• Sonuç bulunamadı

1.3. Bölgesel Kalkınma Teorileri

1.3.2. Dengesiz Kalkınma Teorileri

Bu teorilerin baĢlıca savunucuları P. Streeten, J. Schumpeter, T. Scitovsky, O. Hirschman, F. Perroux gibi iktisatçılar olup; en geniĢ tanımıyla ekonomide kısa sürede kalkınmanın sağlanabilmesinin belirli üretim alanlarına öncelik verilerek yatırımların bu alanlara kaydırılmasından geçtiği öne çıkmaktadır. Bu bağlamda dengesiz kalkınma teorileri Ģu Ģekilde sıralanmaktadır;

- Perroux’nun Kalkınma Kutupları Teorisi: Bu teori, Perroux‟un çalıĢmalarına dayanırken, bu teorinin ilk temellerini de yine Perroux (1950) yazdığı “Economic Space: Teory and Applications” adlı makalede görmek mümkündür.

Perroux tarafından literatüre sokulan bu teori, eĢitsizlik/dengesizlik sorununu ulusal düzeyden bölgesel düzeye çekmesi itibarı ile önem kazanmaktadır. Perroux‟ya göre, ekonomik kalkınma dengelerin değil, dengesizliklerin üzerinde yükselen bir süreçtir. Bu yönüyle, yatırımların ulusal coğrafyanın tamamına yayılması ekonomik kalkınmayı sağlayamaz; bu nedenle ekonomik faaliyetler geliĢme potansiyeline sahip yerlere doğru kaydırılmalıdır. Perroux, ekonomik kalkınmanın ancak bir ülkenin dinamik-taĢıyıcı sektörleri ve dinamik coğrafyaları tarafından baĢlatılabileceğini belirtmektedir. Bu veriler ıĢığında önerilen kavram, “kalkınma kutuplarıdır.” Perroux, geliĢmemiĢ bölgelerde modern ulaĢım, altyapı ve haberleĢme ağlarının bulunduğu; ara malların kolayca ve ucuz bir Ģekilde temin edildiği, ucuz iĢgücünün bulunduğu yerlerde kalkınma kutupları (serbest bölgeler gibi) kurulması ve ulusal kalkınmanın amaçları daha yerel düzeyde araçlarla desteklenmesi gerektiğini belirtmektedir. Bu kutuplar kalkınmayı öncelikle harekete geçirecek ardından çevresine doğru yayarak, ulusal geliĢmiĢlik farklarının yoğunluğunun azalmasını sağlayacaktır. Merkez ya da kutupların kapsadığı ekonomik mekânları, merkezkaç (centrifugal) kuvvetlerin yaydığı ve merkezcil (centripetal) kuvvetlerin çektiği bir güçler alanı olarak belirlemektedir (Perroux, 1950: 94-95).

Perroux‟a göre, kalkınma her yerde aynı anda gerçekleĢmez, değiĢik nokta ve kutuplarda baĢlayarak bu geliĢme, farklı kanallar yoluyla ekonominin tamamında

dengesizlik ön plana çıkarılır iken bu dengesizlik hem sektörel, hem de alansal olarak söz konusudur (Dinler; 2008: 379).

Diğer yandan Jacques Boudeville‟de sürükleyici endüstrinin ürettiği pozitif kalkınma etkisinin coğrafi sınırları yoluyla, büyüme kutbu teorisinin mekânsal bileĢenlerini açıklamaya çalıĢmıĢtır. Perroux‟un teorisini geniĢleten Boudeville kutuplaĢma etkisinin coğrafi sınırlarını belirleyen üç unsur tanımlamıĢtır (Capello, 2007: 163).

i. Sürükleyici endüstri ve firmalar coğrafi olarak kümelendikleri yer ile

bağlantı içerisindedirler.

ii. Sürükleyici firma bir kent içerisinde kurulmuĢtur. Kalkınmayı gündeme

getiren girdi-çıktı iliĢkileri aynı kentsel bölge içerisinde iĢleyebilir.

iii. Sürükleyici firmanın ürettiği pozitif etki sadece yerel bölge üzerinde

gündeme gelmektedir.

