• Sonuç bulunamadı

2.2. Eğitimde Bireysel Farklılıklar

2.2.9. DEHB Çözümü

2.2.9.4. DEHB Çözüm Yöntemleri

DEHB’nin çözümü tek bir yolla sağlanmamakta pek çok farklı yolla olmaktadır. Bu çözüm yollarını genel olarak ikiye ayırmak mümkündür. Bu yollar çözüm için eğitimsel yollar ve tıbbi yollar olmak üzere iki ana kola ayrılmaktadır. DEHB çözümünde eğitimsel anlamda kullanılan yöntemler; psikososyal eğitimler (Bilişsel davranışcı terapiler, anne baba eğitimi, öğretmen eğitimi, eğitimin desteklenmesi), yaşam tarzını düzenleme (ortamın düzenlenmesi, uygun beslenme, düzenli uyku ve egzersiz, oyun ve etkinlikler) ve diğer alternatif çözümlerdir. DEHB’nin tıbbi yolla çözümünde ise ilaç tedavisi önerilmektedir.

Tüm bireylerin bu yöntemlerin tümüne ihtiyacı olduğu düşünülmemeli, bireye uygun çözüm yöntemini bireyin ihtiyaçlarına yönelik, kapsamlı bir değerlendirme yapılarak belirlemek gerekmektedir. DEHB problemlerinin etkili olarak çözümlenmesi için farklı çözüm yöntemleri bir arada kullanılmalıdır (Gümüş, 2015; Mukaddes, 2015; Semerci ve Turgay, 2014). Diğer bir değişle bireyin çözümsel ihtiyaçlarına göre aile ve bireyin eğitimi, bilişsel davranışçı terapi, çevre düzenlemesi ve gerekiyorsa ilaç kullanımı gibi pek çok yöntemin bir arada kullanılması gerekmektedir. Buna bütünleyici çözümler denmektedir (Semerci ve Turgay, 2014; Yazgan, 2016).

DEHB problemlerinin çözüm yöntemlerinden yalnızca psikososyal eğitimlerin etkililiği kanıtlanmıştır. İlaç tedavisi ile ilgili farklı kaynaklarda farklı yorumlar mevcut olmakla birlikte diğer yöntemlerin etkinliği tam olarak kanıtlanmamıştır (Gümüş, 2015). Öte yandan Mukaddes’e (2015) göre DEHB çözüm yollarına çinko kullanımının eklenmesi oldukça popüler kabul edilmekle birlikte çözüm için etkili olduğu da düşünülmektedir.

43 2.2.9.4.1. Eğitim Yolu İle Çözümler

Psikososyal eğitim. Psikososyal tedavi yöntemleri; DEHB hakkında bireye ve çevresindekilere bilgi verilmesi yani psikoeğitim, anne-baba eğitimi, okula yönelik düzenlemeler, sosyal beceri eğitimi, bilişsel davranışçı terapi ve grup terapisi olarak sıralanır (Gümüş, 2015). Psikososyal tedaviler öğrenme güçlükleri ve duygusal sorunların eşlik ettiği durumlarda bireysel olarak da uygulanabilmektedir (Yazgan, 2016).

Psikososyal tedavi yöntemlerinin içeriğine bakacak olursak bilgilendirme-psikoeğitim; bireye ve yakınlarına DEHB’nin tanımı, belirtileri, nedenleri, sıklığı, yol açtığı sorunlar, eşlik eden durumlar ve tedavisi hakkında bilgi verilmesi sürecidir.

Anne-baba eğitimi; DEHB ve davranış sorunlarının tanıtılması ve meydana gelme nedenleri hakkında bilgilendirme; özel zaman uygulaması; çocuğun olumluı davranışlarına ilgi gösterme ve uyumunun arttırılması; etkili yönerge verme; çocuğun çevresini rahatsız etmeden kendi kendine oyalanamsının sağlanması; puan sistemi; ceza sistemi; uygulamanın gözden geçirilmesidir.

Okula yönelik düzenlemeler; sınıfın fiziksel şartlarının, öğretmen yaklaşımlarının, ders- ödev-sınav içeriklerinin düzenlenmesidir.

