunların orta yolu olduğunu birtakım örneklerle açıklamıştır. Aliya İzzetbegoviç, felsefi fikirlerini bu kitapta dile getirmiştir.87 Batı dünyasının düalist düşünce biçimini özellikle eleştirmiştir. Komünist ve materyalist düşüncelerin işgal ettiği Doğunun karşısına, Hristiyan

86 Bk. Karaarslan, Entelektüel Üzerine Eleştirel Bir Çalışma Aliya İzzetbegoviç Örneği, 51-52.

27

ideolojilerinin hâkim olduğu Batıyı almıştır. İzzetbegoviç’in kitabın genelinde öne çıkarmak istediği, materyalizm-Hristiyanlık, materyalizm-idealizm ve materyalizm-ruhçuluk düalizmlerinin dünyayı böldüğü ve dünyaya sadece bu iki kutupla bakılmasının mümkün olmadığıdır. Buradan başlayarak da insanın varlığının bilimsel bulgularına kadar uzun ve derinlemesine bir araştırmaya gitmiştir.88

Doğu ve Batı Arasında İslam isimli eser, ülkemizde 2003 yılında Nehir Yayınları

tarafından ve Salih Şaban’ın çevirisi ile yayımlanmıştır. Ayrıca ilk defa 1984 yılında Aliya İzzetbegoviç hapishanedeyken Amerikalı bir yayımcı tarafından basılmıştır. İki bölümden oluşmaktadır: “Batı Düşüncesinin Temelleri” ve “İslam: İki Kutuplu Birlik”. Birinci bölüm kendi içinde altı başlığa ayrılmıştır. Bu alt başlıklarda, Tekâmül ve Yaratma, Kültür ve Uygarlık, Sanat Fenomeni, Ahlak, Kültür ve Tarih, Dram ve Ütopya konuları hakkında Batı düşünce tarzının kaynakları anlatılmaktadır. İkinci kısımda ise beş alt başlık bulunmaktadır: “Musa-İsa-Muhammed”, “İslam ve Din”, “Hukukun İslami Mahiyeti”, “Saf Din ve Saf Materyalizmin İmkânsızlığı”, “İslam’ın Dışında ‘Üçüncü Yol’”. Bu kısımda İslam’ın iki kutup arasında üçüncü bir seçenek olduğu, materyalizm ve maneviyatçılık arasında bir orta yol olduğu anlatılmaktadır. Aliya İzzetbegoviç’e göre; “En eski zamanlardan ortaya atılmış bütün ideoloji, felsefe ve düşünce sistemleri bu üç temel dünya görüşünden birine dayanmaktadır. Bunlardan birincisine göre yegâne ve esas varlık ruhtur; ikincisine göre maddedir. Üçüncüsüne gelince, o ruh ve maddenin bir arada varoşlundan yola çıkmaktadır.”89

Bu kitabın kitabın amacını Aliya İzzetbegoviç şu soru ile dile getirmektedir: “Çağdaş dünya, uzun zamandır süregelen ve sonu kestirilemeyen kesin bir ideolojik çatışma içinde bulunmaktadır. Hepimiz aktif veya pasif olarak bu çatışmanın içine itilmiş bulunuyoruz. Bu dev karşılaşmada acaba İslam’ın yeri neresidir? Bugünkü dünyanın şekillenmesinde acaba İslam’ın herhangi bir rolü var mıdır?”90

Doğu ve Batı Arasında İslam eserinde Aliya, dinî ve materyalist bakış açısını

derinlemesine ele almaktadır. Bu perspektiften çıkan fikirlerin, dinî ve siyasi yansımaların hangi yönleriyle materyalizm veya saf dinden kaynaklandığını gün yüzüne çıkararak tenkit eder. Bu iki dünya görüşünün de tek başına insanın hayatını anlamlandıramayacağını, insanı tatmin edecek yegâne seçeneğin bu iki uç noktanın ortasında olan İslam olduğunu, insanın maddi ve manevi bütün yönleriyle tamamlanmayı İslam’ın özünde bulacağını savunmaktadır.

88 Bk. Tahsin Görgülü, “Bir Düşünür”, Bağcılar Belediyesi Uluslararası Aliya İzzetbegoviç Sempozyumu, ed. Ömer hakan Özalp - Kenan Gültürk (İstanbul: Kültür Yayınları, 2008), 59.

89 Bk. İzzetbegoviç, Doğu ve Batı Arasında İslam, 11. 90 İzzetbegoviç, Doğu ve Batı Arasında İslam, 11.

28

1993 yılında Kral Faysal ödülünü alan bu eser XX. yüzyılın iki siyasal ve toplumsal sistemini karşılaştırıp bunların olumsuz taraflarını incelemektedir. İnceledikten sonra da bu iki ideolojiyi eleştiren İzzetbegoviç, dünyanın bu iki görüşle sınırlı tutulamayacağını belirtip esasen alternatif üçüncü yol olarak İslam’ın bunların arasında bulunduğunu açıklamaktadır.91 Aliya İzzetbegoviç; Doğu ve Batı Arasında İslam eserindeki fikirleri, başka bir eseri olan

