• Sonuç bulunamadı

Bu başlık altında Wundt’un din psikolojisi bilimi için öngördüğü yöntem ele alınacaktır. Wundt, ilk psikoloji laboratuvarını kurmuş olmasına rağmen din olgusunun psikolojik açıdan araştırılmasında deneyin tatbik edilemeyeceğini savunmaktadır.

Wundt’a göre psikolojinin görevi bireysel bilincin gerçeklerini ortaya koymak ve bunları gelişim aşamaları çerçevesinde açıklamaktır. Ayrıca toplumsal bilinci açıklamak amacıyla da psikolojiden istifade etmek zorundadır.125

Wundt’a göre duyum ve algı gibi basit yapılı zihinsel fonksiyonlar laboratuvar ortamında incelenebilir ve incelenmelidir. Ancak daha yüksek yapılı süreçlerin deneyler vasıtasıyla incelenmesini mümkün görmemiştir. Ona göre bunlar ancak sosyoloji, antropoloji ve sosyal psikolojinin deneye dayalı olmayan yaklaşımlarıyla tetkik edilebilmektedir. Zihinsel süreçlerin

124 Wilhelm Wundt, Völkerpsychologie, Zweiter Band, 3. Teil, Verlag von Wilhelm Engelmann, Leipzig,

1909, ss. 755-762; Franz Krus, ‘’Religionspsychologie und Theologie‘‘, Zeitschrift für katholische Theologie, 1917, C. 41, Sy. 1, ss. 14-18.

gelişiminde sosyal olguların etkili olduğu önemli bir tespit olmasına karşın, yüksek yapılı zihinsel süreçlerin deneysel bir şekilde incelenemeyeceği iddiası çürütülmüştür.126

Deneysel psikolojinin kurucusu Wundt, içsel davranışların araştırılmasında deneyi uygun bir vasıta olarak kabul etmemesine karşın Würzburg Ekolü bunun aksini ispat etmiştir.127

Wundt’a göre genetik bir din psikolojisi için iki yöntem bulunmaktadır. Birincisine göre dini gelişim dinler tarihi bağlamı çerçevesinde kesitsel yöntemle, ikinci yöntemde ise birtakım önemli görülen fenomenler, tespit edilebilen ilk başlangıcından günümüze kadarki dönüşüm ve değişimi itibariyle boylamsal olarak ele alınacaktır.

İkinci yöntemi tercih eden Wundt, tek bir fenomeni ulaşılabilir ilk başlangıçlarından itibaren araştırmaktadır ve bunun için merkezi fikir ve duygular tespit etmiştir. Wundt dini fenomenler için dört gelişim evresi kabul etmektedir. İlkel insanın bulunduğu birinci evrede büyü ve demon inancı hakimdir, ata olarak kabul edilen hayvanlar bulunmaktadır ve bedene bağlı olan bir ruh olduğu varsayılmaktadır. İkinci evre olan totemik çağın dini fenomleri arasında hayvan ve bitki totemleri, cansız totemler, tabu, fetiş ve hayvan atalardan insan atalara geçiş zikredilmektedir. Wundt ‘Kahramanlar ve Tanrılar Çağı’ olarak adlandırdığı üçüncü evrede kahraman ve demonun birleşmesiyle tanrıların ortaya çıktığını söylemektedir. ‘Hümaniteryanizme Gelişim’ isimli son evrede ise kişiliği olmayan tanrı fikriyle etnik dinler dünya dinlerine dönüşmektedir.128

Stanley Hall (1844-1924) bir dönem Wundt’un laboratuarında çalışmıştır ve onun deneysel yaklaşımını dini verilerin araştırılmasına uyarlamak suretiyle Alman deneysel yöntem ve Amerikan ampirik din psikolojisi arasında bir köprü vazifesi görmüştür.129 Hall aynı zamanda

126 Duane P. Schultz & Sydney Ellen Schultz, age., ss. 137-138.

127 Ernst G. Wehner, ‘’Geschichtliche Skizze der empirischen religionspsychologischen Methodik‘‘, Archiv

für Religionspsychologie, 1971, C. 10, Brill, s. 287.

