• Sonuç bulunamadı

I. BÖLÜM

I.II. EDEBÎ KİŞİLİĞİ

I.III.I. Divan

Nebzî’nin elimizdeki tek eseri Divan’ıdır. Divan’ın bir nüshası vardır. Müellif hattıyla yazılan nüsha Milli Kütüphane’de kayıtlıdır. Eserin tavsifi ve muhtevası ayrıntılı bir şekilde “Divan Nüshasının Özellikleri” bölümünde ele alınmıştır. Divan’ın başka bir nüshası bütün araştırmalara rağmen tespit edilememiştir.

Kütüphane kataloglarında da Nebzî adına kayıtlı başka bir esere veya başka eseri olduğuna dair bilgiye rastlanmamıştır. Divan’ında hayatı ile ilgili kayda değer bilgiler veren Nebzî, başka bir eseri olsaydı, herhâlde bundan da söz ederdi, diye düşünüyoruz.

30

DİVAN İNCELEMESİ

Nebzî Divanı’nda klasik divan tertibi yoktur. Bilindiği gibi, klasik divan tertibine göre düzenlenen bir divanda şiirler, nazım şekillerine ve türlerine göre kaside (tevhid, münacât, medhiye), tarih, musammat, gazel, lugaz, muamma, müfred şeklinde sıralanmaktadır. Müellif hattı olan bu Divan’da ise, aşağıdaki tablodan da anlaşılacağı üzere, farklı bir düzen bulunmaktadır. Eser, şairin kendi tertibi olduğundan; şiirler nazım şekillerine göre tasnif edilmemiş, tenkidli metin aslına uygun olarak düzenlenmiştir. Bu durum Divan’ın tertip hususiyetinden kaynaklanmaktadır.

Nebzî Divanı, hem müretteb olması, hem de şairin şiirlerini oluştururken geçirdiği evreleri göstermesi bakımından farklı ve önemli bir özelliğe sahiptir. Diğer birçok müretteb divanda, şiirlerin gelişim evrelerini araştırmacının yakalama imkanı sınırlıdır. Ancak Nebzî Divanı’nda şair tarafından yapılan bu tashih ya da tercihler, araştırmacıya böyle bir imkan sunuyor.

Şiirlerin araştırılmasında kolaylık olması için, oluşturulan tenkidli metindeki şiirler ve sıra numaraları, nazım şekillerine göre aşağıdaki tabloda gösterilmiştir:

Nazım Şekilleri Divandaki Sıra Numaraları

Kasideler 2, 4, 7, 9, 10, 11, 13, 14, 15, 17-20, 25, 27, 28, 30, 31, 33, 36, 37, 40-47, 65, 69, 70, 76, 77, 87, 89, 90 Kıt’alar 3, 5, 6, 8, 12, 16, 21, 22, 24, 26, 34, 35, 38, 51, 66, 67, 71, 75, 83, 85, 494-502, 505, 564, 565, 569, 571, 572 Terci-i Bendler 48, 52 Terkib-i Bendler 55, 60 Muaşşerler 49, 50 Müseddesler 39, 53, 54, 88 Muhammes 29, 57, 58, 61, 78, 84 Tahmis 56 Murabba 23, 32, 59, 62, 63,

31 Müstezadlar 360 (Gazel), 507-510 (Nazm)

Nazmlar 64, 68, 511-563, 566-568, 570

Mesneviler 1, 79-82

Satrançlar 503, 504

Ebyât 506, 86 (1-34 muamma)

II.I. NAZIM ŞEKİLLERİ

Nebzî Divanı’nda 1’i Farsça 37 kaside; 4’ü Farsça 404 gazel; 4’ü Arapça, 1’i Farsça 35 kıt’a; 22 musammat (2 terkib-i bend, 2 terci-i bend, 2 muaşşer, 4 müseddes, 6 muhammes, 1 tahmis, 5 murabba); 5 mesnevî; 5 müstezad (1’i gazel, 4’ü nazm); 2 satranç; 1’i Arapça, 3’ü Farsça 59 nazm; 35 beyit (34’ü muamma), bir manzûme olmak üzere toplam 605 şiir vardır.

