• Sonuç bulunamadı

Dinlerin Hırsızlık Suçuna Yaklaşımı

Belgede Hırsızlık suçu (sayfa 34-37)

Din, inanılıp çok bağlanılan düşünce, inanç veya ülkü olarak tanımlanabilir69

. Aşağıda, hak din olarak kabul edilen hıristiyan, yahudi ve islam hukuklarının hırsızlık suçuna yaklaşımını irdeledik.

1. Kilise Hukukunda Hırsızlık Suçu

Hıristiyanlıkta ilk olarak, hırsızlığın yasak olduğu bildirilmekle birlikte herhangi bir ceza öngörülmemiş ve fakat eylemin ahlaki kötülüğü belirtilerek yapılmaması öğütlenmiştir70

.

Kilise hukukunda hırsızlık suçu aleni ve gizli olmak üzere ikiye ayrılmış ve aleni yapılan hırsızlık suçları daha hafif yaptırım altına alınmıştır71

.

Orta çağdan 18.yüzyılın ortalarına kadar devam eden süreçte, hırsızlık suçunu gerçekleştiren faillerin organlarının kesilmesi veya damgalanması söz konusu olmuştur72

. Daha sonra söz konusu eylemler hapis cezası ile cezalandırılmaya başlanmıştır.

66Aydın, s.15.

67Halil Cin ve Gül Akyılmaz, Türk Hukuk Tarihi, Sayram Yayınları, Konya 2011, s.30.

68Coşkun Üçok, Ahmet Mumcu ve Gülnihal Bozkurt, Türk Hukuk Tarihi, Ankara, 2008, s.33;

Uğurlu, s.43; Cin ve Akyılmaz, s.30.

69 Türk Dil Kurumu, www.tdk.gov.tr, (14.05.2013).

70Türk Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi(TDVİA), Cilt:17, İstanbul, 1998, s.384; Menekşe, s.14;

Binici, s.6.

71TDVİA, Cilt:17, s.384; Şensoy, s.18; Seyhanlıoğlu, s.41. 72TDVİA, Cilt:17, s.384.

2. Yahudi Hukukunda Hırsızlık Suçu

Yahudi hukukuna göre Ahd-i Atik’te yer alan on emirden bir tanesi ‘çalmayacaksın’ olarak ifade edilmiştir73

.

Tevrat’ın; Tekvin, Çıkış, Levililer, Sayılar ve Tesniye’den oluşan beş kitabından on emrin de yer aldığı Çıkış ikinci kitabında, hırsızlara verilen genel cezanın çalınan malın misliyle ödetilmesi(Çıkış, 22/1-5), eğer çalan kişinin malı yok ise köle olarak satılacağı(Çıkış, 22/3) şeklinde açıklamalar yapılmıştır74

. Sonraki dönemlerde Talmud hukukunda yaptırım daha da genişletilerek, cumartesi(şabata) günü hırsızlık suçu işlenmişse ölüm cezasına kadar giden bir sistem hâkim olmuştur75

.

Çalınan malın kendiliğinden etkin pişmanlık halinde geri getirilmesi durumunda çalınan malın değerinin yüzde 20 fazlası ile iade edilmesi ve işlediği hırsızlık günahının bağışlanması için haham için bir koç kesmesi gerekmektedir(Levililer, VI/2-7.)76.

Failin çaldığı malı başkasına satması veya çaldığı hayvanı kesmesi durumunda verilecek ceza miktarı artmaktadır(Çıkış, XXII/1-7)77

.

3. İslam Hukukunda Hırsızlık Suçu

İslam hukukunda hırsızlık suçu, başkasına ait olan belirli bir değere sahip bir malın mülk edinme kastıyla muhafaza edildiği yerden gizlice alınması şeklinde tanımlanabilir78

.

İslam hukuku uygulamasına göre, hırsızlık suçunun kabulü için; failde suç işleme kastının mevcudiyeti, çalınan malın başkasına ait olması, malın muhafaza altında bulunması, malın hukuki-mali bir değer taşıması, malın gizlice alınması şartlarının birlikte gerçekleşmesi gerekmektedir79. Söz konusu şartlar mezheplere

73TDVİA, Cilt:17, s.384.

74TDVİA, Cilt:17, s.384; Kozak, s.198. 75TDVİA, Cilt:17, s.384.

76Kozak, s.336. 77

Kozak, s.336.

78TDVİA, Cilt:17, s.385; Aydın, s.185; İhsan Akbulut, “İslam Hukukunda Suçlar ve Cezalar”,

Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, Cilt:52, Sayı:1, 2003, s.176; Cin ve Akyılmaz, s.258.

göre farklılık gösterebilmektedir80. Bu sebeple İslam hukukunda hırsızlık suçunu

genel bir pencereden değerlendirdiğimizi söyleyebiliriz.