128 Lars Allolio-Nacke, ''Why Wilhelm Wundt's Völkerpsychologie Can Hardly Be Seen as an Ancestor of

(Modern) Psychology of Religion'', A Hundred Years of the İAPR: A Celebratory Supplement to the Archive for the Psychology of Religion Studies and Discussions of the History of the International Association for the Psychology of Religion, Ed. Jacob A. Belzen, 1. Baskı, Brill, Leiden, 2016, ss. 50-51.

din psikolojisi alanında anket yöntemini kullanılmasına öncülük eden bilim adamlarından biridir.130

Wundt birçok bilginin dini ruh inancı ve doğa fenomenleri gibi tek bir kaynaktan türetmeye çalışmalarına karşı çıkmıştır. Ona göre din birçok kaynaktan ortaya çıkmış olduğundan dolayı diğer yaklaşımları indirgemeci kabul etmektedir. Ona göre dinin psikolojik açıdan incelemek için dini yaşam fenomenlerinin bütünlüğüne nüfuz etmek ve yaşamın diğer faktörleri arasındaki ilişkileri keşfetmek gerekmektedir. Dini bireysel bir ürün olarak değil insan topluluğunun bir ürünü olarak gören Wundt, onun birey düzeyinde ve bireysel deneysel psikoloji yoluyla araştıralamayacağını savunmaktadır. Genetik bir din psikolojisinin gerekliliğini savunurken bunun için ilkin farklı aşamalardaki dini gelişimin tarihsel anlamda araştırılması ve ardından uygun fenomenlerden örnekler seçerek bunların gelişimleriyle beraber kökenlerinin irdelenmesini savunmuştur.

James’i sadece patolojik dini fenomenleri ele almakla suçlayan Wundt’a göre dinin bir dizi ögelerinden sadece birini incelemek din psikolojisi olarak kabul edilemez.

Wundt kendisinin bir dinler tarihi çalışması ortaya koyduğunu iddia edenlerin yanıldıklarını ifade etmektedir. Tarihin görevi farklı milletlerin gelişimini ortaya koymak, din psikolojisinin amacı ise dini güdü ve fikirlerin insanların genel yapılarına nasıl bağlı olduklarını tespit etmektir. Böylece dinler tarihinden yararlanmadan belirli tarihsel şartlar altında gelişmiş olan psişik ürünlerin isabetli bir şekilde anlaşılması mümkün değildir.131

Belzen’e göre Wundt’un din psikolojisi hakkındaki eleştirileri günümüzde geçerliğini korumaktadır. Ona göre din psikolojisi araştırma konusunu salt dindarlığa indirgemektedir ve kayda değer sonuçlar üretememektedir.132

Jacob Belzen’e göre din psikolojisi genel psikolojik araştırmaları dini kitleler üzerinde tekrarlamasıyla önceden ulaşılmış sonuçları yinelemiş olacaktır. Bunu bir yanlış olarak görmese de Belzen bunu önemsiz bir uğraş kabul etmektedir. Ona göre din psikolojisinin asli araştırma konusu dinin kendisidir ve görevi de din hakkında ek psikolojik bilgiler sağlamaktır. Böylece din

130 Jack Tyrus Hanford, agt., ss. 30-31.

131 Jacob A. Belzen, ‘’A Way Out of the Crisis? From Volkerpsychologie to Cultural Psychology of

psikolojisinin ana görevi dine özgü olanı keşfetmek ve betimlemektir. Bir grubun dini karakteri üyelerine kayda değer bir katkı sağlıyor mu ve sağlıyorsa bu katkının doğası nedir? İnsanın bir tanrıyla kurduğu ilişki herhangi bir insanla kurduğu ilişkiye tam eşit olamazken bu iki ilişki arasındaki fark nedir ve nasıl tespit edilebilir ve tespit edilebilirse bir psikolojik anlam taşıyor mu? Psikolojik açıdan bakıldığında bu ilişki ile masal ve fantazi arasında nasıl bir fark bulunmaktadır ve ne tür benzerlikler vardır? Belzen’e göre din psikolojisi bu tür sorular ele aldığı takdirde hem psikoloji hem de din hakkındaki bilgiye katkı sağlayacaktır.

