• Sonuç bulunamadı

Diğer Eşin Tasarruf Yetisinin Hâkim Kararıyla Sınırlandırılması

2. EVLİLİK BİRLİĞİNİN EŞLERE GETİRDİĞİ HAKLAR VE

2.14 Diğer Eşin Tasarruf Yetisinin Hâkim Kararıyla Sınırlandırılması

TMK’nın tümünde sık biçimde kabul görmüş olan “eşler arası eşitlik prensibi” gereği, taraflar evlilik birlikteliğinin sürdürüldüğü zaman devamlılığında kriter gereği hem kendi içlerinde hem de üçüncü şahıslarla istedikleri hukuki işlemleri gerçekleştirebilirler. Başka bir anlatımla, “Medeni Kanunumuz”da eşlerin hukuki işlem noktasında serbest davranma ilkesi kabul görmektedir. Bu ilke Türk Medeni Kanunu m.193’te”; “Kanunda aksine hüküm bulunmadıkça, eşlerden her biri diğeri ve üçüncü kişilerle her türlü hukuki işlemi yapabilir.” biçiminde anlatılmıştır120

. Eşlerin hukuki işlemlerinde serbest olma ilkesi mutlak bir hak konumunda değerlendirilmemelidir121

. TMK’ nun 193. Maddesinde de belirtildiği gibi belli gerekçelerle özellikle kanun uyarınca serbestlik kriterine birtakım kısıtlamalar getirilmiştir122. Bu kısıtlamalardan biri, TMK’ nun 199. maddesinde hüküm altına alınmış olan, diğer tarafın “tasarruf yetkisinin” hâkim kararına dayanılarak kısıtlanması durumudur. Türk Medeni Kanunu m.199 uyarınca, ailenin maddi gücünün korunması veya evlilik birliğinden ortaya çıkan maddi sorumluluğun ifasının gerektirdiği oranda, eşlerden birinin talebi durumunda hâkim, belirleyeceği malvarlığı cetvelleriyle ilgili tasarrufların yalnızca onun onamıyla gerçekleştirilebileceğine hükmedebilir. Bu hüküm, aile konutuyla ilişkili bulunan “TMK 194. maddesi” maddesi gibi, evlilikte bir kaos halinin meydana gelmesi olasılığında evlilik birliğini korumaya ilişkindir123

.

Bu hükmün uygulama alanı bulabilmesi için, ailenin maddi gücünün tehlikeye düşmesi veya evlilik birliğinden meydana gelen ekonomik bir sorumluluğun ifa edilmemesi ve diğer tarafın hâkime başvurarak tedbir talebinde bulunması gerekir. Öyle ki, düzenlemede belirtilen koşullar alternatif olmakla beraber 119Kılıçoğlu, (Yenilikler) s. 53-58; Doğan, (Aile Konutu) s. 289.

120Şenyuva, s. 75-80.

121Bu hakkın nispi olduğuna yönelik görüşler bulunmaktadır. 122Şenyuva, s.77-80; Akıntürk, s. 125-126; Öztan, s. 224-228. 123Öztan, s. 225; Akıntürk, s. 125.

herhangi bir ihtimalin gerçekleşme durumu tedbir istemi ile hâkime başvuru adına yeterlidir124

.

Eşlerin gerçekleştireceği bazı hukuki işlemleri, ailenin mali geleceği bakımından tehlikeler ortaya çıkarabileceğini düşünen kanun koyucu, ailenin mali durumunun tehlikeye girmesini “tasarruf yetkisinin” kısıtlanması nedeni olarak değerlendirmiştir125. Mesela eşin malvarlığının büyük bir bölümünü bankaya rehin olarak sunup, aldığı ücretle yalnız olarak seyahate çıkması durumu. Bu noktada diğer taraf hâkime karşı talepte bulunarak, bu davranışın ailenin maddi istikbali bakımından tehlikeler yaratabileceğini belirterek eşin “tasarruf yetkisinin sınırlandırılmasını” talep edebilir.

Bu düzenlemenin uygulama alanı bulabilmesi için, ailenin maddi istikbalini bakımından önemli derecede ve güncel bir tehdit var olmalıdır. Bu tehlikenin tarafların belirli bir kusuru nedeniyle ortaya çıkması aranmamaktadır. Zira evlilik birliğinin muhafazası adına koyulan düzenlemelerin uygulanmasındaki asıl maksat, ortaya çıkabilecek olan riski yok edebilmektir126

.

Ailenin maddi gücünün tehlikeye girmesi ya da evlilikten kaynaklanan ekonomik bir sorumluluğun gerçekleştirilmemesi durumunda diğer tarafın “tasarruf yetkisinin sınırlanabilmesi” adına, Türk Medeni Kanunu m.199 uyarınca hâkimden bu açıdan bir talepte bulunma noktasında böyle bir talebin önceden gerçekleştirilmiş olması şartı aranmaktadır.

Eşin makul teminatı göstermesi durumunda, Türk Medeni Kanunu m.199’da belirtilen “tasarruf yetkisinin sınırlanması” uygulamada rastlanmaz, çünkü düzenleme, ailenin maddi varlığının tehlikeye girebileceğinden veya evlilik birliğinden kaynaklanan ekonomik bir sorumluluğun gerçekleştirilemeyeceği öngörüldüğü için hüküm altına alınmıştır127

.

