• Sonuç bulunamadı

Dil Bilgisi Öğretiminin Türkçe Öğretimindeki Yeri

Bilindiği gibi Türkçe eğitimi ve öğretimi dört temel dil becerisine dayanır. Bunlar dinleme, konuşma, okuma ve yazma becerileridir. Bu beceriler esas itibarıyla anlama ve anlatma becerileri olarak belirtilebilir. Dil bilgisi de işte bu becerilerin geliştirilmesinde yardımcı ve destekleyici bir alan olarak düşünülebilir. Doğru ve etkili bir dil bilgisi öğretimi sayesinde öğrenciler, yazılı ve sözlü ifadelerinde daha dikkatli davranma, okuduklarını ve dinlediklerini de daha iyi anlama konusunda beceri edinirler.

Anlama ve anlatma faaliyetleri ana dili dersinin temel çalışma alanlarını oluşturur. Dil bilgisi de yukarıda ifade edildiği gibi bu faaliyetleri destekleyen konu alanıdır. Bireyin kavram alanı konuşma, dinleme, yazma ve okuma faaliyetlerinin birbiriyle olan etkileşimiyle meydana gelir. Bu faaliyetler bilinçli yahut bilinçsiz olarak kullanılan dil bilgisi kuralları çerçevesinde gelişir. Başka bir deyişle, birey dili birtakım dil bilgisi kuralları çerçevesinde kullanarak yazılı ve sözlü iletişim kurar. Çocuk ana dilini öğrenirken onun kurallarını da öğrenir. Bu süreç okul öncesinde bilinçsizken okula başladıktan sonra bilinçli bir hâle gelir. Birey, hayatı boyunca bu faaliyetler aracılığıyla bilgi, duygu ve düşünce yapısını şekillendirir (Aydın, 2009, s.36)

Türkçe, bireyin anlama ve anlatma gücünü geliştirmeyi amaçlayan bir derstir. Bu derste ana dili eğitimi ve öğretimi verilerek bireyin bu alanlarda, dilin kullanımı konusunda yüceltilmesi, güçlendirilmesi amaçlanır. Bir bakıma okul öncesinde farkında olmadan edinilen ve kullanılan dil; okullarda, özellikle Türkçe derslerinde, bir sistem içinde verilerek incelik ve güzellikleriyle sezdirilmeye ve kullandırılmaya çalışılır (Sağır, 2002, s.6). Dil bilgisi öğretimi de ana dili eğitimi ve öğretiminin bir

parçası yahut yardımcısı olarak Türkçe dersinin bu amacını gerçekleştirmek için vardır.

Dil bilgisi öğretimi yapılırken Türkçe dersinin kendi içinde bir bütün olduğu unutulmamalıdır. Bu ders, her ne kadar okuma, yazma, anlatım vb. gibi birtakım konulara ayrılmışsa da öğretim sırasında bu alanları ayrı birer dersmiş gibi düşünmek, haftalık çalışmaları böyle bir anlayışa göre düzenlemek ve yürütmek doğru değildir. Aksine, bütün faaliyetler esnek bir plan ve çalışma düzeni içinde birbirini pekiştirmeli ve tamamlamalıdır. Mesela, bir okuma parçası incelenirken metnin özelliği ya da öğrencilerin sorduğu bazı sorular, ders saatinin önemli bir bölümünü dil bilgisi çalışmalarına ayırmayı gerektirebilir. Ancak bu gibi durumlarda bile dil öğretiminin bir bütünlük içinde yapılması gerektiği gözden ırak tutulmamalıdır (Kavcar vd., 1995, s.11).

Öğrencilerin zihin ve ruh gelişimlerinde iyi bir ana dili eğitimi ve öğretiminin rolü hiçbir dersle ölçülemeyecek kadar büyüktür. Türkçe dersi çerçevesinde dil bilgisinin gerekli ayrıntılarına yer verilerek güzel ifade ve metinlerin oluşturulmasında ana dilinin doğrudan katkısı öğrencilere hissettirilmelidir. Okuma- dil, dinleme-dil, anlama-dil, anlatma-dil ilişkileri sezdirilip kavratılmadan sağlıklı bir ana dili eğitimi ve öğretiminin gerçekleştirilmesi mümkün değildir. Bunları gerçekleştirme alanı da Türkçe dersidir (Sağır, 2002, s.7). Bu sebeple dil bilgisi öğretiminin, Türkçe dersinin bütünlüğü içinde öğrencilere kazandırılması gereken dil becerilerini geliştirmede önemli olduğu düşünülmelidir.

