• Sonuç bulunamadı

2. KURAMSAL ÇERÇEVE

2.5.1. Demokratik Hukuk Devletinde Temel Hak ve Özgürlüklerin

Önceki bölümlerde gerek kişilere (hak ve özgürlüklerin kullanımı ve sınırı yönüyle) gerekse kamu otoritesine (hak ve özgürlükleri sınırlama bakımından) bir ölçütün gerekliliğinden bahsedilmişti. Bu anlamda tüm ülkeler tarafından kabul gören somut ölçütler sunmak elbette gerçekçi bir yaklaşım değildir, ne var 20. yüzyılın ortalarından itibaren İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi ile başlayan insanlığa ait ortak hak ve özgürlük standartlarını belirleme çabaları dinamik bir yapı arz etmekte, bu bağlamda hak ve özgürlükler katalogu her geçen gün artmakta, sosyal yaşamda özgürlükler asgari ölçekten azami seviyeye yükselmektedir. Hak ve özgürlüklerin nicelik ve nitelik bakımından etkisi artarken, bu etkinin kamu otoritesi tarafından sınırlandırılması da belirli standart ve ölçütlere bağlanmıştır.

Bu çerçevede Ekim 2004 tarihinde imzalanan AB Anayasası hak ve özgürlük düzeyi bakımından iki uluslararası mevzuata atıf yapmaktadır. Bunların ilki İHAS97 (İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesi) diğeri Temel Haklar Şartıdır.98 Temel Haklar Şartı’nda klasik hakların yanında, İHAS’ nde yer almayan; Toplu iş görüşmesi ve eylem hakkı, Haksız işten çıkarma durumunda korunma, Sosyal güvenlik ve sosyal yardım, Genel ekonomik çıkara yönelik hizmetlere erişim, Çevrenin korunması, Çalışanların çocuk

hakları, Yaşlıların hakları

Özürlü kişilerin topluma kazandırılması gibi yeni nesil haklara da yer verilmiştir. Bu düzenlemede belirtilen hak ve özgürlüklerin sınırlandırılma usulleri ise Şart’ın 52. maddesinde düzenlenmiştir: Bu Şart’ta kabul edilen hakların ve özgürlüklerin kullanılmasına getirilecek her türlü sınırlandırma, “yasada öngörülme, hak ve özgürlüklerin özüne saygı gösterilme, orantılılık, gereklilik, Birlik tarafından kabul edilen kamu yararı amaçlarına veya başkalarının hak ve özgürlüklerini koruma gereksinimine gerçekten hizmet etme” koşullarına bağlanmıştır. Arsava Şart’ın,

97İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesi diye bilinen İnsan Haklarını ve Temel Özgürlükleri Korumaya Dair Sözleşme 4 Kasım 1950 tarihinde Avrupa Konseyi çerçevesinde imzalanıp 3 Eylül 1953 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Türkiye 10 Mart 1954 tarihli bir Kanun ile Sözleşme’yi onaylamış ve taraf olmuştur. Sözleşme günümüze kadar 13 ek protokolle değişikliğe uğramıştır. 98 Aralık 2000’de gerçekleştirilen Nice Zirvesinde hukuki bağlayıcılığı olmayan bir bildirge olarak kabul edilen Temel Haklar Şartı hak ve özgürlüklerin yeni çıtası olarak kabul edilip Avrupa Anayasası içine yerleştirilmiştir.

sadece “ortak değerlere dayanan Avrupa kimliğinin meşruiyet kriteri olmadığını, ayriyeten Avrupa’nın geleceğine dair bir gösterge” olduğunun altını çizmiştir.99 AB Anayasasının insan hakları standartları konusunda atıf yaptığı bir diğer düzenleme olan Avrupa Konseyi İnsan Hakları ve Temel Özgürlüklerin Korunmasına ilişkin Sözleşmenin 1.bölümünde ; Yaşama hakkı, İşkence yasağı, Kölelik ve zorla çalıştırma yasağı, Özgürlük ve güvenlik hakkı, Adil yargılanma hakkı, Özel ve aile hayatının korunması, Düşünce din ve vicdan özgürlüğü, İfade özgürlüğü, Dernek kurma ve toplantı özgürlüğü, Evlenme hakkı, Etkili başvuru hakkı gibi haklar düzenlenmiştir.

2.5.2. Hukuk Devletinde Bireylerin Sınırı

Yaşama Hakkı; Bu hakkın istisnaları yani sınırları olarak “bir kimsenin yasa dışı şiddete karşı korunması için usulüne uygun olarak yakalamak veya usulüne uygun olarak tutuklu bulunan bir kişinin kaçmasını önlemek için, ayaklanma veya isyanın yasaya uygun olarak bastırılması için” yapılan müdahaleler sayılmıştır.