Belzen din psikolojisini bir krizde görmekle birlikte metot ve yöntemlerin tekrar ele alınmasıyla bu krizin aşılabileceğini savunmaktadır. Sosyal ve kültürel yapıların insan duyuş, düşünüş ve davranışları üzerine etkilerini ve aralarındaki etkileşimi kendisine konu edinen kültürel psikoloji yeni kuram ve kavramlar geliştirdiği gibi insanın psişik fonksiyonları ve kültür arasında yeni ilişkiler keşfetmektedir. Bu şartlar altında Wundt’un bazı kusurları olmasına rağmen sadece dindarlığı değil dinin kendisini kültürel psikolojinin nesnesi haline getirmenin yararlı olacağını düşünmektedir. Ona göre din herhangi bir bireyde gelişmezden evvel kültürel bir olgu olarak karşımıza çıkmaktadır.133

Wundt deneyin sadece fizyolojik bireysel psikoloji alanında icra edilebileceğini ve yüksek yapılı psişik fenomenlerin araştırılmasında kullanılamayacağını ifade etmiştir. Yüksek yapılı psişik fonksiyonlar ve süreçler ancak milletler psikolojik yöntemle araştırılabilmektedir.134

Mitolojik fikirlerin ortaya çıkışı hem tarihsel hem de psikolojik olarak ele alınabilmektedir. Bu fikirlerin tarihsel açıdan ele alınması olguların ilk defa ne zaman ortaya çıkmış olduğuyla ilgilidir. Bu olguların psikolojik olarak incelenmesi ise onların hangi ruhsal saiklerle ortaya çıktığı ve insan bilincinin genel özellikleri ile ilgilidir. Ancak psikolojik inceleme ancak tarihsel araştırmaların verdiği bilgilerle mümkün olmaktadır. Buna karşılık tarih de psikoloji biliminden istifade etmeden olaylar arasındaki ilişkiler hakkında bir yargıya ulaşamamaktadır.135

133 Jacob A. Belzen, agm., ss. 828-830.

134 Jacob A. Belzen, ‘’Der Anfang, der ein Ende war: Die Gründung der Internationalen Gesellschaft für

Religionspsychologie‘‘, Archive for the Psychology of Religion, 2014, C. 36, s. 157.

135 Wilhelm Wundt, Völkerpsychologie Zweiter Band Erster Teil, Verlag von Wilhelm Engelmann, Leipzig,

Psikoloji bilimi olguların tespitini sağlamayacak eğilimlerden ve kendi alanın dışından gelen yorumlardan uzak durmalıdır. Ampirik bir bilim dalı olarak ayrıca bilinç süreçlerini incelemelidir ve amacından sapmamalı, metafizik güdüler tarafından etkilenmemeli ve başka disiplinlere müdahil olmamalıdır. Ayrıca normatif bir bilim olmadığından etik normlar ve dinin metafizik varlığı hakkında yargılarda bulunmamalıdır.

Wundt bazı bilim adamlarının sadece kendi yönelimlerine daha uygun düştüğünü düşündükleri olguları ele aldıklarını iddia etmektedir. Teolojik pragmatizmin dini ekstaz çerçevesinde anlamaya çalışması bütün mitlerin ve dinlerin doğa fenomenlerinden ortaya çıktığını iddia etmek kadar tek taraflıdır. Dinin tek bir kaynaktan ortaya çıkmadığı fikrinden yola çıkan Wundt, onun kaynağını psikolojik açıdan araştırılabilmesi için dini hayatın olgularının bütününe nüfuz edip tikel faktörlerin arasındaki ilişkiyi veya hayatın diğer alanlarıyla olanları dikkate alınması gerektiğini savunmaktadır. Psikoloji bilimi aynı zamanda keyfi bir şekilde ayrışık olguları karıştırmamalıdır ve fenomenlerin ortaya çıktığı çevre ve şartlar göz önünde tutulmalıdır. Bireysel yaşantılar din psikolojisi açısından ancak dini ortamla birlikte ele alındığı takdirde değerli kabul edilmektedir ve bu bağlamdan kopartılmış şekilde incelendiğinde elde edilen sonuçların değeri sınırlı görülmektedir. Dinin toplumun bir ürünü olduğunu söyleyen Wundt, bu düşünceye bağlı olarak din psikolojisinin milletler psikolojisinin bir parçası olduğunu ve milletler psikolojisinin ortak yaşamın olgularının tarihini gerektirdiğini belirtmektedir. Böylece dinler tarihi bilimini din psikolojisi için gerekli görmektedir ancak tarih kavramını geniş kapsamlı olarak ele almaktadır ve ilkel toplulukların tarih öncesine itilerek konu dışı bırakılmasını reddetmektedir.