Dil bilgisinin, öğrencilerin anlama ve anlatma becerilerindeki önemi yukarıda belirtilmişti. Buna göre, konuşulanları, okunanları, izlenilenleri anlama, önce dil bilgisinin konularıdır. Önce kelimelerin, kelime gruplarının, cümlelerin, paragrafların anlamlarını; anlam ve yapı ilişkilerini bilmek gerekir. Ancak bu sayede metin veya verilmek istenen mesaj iyi anlaşılabilir. Bu birimlerle anlam arasındaki ilgi kavratılarak, sağlam ve tutarlı anlatımın ne olduğu sezdirilerek dilin kullanımı konusunda öğrenciye güven kazandırılmalıdır (Sağır, 2002, s.7). Dil becerileri yönünden iyi yetişmiş kişilerin, sosyal ilişkilerinde başarılı olmalarının bir sebebi de

kendilerine duydukları güvendir. Güven duygusunun insanlara kazandırılmasında Türkçe dersinin önemli bir rolü olduğu da unutulmamalıdır.

Sağır’a (2002, s.7) göre Türkçe dersinde dil bilgisi öğretimiyle aslında doğrudan ilgili pek çok konu vardır. Mesela, kelimelerin doğru, düzgün ve seri bir biçimde okunması da dil bilgisi eğitimi ile gerçekleşebilen bir çalışmadır. Anlayarak okumak da yine önce dil bilgisi konu alanının, sonra da Türkçe dersinin konusudur. Cümle içinde kelimelerin, paragraf içinde cümlelerin, metin içinde paragrafların anlamına ve bunların genel anlama katkısına yer verilerek metnin bütünüyle anlaşılması, dil bilgisi yeterliliğiyle sağlanabilir. Kelimelerin temel, yan, terim ve mecaz anlamlarını bilmek; deyimleri, özlü sözleri, atasözlerini gerektiğinde yerli yerinde kullanmak da yine dil bilgisi kültürüyle ilişkili konulardır (Sağır, 2002, s.7).

Türkçe öğretiminde doğru konuşma, doğru yazma, doğru anlama becerilerinin ancak dil bilgisi etkinlikleriyle sağlanabildiğini belirten Sağır’a (2002, s.7) göre Türkçe dersinde dil bilgisi kuralları sıralanarak, ezberlettirilerek değil, her bir dil bilgisi biçim biriminin fonksiyonu sezdirilip anlatıma katkısı kavratılarak hem iyi bir dil bilgisi öğretimi gerçekleştirilmiş, hem de başarılı bir Türkçe öğretimi sağlanmış olur. Bu bakımdan Türkçe öğretmenlerinin dil bilgisi öğretiminde “sezdirme” ve “fonksiyondan hareket etme” ilkelerine dikkat etmesi son derece önemlidir.

Burada sonuç olarak bir hususu tekrar belirtmekte fayda vardır. Türkçe öğretiminde dil bilgisi, bağımsız bir ders olarak değil okuma-anlama işi ile birlikte yürütülmelidir. Bu dersle ilgili çalışmalar, öğrencilerin anlama, konuşma, yazma becerilerini geliştirmeye yönelik olmalıdır. Dil bilgisi kavramları, her zaman vurgulandığı gibi öğrencilere kural ezberleterek değil, sezdirme ve uygulama yoluyla verilmelidir. Başka bir ifadeyle, dil bilgisi çalışmalarında esas olan, kural belletmek değil, gösterme ve uygulamalar sonucu kuralı sezdirmek, kurala uygulamalar sonucu ulaşmaktır (Kavcar vd., 1995, s.80).

Ülkemizde yıllardır devam eden Türkçe ve dil bilgisi öğretimindeki yetersizlik, başarısızlık ve yanlışlıkların kaynağında, yukarıda belirtilen hususların

gerektiği kadar önemsenmemesi, pek fazla dikkate alınmaması bulunmaktadır. Başka bir deyişle, öğrencilerin dört temel dil becerisindeki yetersizliklerinin temelinde esasen bu sebep yer almaktadır. Türkçe ve dil bilgisi öğretimindeki bu problemlerin çözülmesinde; sorumluluk sahibi, mesleğini seven öğretmenlere büyük görevler düşmektedir. Bu bakımdan, Türkçe öğretmenlerinin, alanlarındaki gelişmeleri takip etmeleri veya gerektiğinde hizmet içi eğitimden geçirilerek alan bilgisi, yöntem ve teknik bakımından ilerlemeleri sağlanmalıdır.

Benzer Belgeler