• Sonuç bulunamadı

Değerli/ Kıymetli TaĢlar

III. BÖLÜM: ANADOLU SAHASI TÜRK MASALLARINDA TAġ

11. Değerli/ Kıymetli TaĢlar

Ġnsanoğlu, zenginliğin iĢareti, sağlıklı yaĢam için bir araç veya güzelliğin ifadesi olarak kabul ettiği kıymetli taĢlara karĢı daima ilgi duymuĢtur. Bu ilgi, onun sadece bu taĢlara sahip olma isteğiyle sınırlı kalmamıĢ; onların hassaları ile ilgili bilgi edinme yoluna gitmesine sebep olmuĢtur. Hatta denilebilir ki bu taĢlarla fazla meĢgul olma neticesinde, onlara duyulan merak, onların etrafında birtakım inanç ve adetlerin ortaya çıkmasına da zemin hazırlamıĢtır (Kırbıyık, 2007: 62).

Günlük hayatımızda önemli bir yere sahip olan, değerli taĢlar halk anlatılarında da karĢımıza çıkmaktadır. Bu anlatmalar içerisinde önemli bir yere sahip olan masallarda da değerli taĢlar sıklıkla yer almaktadır.

105 Anadolu sahası Türk masallarında incelenen metinler arasında “değerli/kıymetli taş” ifadesinin geçtiği örneklerden ilki Elâzığ masallarında yer alan “Bir Kolu GümüĢ Bir Kolu Altın Kadın” masalında geçmektedir. Davetsiz misafir olarak bir eve gelen atlı bir adam, atının ve kendisinin çok aç olduğunu söyler; ev sahibinden yardım ister. Evin hanımı da hizmetçisine gelen kiĢiyi misafir odasına almasını ve ona yemek vermesini söyler. Atlı, sabah giderken teĢekkür mahiyetinde kapların içine iki tane taĢ bırakıp gider. Hizmetçisi durumu evin hanımına anlatınca evin hanımı Ģöyle der:

“Yatağı tekrar içeri alma, namahrem yattı, orada kalsın, taşlara elini vurma, orada kalsın. Adam hacca gitti, darda kalırsak elimizde bulunsun.‟” (Günay, 2011: 81). Örnekte

misafir, evinde ağırlayanlara teĢekkür etmek amaçlı iki tane taĢ bırakmıĢtır. Bu taĢın kıymetli, maddi anlamda değerli bir taĢ olduğu, “Darda kalırsak elimizde bulunsun.” ifadesinden de anlaĢılmaktadır.

Değerli taĢın yer aldığı diğer bir örnek Erzurum masallarında geçmektedir. Masal da çiftçilik yapan adam tarlasını sürerken parlak bir taĢ bulur. TaĢın ne taĢı olduğunu anlamaz, akĢam olunca eve götürür. Karısı taĢı alıp rafa koyar. Gece uyandığında görür ki taĢ ıĢık gibi parlamaktadır. Sabah olunca kadın taĢı alıp bir tüccara götürür. Tüccar buna paha biçemeyeceğini söyler. Kadına, bu taĢın padiĢaha mahsus bir taĢ olduğunu söyler. Kadın da kocasına bunun padiĢaha mahsus bir taĢ olduğunu söyleyince adam sabaha kadar uyuyamaz. Sabahleyin kapısının önünden geçen bezirgâna nereye gittiğini sorar. Ġstanbul’a gittiklerini öğrenince taĢı padiĢaha gönderir. PadiĢah da adama hediye olarak bir kasa lira gönderir. (Seyidoğlu, 2016: 369, 370). Örnekte masal kahramanının tarlayı sürerken bulduğu taĢ öyle değerlidir ki tüccar ona paha biçemez. TaĢın kıymetini ifade etmek için padiĢaha mahsus bir taĢ olduğu söylenmektedir. Masallarda padiĢah, en güçlüyü, en zengini ifade eder. PadiĢahın sahip olacağı taĢa da normal kiĢilerin paha biçmesi mümkün değildir.