Dini fenomenlerin psikolojik değerlendirmesi tarihsel arka planı göz önünde bulundurmayı gerektirdiğinden Wundt’a göre ancak bir genetik din psikolojisi var olabilmektedir. Genetik din psikolojisinin yöntem bakımından iki seçeneği bulunmaktadır. Birinci yöntemde dini gelişim birbirini takip eden aşamalar ve geçişler halinde ele alınmaktadır. İkincisine göre de önemli görülen fenomenlerin bir bölümü geçirdikleri değişim ve dönüşüm temel alınarak tespit edilebilir başlangıcından itibaren ele alınabilmektedir. Birinci yöntemin diğeriyle tamamlanması gerektiğini söyleyen Wundt, bu yöntemin müstakil olarak uygulanmasının birbiriyle ilişkili olan olguları birbirinden ayırabileceğini ve birbirinden farklı olan şeyleri birleştirebileceğini düşünmektedir. Buna karşın tek bir olgunun izinin sürülmesi

mümkün kılmaktadır. Dua, kurban, arınma ritüelleri, defin adetleri, tabu, cennet ve cehennem tasavvurları gibi fenomenlerin tamamında paralel ilerleyen veya içiçe geçen olaylar dinin nasıl ortaya çıktığını tespit edebilmek için zorunlu görülmektedir. Tek bir fenomeni irdelemek ancak kendi fikirlerini doğrulamak isteyen ve dinin kendisini kavrama lüzumunu görmeyen tarafgir bir bilim için yeterli olabilir ancak bu din psikolojisi olarak adlandırılamayacaktır. Wundt ayrıca din psikolojisi için kullandığı materyallerin dinler tarihine ait olduğunu ve psikoloji biliminin bireysel bilincin problemleriyle ilgilenmesi gerektiğini ve bunların tarihsel şartlarla ilişkli olmadığını iddia edenlere itiraz etmektedir. Ona göre tarihsel şartların göz önünde tutulmaması fenomenlerin doğru anlaşılmasına engel olacaktır ve dinler tarihinin genetik din psikolojinin alanına giren konular hakkında bilgi verdiği iddiası doğru değildir. Wundt dinler tarihi için her bir dinin, milletlerin gelişimindeki rolünü ortaya koyma görevini tayin ederken olguların dini fikirlerle nasıl bir ilişki içerisinde olduğunu ve dini güdülerin insanın genel psişik yapısıyla bağlantılı olduğunu tespit etmenin din psikolojisinin görevi olduğunu ifade etmektedir. Bu düşüncelerden yola çıkarak Wundt, dinler tarihi olmadan bir din psikolojisi inşa etmenin mümkün olamayacağı sonucuna ulaşmaktadır.

Böylece Wundt, din psikolojisini genel psikoloji ile dinler tarihinin arasında bir konuma yerleştirmektedir. Din psikolojisi dinler tarihinin sunduğu dini fenomenleri insanın düşünüş ve davranışlarının temel güdüleri ile ilişkilendirmeli ve dinin milletler psikolojik gelişiminden kaynaklanan yeni olguların kaynaklarını tespit etmelidir. Din psikolojisinin din bilimlerin tamamını kapsamadığını ifade ederken din felsefesiyle amaç bakımından örtüşmediğini de ilave etmektedir. Din psikolojisi dini bilincin gelişimini araştırmakla salt amprik bir bilimdir ve böylece bireysel psikolojide olduğu gibi normatif nitelikte değildir.136