Bu şartlardan malın muhafaza altında bulunması, malın sahibinin izni olmadan girilemeyen bir yere konulması veya zilyedi tarafından koruma altına alınması olarak ifade edilebilir81. Malın gizlice alınması ise hırsızlık suçunu yağma,

dolandırıcılık, yankesicilik, güveni kötüye kullanma suçlarından ayırıcı nitelikte bir unsur olarak kabul edilmiştir82. Malın hem hukuken hem de mütekavvim83

olarak mal olarak kabul edilmesi gerekmektedir.

İslam hukukçularına göre bu şartlara ek olarak çalınan malın belli bir değerin(nisab) üzerinde olması gerekmektedir84

.

İslam hukukuna göre hırsızlık suçu had cezasını gerektirmektedir. Had cezası, Allah haklarına yönelik olan ve Kuran-ı Kerim ve sünnet uyarınca yasaklanmış, yaptırımı belirlenen cezalar olarak ifade edilebilir85

. Nitekim Kuran-ı Kerim’in Mâide Süresinin 38-39.ayetlerinde söz konusu yaptırım açıklanmıştır. Bu ayetlerin meâli şöyledir: “Hırsızlık yapan erkek ve kadının yaptıklarına karşılık bir ceza ve Allah’tan bir ibret olmak üzere ellerini kesin. Allah izzet ve hikmet sahibidir. Kim bu zulmünden sonra tövbe eder ve durumunu düzeltirse şüphesiz Allah onun tövbesini kabul eder. Allah çok bağışlayıcı ve esirgeyendir.”. Ancak yukarıda belirtilen şartların bir tanesinin bile gerçekleşmemesi durumunda fail tazir cezası ile cezalandırılacaktır86

.

Belirtilen şekilde ağır bir cezanın söz konusu olması sebebiyle hükmün uygulanabilmesi bir takım katı şartlara bağlanmıştır. Buna göre had cezasının uygulanabilmesi için en az iki şahidin suçun işlendiğini görmüş olması ve failin kimliğini tespitin de kesin olarak yapılması veya failin ikrarı ile mümkündür87

.

80Örneğin Hânefi mezhebine göre malın değeri 10 dirhemden aşağı olmamalıdır. Bu değer Maliki,

Şâfii ve Hanbelî mezheplerine göre 3 dirhem olarak kabul edilmiştir.

81TDVİA, Cilt:17, s.387; Aydın, s.186.

82TDVİA, Cilt:17, s.386; Cin ve Akyılmaz, s.258.

83Maldan faydalanılabilmesinin İslam hukukuna göre mümkün olması olarak ifade edilebilir. Örneğin,

şarap, domuz eti mütekavvim mal olarak kabul edilemez ve dolayısıyla hırsızlık suçunun konusunu da oluşturamaz.

84TDVİA, Cilt:17, s.388; Hasan el-Basrî gibi bazı hukukçulara göre hırsızlık suçunun

gerçekleşebilmesi için malın değeri önem taşımamaktadır. (Aydın, s.185.).

85Aydın, s.184.

86Cin ve Akyılmaz, s.260. 87TDVİA, Cilt:17, s.389.

İslâm hukukuna göre, zorunluluk hâli(zaruret) durumunda fail hırsızlık suçu sebebiyle cezalandırılmamaktadır88. Bunun için alınan malın zarureti giderecek

niteliğe haiz olması, yeteri kadar alınması gerekmekte ve malın sahibi o mala zaruret halinde muhtaç olmamalıdır89. Örneğin halife Hz. Ömer, kıtlık döneminde hırsızlık

cezasının tatbikinin durdurulmasına karar vermiştir90

.

Hırsızlık suçu had cezasını gerektirmesine rağmen, söz konusu suçun kişi haklarını da ihlâl eden yönü göz önüne alındığında, Hânefi, Şâfii ve Hânbeli mezheplerine bağlı hukukçular tarafından takibinin şikâyete bağlı olduğu kabul edilmiştir91

.

Yine Kuran-ı Kerim’in Mâide Süresinde geçen, “(...)Kim bu zulmünden sonra tövbe eder ve durumunu düzeltirse şüphesiz Allah onun tövbesini kabul eder. Allah çok bağışlayıcı ve esirgeyendir.” ayeti kerimesi nazara alındığında, failin etkin bir pişmanlığı halinde ceza vermekten vazgeçilebileceği de tartışılabilecektir.

Belgede Hırsızlık suçu (sayfa 34-37)

Benzer Belgeler