• Sonuç bulunamadı

İnsanlar karşılıklı olarak kimi zaman kızgınlıklarını kimi zaman kırgınlıklarını kimi zaman da öfkelerini dile getirebilmekte ve pek çok şeyi aynı anda anlatabilmektedir. Bu süreçte anlatılan her şeyin doğruluğundan söz etmek ise oldukça zor olabilmektedir. Bazen bireyler kime inanıp inanmayacağı konusunda kaosa düşmekte ve karmaşa yaşayabilmektedirler. Bu noktada ise karşısındaki kişiyi yeterince tanıyor olması, aradaki samimiyet ve güven duygusunun gelişmiş olması önem arz etmektedir. Bazen kendisini yeterince tanıdığımızı iddia ettiğimiz bireylerden hiç beklenmeyen davranışlar ile karşılaşabildiğimiz gibi yeterince tanımadığımız birinin anlattıklarını ise şüphe dolu bakışlar ile dinlememiz normal bir davranış olabilmektedir.

Kimi zaman insanlar öfke duydukları kişiler hakkında intikam amaçlı onu karalayan konuşmalar yaparak kendisini üstün gösterip karşıdaki kişiyi küçük düşürme çabası içerisine girebilmektedir. Bu durumda anlatılanlar tehlikeli bir boyuta ulaşabilmekte ancak anlatılanların karalamaya yönelik oluşu dedikodunun inandırıcılığını kaybettirmektedir. Bazen anlatılanlar doğru olmasa da öylesine gerçekmiş gibi anlatılır ki buna inanıp inanmayacağımız konusunda arada kalabilmekteyiz.

Araştırmanın sekizinci sorusunda, katılımcıların dedikoduyu inandırıcı bulup bulmadıkları, dedikoduya inanıp inanmadıkları, görüşlerine etkisinin olup olmadığı konuları üzerine düşünceleri saptanmaya çalışılmıştır.

Dedikodu inandırıcı mıdır? Siz dedikoduya inanır mısınız? Sizin görüşlerinize etkisi olur mu?

“Kişisel özellikler hayatı ve insanları anlama kapasitesi nedir bunlar giriyor devreye ona göre değişir. Kimisi hiçbir şey bilmiyordur hemen inanır. Ama ben çok şüpheci bir insanımdır mesleki etkisi de var tabi ki. Birisi bana bir şey anlattığında

gerçek olmama ihtimalini, bundan hangi çıkarı elde edebileceğini, bunu söyleyenin ona ne gibi faydası vardır. Benim hakkımda konuşulsa ben nasıl savunurdum kendimi diye düşünürüm. Ben pek inanmam, beni kandırmak zordur. Sadece kafamda bir soru işareti, acaba olabilir belki… “( M. G, 29, E )

“Ben gözümle görmediğim hiçbir şey inanmam. Benim görüşlerimi etkilemez. Ben mutlaka araştırırım. 15 yıllık arkadaşım bile getirse önce hakkında dedikodu yapılan kişinin yanına gider konuyu soruştururum. Amacı ne diye düşünürüm.” ( R. Ö, 26, K )

“Dedikoduya inanmıyorum aklıma hemen ölüm geliyor ve hesap vereceğim diye düşünüyorum. Gözümle görmediğim hiçbir şeye inanmıyorum. “( E. Y, 33, K )

“Dedikodu inandırıcı değildir. Güvendiğim birisi getirirse önce araştırırım sonra inanırım. Ancak güvenilir olmayan birisi ise inanmam çünkü insanlar birbirini düşürmek amacıyla yapıyorlar. Görüşlerime etkisi olur. Güveniyorsam güvenmemeye başlarım. Gördüğünün yarısına, duyduğunun hiçbirine inanma diye bir atasözümüz vardır. “( H. E, 26, E )

“Dedikodu bazıları için inandırıcı örneğin falsız yaşayamam diyen bunu hayatının merkezine koymuş insanlar tanıyorum. Ben dedikoduya inanmam. Görüşlerimi etkilemez. Gözümle görmem gerekir. Acaba yaptığı söylediği ifade ile kastettiği nedir amacı nedir? Niyeti öyle olmayabilir. “( K. M, 33, E )

“Eğer karşı tarafı gerçekten iyi tanıyorsam, dedikoduyu getiren kişinin lafını hemen çürütürüm “bence öyle değil” derim. Eğer gerçekten öyleyse “bilmiyorum, boş ver, bizi ilgilendirmez” derim.” ( K. P, 26, K )

Bu altı katılımcının anlatımındaki ortak yön dedikoduya itiraz etmeleri, anlattırmamaları, dinlese de inanmamaları ve anlatanın niyetini anlama çabalarıdır. Dedikoduya inanmayanlar genellikle anlatan kişi de art niyet gören, aynı zamanda anlatımda abartma, yalan konuşma, farklı anlatma faktörleri olduğundan dolayı dedikoduya şüpheyle bakan kişilerdir. Bu yüzden dedikodunun bu kişilerin görüşlerinde, dedikoduya tamamen inananlar kadar etkisinin olmadığı belirtilebilir.

