• Sonuç bulunamadı

DEĞERLENDİRME VE SONUÇ DEĞERLENDİRME VE SONUÇ DEĞERLENDİRME VE SONUÇ

4. DEĞERLENDİRME VE SONUÇ 4. DEĞERLENDİRME VE SONUÇ 4. DEĞERLENDİRME VE SONUÇ

Milletler dillerinin yeni yetişen nesillere öğretilmesine büyük önem verirler. Çünkü dil, bir milletin ortak ruhunu yansıtan ve millî benliği muhafaza ederek onu yok olmaktan kurtaran en önemli müessesedir. Bu nedenle öteden beri dil eğitimi alanında kafa yoranların ortak amacı, Türkçenin doğru ve güzel kullanılmasını sağlamak olmuş, bu amaç doğrultusunda yıllar süren araştırmalar yapılmış ve Türkçe öğretimine dair pek çok eser verilmiştir.

Çalışmamızın temelini oluşturan Bâdi Nedim ve Mustafa Nuri’nin Usul-i Tahrir adlı eseri de Türkçe öğretiminin özellikle yazılı anlatım sahasına dair genel kaideleri ortaya koyan hacimli bir eserdir. Eserin tamamı ele alındığında, eserde doğrudan olmasa da dolaylı olarak gerek sözlü gerekse yazılı anlatım hususunda, öğrencilere istenilen vasıfların kazandırılması için takip edilmesi gereken yolların izah edildiği görülür. Daha ziyade yazılı anlatıma yer verse de eserin genel olarak Türkçenin doğru ve etkili kullanımını öğretmeyi hedef aldığı anlaşılmaktadır.

Esere göre, güzel yazmada çok okumanın ve okuduklarını dikkatle incelemenin payı büyüktür. Daha sonra uygulamaya ağırlık verilmeli, en etkili ve en doğru biçimde yazmaya gayret edilmelidir. Ayrıca tekrar takrar yazmak, hata ve eksiklikleri yavaş yavaş düzeltmek de oldukça faydalı olacaktır.

Dilimizi doğru kullanmanın ilk şartı, Türkçenin dilbilgisi kaidelerini doğru ve eksiksiz bir şekilde öğrenmektir. Sözlü anlatımda olduğu gibi, yazılı anlatımda da amaç; duygu, düşünce ve hayallerin muhatabınca kolay ve doğru anlaşılabilmesi olduğundan dilbilgisi kurallarını tam olarak bilmek kişinin bu amaca daha kolay ulaşabilmesini sağlayacaktır.

Anlatımda başarıya ulaşabilmek için daima planlı yazmalıdır. Anlatılacakların önceden zihinde tertiplenmesiyle, konu dışına çıkmadan yazmaya muvaffak olunur. Eser bir sonuca bağlanarak eserin yazılış amacına ulaşılmış olur.

Bütün bunlara ilaveten güzel yazı yazabilmek için, telaffuzu müşkil kelime ve tamlamalar, anlatıma katkısı olmayan gereksiz kelimeler ile haddinden uzun cümleler kullanılmamalıdır. Arapça ve Farsça kelimelerle dolu ifadelerden, çok sayıda bağlaç kullanmaktan kaçınmalı, sade bir dille özlü yazılar yazılmalıdır. Tabii, akıcı ve anlaşılır yazmalı, sözü uzatmaktan daima kaçınmalıdır.

Ayrıca eserde sosyal hayatta daima ihtiyacı duyulacak, mektuptan dilekçeye kadar bütün resmî ve hususî yazı türleri hakkında bilgiler verilmiş, güzel ve kusurlu örnekler üzerinde kıyaslamalar yapılarak her konu teferruatlı bir şekilde ele alınmıştır.

Bütün bunlar dikkate alındığında, eserde üzerinde durulan esasların sadece yazılı anlatıma dair genel kaideler olmadığı, genel olarak Türkçenin güzel kullanılmasına katkı sağlayacak hususlar olduğu anlaşılmaktadır.

