• Sonuç bulunamadı

5. BULGULAR

5.1. Ahlaki Değerler

5.1.14. Doğa Sevgisi ve Tabiat Olayları

Çobanoğlu, doğadaki hareketlenme için koyunların, turnaların ve ağaçların baharı beklediğini vurgulamıştır. Baharın gelmesiyle yaylalara çıkılacağını, tohumların ekileceğini, tarlaların yeşereceğini ve sevenlerin kavuşacağını belirten âşık, için bahar doğanın canlanmasını, fidanların filiz vermesini, bülbüllerin çok sevdiği güllere kavuşmasını ve derelerin coşkun akmasını ifade etmektedir.

Bahar Türküsü Hazırlanmış herkes yükler kervanı, Çıkacak yaylaya baharı bekler. Kaval çalar bizim köyün çobanı, Koyunlar meleşir baharı bekler.

Çiftçi Emin peştamalı bağladı, İlaç vurdu tohumunu sağladı.

Kazanırmış çok çalışan insanlar, Yeşerir tarlalar güzel bostanlar, Filiz verir bahçedeki fidanlar, Ağaçlar açmaya baharı bekler.

Bülbülün sevdiği gonca gülleri, Derelerin coşkun akan selleri,

100 Seller coştu derelerden çağladı, Turnalar uçmaya baharı bekler.

Çobanoğlu ötsün sazın telleri, Yâre gitmek için baharı bekler.

Ülkemiz aktif fay hatları üzerinde yer alan genç bir ülkedir. Her yıl hissettiğimiz veya hissedemediğimiz binlerce depreme ev sahipliği yapmaktadır. Bu durum Çobanoğlu’nun şiirlerine de konu olmuştur.

Âşık şiirinde deprem sonrasında yavrularını, babasını, yârini ve sevdiklerini kaybeden bir kişinin bu acısının dayanılmaz olduğunu belirtmektedir. Depremin her yeri viran ettiğini, kaybettikleri sebebiyle acısının çok büyük olduğunu, yüreğinin yandığını, bu acının dayanılamayacak bir dert olduğunu dile getirmektedir.

Ağlarsın Bacım Bu nasıl acıdır, bu nasıl derttir?

Derdin çok fazladır ağlarsın bacı! Benden yaralısın yaralı bacı, Derdin çok fazladır ağlarsın bacı!

Bu nasıl depremdi, her yan virandır, Yüreğin yaradır, gözlerin kandır, Anladım ki başın ağır dumandır, Derdin çok fazladır ağlarsın bacı!

Açtın da söyledin gizli sırrını, Kayıp etmişsindir iki yavrunu, Baban, sevdiğini, hem de yârini, Derdin çok fazladır ağlarsın bacı!

Ağlar Çobanoğlu koştu bir destan, Sabır et bacı can yetişir derman, Yavrular acısı eyledi viran, Derdin çok fazladır ağlarsın bacı!

Halk ozanlarının şiirlerinde sıklıkla dağlar, yaylalar, ovalar gibi tabiat unsurları yer alır. Kimi zaman güzelliğiyle, kimi zaman heybetiyle kimi zaman ise âşıkların birbirine kavuşmasını engellemesi sebebiyle dağlar şiirlere çokça konu olmuştur. Etrafını dumanların kaplaması ve çiçeklerle süslenerek güzelliğiyle büyüleyen dağlar, sevdiği oğlanın kaval sesiyle bir kız için aşkı ifade etmiştir. Ferhat ve Şirin’in aşkında

101

aşılmayı bekleyen büyük bir engel iken, koyunlar ve kuzular için meleşerek kavuşmayı temsil etmiştir. Dağlar Kerem ile Aslı ve Mecnun ile Leyla’nın çektiklerine şahit olmuş, onların figanlarını duymuştur. Çobanoğlu için birçok duyguya, birçok olaya şahitlik eden dağlar, kış olunca karlarla kaplı kervanlara yol vermeyen hale bürünmüştür.

Dağlar Esmedi mi seher vaktinde yeller? Her yanı belenmiş dumana dağlar. Ne güzel yaylalar, ne güzel eller! Yâr geldi mi bilmem seyrana dağlar?

Bezenmişsiz çiçeklerin süsüne, Bakın hele bu güzelin yası ne? Sevdiği oğlanın kaval sesine, Kulak verir bir kız çobana dağlar.

Boşuna mı geçti ömür çağları? Bilmem viran mıdır yârin bağları? Ferhat Şirin için yardı dağları, Onun’çün mü düştü bu yana dağlar?

Âşık olan maşukunu arzular, Alnıma yazılmış kara yazılar, Meleşir koyunlar gelir kuzular, Her yanım belenmiş çimene dağlar?

Lâle, sümbül eteğini bürümüş, Kerem Aslı için sende yürümüş, Mecnun’u sevdadır çekmiş sürümüş, Onun’çün mü düştün figana dağlar?

