• Sonuç bulunamadı

Divan-ı Hümayun Toplantıları

Belgede Osmanlılarda törenler (sayfa 59-63)

Osmanlı Devleti’nin en üst idari birimi olan Divan-ı Hümayun bir padişah divanı olup, uzun süre aynı zamanda devletin idari merkezi olan Topkapı Sarayı’nda Orta Kapı ile Babussaâde arasında alay meydanının sol tarafında bulunan Kubbealtı’nda yapılmıştır. Divan-ı Hümayun toplantıları devletin kurulduğu ilk asırlarda padişahın başkanlığında sabah namazından itibaren her gün toplanırken, Fatih Sultan Mehmet’in saltanatı sırasında bazı usüller ilave edilmiştir. Daha sonraki yıllarda       

150 J. Van Hammer, a.g.e., C. IV, s.7.

151 Metin And, Osmanlı Şenliklerinde Türk Sanatları, Ankara 1982, s.22.

divan toplantıları haftada dört güne bazen de beş güne indirilmiştir. Bu toplantılara sadrazam başkanlık etmekte olup hükümdar ise divanda sadrazamın oturduğu yerin hemen üstünde bulunan Adalet Kulesi’nde isterse divanı takip ederdi. Bu usul XVII. Yüzyılın sonuna dek, bütün işlerin sadrazam dairesine intikal etmesine kadar devam etmiştir.

Divan-ı Hümayun, devletin en yüksek idari ve siyasi mercii olduğu gibi, her millet ve dinden insanın mahalli kadılıklarda halledemedikleri veya bunun gibi çözümleyemedikleri davalarını getirecekleri son karar yeridir. Bütün önemli kararların alındığı bu divan toplantıları esnasında takip edilen önemli bir teşrifat vardır. Bu Osmanlı Devleti tarihinde uzun süre en az haftada dört kere tekrar edilen bir teşrifat olup, divanın yapısı ile birlikte devletin idari kadrolarına ve işleyiş biçimine de işaret etmektedir153.

Divan-ı Hümayun’a gelecek olan erkan sabah namazını çoğu zaman Ayasofya Camii’nde kılar, yeniçeri ocağıyla süvari bölükleri ağaları ve bir miktar yeniçeri, sarayın Bab-ı Hümayün Kapısı önüne iki sıra halinde dizilirler; Erkan-ı Divan denilen vezirlerle kazaskerler ve diğerleride namazdan sonra burada sıralanırdı. En son vezirler gelir ve her vezir geldikçe yeniçeri ağası atını ileri sürerek gelen veziri selamlar ve sonra yerine çekilirdi. Evvel gelen vezire son gelen vezir selam verince, evvelki vezirin selam çavuşu yüksek sesle selam alırdı154.

Bu şekilde bütün vezirler gelip selam yerlerinde dururlar ve Bab-ı Hümayun açıldıktan sonra içeri girerlerdi. Sadrazama; vezirlerin, kazaskerlerin, defterdarın, nişancının yani Divan-ı Hümayun’un asli       

153 Dündar Ali Kılıç, “Osmanlı Saray Teşrifatı ve Törenleri”, Türkler, C. IX, Ankara 2002, s.878;

Zeynep Tarım Ertuğ, “Osmanlı Devleti’nde Resmi Törenler ve Birkaç Örnek”, Osmanlı, C. IX, Ankara 1999, s.134.

154 İsmail Hakkı Uzunçarşılı, Osmanlı Devleti’nin Merkez ve Bahriye Teşkilatı, Ankara 1998, s.14;

Dündar Ali Kılıç, “Osmanlı Saray Teşrifatı ve Törenleri”, Türkler, C. IX, Ankara 2002, s.878; Zeynep Tarım Ertuğ, “Osmanlı Devleti’nde Resmi Törenler ve Birkaç Örnek”, Osmanlı, C. IX, Ankara 1999, s.134.