Ele alınan konular hakkında sadece teorik bilgiler vermek yeterli görülmemiş, örnekler üzerinde açıklamalarda bulunularak uygulamalı bir eğitim anlayışı benimsenmiştir. Böylece ezberci öğretimden uzaklaşarak kalıcı öğrenmeyi sağlamak hedeflenmiştir.

Bâdi Nedîm ve Mustafa Nuri’nin Usul-i Tahrir adlı eserlerinde , geçen yüzyılın başlarında ileri sürdükleri bu görüşlerin pek çoğunun günümüzde de geçerliliğini koruduğunu söylemek mümkündür. Bu da eserin Türkçe öğretimine dair kaleme alınmış, devrine göre oldukça ileri, günümüzdeki uygulamalara

yakın yöntemleri tavsiye eden nitelikli bir eser olduğu kanaatine varmamızı sağlamıştır.

KAYNAKÇA KAYNAKÇAKAYNAKÇA KAYNAKÇA AKI, Niyazi AKI, Niyazi AKI, Niyazi

AKI, Niyazi, Türk Tiyatro Tarihi-1, Dergah Yayınları, İstanbul, 1989. CALP, Mehrali

CALP, Mehrali CALP, Mehrali

CALP, Mehrali , Türkçe Öğretimi, Eğitim Kitabevi, Konya, 2005. ÇAM, Mehtap

ÇAM, Mehtap ÇAM, Mehtap

ÇAM, Mehtap, Mehmet Asım’ın Türkçe Öğretimindeki Yeri Ve “Mekatib-i İbtidaiyyede Tahrir Dersi Nasıl Tedris Edilmeli” Adlı Eseri, ( Selçuk Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Türkçe Eğitimi Ana Bilim Dalı, Türkçe Öğretmenliği Bilim Dalı, Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi), Konya, 2005. DEVELLİOĞLU, Ferit

DEVELLİOĞLU, Ferit DEVELLİOĞLU, Ferit

DEVELLİOĞLU, Ferit, Osmanlıca- Türkçe Ansiklopedik Lûgat, Aydın Kitabevi, Ankara, 2002.

GÖĞÜŞ, Beşir GÖĞÜŞ, Beşir GÖĞÜŞ, Beşir

GÖĞÜŞ, Beşir, Ana Dili Olarak Türkçenin öğretimine Tarihsel Bir Bakış, Türk Dili Araştırmaları Yıllığı Belleten- 1970, Türk Dil Kurumu Yayınevi, Ankara, 1989.

İmlâ Kılavuzu İmlâ Kılavuzu İmlâ Kılavuzu

İmlâ Kılavuzu, Türk Dil Kurumu Yayınları, Ankara, 2000.

KABAKLI,KABAKLI,KABAKLI,KABAKLI, Ahmet Ahmet Ahmet Ahmet, Türk Edebiyatı, C.1, Türk Edebiyatı Vakfı Yayınları, İstanbul, 1994.

KANDEMİR, Enise KANDEMİR, Enise KANDEMİR, Enise

KANDEMİR, Enise, Yazılı Ve Sözlü Anlatım, Ankara Üniversitesi Eğitim Fakültesi Yayınları, Ankara, 1981.

KARAALİOĞLU KARAALİOĞLU KARAALİOĞLU

KARAALİOĞLU, Seyit Kemal, Seyit Kemal, Seyit Kemal, Seyit Kemal, Sözlü Yazılı Kompozisyon Sanatı, İstanbul, 1992.

Mehmet Emin Ağar Mehmet Emin Ağar Mehmet Emin Ağar

Mehmet Emin Ağar, Türkçe Öğretiminin Tarihçesi, Uluslararası İnsan Bilimleri Dergisi (ISSN:1303-5134), C.1, S.1, 2002-2004.

MUALLİM NA MUALLİM NA MUALLİM NA

ÖZBAY, Murat ÖZBAY, Murat ÖZBAY, Murat

ÖZBAY, Murat, Türkçe Öğretimi Bibliyografyası, PegemA Yayıncılık, Ankara, 2003.

