• Sonuç bulunamadı

2.3. Gelişmekte Olan Ülkelerin Vergi Sistemleri İçin Reform Önerileri

2.3.5. Değerlendirme

Vergi reformunun amacı sadece vergiyi tabana yaymak ve vergi sisteminde sağlanan kamu harcamalarını finanse etmek için uygulanan bir sistemden ibaret değildir. Devlet kamu harcamalarını finanse ederken bir yandan da vergileme ilkeleri içinde yer alan basitlik, eşitlik, adalet ve etkinlik gibi ilkeleri de kapsayan bir vergi reformuna ihtiyaç duyarak sistemi oluşturmaya çalışmaktadır.

Küresel rekabetin etkisi son yıllarda hem dolaylı vergileri hem de dolaysız vergi oranlarında yaşanan artışlar ekonomi üzerinde ‘aşırı yük’ olarak adlandırılmaktadır. Ekonomi üzerinde oluşan aşırı yükü etkinlik maliyetine bağlamak mümkündür. Oluşan etkinlik maliyetini vergi tarifelerinde yapılacak değişikliklerle azaltmak ya da artırmak mümkündür.

45https://www.tbmm.gov.tr/tutanaklar/KANUNLAR_KARARLAR/kanuntbmmc026/kanuntbmmc026

Önemli hususlardan biri olan vergi tabanının dar olması da aslında etkinlik maliyetinden kaynaklanmaktadır. Vergi tabanında oluşan darlığı üç şekilde sınıflandırabilir. Birincisi, vergi sisteminin ülke içindeki yeri ve düzeyidir. Türk Vergi Sistemi sınıflandırılırken vergiler gelir üzerinden alınan vergiler ile harcamalar üzerinden alınan vergiler üzerine kurulmuştur. Bireylerin servetleri de gerekli ve yeterli ölçülerde vergi oranlarına tabi tutularak vergilendirilmektedir. İkincisi, vergilerin sınıflarına göre darlığı ve genişliğidir. Örneğin gelir vergisinde, geliri belirlerken kaynak teorisinden net artış teorisine geçilememesinden kaynaklanan sorun aslında verginin tabanının dar olmasından kaynaklanmaktadır. Ayrıca geliri etkileyen unsurlar arasında yer alan sermaye kavramından elde edilen gelirlere istisna tanınması vergi tabanını daraltma sorununu da ortaya koymaktadır. Vergi tabanını daraltan diğer bir vergi türü ise KDV olmaktadır. Bu vergi türünde de finans tarafının KDV dışı tutulması vergi tabanının daralmasına yol açan diğer bir vergidir. Üçüncüsü ise vergiyi tabana yayma konusu üzerinde gerekli uygulama ve analizlerin yapılması sağlanmasıdır. Vergi mevzuatında yer alan vergi tabanının genişletilmesi kanun olarak yürürlükte olmakla beraber uygulamada da vergiye uyumu ve mükellefler üzerinde vergi yükü oluşmaması konusunda özen gösterilmelidir. Devlet GSMH’ya katkı sağlaması açısından vergi oranlarında bir artışa gidebilir. Bu artışa bağlı olarak bir takım vergi vermekle yükümlü olan vergi grupları ağır vergi yükü altında kalabilirler. Oluşan ağır vergi yükü vergi sisteminde vergi kayıplarına ya da denetimsizliğin azalmasına sebebiyet verebilir.

Vergi sisteminde yaşanan değişimler sosyal alanda da etki göstermektedir. Vergi sisteminin amacı sadece gelir dağılımını sağlamak değildir. Bunun yanında vergilemenin siyasi kriterlere uygun olarak da yapılması gerekmektedir. Vergi sistemini oluştururken esas olarak vergilemeyi bireylerin ödeme güçleri dikkate alarak düzenlenmelidir. Türk Vergi sistemi incelenirken harcamalar üzerinden alınan vergilerin hem vergi sistemi içindeki payı hem de mükellef üzerindeki etkileri büyüktür. Bu vergi sistemi içinde yer alan diğer bir vergi türü olan servetler üzerinden alınan vergilerin ise vergi gelirleri arasındaki payı biraz daha düşüktür. Gelirler üzerinden alınan vergilerde ise sistem içindeki payı düşük olmasına rağmen vergi sistemi içindeki etkisi yüksektir. Buna bağlı olarak gelir vergisi ücret vergisine

dönüşmüş sayılmaktadır. Gelir vergisinin bu hali ülkenin ekonomisinin gelişmişlik düzeyini de belirlemektedir.

Yukarıda bahsedilen bütün olumlu – olumsuz etkiler aslında Türk Vergi sistemi içerisinde vergi reformunun vazgeçilmez bir tarafını göstermektedir. Bu vazgeçilmezin yanında vergi reformunu sağlayacak iki önemli ön şart bulunmaktadır. Bunlardan ilki, devletin demokratik, sosyal devlet olması yönünde çıkarılacak reformlar ikincisi ise, harcamalardan kaynaklanan reformlardır. Eğer vergi sistemi içinde mali, siyasi, sosyal ve kültürel alanlarda düzenlemelerin yapılmasını sonraya bırakılması mükellefler üzerinde vergi yükünü artırıcı bir etki yaratacağından bu da ekonomiye olumsuz ve uygulanacak vergi reformlarında başarısızlıkların oluşmasına sebebiyet verecektir.

Türkiye‟de yapılan reformları genel bir bakışla yorumlarsak yapılan reformlarda hedeflerin şunlar olduğunu söyleyebiliriz46:

Vergilerin daha geniş tabandan daha düşük oranlar şeklinde alınması amaçlanmıştır.

Vergi uygulamalarında basitlik, etkinlik ve eşitlik arzulanmıştır.