Özgürlüğe Kaçışım’da şöyle özetlemiştir: “Yalnızca üç tane dünya görüşü vardır, daha fazla

da olamaz: Dinî görüş, Materyalist görüş ve İslami görüş. Her şey çift yaratılmıştır. İnsan, ruh ve bedenden oluşan iki yönlü bir varlıktır. Beden ruhun bineğinden başka bir şey değildir. Bu binek tekâmül etmiştir ve netice olarak kendi tarihi vardır. Öte yandan ruhun ise tarihi yoktur, Allah’ın nefhasını almıştır. İnsanın ilk yönü bilimin, ikinci yönü ise sanat ve etiğin mevzusudur. Dolayısıyla insan hakkında iki hikâye ve iki hakikat vardır. Batı dünyasında bunları Darwin ve Michelangelo temsil eder. Ne Darwin Michelangelo’nun insanından bahseder ne de diğeri berikinin bahsettiği insandan. Onların bahsettikleri hakikatler birbirinden farklıdır, fakat birbirini dışlayıcı değildir. Ancak zaman içinde birbirinin zıddı olarak, sırasıyla medeniyet ve kültür olarak tasavvur edilmişlerdir. Bilim ve teknoloji medeniyete, din ve sanat ise kültüre aittir. İlki beşeri ihtiyaçların, diğeri ise insani arzuların ifadesidir. Bu ütopya ile dram arasındaki zıddiyettir. Ütopya şahsiyet, dram veya ahlak ile ilgili değildir. Bütünü itibariyle ilmi metot Allah’ın ve insanın inkârına götürür; bütünü itibariyle sanat ise, özü bakımından dinîdir. Eğer tanrı yoksa insan da olamaz. Eğer insan yoksa hümanizm, insan saygınlığı ve insan hakları hakikati olmayan boş sözlerdir. Medeniyet, vazife fikrini tanımaz. Kültürün tümü mağdurun tasdikidir. Medeniyet dünyevi imparatorluğa, ütopyacı eşitliğe doğru; din ise semavi imparatorluğa doğru çabalar. Bu, St. Augustine’in

Civitas Dei(Tanrı’nın Şehri)’sine karşı Campenalla’nın Civitas Solis (Güneş Şehri)’idir. Tanrı

olmaksızın ahlaki bir nizam olmaz. Ahlak dinin kümelenmiş bir başka halinden ibarettir. Medeniyet tekâmüldür, tarihtir. Din ve sanatın gerçek bir tekâmülü yoktur. Her din başlangıcında saftı. Sanat ve ahlak alanında olduğu üzere dinin tarihide onun inhitatının tarihidir. İsa ve kilise zıtlığı bundan dolayıdır. Hakiki her kanun ikilidir, dolayısıyla tıp asla bir bilim değildir. Mağara adamlarının çizdikleri resimler ve ya Polinezyalı yerlilerin yaptıkları maskeler, moderniteninkiler kadar heyecan verici sanat eserleridir. İşaretlerin bu ilk/asli düalizmi, insan hayatının bütününü karakterize eder ve söz konusu işaretler, insanın adıyla ilişkilidir ve her fenomende bulunabilir. Ahd-i Atik ile Ahd-i Cedid’in ruhu, Musa ile İsa arasındaki farklılık budur. Biri kendi halkının lideridir; diğeri ise bir ahlak vaizidir.

91 Bk. Cemalettin Latic, “Batıda İkbal”, Bağcılar Belediyesi Uluslararası Aliya İzzetbegoviç Sempozyumu, ed. Ömer hakan Özalp - Kenan Gültürk (İstanbul: Kültür Yayınları, 2008), 61.

29

Onların kendisine doğru çaba gösterdikleri iki farklı adalet ve hedef bulunmaktadır: Arz-ı Mev’ud ve İlahi İmparatorluk. Bu iki zıt, insanda ve İslam’da uzlaştırılmıştır. İslam bir terkiptir, sentezdir: insani olan her şeye damgasını vuran iki kutup arasındaki üçüncü yoldur.”92

Aliya İzzetbegoviç’in bu eserinde fizik, kimya, biyoloji, tarih psikoloji gibi birçok bilim dalından bilgilere ve örneklere yer vermesi; bu bilim dallarının uzmanlarının fikirlerini de ortaya koyması ve somut bilgilerden yararlanmış olması bakımından eserin öğretici özelliği bulunmaktadır. Yine eserde farklı alanlardan çok fazla kaynağa atıf yapılmış ve yerli yerinde kullanılmıştır. Bu da bize İzzetbegoviç’in araştırmacı, bilgili ve akademik bir insan olduğunu göstermektedir.

Aliya İzzetbegoviç ile ilgili bir makalede Uğurlu şunları belirtmiştir: “Bu çerçeveyi çizmek sade, temiz ve gelecek tasavvuru oluşturmuş bir zihnin ürünü olabilir. Geçmişinde kuşatıcı bir kültür/medeniyet arayışı ve birikimi olan Aliya, Doğu Batı Arasında İslam kitabı ile adeta yeni bir entelektüel havanın yeryüzüne yayılmasını da sağlamıştır.”93

İzzetbegoviç yine bu eserinde; sosyalist, faşist ve krallık yönetim şekillerini eleştirmiş ve farklı bir yönetim sistemi getirilmesinin gerektiğini belirtmiştir.94 Felsefi ve aynı zamanda ilmî olarak insan hakkında ve kavramlar hakkında düşünmeye yöneltmiştir. Kısaca Doğu ve Batı Arasında İslam, Aliya İzzetbegoviç’in sentezci, araştırmacı, sorgulayıcı, bilge ve aydın bir düşünce adamı olduğunu kanıtlar nitelikte bir kitaptır.

Benzer Belgeler