PAR, PAR, PAR,

PAR, Arif HikmetArif HikmetArif Hikmet, Planlı Yazma Sanatı- Kompozisyon, Serhat Yayınları, Arif Hikmet İstanbul, 1974.

SARICA, SARICA, SARICA,

SARICA, SalihSalihSalih, GÜNDÜZ, Mustafa, Güzel Konuşma Yazma, Fil Yayınevi, Salih İstanbul,1999.

ŞEMSEDDİN SAMİ ŞEMSEDDİN SAMİ ŞEMSEDDİN SAMİ

ŞEMSEDDİN SAMİ, Kâmûs-ı Türkî, Çağrı Yayınları, İstanbul,1999. TANSEL, Fevziye Abdullah

TANSEL, Fevziye Abdullah TANSEL, Fevziye Abdullah

TANSEL, Fevziye Abdullah, İyi Ve Doğru Yazma Usulleri, İstanbul, 1985. Türkçe

Türkçe Türkçe

Türkçe Sözlük Sözlük Sözlük Sözlük, Türk Dil Kurumu Yayınları, Ankara, 1969.

DİZİN DİZİN DİZİN DİZİN

Abdülhak HÀmid, 78 Ahmed Cevdet Paşa, 8 Ahmed KEMAL, 64 Ahmet Kabaklı, 169, 170 Akkâ, 7 Almanya, 23, 107 Atatürk, 11 Avrupa, 6, 23, 71, 154 Bâdi Nedîm, 4, 6, 156, 158, 163, 166, 168, 169, 178 Bağdat, 8 Büyük Çekmece, 23 Bedaiyü’1-Luga, 8 Bergamalı Kadri, 8 Biçare, 7

Bursalı Mehmet Tahir, 6 Cenab ŞAHABETTİN, 74 Cevahirü’n-Nahv, 7 Çağatay, 8 dilbilgisi, 5, 7, 8, 13, 167, 177, 196 Divanü Lügati’t-Türk, 7 Dr. Rüştü, 9 Emrullah Efendi, 10

Fevziye Abdullah Tansel, 163, 166 Fransa, 105, 106, 107, 154

GÖĞÜŞ, Beşir, 179 Harem-i Hümayun, 6 Hun İmparatorluğu, 7 Hüseyin Ragıp, 10, 13, 157 İbnülemin M.Kemel İnal, 6 İbret, 7 İslâm Ansiklopedisi, 6 İstanbul, 7, 15, 16, 22, 23, 24, 76, 87, 89, 126, 127, 157, 159, 162, 163, 166, 170, 179, 180 İznik, 8 KANDEMİR, Enise, 179 Kaşgarlı Mahmud, 7 Keşan, 23 Kıpçak, 8 Kitabu’l-İdrak, 8 Kök-Türkler, 7 Lisan-i Osmani, 6

Maarif-i Umumiye Nizamnamesi, 9, 10 Mehmed Süreyya, 6

Mehmet Emin Ağar, 8, 10, 11, 12, 158, 179 Meşrutiyet, 6, 10 Moliere, 106 Muallim NACİ, 41, 49 Mustafa Can, 6 Mustafa Ergin, 6 Mustafa Nuri, 2, 4, 5, 6, 7, 12, 13, 15, 16, 156, 158, 160, 166, 168, 169, 171, 174, 176, 178 Müyessiretü’1-Ulum, 8 NÀbi, 35 Nahv-i Türkî, 8 Namık Kemal, 6, 108 Necmi İstikbal Matbaası, 2 Nihad Sami Banarlı, 6 Nizam’ül Mülk, 8 Nuhbetü’l-Etfal, 9 Orhan Gazi, 8 Osman Nuri Ergin, 6 Osmanlı Müellifleri, 6 Rehnüma-yı Muallimin, 9 Resimli Türk Edebiyatı, 6 Roma, 104, 105 RubÀb-ı Şikeste, 54 Sarf-i Osmanî, 8 sarf-i Türkî, 8 Selim Sabit, 9, 10 Senglah Lügati, 8

