• Sonuç bulunamadı

B. AHLAKİ İÇERİKLİ HİKEMİYÂT

8. Sokrat Hikemiyâtına Dair Çeşitlemeler

Sokrat’ın belirli bir başlık altında toplayamayacağımız, farklı konulara dair çarpıcı diğer bazı vecizeleri de şöyledir:

ِﻗ َﻞﻴ ُﻪ َﻟ َﻣ : ْﻟا ﺎ َﻨ ِﻐ َﻓ ؟ﻰ َﻘ َلﺎ ِﺻ : ﱠﺤ ُﺔ ْﻟا ْﺴ ِﺠ ِﻢ .

Sokrat’a “(Hakiki) zenginlik nedir?” diye sormuşlar.

“Vücudun sağlık ve afiyette olmasıdır” yanıtını vermiş.218

َﻣ َﻣ ْﻦ َﻠ َﻚ ـ ﱠﺮ ِﺳ ُه َﺧ َﻲ ِﻔ َﻋ ﱠﻨﻟا َﲆ ِسﺎ ْﻣ ُ َأ ُه. ﺮ

Sırrını tutmayı becerebilen, el âleme koz vermez.219

ﱠﺼﻟ َا ُْﱪ ُﻳ ِﻌ ُﻦ ﻴـ َﻋ َﲆ

ُﻛ ـ َﻋ ﱢﻞ َﻤ ٍﻞ .

Sabır her işin üstesinden gelmeye yardımcı olur.220

َﻋ ْﺲَﻌْﻨَﺗ َﻻ َأ ِبﺎَﺑ َﲆ

َﻚِﺋاَﺪْﻋ

!

Düşmanlarınızın yanında uyku emaresi göstermeyin!221

َأ ْن ِإ َﺒْﺣ ْﺒ َأ َﺖ ِﻠَﻣ َنوُﻜَﺗ ْن َر َ ِﺣ ْﻦُﻜَﻓ ًﻜﺎ

ْﺣ َو ٍﺶ

!

Kral olmak istiyorsan zebra (gibi güçlü kuvvetli) olmalısın!222

ْزِا َْﻷﺎِﺑ ْعَر ْﺳ ِدَو َْﻷﺎِﺑ ْﺪ ُﺼْﺣا َو ِﺾْﻴَﺑ

.

Ne ekersen onu biçersin.223

َأ ْن ِإ ﱠﺖَﻣ

ْﻟا ﱠﻲَﺤ ْﺤ َﺗ َﻴﺎ ْوَﻤ ِﺑـ ِﻪِﺗ .

Yılan(lar)ı öldürürsen, onların ölümüyle hayatta kalırsın.224

ُﺘْﻗُا ِﻞ

ْﻟ ا ﱠﺼﻟﺎِﺑ َبَﺮْﻘَﻌ ْو

ِم

!

217 et-Tevhîdî, el-İmtâ‘ ve’l-müânese, s.182.

218 İbn Fâtik, Muhtâru’l-hikem, s.195.

219 İbn Fâtik, Muhtâru’l-hikem, s.181 ; İbn Ebî Üseybi‘a, ‘Uyûnü’l-enbâ fî tabakâti’l-etıbbâ, s.76;

Huneyn b. İshâk, Âdâbü’l-felâsife, s.62.

220 İbn Ebî Üseybi‘a, ‘Uyûnü’l-enbâ fî tabakâti’l-etıbbâ, s.77.

221 el-‘Âmilî, el-Keşkûl, II, 195.

222 el-‘Âmilî, el-Keşkûl, II, 195.

223 el-‘Âmilî, el-Keşkûl, II, 195.

224 el-‘Âmilî, el-Keşkûl, II, 195.

(Düşmanın olan) akrebi aç bırakmak suretiyle öldür(ebilirsin)!

(Açlıkla sınayarak her türlü sonucu alırsın)225

َﻣ ْﻦ ُﺮ َﻣ َﻛ َﻋ َﻠ ْﺖ ْﻴ ِﻪ َﻧ ُﺴ ْﻔ َﺻ ُﻪ َﺮ ُﻐ ﱡﺪﻟا ِت ْﻧ َﻴ ِﰲ ﺎ ْﻴ ِﻨ َﻋ ِﻪ؛

َو َﻣ ْﻦ َﻫ َﻧﺎ َﻋ َﻠ ْﺖ ْﻴ ِﻪ َﻧ ُﺴ ْﻔ

َﻛ ُﺒ ُﻪ ـ َﺮ ﱡﺪﻟا ِت ْﻧ َﻴ َو ﺎ ْﻫ َأ ُﻠ َﻬ ِﰲ ﺎ ْﻴ ِﻨ َﻋ ِﻪ.