II.I.I. Kasideler

Divan’da 1’i Farsça olmak üzere 37 kaside vardır. Şiirlerin toplam beyit sayısı 485‘dir. Bunların 21’i (212 beyit) tarih kasidesi (kasîde-i târihiyye)’dir. Tarih kasideleri, Tarih Manzumeleri başlığı altında ele alınacaktır.

Kasidelerin biri (K. 17) Farsça olup, diğerleri Türkçe söylenmiştir. Kasidelerden birinin (K. 14), Türk edebiyatında örneğine pek rastlanmayan “Müfte’ilün Müfte’ilün Fâ’” kalıbıyla söylenmiş olması, dikkat çeken bir husustur.

Divan’da Kur’ân-ı Kerîm’den 89 kadar surenin adlarından istifade edilerek oluşturulmuş tevhid türünde 41 beyitlik ilginç bir kaside (K. 4) de bulunmaktadır. Bu surelerin adları şöyledir: A’lâ, Ahzâb, Bakara, Beled, Beyine, Burûc, Abese, Âdiyât, Alak, Asr, Cin, Cum’a, Duhâ, Enbiyâ, En’âm, Enfâl, Fâtır, Fâtiha, Fecr, Feth, Fil, Furkân, Ġâşiye, Hacc, Hadid, Hâkka, Haşr, Hicr, Hucurât, İhlâs, İnfitâr, İnsan, İnşikâk, İnşirâh, İsrâ, Kadr, Kâf, Kâfirûn, Kamer, Kâria, Kehf, Kevser, Kıyâmet, Kureyş, Leheb, Leyl, Mâ’ide, Mâ’ûn, Me’âric, Muhammed, Mutaffifîn (tatfîf), Mücâdile, Mü’min, Mü’minûn, Müddesir (disâr), Mülk, Mümtehine (imtihân), Münâfikûn, Mürselât, Müzemmil, Nahl, Nasr, Nâzi’ât, Nebe’, Necm, Nisâ, Nûh, Nûr, Rahmân, Sâd, Saff, Sâffât, Sebâ, Şems, Tâ- hâ, Tahrim, Târık, Teğâbün, Tekâsür, Tekvir, Tevbe, Tîn, Tûr-i Sinâ, Vâkı’a, Zâriyât,

32 Zilzâl. Bir beyitte (Kt. 4/16) iktibas edilen “’Arzu’llâhi vâsi’un” ayeti, Zümer suresine aittir. Bu yüzden Zümer de başka bir sure olarak anılmış olmaktadır.

Kasidelerin biri na’t (K. 2, 28 beyit), biri münacât (K. 76, 31 beyit), dördü medhiye (K. 17, K. 18, K. 25, K. 31), biri ıydiyye (K. 41), biri Ramazaniyye (K. 40), biri (K. 77, 19 beyit) hicviyedir. Divanda bir de (K. 47) 13 beyitten oluşan gül kasidesi bulunmaktadır.

Kasidelerde memduh olarak sadece Sultan I. Mahmud ismi vardır. Dördü medhiyye, biri ıydiyye, biri Ramazaniyye olmak üzere toplam altı kaside Sultan I. Mahmud için söylenmiştir.

Herhangi bir kimseyi övme amacı taşımayan ancak beyit sayısı ve kâfiye düzeni açısından kasideye benzeyen şiirler de divanlarda kasideler arasında yer almıştır. Bu tür kasideler alışılmışın dışında, daha çok bir mesneviyi andıracak şekilde didaktik bir konuyu anlatmada araç olarak kullanılmıştır.18 Nebzî Divanı’nda da böyle kasideler vardır. Hakimâne diye nitelendirilebilecek özellikteki kasidelerde aşk ve yaratılış felsefesi (K. 42, 11 beyit), gönül kırmamak, nefsi terbiye etmek (K. 43, 21 beyit), kendisi hakkında muhasebe ve tespitler (K. 45, 13 beyit; K. 46, 17 beyit) gibi konular işlenmekte ve öğütler verilmektedir.

II.I.II. Kıt’alar

Divan’da 4’ü Arapça, 1’i Farsça olmak üzere 35 kıt’a yer almaktadır. Kıt’aların 1’i 35 beyit, 3’ü 15 beyit, 2’si 13 beyit, 1’i 11 beyit, 2’si 7 beyit, 1’i 6 beyit, 4’ü 5 beyit, 2’si 4 beyit ve 19’u da 2 beyitten meydana gelmektedir. Nebzî, 14’ü tarih olmak üzere toplam 17 kıt’asında mahlas kullanmıştır.