Bir baĢka değerli/kıymetli taĢ ifadesinin yer aldığı örnek ise masalda Ģöyle yer almaktadır:

“Kervanbaşı ağaçta bağlı bir insan görünce hemen koşup sultanın yanına gelmiş. Bakmış ki üstü yırtılmış, saçı başı dağılmış, güzel bir kız… Elbisesinin kumaşları hep ipekliden… Kulağında, boynunda, ellerinde hep kıymetli taşlardan küpeler, bilezikler, yüzükler, gerdanlıklar var…” (Tezel, 2017: 429). Bu örnekte de kıymetli taĢların, küpe,

106 Diğer bir kıymetli taĢ ifadesinin geçtiği örnekte; masal kahramanı kız evine giren bir kediye iyilik yapar. Kedinin yattığı yeri toplayıp düzeltirken yumurtadan büyük bir taĢ bulur. Artık her akĢam kedi peyda olur, gece kalır, sabah olmadan da gider. Her gün kız kedinin yattığı yerde kocaman bir taĢ bulur. Bu durum on, on beĢ gün boyunca devam eder. TaĢlar birikince kız, taĢları göstermek için kuyumcuya gider. Kuyumcu ilk baĢta kıza, taĢı koynuna sokup oradan gitmesini söyler. Daha sonra kızın peĢinden gidip onu o kıyafette herkesin hırsız zannedeceğini söyler. Kızı evine götürüp karısıyla birlikte üstüne baĢına çekidüzen verirler. Kızın yanına cariyeler, lalalar binip tekrar bedestene giderler. Arabadan “Kuyumcu Mehmet

Efendi aranıyor.” diye seslenirler. Kuyumcu Mehmet Efendi kızın ilk gittiği kuyumcu imiĢ.

Daha sonra kız, kuyumcuya “Mehmet Efendi, lütfen bu taşı satın.” der. TaĢı alan Mehmet Efendi taĢı çarĢıdaki kuyumculara gösterir. Geri dönüp kıza:

-Hanımefendi, bu taşın kıymetine çarşıdaki bütün esnafın kasalarındaki para yetmiyor,

der. Kız da Mehmet Efendi’ye:

-Ne kadar verebilirseniz razıyım, der. Bunun üzerine Mehmet Efendi, iki araba dolusu altın yükleyip getirir, kıza teslim eder (Boratav, 2015: 76, 77). “Benli Bahri” adlı masalda geçen bu örnekte yaptığı iyiliğin karĢısında kedi tarafından kendisine bırakılan değerli taĢları kuyumcuya götüren kıza kuyumcunun verdiği tepki dikkat çekicidir. TaĢ, o kadar kıymetlidir ki o kıyafette dolaĢan birinin ona sahip olmasının mümkün olmadığını, herkesin onu hırsızlıkla suçlayacağını dile getirir. TaĢın kıymeti masalda bu Ģekilde ifade edilmektedir.

Buraya kadar verilen örnekler incelendiğinde maddi açıdan kıymetli olan, kahramanın zengin olmasını sağlayan bu kıymetli taĢların, özel isimleri belirtilmemiĢtir. Anadolu sahası Türk masallarında incelenen metinler ele alındığında özel adları olan değerli taĢlar da karĢımıza çıkmaktadır. Bu özel, kıymetli taĢlar ile ilgili örnekler aĢağıdaki gibi sıralanabilir. Ġlk örnek GümüĢhane masallarında aĢağıdaki Ģekilde geçmektedir:

“O dağın üzerinde de hep elmas, inci cevahir, altın dolu imiş. Kadın aşağıdan bağırır: „Melikşah, o yanındaki taşlardan topla da aşağıya at.” (Sakaoğlu, 2002: 398). Bu

örnekte; elmas, inci, altın gibi madenler için “taĢ” ifadesi kullanılmıĢtır. Bu kıymetli taĢlar hakkında aĢağıda bilgiler verilecektir.