Her kim kendi kıymetini bilirse, âlem, gözünde küçülür;

Her kim de kendini küçük görürse, el âlem, gözünde büyür.226

َﻳ ْﻨ َﺒ ِﻐ ِإ ﻲ َو ا َذ َﻋ َﺖ ْﻈ َﺗ ﱠﻻأ َﺘ ﱠﻜ َﺸ َﻞ ِﺑ ْﻜ َﺸ ُﻣ ِﻞ ْﻨ َﺘ ٍﻢ ِﻘ ْﻦ ِﻣ َﻋ ﱟو ُﺪ َو ، َﻟ ْﻦ ِﻜ ِﺑ ْﻜ َﺸ َﻣ ِﻞ ُﻳ ْﻦ ْﺴ ِﻌ ُﻂ ْو َأ َﻳ ْﻜ ِو ِﺑ ي ِﻌ َﻼ ِﺟ ِﻪ

ًءا َد َﺼ ِﺑ ٍﻖﻳ ِﺪ ُﻪ َﻟ َو ، ِإ َذ ُو ا ِﻋ َﺖ ْﻈ ْﻳ َأ ًﻀ ِﺑ ﺎ ْ َﴚ ٍء ِﻓ َﺻ ِﻪﻴ ُﺣ َﻼ َﻚ َﻴ ْﻨ َﻓ َﺒ ِﻐ َأ ﻲ ْن َﺘ َﺗ ﱠﻜ َﺸ َﻞ ِﺑ ْﻜ َﺸ ِﻞ ْﻟا َﻤ ِﺮ ِﺾﻳ ِﻟ ﱠﻄﻠ ِﺐﻴ ِﺒ .

Öğüt verirken düşmandan intikam alırcasına bir üslup takınmamak icap eder. Bilakis, dostundaki bir hastalığı tedavi için ona enfiye veren ya da dağlayan kimse edasında ol-malısın. Keza, biri sana faydalı bir öğüt verecek olduğunda da doktor karşısındaki hasta gibi ol.227

225 el-‘Âmilî, el-Keşkûl, II, 195.

226 Huneyn b. İshâk, Âdâbü’l-felâsife, s.64.

227 et-Tevhîdî, el-İmtâ‘ ve’l-müânese, s.183.

SONUÇ

Klasik edeb literatüründe Grek filozoflarından pek çoğunun adı, kendilerine nispet edilen aforizmalar ve anekdotik rivayetler vesilesiyle geçmekte olup, ilgili mataryel dikkatli bir şekilde incelendiğinde de, hikemi ve anekdotik merviyyâtı en fazla olan Yunan filozofu-nun Sokrat olduğu görülmektedir. Kaynaklarımızda Sokrat’a nispet edilen anekdotların bir kısmının ise başka bazı kaynaklarda ismi sarahaten zikredilmeyen (anonim) bir filozof ya da bilgeye nispet edildiği de olmaktadır. Tezimizde, sadece Sokrat’a atfedilen anek-dotik rivayetlerden hareketle şu gibi sonuçlara ulaşılabilmektedir.

1. Filozofuyla kelamcısıyla, tarihçisiyle edibiyle klasik dönem ulemasının, Müslüman topraklarda tercüme hareketleriyle tanınmaya başlayan Yunan filozoflarının eser, fikir ve hikemiyatına son derece saygılı bir tavır takındıkları görülmektedir.

2. Yunan filozof ve bilgelerine duyulan hayranlığın izleri, hem İslam ulemasının geneli-nin eserlerinde hem de üdeba zümresigeneli-nin oluşturduğu edeb kültürüne ait zengin bir kütüphanenin ana referanslarında takip edilebilir.

3. Sokrat’ın fakirlik-zenginlik düalitesi üzerine çokça kafa yorduğu, hikemi sözler sarf ettiği, keza bu düaliteye dair çevresindeki aristokratlar üzerinden nitelikli espriler yap-tığı dikkatlerden kaçmamaktadır.

4. Sokrat bütün bir hayatı boyunca zahidane bir yaşam sürmüş, biryandan kendisini bu konuda aşağılayanların tezlerini rasyonel bir yaklaşımla çürütmeye çalışırken, diğer yandan bu tahkirlere yüksek seviyede bir hiciv sanatıyla mukabele etmiştir.

5. Çağdaşı diğer filozoflar gibi, Bilge Sokrat’ın kadınlar hakkındaki kanaati de büyük ölçüde mizojinik karakterdedir. Bunda, içinde yaşadığı toplumun tarihsel koşulları ka-dar, kendisiyle sorunlu bir evlilik yürüttüğü geçimsiz karısının da hatırı sayılır bir payı bulunmaktadır.

6. Sokrat’ın, serbest düşüncelerini anlatırken başvurduğu ironi üslubu onu diğer pek çok bilgeden ayıran önemli bir husustur. O, tamamen şaka ve mizaha boğulmuş bir anla-tımı reddettiği gibi, tümüyle ciddiyete mahkûm edilmiş bir üslubu da benimsemez.

Mizacen hicve yatkın bir kişiliğe sahip olan filozofumuz, çevresinde gördüğü hataları çoğu zaman iğneli bir üslupla ifade etmeyi denemiştir.

7. Bir filozof olarak kendi kadrü kıymetinin farkında olan Sokrat, öyle anlaşılıyor ki çağ-daşlarınca yeterince anlaşılamamış, inandığı hakikatleri canı pahasına söylemekten vazgeçmediği için de hayatının infazla sonuçlanmasına aldırış etmemiştir. İlkeli yaşa-mak ya da ölüm düalitesini işleyen kimi aforizma ve anekdotları bu yüzden pek beğe-nilerek Müslüman kaynaklarda asırlar boyunca tevarüs edilegelmiştir.