Şair, bir diğer kıt’ayı (Kt. 3) ise, na’t türünde söylemiştir. Mefâ’îlün Mefâ’îlün Mefâ’îlün Mefâ’îlün veznindeki şiir, 7 beyitten oluşmaktadır.

Diğer kıt’alar, sevgiliye hitap, öğüt, zamanın eleştirisi gibi konular üzerine yazılmışlardır. Divan’da yer alan kıt’aların 16’sı tarih kıt’ası (kıt’a-i târihiye) olup, Tarih Manzumeleri başlığı altında ele alınacaktır.

Divan’da, eski Türk şiirinin bilinen nazım şekillerine benzemeyen ya da örneğine rastlanmayan ilginç bir kıt’a (Kt. 6)19 bulunmaktadır. Mefâ’îlün Mefâ’îlün Mefâ’îlün

18 Akün, Ö. Faruk, “Divan Edebiyatı”, TDV İslâm Ansiklopedisi, İstanbul 1994, IX/408. 19 Bu kıt’a Farklı Şiir Uygulamaları başlığı altında incelenmiştir.

33 Mefâ’îlün vezninde söylenmiş olan bu kıt’anın kafiye örgüsünün “xaxaxa xbxbxb xcxcxc xdxdxd xexexe xfxfxf xgxgxg xhxhxh xixixi xjxjxjxjxjxjxjxj” şeklinde olduğu görülmektedir.

Şair, bu şiirinde adeta 3 beyitlik 9 kıt’a ile 8 beyitlik kıt’ayı birleştirerek, başka bir manzume oluşturmuştur. Divan’daki en uzun kıt’a (kıt’a-i kebîre) olan bu şiir, Divan edebiyatı nazım şekilleri içerisinde çok ilginç bir örnek olarak durmaktadır.

Kıt’alar arasında farklı bir şekilde düzenlenmiş bir şiir örneği (Kt. 505)20 daha vardır. Şair bu şiirinde, müşeccer şeklinde olduğu izlenimini veren ilginç bir yol denemiştir. Üç mısradan iki beyit ortaya çıkacak şekilde, bir biçim meydana getirmiştir. “Fâ’ilâtün Fâ’ilâtün Fâ’ilâtün Fâ’ilün” vezniyle söylenen söz konusu kıt’a bu hâliyle dikkat çekmektedir.

II.I.III. Musammatlar

II.I.III.1. Terkib-i Bend-Terci-i Bend

Nebzî Divanında 2 terkib-i bend vardır. Terkib-i bendlerden biri altışar beyitli 7 bend (Tr. 60) ve diğeri de altışar beyitli 5 bendden (Tr. 55) meydana gelmektedir.

Terkib-i bendin birinde terkib-hâne’nin bütün mısraları birbirleriyle kâfiyelidir. Diğerinde ise gazellerde olduğu gibi beyit beyit kâfiyelidir. Bendiye ya da vâsıta beyitler kendi aralarında kâfiyelidir. Her bendin vâsıta beyti diğer bendin vâsıta beytinden ayrı kâfiyelidir. “aa aa aa…vv bb bb bb…yy cc cc cc…zz” şeklinde kâfiyelenen birinci terkib-i bend, bir hicviyedir.

Diğer terkib-i bend “aa xa xa…vv bb xb xb…yy cc xc xc…zz” kâfiye örgüsüyle söylenmiştir. Vefat eden kardeşine yazdığı anlaşılan bu terkib-i bend ise bir mersiyedir. Bilindiği gibi, Türk edebiyatında mersiye, en çok terkib-i bend nazım şeklinde söylenmiştir. Mersiye türünde sadece Hâmî (öl. 1747), Kânî (öl. 1792), Şeyh Gâlib (öl. 1861) gibi birkaç şairin adının anıldığı, dolayısıyla mersiye türündeki şiirlerin en az söylendiği bir yüzyılda21, Nebzî de terkib-i bend şeklinde bir mersiye nazmederek, mersiye söyleyen şairler arasına dahil olmuştur.