Kölelik ve Zorla Çalıştırma Yasağı; Bu hakkın istisnaları olarak “tutuklu bulunan kimseden tutukluluğu veya şartlı salıverilmesi süresince olağan olarak yapılması istenen çalışma, askeri nitelikte bir hizmet veya inançları gereğince askerlik görevini yapmaktan kaçınan kimselerin durumunu meşru sayan ülkelerde, bu inanca sahip kimselere zorunlu askerlik yerine gördürülecek başka bir hizmet, toplumun hayat veya refahını tehdit eden kriz ve afet hallerinde istenecek her hizmet, normal yurttaşlık yükümlülükleri kapsamına giren her türlü çalışma ve hizmet “ sayılmıştır. Özgürlük ve Güvenlik Hakkı; Bu hakkın istisnası ise “yetkili mahkeme tarafından mahkum edilmesi üzerine bir kimsenin usulüne uygun olarak hapsedilmesi, bir mahkeme tarafından yasaya uygun olarak verilen bir karara riayetsizlikten dolayı veya yasanın koyduğu bir yükümlülüğün yerine getirilmesini sağlamak için bir kimsenin usulüne uygun olarak yakalanması veya tutulması, suç işlediği hakkında geçerli şüphe bulunan bir kimsenin yetkili merci önüne çıkarılmak üzere yakalanması ve tutulması, bir küçüğün gözetim altında eğitimi için usulüne uygun olarak verilmiş bir karar gereği tutulması veya yetkili merci önüne çıkarılmak üzere usulüne uygun olarak tutulması, bulaşıcı hastalık yayabilecek bir kimsenin, bir akıl

99 Füsun Arsava, “Avrupa Temel Haklar Şartı ve Avrupa Birliği Siyasî Kriterlerine Etkisi”, Stratejik Araştırmalar

hastasının, bir alkoliğin, uyuşturucu madde bağımlısı bir kişinin veya bir serserinin usulüne uygun olarak tutulması, bir kişinin usulüne aykırı surette ülkeye girmekten alıkonması veya kendisi hakkında sınır dışı etme ya da geri verme işleminin yürütülmekte olması nedeniyle usulüne uygun olarak yakalanması veya tutulması” olarak belirtilmiştir.

Özel ve Aile Hayatının Korunması; Bu hakkın kullanılmasına bir kamu otoritesinin müdahalesi, “ancak ulusal güvenlik, kamu emniyeti, ülkenin ekonomik refahı, dirlik ve düzenin korunması, suç işlenmesinin önlenmesi, sağlığın veya ahlakın veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması için, demokratik bir toplumda zorunlu olan ölçüde ve yasayla öngörülmüş olmak koşuluyla söz konusu olabilir” denmiştir. Düşünce Din ve Vicdan Özgürlüğü; Din veya inancını açıklama özgürlüğü ancak “kamu güvenliğinin, kamu düzenin, genel sağlığın veya ahlakın ya da başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması için demokratik bir toplumda zorunlu tedbirlerle ve yasayla” sınırlanabilir denilmiştir.

İfade Özgürlüğü; Görev ve sorumluluk yükleyen bu özgürlüklerin kullanılması, “demokratik bir toplumda zorunlu tedbirler niteliğinde olarak, ulusal güvenliğin, toprak bütünlüğünün veya kamu emniyetinin korunması, kamu düzeninin sağlanması ve suç işlenmesinin önlenmesi, sağlığın veya ahlakın, başkalarının şöhret ve haklarının korunması, gizli bilgilerin ifşasının önlenmesi veya yargı gücünün otorite ve tarafsızlığının sağlanması için yasayla öngörülen bazı biçim koşullarına sınırlamalara ve yaptırımlara bağlanabilir” denilmiştir.

Dernek Kurma ve Toplantı Özgürlüğü; Bu hakların kullanılması, “demokratik bir toplumda zorunlu tedbirler niteliğinde olarak, ulusal güvenliğin, kamu emniyetinin korunması, kamu düzeninin sağlanması ve suç işlenmesinin önlenmesi, sağlığın veya ahlakın veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması amaçlarıyla ve ancak yasayla sınırlanabilir” denilmiş ve bu düzenlemenin bu hakların kullanılmasında silahlı kuvvetler, kolluk mensupları veya devletin idare mekanizmasında görevli olanlar hakkında meşru sınırlamalar konmasına engel olmadığı belirtilmiş yani belirli meslek gruplarının bu hakkın kullanımı açısından sınırlı tutulması meşru addedilmiştir.

Benzer Belgeler