Wundt Amerikan psikologlarının anketler kullanmak suretiyle deneyle aynı derecede bilimsel bir çalışma ortaya koyduklarını savunmalarıyla alay etmiştir. Ona göre bu psikologların yaptıkları anket çalışmaları bilimsel değer taşımamaktadır. Ancak yirminci yüzyılda gerçekleştirilecek olan psikoloji çalışmalarının büyük bir bölümü anketler vasıtasıyla gerçekleşmiştir. Wundt ayrıca William James’in Dini Tecrübenin Çeşitliliği137 adlı eserini

136 Wilhelm Wundt, Probleme der Völkerpsychologie, Ernst Wiegandt Verlagsbuchhandlung, Leipzig, 1911,

ss. 111-117.

eleştirmiştir. Ona göre James’in dini tecrübeyle üzerine yazdıklarını genelde psikoloji özelde ise din psikolojisi olarak adlandırmak mümkün değildir. James’in çalışmasında ele alınan ne tezahürlerin ortaya çıktığı koşullar belirlenmiştir ne de bunlar psikolojik bir analize tabi tutulmuştur.

Wundt, James’in kendi çalışmasını din psikolojisine bir katkı olarak görmediğini ve onu pragmatik din felsefesi için bir katkı olarak ortaya koyduğunu ve bunu eserinin son bölümünde izah ettiğini savunmaktadır. Wundt, Alman din psikolojisine ilk dönemlerinde katkı sağlamış olan James’in Çeşitlikler adlı eserini de çevirmiş olan Georg Wobbermin’in (1869-1943) çeviride James’in çalışmasının en önemli kısmı olarak gördüğü ve din hakkındaki felsefi yaklaşımını ana hatlarıyla sunduğu son bölümü atlayarak ciddi bir hata yapmış olduğunu savunmaktadır. Sınırlı sayıda fenomenin ele alınması sebebiyle eserde büyük boşlukların bulunduğu ve bunun psikolojiyle ilintili olmayan kriterler temel alınarak yapıldığı düşünülmektedir.

Wundt’un din psikolojisi alanında ilk çalışmaları ortaya koyan Würzburg ekolüne tabi Wilhelm Staehlin gibi bilim adamlarını görmezden gelmesinin ve onlara atıfta bulunmamasının bir sebebi adı geçen ekolle deney uygulamaları ve psikolojinin doğası üzerine yaşadığı metodolojik tartışma olarak görülmektedir. Bu ekol yüksek psişik süreçler ve özellikle düşünme üzerine deneysel araştırmaların mümkün ve meşru olduğunu savunmaktadır. Buna karşın Wundt, başından beri deneyin ancak fizyolojik psikoloji alanında icra edilebileceğini savunmuştur.

Wundt psikolojide metodolojik bir çoğulculuktan yana olmuştur zira psikolojinin nesnesi olan psişikin (das Psychische) sadece bireylerde değil aynı zamanda toplum düzeyinde de var olduğunu savunmuştur. İçebakış, psikofiziksel deney, karşılaştırmalı psikolojik yöntem ve tarihsel-psikolojik yöntemi psikolojinin temel metotları olarak görmektedir. Ayrıca psikolojiyi bütün insan bilimlerinin temeli olarak görmektedir ve bireysel psikoloji bunun sadece bir cüzüdür. Milletler psikolojisini ise en önemli branş olarak kabul etmektedir.

Wundt’un felsefesi bireyselci olmaktan ziyade kolektivist olması sebebiyle sosyal düzen ve kültürel ürünler bireysel psikoloji düzeyinde açıklanamayacak fenomenleri temsil etmektedirler ve bireyin psişik işleyişi onun zihinsel çevresi (geistige Umgebung) dikkate alınmadan anlaşılamazdır çünkü ona göre izole bir bireysel zihin mümkün değildir.

Wundt, psikoloji biliminin bireysel bilincin araştırılması olarak tanımlanmasının çok sınırlı olduğunu ve bir çok bireyin zihinsel etkileşimi sonucu ortaya çıkan fenomenlerin göz ardı

edilmesini eleştirmektedir. Ona göre tarih, etnoloji ve diğer insan bilimleri milletler psikolojisini desteklemektedir.