20 Bu kıt’a Farklı Şiir Uygulamaları başlığı altında incelenmiştir.

21 Mustafa İsen, Acıyı Bal Eylemek: Türk Edebiyatında Mersiye, Akçağ Yayınları, Ankara 1993, s. XXI- XXVI.

34 Divan’da 2 terci-i bend vardır. Biri altışar beyitli 7 bendli (Tc. 48), diğeri altışar beyitli 5 bendlidir (Tc. 52). Terkib-i bendlerde olduğu gibi, terci-i bendlerin de birinde mısralar birbiriyle kâfiyeli, biri kâfiyesizdir.

“aa aa aa…VV bb bb bb…VV cc cc cc…VV” ve “aa xa xa…VV bb xb xb…VV cc xc xc…VV” kâfiye düzenine sahip olan terci-i bendlerden biri,

Yoķ ŝadāķat kimsede dostluķ ķamu ikrāh-ile Şimdi ĥalķ ile geçinmek oldı eyva’llāh-ile

vasıta beytinin de işaret ettiği gibi, devirden şikayet, diğeri aşk ve teselli konuludur.

II.I.III.2. Muaşşer

Divan’da 2 muaşşer (Mş. 49, Mş. 50) bulunmaktadır. Biri bir mısra ile, diğeri iki mısra ile müzdevic olan muaşşerlerin ikisi de 7 bendden oluşmaktadır.

Öteki musammatlarda olduğu gibi müzdevic ve mütekerrir şekilleri olması gerekse22

de, müzdevic muaşşerler Türk edebiyatında ender görülmektedir. Bu yüzden konuyla ilgili eserlerde, bu kâfiye örgüsündeki muaşşerlere rastlanmadığı belirtilerek örnek verilmemektedir. Divan’daki iki muaşşerin de örneğine pek rastlanmayan müzdevic muaşşerlerden olması dikkat çekicidir.

Muaşşerlerin her ikisinde de zamandan şikayet konusu işlenmektedir.

II.I.III.3. Müseddes

Nebzî’nin Divan’ında biri 7 bendlik (Ms. 39), 3’ü 5 bendlik (Ms. 53, Ms. 54, Ms. 88) olmak üzere dört müseddes bulunmaktadır. Müseddeslerin tümü mütekerrirdir.

Müseddeslerin kâfiyeleri “aaaaAA bbbbAA ccccAA” şeklindedir.

Müseddeslerden biri (Ms. 39) adı belirtilmeyen sultana medhiye iken, diğer üçü (Ms. 53, Ms. 54, Ms. 88) sevgiliye hitap ve yanıp yakılmaları konu edinmektedir.

35

II.I.III.4. Muhammes

Divan’da 1’i mütekerrir, 4’ü müzdevic ve 1’i tek bend 6 muhammes yer almaktadır. Muhammeslerin biri 9 bend, biri 7 bend, 3’ü 5 bend, biri de tek bendden oluşmaktadır. Murabbada olduğu gibi, muhammeslerde de ilk bendin beşinci mısraının diğer dört mısra ile kâfiyeli olması zorunlu olmasa23 da Nebzî’nin muhammeslerinin tamamında ilk bendler mukaffadır. Mütekerrir muhammes “aaaaA bbbbA ccccA…”, müzdevic muhammesler ise “aaaaa bbbba cccca…” kâfiye örgüsüyle söylenmiştir.

Mütekerrir muhammeste “Āferīn ey dil-rübā taħsīn saña taħsīn saña” mısraı tekrar ederken, müzdevic olan bir muhammes de mütekerrir özelliği arz etmektedir. Söz konusu muhammesin her bendinin son mısraı, “El-amān ey nūr-ı dīdem nev-resīdem el-amān” ve “El-amān ey nev-žuhūrum reşk-i ħūrum el-amān” biçiminde dönüşümlü olarak kullanılmaktadır.