KIRBIYIK’tan elde edilen bilgilere göre elmas, bilinen en sert mineraldir. ÇeĢitli renklerde olabilir; ancak en değerli olanı saydam ve renksiz olanıdır. Sert madenlerin ve taĢların kesilmesinde kullanılmaktadır. Ġnci ile ilgili ise Ģu bilgileri vermiĢtir: “İnci, sadef

107

denilen deniz hayvanının karnında oluşur. İnanışlara göre, nisan ayında sahile çıkan sadef, yağmur damlasını yutup denize döner. Denizde tuzlu su ortamında bu saf yağmur tanesi hayvana ıztırap verince, sadef bunun acısından kurtulmak için bir sıvı salgılar. Bu sıvılar katılaşarak birbiri üzerine · yapışır ve böylece inciyi oluşturur.” (Kırbıyık, 2007: 63, 65).

Masalda geçen diğer bir maden ise altındır. Altın ise herkesin bildiği gibi maddi açıdan oldukça değerli, önemli bir madendir ve masalda değerli taĢ olarak karĢımıza çıkmaktadır.

Masallarda geçen diğer bir kıymetli taĢ ifadesi ise “cevahir” dir. Cevahir, cevher kelimesinin çoğuludur ve kıymetli taĢları ifade etmek için sıkça kullandığımız sözcüklerden biridir. Cevahir taĢı, Ģeklinde masalda geçen ifadenin yer aldığı birkaç örnek ise Ģu Ģekilde aktarılabilir:

“Ahmet çamın dibinin su ile dolu olduğunu görür. O çamın sahibi de bir devmiş, suyun içinde de cevahir dolu imiş. Ahmet oradan suyu doldurur, mendiline de oradaki taşlardan bir avuç doldurur: „Bunları bizim hanıma vereyim.‟ diye.” (Sakaoğlu, 2002: 424,

425). “Çoban Ahmet” adlı masalda cevahir taĢı, devin sahip olduğu kıymetli taĢlar olarak karĢımıza çıkmaktadır. Masalın devamında kız, taĢların çok kıymetli olduğunu anlar ve padiĢaha hediye olarak gönderir. Burada cevahir taĢlarının kıymeti, daha önceki bir örnekte olduğu gibi padiĢaha hediye edilmesiyle anlatılmaktadır.

Ağız özellikleriyle verilmiĢ bir baĢka masal metninde tespit edilen cevahir taĢı örneği ise Ģöyledir:

“Bu elini cevine atır, cevindeki daşı çıhardır. Padişahın kiçih oğlu yanındaydı. Deyir „Bunu ala verim sana oynat.‟ deyir. „Uşahdı ağlamasın.‟ Çıhır gelir. Gedende, padişah bu uşağın elindeki daşa bahir. Bahır ki, bu „Lal-ı cevahir‟ daşıdı. Bunun emsali dünyada yohdu.” (Aslan, 2017: 171). Bu örnekte kıymetli taĢ için “lal-ı cevahir” ifadesi

kullanılmaktadır. Bu taĢın değerini anlatmak için de dünyada eĢi benzeri olmadığı söylenmiĢtir.

Cevahir taĢı ile ilgili örnekler incelendiğinde değerine paha biçilemeyen kıymetli taĢlar için kullanıldığı görülmektedir. Bu taĢlar, padiĢah gibi zengin, önemli bir kiĢi veya olağanüstü bir kahramana ait olacak değerdedir.