Würzburg Ekolü insan düşünüşünün deney yoluyla keşfedilebileceğini savunurken Wundt bilindiği üzere buna karşı çıkmıştır ve bunun sadece milletler psikolojisinin bir nesnesi olan dil psikolojisi bağlamında ele alınabileceğini savunmuştur. Wundt Würzburg Ekolü çerçevesinde gerçekleştirilen din psikolojisi çalışmalarını kabul etmemektedir.

Wundt’un deneyin din psikolojisi alanında tatbik edilmesine muhalefet etmesi üç sebepten ötürüdür. Bunlardan biri Würzburg ekolü takipçileri tarafından gerçekleştirilen deneyleri gerçek anlamda deney olarak kabul etmemesidir. Bu deneyleri kabul etse dahi, genel anlamda deneyin yüksek yapılı psişik süreçlerden saydığı ve dini de bunlara dahil kültürel fenomenlerin araştırılmasında uygun görmemektedir. Son sebebi ise dini milletler psikolojisinin nesnesi görmesi ve böylece onun sadece genetik yaklaşımla veya diğer ismi tarihsel-karşılaştırmalı metotla incelenebileceğini düşünmesidir.138

Wundt birçok bilim adamının ve teoloğun dini, ruhlara olan inançtan veya doğaya karşı duyulan korku gibi tek bir kaynaktan türetmeye çalışmalarını eleştirmektedir ve dinin birçok kökenden ortaya çıkmış olduğunu savunmaktadır.139

Din psikolojisi ampirik, milletler psikolojik ve genetik olmalıdır. Salt bireysel psikolojik bir karaktere sahip olmamalıdır. Din psikolojisi hakkındaki en kayda değer bilgilerin ilkel toplulukların araştırılmasıyla elde edileceğini düşünen Wundt aynı zamanda din psikolojisinin genetik olması gerektiğini savunmuştur. Ayrıca din psikolojisinin tarafgir olmaktan uzak durması gerektiğini ve bir ampirik bilim olarak bireysel ve toplumsal hayatta ortaya çıkan olguların incelenmesi dışında değer yargıları içerecek tutumlardan uzak durması gerektiğini belirtmektedir.140

Wundt, din psikolojisi araştırmalarının sosyoloji, antropoloji, dinler tarihi ve sosyal psikoloji vasıtasıyla desteklenmesi gerektiğini ve ancak bu şekilde dinî yaşamın fenomenlerine

138 Jacob A. Belzen, ''Methodological Concerns in the Psychology of Religion: Continuities, Losses and

Transforming Perspectives'', Religion, 2005, C. 35, Sy. 3, ss. 150-152.

139 Jacob A. Belzen, ''Methodological Concerns in the Psychology of Religion: Continuities, Losses and

Transforming Perspectives'', Religion, 2005, C. 35, Sy. 3, ss. 152-153.

140 Karl Girgensohn, ''Wilhelm Wundts Streitschrift wider die amerikanische Religionspsychologie'',

nüfuz edilebileceğini savunmaktadır. Alanda yapılan deneylere karşı çıkan Wundt, dinin gelişim açısından incelenmesi gerektiğini iddia etmektedir. Deneyin yanında anketi de din psikolojisi için uygun bir metot olarak görmemesine rağmen, geçmişten günümüze alanda deney ve anket çalışmaları uygulanmıştır ve gelecekte de uygulama bulacaktır. Onun milletler psikolojik yaklaşımı bilim dünyasında yankı bulmamış olmasına rağmen onun çağrısı din psikolojisi tarihinde yapılmış metodolojik tartışmalara katkı sağlamış olması sebebiyle değerli kabul edilmektedir. Zira bir bilim dalına katkı sağlamış olmak için bir bilim adamının görüşünün doğru olması zorunlu değildir. Bir bilim adamının geliştirmiş olduğu yöntem, kabul görmemiş olsa dahi alana bir katkı olarak kabul edilebilir.

Benzer Belgeler