Divanda tarih olarak söylenmiş tek bendli bir muhammes24 vardır. Bütün mısraları

kâfiyeli olan söz konusu şiir, “Müstef’ilâtün Müstef’ilâtün Müstef’ilâtün Müstef’ilâtün” kalıbıyla yazılmıştır. Divan edebiyatında pek örneği görülmeyen bu kalıp, daha çok aruz ölçüsüyle yazılan halk edebiyatı nazım şekillerinden vezn-i âharda25 kullanılır. Bir çocuğun doğumuna tarih olarak söylenen söz konusu tek bendlik muhammes şairin ender rastlanan yapısal tasarruflarındandır:

Geldi Süleymān mülk-i vücūda zānū-yı māder oldı serīri Māh-ı nevāsā ţoġdı velīkin maħv itdi nūr-ı mihr-i münīri İrsün Ĥudādan luţf u mekārim ćavn u ćināyet olsun žahīri ćİlm ü ćamel it yā Rab müyesser olduķça źātı ćālemde diri NEBŹĪ bu geldi tārīĥ-i mevlūd çoķ ola ćömri tā ħīn-i pīrī

نیح ات یرمع هلوا قوچ

پ

یری

(1162/1748)

(Mh. 78)

23 Muallim Naci, Istılahat-ı Edebiye (Edebiyat Terimleri), hzl. Alemdar Yalçın – Abdülkadir Hayber, Akabe Yayınları Ankara [1982], s. 100-101.

24 Türk edebiyatında tek bendli muhammesin örneği pek görülmemektedir. Mustafa Erdoğan, sadece 1916’da ölen Murad Emrî’nin Divanı’nda “Muhammes Kıt’alar” başlığı altında beşer mısradan oluşan manzumelere rastladığı, ancak hepsi kendi içinde kafiyeli bu manzumelerin muhammes sayılamayacağı yönünde görüş belritmektedir. Erdoğan’ın eserinde alıntıladığı beş mısralı manzumelerde mahlas yoktur (Türk Edebiyatında Muhammes, TC. Kültür Bakanlığı, Ankara 2002, s. 79-80). Nebzî’nin yukarıda verilen şiirinde ise mahlas vardır. Sonuç olarak bu şiire muhammes demenin doğru olacağı düşünüldüğünden muhammesler içinde ele alınmıştır.

36

II.I.III.5. Tahmis

Divan’da XVI. yüzyıl şairi Misâlî’nin, Cāme-i surĥ u kebūd içre nihāndır ĥançeriñ Ŝan şafaķ içre hilāl-i āsumāndır ĥançeriñ

matlalı beş beyitlik gazeline yazılmış bir tahmis bulunmaktadır.

II.I.III.6. Murabba

Divan’da ikisi 5 bend, biri 7 bend, biri 12 bend ve biri de 19 bendden meydana gelen 5 murabba vardır.

Murabbaların tümü, son mısraları kâfiye ile bağlanan müzdevic murabbalardan oluşmaktadır. İlki asıl murabba kâfiyeleriyle söylenmiştir.

Diğer üç murabba, asıl murabba kâfiyelerinden farklı bir şekilde oluşturulmuştur. Nebzî iki murabbaını (Mr. 32; Mr. 59), az rastlanan ve çoğu Tanzimattan sonra olmak üzere26, kullanılan aaxa bbbA cccA şeklindeki kâfiyelerle söylemeyi tercih etmiştir.

İki murabba (Mr. 62; Mr. 63) ise, aBaB cccB dddB şeklindeki şarkı kâfiye örgüsüyle söylenmiştir. Divan şiiri nazım şekilleriyle ilgili eserlere bakıldığında, murabba bahsinde söz konusu kâfiye örgüsüne değinilmediği27 veya örneklendirilmediği28 görülmektedir. Şarkının murabbadan ayrı bir nazım şekli olarak görülmesini eleştirerek, şarkının murabbalardan ayrı bir nazım şekli sayılmasının tipik örnekleri arasında gösterilen aBaB cccB dddB şeklindeki kâfiye düzeninin, şarkılardan önce murabbalarda görüldüğünü29 ifade eden Halil Erdoğan Cengiz ise, XVIII. yüzyıl şairlerinden Daniş’in

(öl. 1188/1774) şarkıya özgü sayılan bir kâfiye düzeniyle yazdığı 5 bendli murabbaını tipik bir örnek olarak vermiştir. Nebzî’nin murabbaının bazı bendleri de şarkı kâfiye düzeninde nazmedilmiştir:

I

Ey dil sirişkiñ seyl eyle āĥir Deryā-yı ćaşķa pāyān bulunmaz Ďarb-ı meśeldir bu güft-i fāĥir

26 Halûk İpekten, Eski Türk Edebiyatı: Nazım Şekilleri ve Aruz, Dergâh Yayınları, İstanbul 1994, s. 75. 27 Cem Dilçin, bu kâfiyeyi şarkı bahsinde konu etmiş ve Enderunlu Fâzıl’ın şarkısını örnek olarak vermiştir.