“Asla inanmıyorsunuz ama mutlaka etkileniyorsunuz. İnandırıcılığı da dedikoduyu getiren kişinin inandırıcılığına göre değişebiliyor. Güvendiğiniz biriyse inanma oranı artarken güvenmediğiniz kişiye yönelik yaptığı hatadan dolayı rencide etme çabası içerisine girebiliyorsunuz. Çünkü hayatınız sakız değil insanların ağzında dolansın.”( F. R, 41, E )

“Kiminle konuştuğuma bağlı, eğer karşımdaki kişi çok güvendiğimi, bu asla yapmaz dediğim, başkası hakkında yanlış bir şey söylemez dediğim biriyse inanma oranım artabilir. Ama sıradan biriyle konuşuyorsam he der geçerim dikkate almam. Muhatabım önemli kesinlikle. Görüşlerimi dedikodu zaman zaman etkiliyor diyebilirim. Ufak da olsa bir önyargı oluşturuyor.”( K. K, 26, K )

“Dedikodu insanları yönlendirebilir. Sizin değer verdiğiniz insanların yaptığı dedikodu ise benim için inandırıcıdır. Benim daha sonraki hamlelerimde az da olsa etkiler. Ancak yine de insanın aklında bir şüphe oluyor getiren kişi ile ilgili. Acaba bir çıkar çatışması vs. mi oldu da bu konuyu bana getirdi diye düşünürüm. Tanımadığım, güvenmediğim bir insan getirse beni etkilemez.”( V. G, 41, E )

“Dedikodu yapıldığında aslında şunu düşünüyorsunuz, bunu bana söylüyorsa başkasına da söylüyordur. Sağlam bir yere oturmaz. Kimin hakkında dedikodu yapıldıysa onda, malzeme olan kişi buna inanır. Hem getiren kişinin hem de hakkında konuşulan kişinin konumu önemlidir. Kişinin konumu da merakı artırır.

Güvenmediğin birisi getirdiğinde karşılığını bulmaz. Güvendiğin birisi seni korumak adına da o bilgiyi getirebilir. Yine de soru işareti bırakacak şekilde inanırsın. Tümden bir kabul olmaz. Çünkü kişinin süsleyerek getirdiği bir şeydir. O yüzden bir araştırmaya ihtiyaç duyulur.”( S. D, 42, K )

“Dedikodu kesinlikle inandırıcı çünkü konuşan da inanıyor, dinleyen de inanıyor. Bende çoğunlukla inanıyorum dedikoduya. Güvendiğimi birisi bilgiyi getirdiğinde inanırım ve o kişiye karşı daha temkinli olurum. Güvenmediğim birisi getirdiğinde ise sorgularım, emin misin, ciddi bir günah bence konuşma. Özellikle genç kızlar hakkında konuşulduğunda hemen konuyu kapatırım. Dinimiz zinayı görsen de düşün diyor, o kadar ağır bir günah da temkinli olmayı öğütlüyor. Okulda da böyle oluyor. İki öğretmen konuştuğunda hemen aralarında bir şey var olarak algılanıyor.”( Y. G, 38, K )

“Dedikoduyu yapan kişiye bağlı, çok inandırıcı sözlerle karşılaşırsanız yeri gelir, çok rahat inanabilirsiniz. Dedikoduya inanırım ancak tasvip etmiyorum. Dedikodu yapanı, dedikoduyu sevmiyorum. Bazen kendimi dedikodunun içerisinde gördüğüm zamanlar olabiliyor. Olayın dedikodudan ibaret olduğunu duyduğum an açıkçası duyduğum sözlerden dolayı utanç duyar ve keşke söylemeseydim, duymasaydım derim. Bir nevi haksızlık ettiğimi düşünürüm. Dinlemek bile beni rahatsız ediyor. Gözümle görsem bile inanmak istemediğim şeylere inanmam. Böyle bir şeyi yokmuş olarak görürüm. O insanı rencide etmemek, saygı duymak, empati yapmak nedeniyle inanmam. Dedikodunun yasak olduğu bir inanca sahipsek uhrevi yaptırımını da düşünerek böyle bir ortamda bulunmaktan ve dedikodu yapmaktan korkarız. “( E. P, 38, E )

“Söyleyen kişi güvenilir bir kimse mi daha önce bu konuda sabıkalı birisi mi ve getirdiği deliller somut mu ona bakarım. Öyle bile olsa yine de bir süzgeçten geçiririm tabi ki. Görüşümü değil ancak bakış açımı değiştirir. Biraz daha tedbirli olurum. Bana anlatılan yanlışını bir nevi gözlemlerim. Bakarım böyle bir hareketi

var mı ki bazen bu gözlemleme sırasında bile pişman olurum keşke yapmasaydım derim.”( M. Ç, 35, E )