üyelerinin hazır olduğu haber verilince, evinden atla çıkarak, Bab-ı Hümayun’a gelir. Oradaki maiyetle, orta kapıya gelirler, orada attan inerek yürürlerdi. Çünkü orta kapıdan atla yürümek, sadece padişaha mahsustu. Divanda sadrazam Adalet Kulesi’nin altına gelecek şekilde otururken, sağ tarafında vezirler sırayla onların altında nişancı, sol tarafında ise Rumeli ve Anadolu kazaskerleri, onların alt taraflarında da defterdarlar otururlardı. Bu şekilde herkes yerine oturduktan sonra, sadrazamın iki tarafına bakarak “sabahlarınız hayır olsun” der, divan ehli doğrularak bu selamı alırlardı. Bundan sonra Kubbealtı yanında Fetih Suresi okunurken muhzır ağa akide şekeri getirerek divanda sadrazamdan başlayarak sırasıyla dağıtırdı. Surenin bitiminden sonra kapıcılar kethüdası, yeniçerilerin olduğu tarafa bakarak selam verir; bunun üzerine yeniçeriler çorbalarını alırlardı.

Divanda reissülküttap, çavuşbaşı, kapıcılar kethüdası, tezkireciler, selam çavuşu oturmaz, ayakta hizmet ederlerdi. Fetih Suresi bittikten sonra reissülküttap divanhaneye girer sol taraftan sadrazama yaklaşıp, etek öperek, selam verir ve sol tarafına geçip telhis kesesini bırakırdı. Sonra devatdar efendi, sadrazamın önüne devat makremesi ve yanına devat ve gerektiğinde sadaka verilmek üzere bir kumaş kese ile çil akçesi koyardı.

Toplantı bu şekilde başladıktan sonra görüşmeler, tayinler yapılır, davalara bakılırdı. Öğle yemeği saati geldiğinde kapıda bekleyen çavuşbaşı ve kapıcılar kethüdası ellerinde gümüş asaları yere vurarak, yemek zamanını haber verip, dışarı çıkarlar. Divan-ı Humayun toplantısı bittiğinde arz günü değilse herkesten önce yeniçeri ağası ve bölükbaşıları saraydan ayrılırlardı. Sonra kapıcılar kethüdası ve çavuşbaşı Kubbealtı’nın kapısına gelip, kazaskerin gitmesine refakatçi olurlardı. Çavuşbaşı sadrazamdan aldığı mühürle hazineyi, maliye defterhanesini ve defterhaneyi mühürler, mührü getirip sadrazama teslim ederdi. Mührün alınıp verilmesi sırasında herkes ayağa kalkardı. Bu iş

bittikten sonra hep birlikte ayağa kalkılır, sadrazam önce vezirleri, sonra nişancıyı, sonra da defterdarları selamlayıp dışarı çıkarak Babüssade tarafına selam verirdi. Vezirler ise sabah olduğu gibi sırayla birbirini selamladıktan sonra dağılırlardı.

Divandan sonra arza gidilecekse kimse ayrılmaz ve ikinci bir merasim başlardı. Her arzdan önce padişahın izni alınır. Bunun için sadrazam tarafından yazılan telhis mühürlenip gönderilir, izin geldikten sonra arza çıkılırdı. Önce yeniçeri ağası arza girer, ocak ile ilgili konuları arz edip çıkardı, vezirse Babüssade’nin sağ tarafında beklerdi. Sonra Rumeli ve Anadolu kazaskerleri arza girerler ve kendi meselelerini arz ettikten sonra çıkıp Babüssade’nin sağ tarafında beklerdi. Bunlardan sonra sadrazam ve vezirler arza girerlerdi. Arz odasında taht üzerinde oturan padişahın sağ tarafına sadrazam, onun altına eskilik sırasıyla vezirler dizilirdi. Sadrazam ve vezirler arza girdiklerinde içerideki hiç kimsenin olmaması adetti. Bütün merasim bittikten sonra vezirler dış kapıda selam için beklerler, daha sonra dağılırlardı. Divan teşrifatına çavuşbaşı ve kapıcılar kethüdası, ellerinde gümüş asalar olduğu halde hizmet ederlerdi155.

      

III. BÖLÜM DİNİ TÖRENLER

Belgede Osmanlılarda törenler (sayfa 59-63)

Benzer Belgeler