Seyit Kemal Karaalioğlu, 157, 165, 166 Sicil-i Osmânî, 6

Son Asır Türk Şairleri, 6 Sultaniye mektepleri, 6 Şeyh Galip, 35

Tevfik Fikret, 54, 77, 171 Tezkire-i Meşâhîr-i Osmâniye, 6 Türk Ansiklopedisi, 6 Türk Edebiyatı, 169, 170, 179 Türk Eğitim Tarihi, 6 Türk Maarif Tarihi, 6 Türkçe, 2, 3, 5, 7, 8, 9, 10, 11, 12, 13, 14, 36, 158, 164, 165, 167, 173, 175, 176, 178, 179, 180

Türkçenin Usul-i Tedrisi, 10, 13, 157 Usul-i Tahrir, 2, 5, 10, 12, 13, 156, 157, 164, 166, 176, 178 Uygurlar, 7 Yahya Akyüz, 6 Yusuf Paşa, 6 Zamane Şıkları, 7 Ziya Paşa, 6

SÖZLÜK SÖZLÜKSÖZLÜK SÖZLÜK AAAA adím adím adím

adím : (a.s.) yok olan. adÿv

adÿv adÿv

adÿv: (a.i.) düşman, yagı, hasım. Àli nehmet

Àli nehmet Àli nehmet

Àli nehmet : (a.b.s.) hikmeti yüksek olan. Àliye

Àliye Àliye

Àliye : (a.i.) bir şeyin en yukarısı, tepesi. Àlÿd Àlÿd Àlÿd Àlÿd: (f.s.c) bulaşmış, bulaşık. asabe asabe asabe

asabe: (a.i.) 1. bir tek sinir 2.baba tarafından akraba olanlar 3. şer’an, miras almayan akraba. 4. birinin fırkası ve avenesi.

aaaasÀletsÀletsÀlet: (a.i.) yazıda veya sözde bayağı tabirlerin bulunmaması. sÀlet avÀid

avÀid avÀid

avÀid :(a.i.) íratlar, gelirler. ----ÀverÀverÀver : (f.s.) getiren, taşıyan. Àver

B B B B ba´de ba´de ba´de

ba´de : (a.z) sonra. bast

bast bast

bast (a.i.) yayma, açma, uzun uzadıya anlatma. bedía

bedía bedía

bedía : (a.i.c.) beğenilen ve takdír edilen pek yeni şey. bel´

bel´ bel´

bel´: (a.i.) yutma, yutulma. besÀlet

besÀlet besÀlet

besÀlet: (a.i.) dilde düzgünlük, serbest söyleyiş. bilÀ

bilÀ bilÀ

bilÀ----inkıtÀinkıtÀinkıtÀinkıtÀ : (a.b.zf.) devamlı, sürekli. C C C C caèliyyet caèliyyet caèliyyet

caèliyyet : (a.i.) yapmacık. cÀvid

cÀvid cÀvid

cÀvid : (f.s.) daimi kalacak olan, sonrasız, ebedí. ceng ü cidÀl

ceng ü cidÀl ceng ü cidÀl

cerÀid cerÀid cerÀid

cerÀid: (a.i.) gazeteler. ceraid

ceraid ceraid

ceraid----i yevmiyei yevmiyei yevmiyei yevmiye: günlük gazeteler. cidÀl

cidÀl cidÀl

cidÀl : ( a.i.) karşılıklı kavga, savaş. civan civan civan civan: ( f.s.) genç. çirÀğ çirÀğ çirÀğ