8. Hâsılı Sokrat, sadece akli ve felsefi konulardaki spontan cevaplarıyla muhataplarını köşeye sıkıştıran ve sarsan bir diyalektik ustası değil; yeri geldiğinde bıyık altından güldüren mizahî yaklaşımları ve başarılı durum tasvirleriyle tüm çağlardaki insanları etkilemeyi başaran ehil bir nükte erbabıdır da.

KAYNAKÇA

Abdülkâdir el-Cezâirî, Zikrâ’l- âkıl ve tenbîhü’l-gâfil (e-book)

https://shamela.org/pdf/b64931817775b2ebbca4171bd16d0493

el-Âbî, Ebû Sa‘d Mansûr b. el-Hüseyin, Nesrü’d-dür fi’l-muhâdarât (I-VII), nşr. Hâlid Abdülganî Mahfûz, Dâru’l-kütübi’l-‘ilmiyye, Beyrut, 2004.

el-‘Âmilî, Bahâuddîn, el-Keşkûl (I-II), haz., et-Tâhir Ahmed ez-Zâhî, Dâru ihyâi’l-kü-tübi’l- ‘Arabiyye, Beyrut, t.y.

el-Beyhakî, Muhammed b. İbrâhîm, el-Mehâsin ve’l-mesâvi’, haz. Friedrich Schwally, Leipzig, 1902, s. 174; Muhâdarâtü’l-üdebâ.

el-Bîrûnî, Ebû’r-Reyhân Muhammed b. Ahmed, Tahkîku mâ li’l-Hind, Dâiretü’l-Ma-arifi’l-Osmâniyye, India,1958.

el-Câhız, el-Mehâsin ve’l-ezdâd, thk.: Muhammed Suveyd, Dâru ihyâi’l-ulûm, 1.

Baskı, Beyrut, 1991.

Dâvûd-i Antâkî, Tezyînü’l-esvâk fî ahbâri'l-’uşşâk, 2. Baskı, Beyrut: Dâr ve Mektebe-tü'l-Hilâl, 1986.

Huneyn b. İshâk, Âdâbü’l-felâsife, thk. Abdurrahman Bedevî, 1.Baskı, Kuveyt, 1985.

Husrî, Kayravânî, Cem‘ul-cevâh r f 'l-mülah ve'n-nevâd r, thk. Al Muhammed el-Becâvî, Dârü'l-cîl, Beyrut, 1987.

--- Zehrü'l-âdâb ve semerü'l-elbâb (I-II), thk. Yûsuf Ali Tavîl, Dârü'l-kütübi'l-'ilmiyye, 1. Baskı, Beyrut, 1997.

İbn ‘Abd lber, Behcetü’l-mecâl s ve ünsü’l-mücâl s, thk. Muhammed Mursî el-Hûlî, Dâru’l-kutub ’l-‘ lm yye, 2.Baskı, Beyrut, 1981.

İbn Düreyd, el-Müctenâ, Dâiretü’l-maarifi’l-Osmâniyye, y.y., t.y., s. 56.

İbn Ebî Üseybi‘a, ‘Uyûnü’l-enbâ fî tabakâti’l-etıbbâ, thk. ‘Âmir en-Neccâr, Dârü’l-maarif, 1. Baskı, Kahire, 1996.

İbn Ebû ‘Avn, el-Ecvibetü’l-müskite, thk. Muhammed ‘Abdülkâdir Ahmed, Matâbi‘ü'n-nâşiri'l-‘Arabî, Kahire, 1983.

İbn Ebü’l-Hadîd, Ebû Hâmid İzzeddîn, Şerhu Nehci’l-belâga (I-XX), thk. Muhammed Ebü’l-Fadl, İbrâhîm, Dârü ihyâi’l-kütübi’l-‘Arabiyye, Mısır.

İbn Fâtik, Muhtâru’l-hikem, (Metin-Çeviri), Türkiye Yazma Eserler Kurumu Başkan-lığı, İstanbul, 2013.

İbn Hamdûn, et-Tezkiretü’l-Hamdûniyye (I-X), nşr. İhsân Abbâs, Bekr Abbâs, Dâru Sâdır, 1. Baskı, Beyrut, 1996.

İbn Hindû, Kelimü’r-rûhâniyye fi’l-hikemi’l-yûnâniyye, Düzenleyen: Mustafa el-Kabbânî, Matbaatü’ş-şarkî, Mısır, 1900.

İbnü’l-Cevzî, Ebü’l-Ferec, Ahbâru’l-hamkâ ve’l-mugaffelîn, şerh: Abdülemîr Mehennâ, Dâru’l-fikri’l-Lübnânî, 1. Baskı, Beyrut, 1990.

İbnü’s-Saykal el-Cezerî, el-Makâmâtü’z-zeyniyye, thk. Abbâs Mustafa es-Sâlihî, Dârü’l-mesîre, 1. Baskı, 1980.

Benzer Belgeler