• Sonuç bulunamadı

1. DOĞRUDAN YABANCI SERMAYE

1.4. Doğrudan Yabancı Yatırımların Dünya ve Türkiye’deki Tarihsel Gelişimi

1.4.2. Doğrudan Yabancı Yatırımların Türkiye’deki Gelişim

29

2’si DYY aleyhine düzenleme yapılmışken 2000 yılına gelindiğinde düzenleme yapan ülke sayısı 69’a, yapılan olumlu düzenlemelerin sayısı 147’ye yükselmiştir. DYY aleyhindeki düzenlemeler sadece 3’te kalmıştır.

1990’lı yıllarda genel olarak DYY sürekli bir artış göstermektedir. Artan DYY girişleri içerisinde gelişmekte olan ülkelerin payında da bu yıllarda artış yaşanmıştır.

GOÜ’nün payındaki artışta başta Çin ve Hong Kong olmak üzere Asya ülkelerindeki DYY artışı etkili olmuştur. DYY artışında bir diğer unsur 1999 yılına gelindiğinde sayısı 500000’i aşan ÇUŞ’tur.

2000 yılına gelindiğinde DYY girişleri 1,4 trilyon $ gibi rekor bir rakama ulaşmıştır. Ancak yaşanan artış sürekliliğini koruyamamış ve devam eden yıllarda DYY girişlerinde ciddi bir düşüş yaşanmıştır. 2003 yılına kadar DYY’deki düşüş devam etmiş ve 2004 yılından itibaren DYY girişleri yeniden artmaya başlamıştır. DYY’nin toparlanma süreci hızlı bir şekilde gerçekleşmiş ve 2007 yılına gelindiğinde 20 trilyon $ ile DYY girişleri bu zamana kadar gerçekleşen en yüksek seviyeye ulaşmıştır. Ancak 2008 yılında gerçekleşen global krizin etkisiyle DYY’de tekrar bir düşüş yaşanmıştır.

Yaşanan kriz halen Dünya ekonomisini etkilemeye devam etmekte ve DYY’ler de bu durumdan etkilenmektedir.

Genel olarak günümüzde hizmet sektörü yabancı yatırımların büyük bir kısmını oluştururken imalat sektörünün payı da küçümsenemeyecek düzeydedir. 1950’li yıllarda DYY büyük ölçüde hammaddeye yönelik iken günümüzde birincil sektörün toplam DYY içindeki payı az gelişmiş ülkeler haricinde oldukça azdır.

30

ve büyük iç pazarı ile dönemin sanayileşmiş ülkelerinin odak noktası olmuştur.

Osmanlı’nın uyguladığı kapitülasyonlar ve 1838 yılında imzaladığı Balta Limanı Ticaret Anlaşması ile ülke kapılarını yabacı ülkelere açılmış ve Osmanlı açık bir pazar haline gelmiştir. Gümrük tarifesi ödemeksizin ülkeye giren yabancı malları yerli üreticiyi büyük zarara uğratmış ve Osmanlı ekonomisine oldukça zarar vermiştir. Bu dönemde Osmanlı Devleti’ne yapılan yabancı yatırımlar ülkeye gelir getirmediği gibi yerli üreticileri büyük zarara uğratmıştır. Birinci Dünya savaşı sonrası kurulan Türkiye Cumhuriyeti Devleti, Osmanlı Devleti’nden kalan talihsiz tecrübelerin de etkisiyle kuruluşundan 1950’li yıllara kadar DYY’ye karşı kapalı ve sert bir tutum göstermiştir.

Kuruluş yıllarında siyasi bağımsızlığın yanında ekonomik bağımsızlığı da koruyabilmek için Türkiye’de faaliyet gösteren yabancı şirketler millileştirilmiştir. 1923’te düzenlenen İzmir İktisat Kongresi’nde alınan kararlar neticesinde DYY tamamen kısıtlanmamış ancak bazı şartlar getirilerek ülke ekonomisi korunmaya çalışılmıştır. 1929 yılında yaşanan büyük ekonomik kriz ve 1931 yılında kabul edilen devletçilik ilkesinin etkisiyle 1930’lu yıllarda da DYY’ye karşı Türkiye kapalı tutumunu devam ettirmiştir.

İkinci Dünya Savaşı sonrası dünya genelinde yaygınlaşan liberalleşme hareketlerine paralel olarak Türkiye de DYY’ye yönelik olumlu adımlar atılmaya başlamıştır.