“Anlatan kişinin bir yeteneği varsa inandırıcılık konusunda etkili olabiliyor. Yani bir seminer mi versen yoksa dedikodu mu yapsan daha etkili olur inandırıcılık konusunda kesinlikle dedikodu daha çok etkili olur. Eğitimli insanların görüşlerine etkisi bir nebze olsa da araştırma ihtiyacı duyarken, eğitimsiz kesimin görüşlerine etkisinin fazla olduğunu düşünüyorum. Örneğin bir öğrenci getirirse inanmam, ama bir öğretmen getirirse inanabilirim. Yine de araştırma ihtiyacı duyarım.”(M.E,33,K )

“Sürekli aynı kişiler ve aynı konu hakkında konuşulunca dedikodunun inandırıcılığı da artıyor. Biri abartıyor, diğeri yalan söylüyor ancak herkes aynı şeyi yapamaz diyorsunuz ve inanıyorsunuz. Tabi ki görüşlerinize etki ediyor. “(K.K,25,K)

“Aldığım eğitim, Allah resulünün ifadelerini düşünerek bana gelen bilgiyi araştırırım ve sağlıklı bir bilgiye ulaşıncaya kadar ona inanıp inanmayacağıma karar veririm. Bana bu haberi getiren bir kişi değil Allahtan korkan üç dört kişinin ağzından aynı şeyi duymam bizzat hakkında konuşulan kişi ile görüşmem gerektiğini düşünürüm. Haberi araştırırken de ben bir dedikoduya fitneye sebep verecek konuma düşmemeliyim buna dikkat ederim. Dedikodunun görüşlerim üzerindeki etkisi kişiden kişiye göre değişir. Beklemediğim bir kişi ile ilgiliyse tabi ki bir kırgınlık oluşur. Ama yanılmışsam bu konuda özür dilemesini de bilirim. “( M. B, 33, E )

Katılımcıların geneli dedikoduyu anlatan kişinin özellikleri nedeniyle inandırıcı bulmaktadır. Toplumda saygın bir konumu olan, güvenilen, değer verilen kişilerin anlattığına inanılırken, sürekli konuşan, güven vermeyen kişilerin anlattıklarına ise inanılmamaktadır. Diğer önemli nokta ise anlatılan olayın gerçeklikle ne kadar bağlantılı oluşudur. Anlatılan sıra dışı, sıkça karşılaşılmayan olaylara dinleyici genellikle şüpheyle yaklaşmaktayken, dedikodusu yapılan kişinin

anlatılan konuyla bağının olma ihtimali, o olayı yapabilmesinin beklenmesi, anlatımın inandırıcı oluşu, heyecanlı konuşma tarzı, anlatana duyulan güven ve dinleyici ile hakkında dedikodu yapılan kişinin arasındaki bağın güçsüz olması dedikodunun inandırıcılığını etkileyen özelliklerdendir. Dinleyici ile dedikodusu yapılan kişinin bağları kuvvetli olduğu takdirde dinleyici olaylara inanmamakla birlikte anlatana çeşitli itirazlarda bulunabilmekte, hatta savunmaya bile geçebilmektedir. Katılımcıların dedikoduya inanmaları ile ilgili vurguladığı bir diğer şey ise dedikodunun zamanlamasındaki tutarlılıktır. Dedikodu genellikle karşıdakinin inanmasının kolay olacağı hassas zamanlarda ve gündemde olan konulardan seçilerek anlatılır. Dinleyici gündemde olan dedikoduya inanıp ona sahip olmak ister. Katılımcıların birçoğu dedikoduya inanmak ve görüşlerine etkisinin olması sorularına aynı cevapları verdiklerinden yanıtlarını tekrarlamamışlardır. Bunun nedeni ise genellikle inanılan dedikoduların görüşe etkisinin olmasıdır. Ancak biraz daha ileri gidip inanılmayan dedikoduların da görüşlere etkisinin olduğunu söyleyebiliriz. Katılımcıların bir kişi hakkında yapılan dedikodular yalan dahi olsa, hakkında konuşulan kişiyi gördüğü zaman aklına onun hakkında söylenenlerin geldiğini söylemesi her ne kadar görüşlerine etkisi olmadığını belirtse de o dedikoduyu dikkate aldığını dikkate alınan dedikodunun ise ister istemez kişinin görüşlerine etki edebileceği sonucuna ulaşılmıştır.

Katılımcıların cinsiyet, yaş, geniş-çekirdek aile yapısı, kent/kırda yaşam ve kendisi/ailesinde din eğitimi alma durumunun dedikodunun inandırıcı olup olmadığı, dedikoduya inanıp inanmadıkları, görüşlerine etkisinin olup olmadığı konuları üzerinde herhangi bir etkisin olmadığı ancak eğitim seviyesinin ve mesleki konumun örneğin polis olan bir katılımcının görüşlerinin dedikoduya inanıp inanmama durumu üzerinde etkili olduğu ayrıca kendisi ya da ailesinde din eğitimi alan kişilerin dedikoduyu inanmadıkları ve görüşleri üzerinde etkisinin olmadığı bulgusuna ulaşılmıştır.