Örneklerle Türk Şiir Bilgisi, Türk Dil Kurumu Yayınları, Ankara 1983, s. 214-215.

28 Halûk İpekten, Eski Türk Edebiyatı: Nazım Şekilleri ve Aruz, s. 75.

29 “Divan Şiirinde Musammatlar” ”, Türk Dili Divan Şiiri Özel Sayısı II (Divan Şiiri), Yıl: 36, C. LII, S. 415- 416-417, Ankara Temmuz-Ağustos-Eylül 1986, s. 300-301.

37 Cān virmeyince cānān bulunmaz

II

Baķma nigārıñ cevrine yā Hū Mićyār olupdur ćuşşāķa ķayġu Ŝaħrā-yı ćaşķda eyle tekāpū At bulunursa meydān bulunmaz

V

Ĥūbān-ı ćālem sīmīn-bedendir Şīrīn dehen diş dürr-i ćAdendir NEBŹĪ bularıñ bilmem nedendir

Biñde birinde sāmān bulunmaz (Mr. 62) I

Geldi çü vaķt-i nev-bahār İrişdi ol ferĥunde-dem Oldı sivā leyl ü nehār

Ġālib velī şādī be-ġam II

Revnaķ bulup rūy-ı zemin Zanbaķ açıldı yāsemīn

Oldı çemen ĥuld-ı berīn Her gūşe ŝan bāġ-ı İrem

XIX

Ger semć u ger menć itseler Gelmez dile kibr ü keder Redd ü ķabūl ü nefć u żar Yanımda birdir medħ ü źem

(Mr. 63; tamamı 19 bend)

Murabba nazım şekliyle, diğer musammatlarda olduğu gibi çok değişik konular işlenmiştir. Örneğin övgü, yergi ve mersiyelerde, dinî ve öğretici konularda, manzum mektuplarda murabba şeklinin kullanıldığı görülür.30 Nebzî Divanı’ndaki murabbalardan biri (Mr. 23), 12 bendlik uzunca bir şiirdir. Bu murabba aynı zamanda Belgrad’ın yeniden fethedilmesi (1152/1739) üzerine nazmedilmiş bir tarih manzumesidir. Biri 7 (Mr. 32), diğeri 5 bendlik (Mr. 59) olan iki murabba’ı ise III. Osman (saltanatı 1754-1757) övgüsünde söylenmiş medhiyedir. Şair, 19 bendlik en uzun murabbaında (Mr. 63) ise, canlı tasvirlerle baharın gelişini anlatmaktadır.

38

II.I.IV. Gazeller

Müretteb divanlarda gazeliyat bölümü mutlaka olması gereken bölümdür. Bir divanın müretteb sayılabilmesi için Arap alfabesiyle her harften kafiyeli en azından bir gazel söylemek gerekir. Ancak her harften bir gazel söylemek kuralı, şairleri ذ ، د ، خ ، ح ، ث ف ، غ ، ع ، ظ ، ط ، ض ، س ، gibi harflerle gazeller yazmaya zorlamıştır. Bu harflerle zoraki yazılmış gazeller, divanların en zevksiz gazelleridir. Bununla birlikte her şair bu kurala uymamıştır. Ahmed Paşa, Necâtî, Fuzûlî, Bâkî, Şeyhülislâm Yahya, Nâbî, Şeyh Gâlib gibi şairlerin divanlarında her harften en az bir gazel bulunmasına karşın, Nailî, Nef’î, Nedim gibi ünlü ve önde gelen şairlerin divanlarında her harften gazel yoktur. Arap harflerine göre her harften birer gazel yazarak, başka şiirlerle birlikte düzenlenmiş divana müretteb divan denir.31

Nebzî’nin Divanında bulunan gazellerin, Arap harflerine göre dağılımı aşağıda

verilmiştir: س ،(22) ز ،(61) ر ،(3) ذ ،(7) د ،(2) خ ،(6) ح ،(6) ج ،(2) ث ،(12) ت ،(13) ب ،(24)ا ) 3 ( ش ، ) 11 ( ص ، ) 4 ( ض ، ) 4 ( ط ، ) 2 ( ظ ، ) 2 ( ع ، ) 3 ( غ ، ) 3 ( ف ، ) 3 ( ق ، ) 13 ( ك ، ) 13 ( ل ، ) 11 ( م ، ) 39 ( ، ن ) 31 ( و ، ) 11 ( ﻩ ، ) 42 ( ﻻ ، ) 4 ( ي ، ) 46 (