Çobanoğlu bu sinemi zar alır, Gün gelir ki vücudumu yer alır, Kış basınca her tarafın kar alır, Bilmem yol verir mi kervana dağlar?

Kars, coğrafi konumu sebebiyle kışların uzun ve sert geçtiği karasal iklimin yoğun yaşandığı bir bölgede yer almaktadır. Ozanımızda bu durumdan yakınmasını şiirinde dile getirerek vakitsiz çalışması sebebiyle soğukların bastırdığını, kışın çetin geçmesi sebebiyle muhtaç ve çalışmayanların halinin zor olduğunu anlatmıştır. Çalışanlar için kışın kolay olacağını; çünkü kömürü ve odunu alabilecekleri durumda

102

olduğunu ifade ederek kışı rahat geçirmek isteyenlerin zamanında çalışıp otunu, samanını kapısına koyması gerektiğini, çalışanların bu dünyada varlıklarının çok olacağını ve bu yıl kıştan çok çektiğini anlatmıştır.

Kış Destanı Şikâyet değildir bilin hâlimi,

Neler çektim bu yıl kışın elinden! Vakitsiz çalıştım soğuklar bastı, Neler çektim bu yıl kışın elinden!

Vardım bir haneye yoktur odunu, Soğuk idi soramadım adını, Perişan hanesi, dertli kadını, Neler çektim bu yıl kışın elinden!

Çalışmadım nerden olsun ineğim? Ne sütüm var, ne peynirim, neyleyim? Boş yatarsam kabul olmaz dileğim. Neler çektim bu yıl kışın elinden!

Çalışanlar sıcak evde oturur, Arzusunu her tarafa yetirir, Parası var odun kömür getirir, Neler çektim bu yıl kışın elinden!

Dediğim bu çalışalım her zaman, Dikelim ağaçlar bâr versin fidan, Kapında bol olsun ot ile saman, Neler çektim bu yıl kışın elinden!

Çalışanlar bu dünyada var alır, Bağban olan bağ becerir bâr alır, Çobanoğlu bir gün kapın kar alır, Neler çektim bu yıl kışın elinden!

Yaylalar, köylülerin yaz mevsimini serin geçirmek ve hayvanlarını otlatmak amacıyla gittikleri dinlenme yeri olarak bilinmektedir. Dağlık bölgelerde özellikle hayvanlarını otlatmak için köylüler yaylaya çıkarlar. Yaylanın suyu, havası ve otu hem insana hem de otlattığı hayvana şifa olur. Yaylalarda bin bir renkli ve her derde derman çiçekler yetişir. Âşık Çobanoğlu yaylaya gidince tazelendiğini, ferahladığını, âşıkların buralarda dolandığını, yaylalarda çokça gelen geçenin olduğunu ve yayla çiçeklerinin şifa olduğunu dizelerinde vurgulamaktadır.

103 Yaylalar Baharın arzusu çiçek açmadır,

Gönül ister seni geze yaylalar. Seni her gördükçe gönlüm hoş olur, Sanki ben olmuşum taze yaylalar.

Akan sular aktı aktı bulandı, Göz göz oldu yaralarım sulandı, Nice bin âşıklar sende dolandı, Onlara vermişsin meze yaylalar.

Nice bin avcılar nice bin ceylan, Senin üzerinde gezer çok çoban, Senin çiçeklerin yaraya derman, Sen derman olursun göze yaylalar.

Sanma geniş dünya bizlere dardır, Çalışana Mevla’m her zaman yârdır. Çobanoğlu der ki bir arzum vardır, Bir çiçek göndersen bize yaylalar.

Su, bütün canlıların muhtaç olduğu en büyük ihtiyaç kaynağıdır. Doğaya can veren sudur. Su yaraların ilacıdır. Su aynı zamanda güçtür. Kendi yolunu bulup dağı taşı aşarak gider. Su berekettir. Kâinatı canlandıran, toprağı yeşerten, ekinin yüzünü güldüren sudur.

Sudur Bütün yaraların sensin ilacı,

Nice yürekleri deldiren sudur. Açın değirmeni boşuna dönmez, Gönlün çaresini bulduran sudur.

Nice kayalardan çıkarda gider, Yüksek dağ olsa da yıkarda gider,

Çok kuvvetli akar sanarsın durur, Bir onu yokla ki yok onda gurur, Su olmazsa vallah kâinat kurur, Ekinin yüzünü güldüren sudur.

Bir garip köprüyü kimse geçmese, Gönül çıbanını her an deşmese,

104 Dere tepe demez akarda gider, Her yana sesleri bildiren sudur.

Murat Çobanoğlu yudum içmese, Anla ki beni bak öldüren sudur.

5.2. Sosyal Değerler

Benzer Belgeler