O. Hirschman’ın Dengesiz Kalkınma Modeli: Hirschman‟ın yaklaĢımına göre ise, az geliĢmiĢ ülkelerde iç piyasanın sınırlılığı nedeniyle çok sayıda sektörün birlikte geliĢmesi söz konusu olmamaktadır. Bazı sektörler geliĢme açısından, diğerlerine nazaran daha fazla potansiyele sahiptirler. BaĢlangıçta sürükleyici nitelikte olabilecek bu sektörlere öncelik verilmesi durumunda ortaya çıkabilecek dinamizm tüm ekonomiye yayılabilecektir (Dinler, 2008: 373). Diğer yandan hem büyüyen bölgelerin, hem de çevresindeki alanların kalkınma kutuplarından nasıl fayda sağlayabileceğini belirlemeye çalıĢan Hirschman, kalkınmıĢ bölgelerin, geri kalmıĢ bölgelerde üretilen malları satın almaları ve oralardaki iĢgücünü talep edebilmeleri yoluyla geri kalmıĢ bölgelerin büyümeleri için olumlu etkiler (trickle-down) yaratabileceğini ifade etmektedir. Hirschman, kutuplaĢmanın olumsuz etkisinin ise rekabet ve geliĢmiĢ bölgelerin uyguladığı, ticaret engelleri yoluyla gündeme gelebileceğini tespit ederken, Myrdal‟ın birikimli nedensellik teorisini aĢırı kötümser bir yaklaĢım olarak reddetmektedir (Dawkins, 2003: 140).

Friedman‟ın modelinde de merkez-çevre iliĢkileri ön plana çıkarılmakta, merkez- çevre arasındaki iliĢkilerin zamanla değiĢebileceği belirlenmektedir. EndüstrileĢme öncesi aĢamada etkileĢim düĢük seviyede iken, endüstrileĢmeyle beraber bazı bölgeler diğerlerini sömürmeye baĢlayabilmektedir. Çevre sadece endüstrileĢme sonrası aĢamada ekonomik bağımsızlıklarını geliĢtirebilecek fırsatlara sahip

olabilecektir. Friedman ayrıca farklı bölge sınıflandırmaları yapmaktadır. Merkez bölgeler kentlerle ifade edilirken, geliĢime geçiĢ aĢamasındaki bölgeler net iç göç alan ve yeni sermayeye ihtiyaç duyan bölgeler, çöküĢe geçiĢ aĢamasındaki bölgeler dıĢarıya göç veren ve etkinliği kaybolmuĢ ekonomik yapıya sahip bölgeler iken, kaynak sınırlı bölgeler ise, doğal kaynakların kullanımının belirleyici olduğu bölgeler olarak belirlenmektedir (Nelson, 1993: 31). Merkezin, kentlerle ifade edilmesiyle birlikte bu kentlerin temel süreçleri, yenilik ve yeniliğin yayılması, karar verme ve kontrol, yatırım ve güç olarak tanımlanmaktadır. Bu süreçlerden özellikle, kontrol ve yenilik süreçlerinin sonucunda, merkezin çevresini nasıl kontrol ettiği ve nasıl bir oluĢuma sebep olduğu incelenmektedir (Tekeli, 2008: 223).

Friedman‟ın merkez-çevre modeli aynı zamanda, Myrdal‟ın yaklaĢımları ve ihraç temelli teorinin bazı unsurlarını kapsamaktadır. Friedman‟da ihraç temelli teori gibi, büyümenin dıĢsal olabileceğini kabul etmektedir. Aynı zamanda bölgelerarası iĢgücü göçünün bölgelerarası yakınsamayı etkileyebileceğini belirlemektedir. Bununla birlikte yerel politika, ekonomik giriĢimcilik ve liderliğin, ihracat talebinin yerel sektörlerin büyümelerine dönüĢümünde etkili olabileceğini belirleyerek, geleneksel ihraç temelli bölgesel ekonomik büyüme teorisinden ayrılmaktadır (Dawkins, 2003: 140).

Bunun dıĢında Streeten‟a göre dengesizlik, belirli koĢullar dahilinde ekonomiyi canlandırır ve kalkınmayı sağlarken, ekonomide bir denge arayıĢı durgunluğa ve darboğaza sebebiyet verebilecektir. Bu nedenle 1950‟lerden baĢlayarak çalıĢmalarında Streeten aynı yaklaĢıma mensup diğer araĢtırmacılar gibi lokomotif sektöre önem atfetmiĢ ve bu sektörün hangi sektör olabileceğine yönelik kriterler oluĢturmuĢtur. Scitovsky ise “Two Concepts of External Economies” (1954) isimli çalıĢmasında bir iĢletmenin faaliyetlerinin diğer iĢletmelerin faaliyetleri üzerinde “dıĢsal” bir itici güç yaratacağı argümanını savunmaktadır (Yavilioğlu, 2002: 59). Yavilioğlu‟na (2002: 60) göre bölgesel kalkınma teorileri sadece dengeli ve dengesiz kalkınma teorileri olarak kategorize edilemez. Bunun dıĢında yöntem ve çözüm bakımından farklı teoriler bulunmaktadır.