Nebzî’nin de her harfte gazel söylediği görülmektedir. Divanda, daha önce belirtildiği üzere kâfiye bulma zorluğu olan س ،(22) ز ،(3) ذ ،(7) د ،(2) خ ،(6) ح ،(2) ث ،(12)

) 3 ( ض ، ) 4 ( ط ، ) 2 ( ظ ، ) 2 ( ع ، ) 3 ( غ ، ) 3 ( ف ، ) 3 (

، gibi bütün harflerde gazel bulunması dikkat

çekicidir. Üstelik çoğu şairin divanında bulunmayan ﻻ harfinde de 4 gazel olduğunu da belirtmek gerekir. Gazellerin harflere göre dağılım tablosundan da anlaşılacağı gibi Divanda, Türkçe kâfiye bulmanın daha kolay olduğu ي ،ﻩ ،ن ،م ،ز ،ر ،ا harfleriyle söylenmiş gazeller çoğunluğu oluşturmaktadır.

Divanda 4’ü Farsça olmak üzere toplam 404 gazel bulunmaktadır. Gazellerin 241’si 5 beyitli, 123’ü 7 beyitli, 32’si 9 beyitli, 7’si 11 beyitli ve biri de 13 beyitlidir. Bu verilerden yola çıkarak Nebzî’nin gazellerinin ağırlıklı olarak beşli ve yedili olduğunu söylemek mümkündür. Sonuç olarak Nebzî, geleneğe uyarak Divanındaki gazelleri 5, 7, 9, 11 arasında değişen tek rakamlı beyitlerle oluşturmuştur.

Divanda gazel-i mutavvel yoktur. Uzun denecek türden sadece bir gazel (G. 93) vardır. Bu gazel de 13 beyitten oluşmuştur.

Böylelikle Divandaki gazeller toplam 2.444 beyittir.

31 Cem Dilçin, “Divan Şiirinde Gazel”, Türk Dili Divan Şiiri Özel Sayısı II (Divan Şiiri), Yıl: 36, C. LII, S. 415-416-417, Ankara Temmuz-Ağustos-Eylül 1986, s. 115.

39 Divan edebiyatında şair, mahlasını ya makta’da ya da hüsn-i makta’da kullanır.32 Nebzî Divanında biri hariç bütün gazellerinde mahlasını makta’ beytinde söylemiştir. Bilindiği üzere, Divan şiirinde mahlasların makta beytinden önce söylendiği, başka bir ifadeyle makta’dan sonra bir veya birkaç beytin eklendiği gazeller müzeyyel gazel diye isimlendirilir. Divan’da yer alan bir gazelinde şair, mahlasını makta beytinden bir önceki beyitte söylemiştir. Mahlas beytinden sonra da tek beyit ilave etmiştir. Ancak müzeyyel gazelin zeyllerinde genellikle olması gereken medhiye özelliği, bu gazelin zeylinde bulunmamaktadır. Tek beyit eklenmiş olan

Eylegil Ħaķķa hezāran ħamd ile ey dil śenā Kim bahār olup bezendi köhne bu dār-ı fenā matlalı müzeyyel gazelin mahlas beyti ve zeyli şöyledir:

ćAbd-i aħķar bende-i kemter durur NEBŹĪ źenīb Kim cenāb-ı ćizzetiñden her dem eyler ićtinā Ĥavf idüp ķahr u celāliñden yaşın seyl-āb ider Eyle luţfuñla anı deryā-yı fażla āşinā (G. 92/10-11)

Şairler, matlaın birinci ya da ikinci dizesini gazelin son beytinde tekrarlayarak redd- i matla yaparlar. Nebzî sadece bir gazelinde, matla beytinin birinci dizesini makta’ beytinin ikinci dizesinde tekrar etmek suretiyle redd-i matla yapmıştır. Söz konusu gazelin matla ve makta’ beyitleri şöyledir:

Ŝādıķız ćaşķında dildārıñ özi özlerdeniz

İşiginde rūy-māl iden yüzi tozlardanız (G. 244/1) İddićāmız NEBŹİYĀ bu itmişiz vird-i zebān Ŝādıķız ćaşķında dildārıñ özi özlerdeniz (G. 244/5)

Divan Edebiyatında murabba, muhammes, müseddes vd. denilen nazım şekillerinin hepsine birden Arap edebiyatında “musammat” adı verilmiştir. Fakat İran edebiyatı ve Türk edebiyatında bu tabir başka bir anlam kazanmıştır. İran ve Türk edebiyatlarında musammat, 4 mefâ’îlün veya 4 müstef’ilün gibi cüzleri tekrarlanan vezinlerden tanzim edilir.33

Nebzî Divanında 3 musammat gazel vardır. Şair bu gazellerini, gazellerinin dışında tutarak musammatlar arasına yerleştirmiştir. Matladan sonra gelen beyitlerin ilk ve ikinci mısra ortalarının ilki mısraın sonu ile kâfiyelendiği gazellere musammat gazel, bunların

32 Cem Dilçin, Örneklerle Türk Şiir Bilgisi, s. 107.

40 mısra ortalarındaki kâfiyelerine de iç kâfiye denir. “4 mefâ’îlün” ve “4 müstef’ilün” gibi dört cüze, yani ortalarından iki eşit parçaya ayrılabilen kalıplarla yazılırlar.34 Divanda bu özellikleri taşıyan musammatlar, “mefâ’îlün mefâ’îlün mefâ’îlün mefâ’îlün” kalıbıyla yazılmışlardır.

Her mısraında aks sanatı yapılmış gazellere mükerrer gazel adı verilir. Mükerrer gazeller de musammat gazel gibi ortalarından iki eşit parçaya ayrılabilen kalıplarla yazılır. Edebiyatımızda az kullanılan35 bu şiirlere örnek olması bakımından, Nebzî Divanındaki tek mükerrer gazel aşağıda sunulmuştur:

Geldim ţapuña cānā cānā ţapuña geldim Buldum devā-yı derde derde devāyı buldum Şuçum çoġ idi gerçi gerçi çoġ idi ŝuçum Bildim ŝuçımı ćafv it ćafv it ŝuçımı bildim Herkes ħāline aġlar aġlar ħāline herkes Güldüm bu ħāle baķup baķup bu ħāle güldüm Yārim raķībe uydı uydı raķībe yārim

Yoldum ŝaķalı ŝaçı ŝaçı ŝaķalı yoldum Yoķdur çü çāre ćaşķa ćaşķa çü çāre yoķdur

Oldum bī-çāre NEBŹĪ NEBŹĪ bī-çāre oldum (G. 328)

Gazelde beyit güzelliğine önem verilse de, Divan şairleri sadece vezin ve kafiyeleriyle değil, anlamları bakımından da birbirine bağlanmış gazeller de söylemişlerdir. Bütün beyitlerinde aynı konunun işlendiği bu tür gazellere yek-âhenk, bütün beyitleri aynı güçte ve güzellikte söylenebilmiş gazellere ise yek-âvâz gazeller adı verilir.36 Nebzî’nin yek-âhenk ve yek-âvâz denebilecek birçok gazeli vardır. Tek konu etrafında söylenmiş olan aşağıdaki gazeller, bu türden şiirlere ilginç birer örnek olabilecek değerdedir:

ćAşķ meydānına bir er var ise gelsün ŝalā Ol şehiñ ser-bāzıyım baña bugündür Kerbelā ćAşķ rāhında ne gelse başıma itdim ķabūl

Ger meźellet ger meźemmet ger meşaķķat ger belā

34 Halûk İpekten, Eski Türk Edebiyatı: Nazım Şekilleri ve Aruz, s. 8; Cem Dilçin, Örneklerle Türk Şiir Bilgisi, s. 120.

35 Halûk İpekten, age., s. 8-9. 36 Age., s. 8.

41 ćAşķ ħālinden ħaberdār olmayan bilmez belī

Kim meśel men lem-yeźuk lem-yaĆrif olmuşdur dilā ćAşķ bir ħālet durur kim mürde cisme cān olur

Belgede Nebzî Divanı (inceleme-metin) (sayfa 37-128)

Benzer Belgeler