Masallarda geçen özel isimli değerli taĢlardan bir tanesi de yakuttur. KIRBIYIK’ tan elde edilen bilgilere göre yakut taĢı ile ilgili aĢağıdaki bilgiler verilebilir:

108 Kırmızı, sarı, gökrenk, beyaz mehtabı olmak üzere dört çeĢit renkte olur. En kıymetlisi kırmızı, Ģeffaf nar tanesine benzeyen renkteki yakut taĢıdır. Bu taĢa Behremanı, Behreman, Bahramen derler. Yakut ile ilgili Ģu özelliklere ve inanıĢlara ulaĢılmıĢtır:

Yakut taĢı ateĢe dayanıklıdır; ateĢte erimez. Bütün taĢlardan ağır olma özelliğine sahiptir. Elektriği bir iki saat bünyesinde muhafaza edebilir. Boğaza asılırsa vesveseye iyi gelir. Emildiğinde ise harareti keser. KıĢın suya atılırsa su donmaz (Kırbıyık, 2007: 72).

Yakut taĢının geçtiği örnekler ise masalda Ģöyle yer almaktadır:

“Şu kara başımı onun yoluna koydum; ta nerelerden kalktım geldim, gayrı ölmek var, dönmek yok benim için. Yakut taşını çöl çöl arayıp tarayacağım; bulursam bulurum, bulamazsam talihime küserim ama Nartanesi‟ ne küsmem!‟ der.” (Güney, 1992: 163).

Masalda Ģehzade, sevdiği Nartanesi’nin Ģartlarından biri olan kaybettiği yakut taĢını aramak için çöllere gider. Kıymetli bir taĢ olduğu bilinen yakut taĢı, masalda bu Ģekilde karĢımıza çıkmaktadır.

Yakut taĢının geçtiği diğer bir örnek ise:

“Küçük Sultan düşünmüş, taşınmış: „Bu kapı ardına kapanıp kalmaktansa…‟ demiş; daha da kafasında ne kurduysa kurmuş; doğduğu yere dönüp babasının sarayı karşısına bir saray kondurmuş yakut taşından; içini de döşetmiş Hint kumaşından…” (Güney, 1992: 369).

Bu örnekte de masal kahramanı, padiĢah babasının sarayının karĢısına bir saray yaptırır. Sarayın Ģatafatını ifade etmek için ise yakut taĢlarından yapıldığı söylenmektedir.

Masallarda geçen bir diğer kıymetli taĢ ise zümrüt taĢıdır. Yine KIRBIYIK’ tan elde edilen bilgilere göre zümrüt taĢı ile ilgili Ģunlar söylenebilir:

Zümrüt taĢı, yeĢil renkli beril kristali olan değerli bir taĢtır. Hakkındaki inanıĢlardan bazıları Ģöyledir: Üzerinde bu taĢı bulundurmak, göz ağrısından korunmayı sağlar. Ona bakanların gözüne parlaklık verir. Zümrüt taĢı, zehirlenmelerde panzehir olarak kullanılır. Yılanların gözlerine tutulduğunda ise onları kör eder. Sara hastalığına ve melankoliye iyi gelir (Kırbıyık, 2007: 73).

Zümrüt taĢının geçtiği masal örnekleri ise Ģöyle aktarılabilir:

“Evlerinin de eve benzer yeri yok ne kapısı var girilir ne bacası var çıkılır; köstebek yuvası gibi şeyler. Ama kapılarının eşiğinde ya bir ya iki zümrüt taşı! Meğer ışım ışım

109

ışıldayan bu taşlar değil miymiş?!” (Güney, 1992: 255). Bu örnekte zümrüt taĢı etrafını

aydınlatacak kadar parlayan bir taĢ olarak yer almaktadır.

Masallarda yer alan kıymetli taĢlar incelendiğinde ilk örneklerde, özel bir adı olmayan, kıymetli olduğu masal içerisinde geçen sözlerden anlaĢılan taĢlar geçmektedir. Daha sonra verilen örnekler ise masalda geçen adı belli olan madenlerin geçtiği örneklerdir. Burada elmas, inci, yakut ve zümrüt gibi madenler; değerli taĢlar Ģeklinde masallarda yer almaktadır.

Benzer Belgeler