1950’li yıllarda DYY’ye yönelik bazı olumlu düzenlemeler yapılmıştır. 1950 yılında 5583 sayılı ve 1951 yılında 5821 sayılı kanunlar çıkarılmıştır. Bu kanunlarla yatırımcılara çeşitli kolaylıklar sağlanmıştır. Ancak bu kanunlar yeteri kadar etkili olmamıştır. 1954 yılında çıkarılan Yabancı Sermayeyi Teşvik Yasası yabancı yatırımcıların faaliyet alanlarına yönelik kısıtlamaları kaldırmış ve yerli yatırımcılara serbest olan tüm yatırım alanlarına giriş hakkı tanınmıştır. Yapılan bu düzenlemelere rağmen bu dönemde Türkiye’ye yapılan yatırımlar istenilen düzeyde gerçekleşmemiştir.

1980’li yıllara kadar Türkiye, DYY konusunda yeterli performans gösterememiştir.

Elbette yaşanan siyasi istikrarsızlıklar, ekonomik sorunlar ve yabancı yatırımlara karşı

31

hala devam eden önyargılar bu durumun temel sebeplerindendir. 1980’li yıllar birçok GOÜ’de olduğu gibi Türkiye’de de ekonomi alanında duvarların kalktığı dönemdir.

Türkiye bu dönemde ithal ikameci ekonomi politikasını terk ederek ihracata yönelik bir politika izlemeye başlamıştır. 24 Ocak Kararları ile Türkiye’yi liberal, dışa açık bir ülke konumuna getirecek kararlar alınmıştır. Alınan karar kısa sürede etkisini göstermiş ve 1981 yılından itibaren Türkiye’ye gelen DYY artış göstermiştir.

1990’lı yıllara gelindiğinde DYY girişlerindeki artış duraksamıştır. 1990 yılında 684 milyon $ olan DYY girişleri 1999 yılına gelindiğinde ancak 783 milyon $’a ulaşmıştır. Bu dönemde yaşanan Körfez krizi ve 1994 Türkiye krizi ülke ekonomisini büyük ölçüde etkilemiştir. Yaşanan ekonomik krizler ve etkileri göz önüne alındığında bu dönemde DYY girişlerinin sabit düzeyde kalması anlaşılabilirdir. 21. yüzyıl beraberinde DYY artışlarını getirmiş ve ilk kez 2001 yılında Türkiye’ye 3,352 milyar $ yabancı yatırım yapılmıştır. Ancak devam eden birkaç yıl DYY’de tekrar bir düşüş yaşanmıştır. 2001 yılında ülkede büyük bir ekonomik kriz yaşanmış ve Türkiye ekonomisi oldukça zor bir dönem geçirmiştir. 2004 yılı itibariyle DYY’de yeniden bir iyileşme dönemi başlamıştır. 2003 yılında yürürlüğe koyulan 4875 sayılı Doğrudan Yabancı Yatırımlar Kanunu ile Türkiye DYY konusunda en liberal ülkelerden biri olmuştur. Yapılan bu yeni düzenlemenin de etkisiyle 2007 yılına kadar DYY girişleri hızlı bir şekilde artmıştır. 2007 yılı 22,047 milyar $ DYY girişi ile Türkiye’ye gelen yabancı sermayenin en yüksek olduğu yıldır. 2008 Küresel Ekonomik Krizi’nin de etkisiyle, devam eden yıllarda DYY girişlerinde düşüş yaşanmıştır. Günümüzde 2008 krizinin etkileri halen tam olarak sona ermiş değildir. Aynı zamanda son yıllarda ülkemizde yaşanan siyasal ve ekonomik istikrarsızlıkların da etkisiyle DYY girişleri 2007 yılındaki yükselişini sürdürmeyi başaramamıştır.

Bu dönemde gerçekleşen DYY’nin ağırlıklı olarak imalat sanayi sektörüne yönelik olması nedeniyle yabancı yatırımlar daha çok sanayinin gelişmiş olduğu

32

kentlerde gerçekleşmiştir. Yapılan DYY’nin iller bazında dağılımı incelendiğinde en çok yatırımın yapıldığı iller İstanbul ve Kocaeli’dir. İstanbul ve Kocaeli’yi gelişmiş sanayi kentleri olan Bursa ve İzmir takip etmektedir. DYY’nin ev sahibi ülkeye sağladığı avantajlar DYY’nin türü ile yakından ilgilidir. Yabancı yatırımların istihdam yaratma, yeni tesis ve fabrikaların kurulması, yeni teknoloji altyapısının oluşturulması gibi ev sahibi ülkenin kalkınmasına ve gelişimine katkıda bulunan avantajları genellikle yeni yatırım şeklinde gerçekleşen DYY türünde meydana gelmektedir. Satın alma şeklinde meydana gelen DYY’nin istihdama pek fazla katkısı bulunmamaktadır. Bu sebeple genellikle tercih edilen DYY yeni yatırım şeklinde gerçekleşendir.