Sosyal beceri eğitimi; çocuğun kendini ifade edebilmesi, diğer bireylerle iletişim kurabilmesi, arkadaşları tarafından kabul görmesi, kendini kontrol edebilmesi, sosyal bağımsızlık kazanması gibi beceriler sağlayan uygulamalardır (Gümüş, 2015). İlişkiyi başlatma ve sürdürme becerileri eğitmi: dinleme, konuşma, başlatma-sürdürme, teşekkür etme, kendini takdim etme, iltifat etme, yardım siteme, özür dileme, ikna etme, yönerge verme gibi becerileri içerir. Grupla işi yürütme becerileri eğitimi: başkalarının görüşlerini anlama, sorumluluk alma, şikayet iletme gibi beceriler içerir. Duygulara yönelik beceriler eğitimi: kendinin ve başkalarının duygularını anlama, duygularını ifade etme, olumlu duyguları ifade etme, korku ile başetme gibi becerileri içerir. Saldırgan davranışlarla baş etmeye yönelik beceri eğitimi: izin isteme, paylaşma, diğerlerine yardıme tme, kızgınlığı uygun ifade etme gibi becerilerini içermektedir. Stres durumlarıyla başa çıkma becerileri eğitimi: başarısızlıkla baş etme, grup baskısı ile başetme, yalnız bırakılma ile baş etme becerilerini kapsamaktadır. Problem çözme ve plan yapma

44

becerileri eğitimi: çevreden bilgi toplama, amaç oluşturma, işe yoğunlaşma gibi becerilerini içermektedir.

Bilişsel davranışçı terapi yöntemleri kullanımı (BDT). Kişinin duygu düşünce ve davranışları arasındaki bağlantıları ve bunların nasıl yararsız, uygunsuz ya da uyumsuz sonuçlanabileceğini anlamasına yardımcı olmakta (Gümüş, 2015) ve bireyin nasıl daha iyi odaklanabileceğini öğretmektedir (Sürücü, 2018). BDT’nin en önemli parçalarından biri de kişiye verilecek psikoeğitimdir (Sürücü, 2018). Young-Bramham programı DEHB’ye yönelik geliştirilmiş dört ana bölümden oluşan bir BDT programlarından biridir (Gümüş, 2015). Bu programın bölümler şu şekildedir: Birinci bölüm: BDT ve DEHB hakkında bilgilendirme. İkinci bölüm: dikkat, bellek, organizasyon, zaman yönetimi ve dürtüsellik gibi çekirdek belirtilerin tedavisi. Üçüncü bölüm: eşlik eden depresyon, anksiyete bozukluğu, madde kötüye kullanımı gibi psikiyatrik bozuklukların ve kişilerarası ilişkikler, problem çzöme, öfke kontrolü gibi sorun yaşanan alanların tedavisi. Dördüncü bölüm: geleceğe hazırlık.

Grup eğitimi. Çocukların sosyal ve uyum becerilerini geliştirmek için kullanılır. Tek başına olmadıklarını anlamaları ve sorunlarını nasıl çözeceklerini öğrenmeleri sağlanır. DEHB’si olan çocukların oluşturdukları küçük gruplarda işbirliği, paylaşım, ders ve ödev yapma, arkadaş edinme gibi becerilerin gelişmesi üzerine çalışılmaktadır (Gümüş, 2015).

Diyet uygulama. Koruyucu ve tatlandırıcı gibi katkı maddelerinin, şekerin ve şeker içeren yiyeceklerin olabildiğince az kullanılması durumunda DEHB belirtilerinin hafif düzeyde azaltılması sağlanmaktadır (Gümüş, 2015). Hiç bir besin maddesinin ve gıda takviyesinin tedavi açısından etkili olduğuna dair hiç bir araştırma olmamakla birlikle (Şimşek, 2014) sağlıklı beslenmenin çözüm için önemli olduğu düşünülmektedir (Sürücü, 2018).

Nörofeedback yöntemi. DEHB’li çocukların beyin yapıları normal çocuklara göre farklıdır. Onların beyinlerinde elektriksel aktivitlerinde yavaş dalgalar daha belirgindir. Bu yöntem ile yavaş dalgalar yerine hızlı dalgaların oluşması amaçlanır. Bir bilgisayar programı yardımıyla çocuğa oyun oynatılır. Yararının görülmesi için 40-50 seans uygulanmalıdır. Bu tedavinin maliyeti oldukça yüksektir. Diğer bir olumsuz yönü ise gerçek hayatta dikkat sorunlarını yeterince azaltamamasıdır. Nörofeedback’in yanı sıra ‘play attention’ ve ‘mental aritmetik’ gibi yöntemlerinde bilimsel olarak kanıtlanmış bir etkisi yoktur (Gümüş, 2015; Şimşek, 2014). Bu yöntemde beyne dalga verilmemektdir (Şimsek, 2014).

45 2.2.9.4.2. Tıbbi Yol İle Çözüm

İlaç tedavisi. Gerektiğinde kullanılması gereken (Gümüş, 2015) ve 6 yaştan itibaren her yaşa uygulanabilen (Sürücü, 2018) tedavi yöntemidir. Abalı’ya (2012) göre ilaç tedavisi olmadan DEHB belirtilerinin azalması ve sorunların çözülmesi oldukça zordur. Şimşek’e (2014) göre ise ilaç çocuğa hiçbir bilgi ya davranış öğretmediği gibi ağır davranış problemi olmayan çocuklarda pek çok riske neden olmaktadır.