Dolaysız vergilerden dolaylı vergilere, dolaysız vergiler içinde de gelir vergisinden kurumlar vergisine doğru bir kayma sağlanmıştır.

Gelir vergisi tarifesinin yüksekliğinin %25-%55 aralığından, %15-40 aralığına indirilmesi yani artan oranlı verginin düşürülmesi olumlu bir gelişmedir. Ancak adam başına geliri bizden on kat daha fazla olan ABD de gelir vergisi tarifesinin %5-%28 aralığına indirilmiş olmasına rağmen, bizim daha yüksek bir tarifede ısrarımız; gelir vergisinin arkasında yatan gelirin marjinal faydasının düştüğü teorisi ile taban tabana zıt bir uygulamadır. Ayrıca, bizim ABD den daha yüksek bir tarife ile geliri ve özellikle tasarrufları vergilendirmemiz; Türkiye de sermayenin, ABD ye bakışla daha bol olduğu varsayımını davet eder. Kaldı ki ABD, bu daha düşük tarifeyi, 5000 $ lık bir asgari geçim indiriminden sonra uygulamaktadır. Dolayısıyla, yeni haliyle bile asgari geçim indirimi

46 Metin TAŞ, "Türkiye'de Vergi Gelirlerinin Artırılmasına Yönelik Önlemler", Kamu Kesimi Finansman Açıkları, İ.Ü.İktisat Fak. Yayın No:554, Maliye Araştırma Merkezi Yayın No:80,

olmayan Türk Gelir Vergisi tarifesi de, OECD ülkeleri arasında en dik efektif tarife olmaya adaydır47.

Buna rağmen 4369 sayılı yasanın beraberinde getirdiği olumsuzlukları şöyle sıralamak mümkündür48;

Vergi oranları düşürülmesine rağmen mükellefler yasaya yine de tepki göstermişlerdir,

Geçici vergi gibi direnci kaybolmuş vergilere, yapılan değişiklikler sonrasında, direnç oluşturulmuştur,

Tahsilât oranları düşmüştür,

Vergi tabanları genişleyeceğine artmıştır, Ekonomi daralmıştır.

Bunun dışında, Türkiye’de KDV ve ÖTV vergilerinin vergi sistemine girmesiyle birlikte dolaylı vergilerin toplam vergi gelirleri içindeki payı %60‟lara yükselmiştir. 1997 yılı itibarıyla gelir ve kurumlar vergisinin toplam vergi gelirlerine oranı %27.4 olan Türkiye, bu oran ile OECD ve Avrupa Birliği (AB) ortalamalarının gerisinde kalırken, mal ve hizmetlerden alınan vergiler itibarıyla söz konusu ortalamaların üzerinde bir orana (%37.1) sahip olmuştur49.

Yedinci Beş Yıllık Kalkınma Planıyla da vergi alanında kabul edilen temel strateji “……..tüketim vergilerine ağırlık veren.…….bir sistem oluşturmak olmuştur. Ancak harcama ve tüketim vergilerine ağırlık veren bir vergi sisteminin sosyal maliyetleri vardır. Böyle bir vergi sistemi, vergi yükünün dar ve sabit gelirliler üzerinde daha ağır bir biçimde hissedilmesine; zaman içinde gelir ve servet dağılımının bozulmasına yol açacaktır. Bu da toplumsal sınıflar arasında gelir çekişmelerine ve hatta daha büyük ölçekli huzursuzluklara yol açabilecektir50.

47

Güneri AKALIN, Kamu Ekonomisi, Akçağ Yayınevi, Ankara,2000,s.5

48Mesut KOYUNCU, Örtülü Sermaye Örtülü Kazanç Dağıtımı ve Uluslar arası Transfer Fiyatlandırması,1.baskı,Maliye Uzmanları Derneği Yayınevi ,2005, s.8-15

49 Seyhun DOĞAN, “Türkiye’de Vergi Yükünün Gelişimi (1998’lerden 2000’e)”, Vergi Dünyası

Dergisi, Şubat 2002, Sayı 246, s.3

50Genç Osman YARAŞLI, Türkiye’de Vergi Reformu, TC Maliye Bakanlığı APK Kurulu Başkanlığı, Yayın No:2005\367,Ankara,2005, s. 83

Sonuç itibariyle vergi sistemine bağlı yaşanan bir takım olumsuz etkenlerden biri olan vergi tabanının dar olması gerek mükellefler ve tüzel kişiler üzerinde vergi oranlarının artış göstermesinden kaynaklanan fazla vergi verme etkisi gözlemlenirken gerekse milli hasılayı etkileyen olumsuz durumlar doğurmaktadır.

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

TÜRKİYE’DE VERGİ REFORMUNUN YILLARA GÖRE GELİŞİMİNİN İNCELENMESİ

3.1. Türkiye’de Vergi Reformunun Gelişimi

Bu bölümde çeşitli amaçlara yer verilmektedir. Bunlardan en önemlisi Türk vergi sisteminin yıllar içinde değişimini tanımlamak ve tarihsel olaylar içinde derinlemesine incelemek olmuştur. Diğer önemli unsur ise siyasi güçlerin vergi reformlarında yaşanan dalgalanmaları azaltmaya çalıştıkları görülmektedir. Bu bölümde mümkün olduğunca reformların etkisi analiz edilmeye çalışılmıştır. Türkiye’de vergi reformlarında esas amaç modern gelir vergisini geliştirmek, etkili bir vergi sistemi kurmak ve etkin bir vergi idaresini oluşturmak için çabasına özellikle önem vermesidir. Bu çalışmalar ne kadar başarılı olduğu incelenmeye çalışılmıştır.