124Şenyuva, s. 78-81.

125 Ayan, s. 260; Zevkliler-Havutçu-Gürpınar, s. 299-300. 126 Ayan, s. 259-260.

127

Öztan, s. 226.

Hâkim kararıyla “tasarruf yetkisinin sınırlandırılması”, sadece bazı malvarlığı külfetlerine ilişkin uygulama alanı bulabilir; yoksa tarafın bütün malvarlığına ilişkin “tasarruf yetkisinin sınırlandırılması” uygulanamaz128

.

Hâkim, tedbire konu olabilecek ekonomik değerleri belirlerken “orantılılık ilkesine” uygun biçimde hareket etmelidir. Hâkim, önlemin maksadına uygun olacak “asgari düzeydeki” ekonomik değerleri “tasarruf yetkisini sınırlamaya” dikkat etmelidir129. Bu nedenle, ilgili önlemin ailenin maddi gücünün korunması maksadıyla alındığı noktalarda, üzerindeki “tasarruf yetkisi sınırlanan malvarlığı değerleri” buna uygun şekilde tespit edilmelidir. İlgili önleme, evlilik birliğinden kaynaklanan ekonomik bir sorumluluğun yerine getirilmesi maksadıyla hükmedildiği durumlarda da bu ekonomik yükümlülüğü yerine getirmeyi sağlayacak kadar malvarlığı önleme konu teşkil etmelidir. “Orantılılık ilkesine” uygun hareket edilmediği durumlarda, “tasarruf yetkisi sınırlanarak” diğer tarafın rızasına bağlanmış olan eş açısından, önlemin maksadı ve niteliği aşılarak, “fiili bir vesayet” neticesinde ortaya çıkması rizokosu ile karşılaşılabilir130

.

Eşin “tasarruf yetkisinin sınırlanması”, belirli malvarlığı değerlerine ilişkin “cebri icra” bulunmayacağı manasına gelmemelidir. Mesela, kıymetli evrakta bulunan tarafın yalnız olarak tasarrufta bulunamayacağı öngörülse dahi, taraf bunu “teminat” göstererek bankadan kredi talebinde bulunmuş ve krediyi ifa etmemişse, banka “rehnin paraya çevrilmesi” usulüne gidebilir. Fakat ilgili taraf, bu krediyi, “tasarruf yetkisi sınırlanmadan” evvel almalıdır131

.

Hâkim, “tasarruf yetkisinin sınırlanması”na ilaveten Türk Medeni Kanunu m.199/2 uyarınca, gerekli önlemlere dahi başvurabilir. Bu noktada hâkim, “menkul malların” “yediemine” teslim veya temlikine karar verebileceği gibi, bankada yer alan borçlu eşin haiz olduğu maddi değerlerin alacağın yerine

128Öztan, s. 226; Kılıçoğlu, (Yeni TMK) s. 70-72.

129Gümüş Mustafa Alper, Evliliğin Genel hükümleri ve Mal Rejimleri (Kısaltılmışı: Mal Rejimleri),

İstanbul 2008, s. 197.

130 Özyuva, s. 88. 131

Öztan, s. 230.

geçecek miktarının alacaklıya ifa edilmemesi adına da bankaya talimat sunabilir132.

TMK md.199 f.3 uyarınca, hâkim, taraflardan birisinin taşınmaza ilişkin “tasarruf yetkisini” ortadan kaldırırsa, re’sen “tapu kütüğüne” şerhi vermekle yükümlüdür. Taşınmazlara ilişkin verilen “tasarruf yetkisinin sınırlanması” ihtimalinde hâkim, diğer eşin istemine gerek olmaksızın re’sen tapu kayıtlarına ilgili şerhin düşülmesine de hükmedebilir.

Hâkim, “tasarruf yetkisinin sınırlanmasına” hükmetmişse, hükmün veriliş zamanından sonra gerçekleştirilecek işlemler diğer tarafın onamı yerine getirilmediği durumda geçersiz sayılacaktır. Bu kertede geçerli olmayacak işlemler diğer tarafın gerçekleştirdiği tasarruflardır yoksa borçlandırıcı işlemler geçerliliğini sürdürecektir.

TMK md.199 f.3 uyarınca bahsi geçen taşınmaz ‘aile konutu’ dışarısında kalan taşınmazlardır. Bunun nedeni aile konutu için TMK’nın m. 194’ü uyarınca özel bir düzenleme yer almaktadır. TMK md.194’e göre; ‘Eşlerden biri, diğer eşin açık rızası bulunmadıkça, aile konutu ile ilgili kira sözleşmesini feshedemez, aile konutunu devredemez veya aile konutu üzerindeki hakları sınırlayamaz. Rızayı yerine getirmeyen ya da haklı neden olmaksızın kendisine rıza tanınmayan taraf, hakimin müdahalesini talep edebilir. Aile konutu şeklinde özgülenen taşınmaz maliki olmayan taraf, tapu kütüğüne gerekli şerhin verilmesini talep edebilir. Aile konutu taraflardan biri uyarınca kira ile sağlanmışsa, sözleşmenin tarafı olmayan eş, kiralayana yapacağı bildirimle sözleşmenin tarafı haline gelir ve bildirimde bulunan eş diğeri ile müteselsilen sorumlu olur.’

Benzer Belgeler