İlaç kullanımının gerekli olup olmadığı psikiyatrist tarafından belirlendikten sonra ilacın kullanımı esnasında doktor takibi ve kontrolü olmalıdır. Bu takip esnasında ilaca bağlı yan etkiler olduğunda gerekli doz ayarları ya da ilaç değişimi doktor tarafından gerçekleştirilmektedir ve tedavi bırakılmak istendiğinde de bu doktor kontrolünde bırakılmaktadır (Abalı, 2012). Tanı alarak ilaca başlayan çocukların %75’inin bir yıl içerisinde ilacı bıraktıkları bilinmektedir. İlaç tedavisini bırakıp bırakmamaya karar vermek için en uygun zaman yeni bir okul dönemi başladıktan 1-2 ay sonradır ve doktor takibi ile olmalıdır (Sürücü, 2018).

İlaçların görevi; beyinde iyi çalışmayan dikkat ve hareket merkezlerini uyarıp daha iyi çalışmasını (Gümüş, 2015) ve dopaminin verimli kullanımını sağlamaktır (Yazgan, 2016). İlaç kullanımın amacı bireyde var olan problemleri azaltarak ya da çözerek bireyin hayatını kolaylaştırmaktır (Yazgan, 2016).

Türkiye’de DEHB tedavisi için ruhsatı bulunan iki ilaç grubu vardır. Bu gruptan biri Ritalin ve Concerta isimli ilaçları kapsayan uyarıcılar psikostimülanlardır (Yazgan, 2016). Bu grup ilaçların etken maddesi metilfenidattır (Gümüş, 2015). Bu grupta Concerta yavaş salınımlı olmasında dolayı artık Ritalin’den daha çok tercih edilmektedir. Çünkü okul saatlerinde kullanım zorunluluğu olmaması daha kullanışlıdır (Yazgan, 2016). Diğer grup ise Strattera isimli ilaç gibi noradrenerjik etkili ilaçlardır (Yazgan, 2016). Bu ilaç grubunun etken maddesi ise atomoksetindir (Abalı, 2012; Gümüş, 2015; Yazgan, 2016). Bu etken maddenin etkisi diğer etken maddeye oranla daha geç başlar ve etkisi ilk haftanın sonundan itibaren görülür. Yine gün içinde kullanım zorunluluğu olmaması kullanışlılığını artırmaktadır (Yazgan, 2016).

DEHB ilaçları uzmanın söylediği şekilde kullanıldığında uzun süreli olumlu davranış değişikliklerine neden olur (Chang, vd., 2014), riskli davranışlarda bulunma olasılığı azalır

46

(Chorniy ve Kitashima, 2016) ve semptomlarda önemli azalmalar yaşanır (Crosby ve Lippert, 2017; Yankı, 2016) fakat aynı zamanda semptomlardaki düşüş zamanla azalabilir ve yan etkileri olabilir (Crosby ve Lippert, 2017). Her ilaçta olduğu gibi bu ilaçların da yan etkileri mevcuttur. En fazla görülen yan etkileri; büyüme hızının yavaşlaması, çarpıntı (Yazgan, 2016), iştahta azalma, uykuya dalmakta güçlük/uykusuzluk (Abalı, 2012; Gümüş, 2015), baş ağrısı, karın ağrısı, mide bulantısı, çarpıntı, sinirlilik, duygusallaşmadır (Gümüş, 2015). Reçeteli olarak satılan uyarıcı ilaçlar kardiyovasküler potansiyel yan etkiler dahil (Nissen, 2006) ayrıca uykusuzluk, karın ağrısı, baş ağrısı, baş dönmesi ve iştah azalmasına (NIMH, 2012) neden olabilmektedir. Hatta standartlara uygun şekilde kullanılmayan ilaçlar yarar sağlamadığı gibi pek çok tehlikeli durum yaratabilmektedir (Yazgan, 2016).

İlaç tedavisinin etkileri ve yan etkileri, belirlenen ilacın neden tercih edildiği, uygun kullanım şartları hakkında uzmanın aileyi bilgilendirmesi tedavinin sürdürülebilirliği ve sonuç verebilirliği açısından şarttır. Aksi takdirde aileler yanlış kaynaklara başvurmak ve uygun olmayan davranışlar sergilemek durumunda kalmaktadırlar. Ülkemizde özellikle ilaç tedavisiyle ilgili çeşitli bilgi kirlilikleri, yanlış inanışlar ve önyargılar mevcuttur. Bazı uzmanlara göre ilaçlar kısırlık ya da başka bir rahatsızlığa neden olmamakta (Gümüş, 2015), bağımlılık yapmamakta, hatta ileride madde bağımlılığı geliştirme riskini azaltmaktadır (Abalı, 2012; Gümüş, 2015; Sürücü, 2018). Sürücü (2018) de ilaçların bağımlılık yapmadığını, ilerde de bu riski oluşturmadığını, büyümede gerilik yapmadığını, kısırlık yapmadığını, çocukları uyuşturmadığını ve her hangi bir organ ya da dokuya zarar vermediğini ifade etmiştir. Öte yandan farklı görüşler de mevcuttur. Şimşek’e (2014) amfetin türü ilaçlar bağımlılık yaptığı için kırmızı reçete ile satılmaktadır ve Lambert ve Hartsough’un 1988 yılında yaptığı araştırma Ritalin isimli ilacı kullanan çocuklarda kullanmayanlara göre iki kat sigara ve kokain bağımlılığı riski oluşturmaktadır. Bu yüzden ilaçsız desteklerin yani psikolojik ve pedagojik yaklaşımların önemi artmaktadır (Yazgan, 2016).

Sürücü (2018) ilaç tedavisine başladıktan sonra DEHB belirtilerinde %70-90 düzelme olduğunu belirtse de bu düzelmenin başlangıçta kalıcı olmadığını vurgulamış ve ilaç verilmediği gün bireyin aynı belirtileri eskisi gibi göstereceğini vurgulamıştır. Bu noktada ilacın bireye öğrenmesi gerekenleri öğretmediğini unutmamak gerekir. İlaç yalnızca bireyin öğrenmesi için uygun ortam yaratmaktadır. O yüzden ilaç kullanıldığı sürede ilacın sağladığı bu firsatı

47

değerlendirerek ilaç tedavisi ile birlikte psikososyal eğitimlerin de uygulanması gerekir. Buradaki önemli nokta ilacın kapsamlı ve bütünsel bir bir tedavinin bir parçası olmasının sağlanmasıdır (Yazgan, 2016). İlaç tedavisinin özellikle davranışçı tadavilerle birlikte uygulanması DEHB de en etkili çözün yöntemi olduğu belirtilmektedir (Ercan, 2017). Brown (2015) da DEHB’nin küçük, orta ve büyük düzeylerde olabileceğini ve makul düzeylerde olan bireylerin buna ilişkin eğitim aldıklarında ve büyük düzeylerde ise ilaç tedavisi aldıklarında tedaviye çok iyi düzeyde cevap vereceklerini ifade etmiştir. Bu durumda her DEHB’li bireyin ilaç tedavisine ihtiyaç duymadığı DEHB’nin olumsuz etkilerinin bireyde büyük oranda görülmesi durumunda verilen psikoeğitimleri desteklemek için gerek duyulduğunda ilaç tedavisinden yararlanılması gerektiği düşünülmektedir. Özetle bireyde var olan DEHB hafif düzeyde ise doktor gerekli gördüğü takdirde ilaç kullanımını tercih etmekte; eğer çocuk orta ya da ağır düzeyde DEHB’ye sahip ise ilaç tedavisi standart olarak uygulanmaktadır (Gümüş, 2015).

DEHB’ye eşlik eden diğer problemlerin varlığı söz konusu olduğunda da ilaç kullanımı hiç bir zaman tek başına yeterli değildir. İlaç tedavisine ek olarak yapılan çeşitli tedavi yöntemleri ile çocuğa göre en ideal ve başarılı tedaviye ulaşılabilinmektedir. (Abalı, 2012). Dalsgaard ve arkadaşları’na (2014) göre ilaç ile desteklenen tedavi uygulayan DEHB’li bireyler hastane ile daha az bağlantı kurmaktadır. İlaç tedavisi uygulanmadan tek başına terapilerin %40 yararı varken ilaçla birlikte uygulanan terapilerin %70 oranda tedaviden sonuç alındığı sonucuna ulaşılmıştır (Yankı, 2016). İlaç tedavisine ek olarak anne baba tutumunun düzenlenmesi, çocuğa öğrenme alışkanlıklarının öğretilmesi sağlanmalıdır. Öğrenme ortamındaki düzenlemeler yapılmadığı takdirde ilacın bireye sağladığı etkililiğin verimli kullanılmamasına neden olunmaktadır (Yazgan, 2016). Anne babaya DEHB konusunda bilgilendirme çalışmasının yapılması ve gerekli ise okul ve evdeki sorunların çözümü için bireysel davranışçı tedaviye başvurulması gerekmektedir (Ercan, 2017).

Benzer Belgeler