çirÀğ: (f.i.) 1. fitil, kandil, mum. 2.çırak 3.tekaüt, emekli 4. talebe. D D D D denÀet denÀet denÀet

denÀet : (a.i.) alçaklık, adilik. destgÀh

destgÀh destgÀh

destgÀh :(f.b.i.) zenginlik. dilbeste

dilbeste dilbeste

dilbeste: (f.b.s.) gönül bağlamış, aşık. dilşikÀr dilşikÀr dilşikÀr dilşikÀr : (f.b.s.) gönül avlayan. dûrâ dûrâ dûrâ

dûrâ----dûrdûrdûrdûr (f.zf.) : uzak, uzaktan uzağa, uzun uzadıya. düşvÀr düşvÀr düşvÀr düşvÀr : (f.s.) güç, zor. düvel düvel düvel

düvel : (a.i.) devletler. E E E E ebnÀ ebnÀ ebnÀ

ebnÀ: ( a.i.) oğullar. ecl:

ecl: ecl:

ecl: (a.i.)sebeb, illet. eczÀè

eczÀè eczÀè

eczÀè : (a.i.) parçalar, kısımlar.. ehass

ehass ehass

ehass :(a.s.) en hususi, başlıca. ekdÀr

ekdÀr ekdÀr

ekdÀr : (a.i.) kederler, gamlar, tasalar, kaygılar. ekdÀr u ÀlÀm

ekdÀr u ÀlÀm ekdÀr u ÀlÀm

ekdÀr u ÀlÀm : kederler, acılar. el

el el

el----hÀletü hÀzihihÀletü hÀzihihÀletü hÀzihihÀletü hÀzihi : (a.zf.)henüz, şimdi, hÀlÀ, bugün, şimdiye kadar. elvÀn

elvÀn elvÀn

elvÀn : (a.i.) 1.renkler, çeşitler.2.rengarenk, alacalı. enbÀn

enbÀn enbÀn

----engízengízengíz : (f.e.) koparan, karıştıran. engíz envÀè

envÀè envÀè

envÀè: (a.i.) çeşitler, türlüler. enzar

enzar enzar

enzar : (a.i.) bakışlar, bakmalar. esÀsÀt

esÀsÀt esÀsÀt

esÀsÀt : (a.i.) esaslar. esbÀb

esbÀb esbÀb

esbÀb : (a.i.) vasıtalar, lÀzımalar. eslÀf

eslÀf eslÀf

eslÀf: ( a.i.) bir memurluk veya hizmette birinden önce bulunmuş olanlar, yerlerine geçilen kimseler, geçmişler.

esvÀt esvÀt esvÀt

esvÀt : (a.i.) sesler, sedÀlar. evsÀf

evsÀf evsÀf

evsÀf : (a.i.) sıfatlar, kaliteler. ezmine

ezmine ezmine

ezmine : (a.i.) anlar, vakitler, çağlar. F FF F faale faale faale

faale : (a.i.) fÀiller, yapanlar. fart

fart fart

fart : (a.i.) aşırı, aşırılık,taşkın, taşkınlık, fevkaladelik. fasl

fasl fasl

fasl : (a.i.) 1. ayrıntı, ayrılma, kesme, kesinti, bölüm. 2.halletme 3. ed. Kelimeler, terkibler ve cümleler arasında bağlantı edatı bulunmadan yazı yazma usulü.

fer : fer : fer :

fer : (f.i.) 1.parlaklık,aydınlık.2.zínet,süs,benek.3.kuvvet,nifÿz,iktidar. feyz

feyz feyz

feyz : (a.i.) bolluk, çokluk, verimlilik.2.ilim, irfan. fıkdÀn

fıkdÀn fıkdÀn

fıkdÀn : (a.i.) yokluk, darlık, kıtlık. FurkÀn

FurkÀn FurkÀn

FurkÀn----ı Mübínı Mübínı Mübínı Mübín: (a.i.) iyiyi, kötüyü, hayrı, şerri ayıran kitap, Kurèan-ı Kerím.

G G G G garÀbet garÀbet garÀbet

garÀbet : (a.i.) ed.ne demek olduğu herkesçe anlaşılmayacakkelime ve tabirlerin söz arasında kullanılması.

gayÿr gayÿr gayÿr

gayÿr: (a.i.) gayretli, çok çalışkan( Allah’ın isimlerinden biri.) gayÿrÀne

gayÿrÀne gayÿrÀne

gayÿrÀne: (a.f.zf.) gayur olana yakışacak surette. girift

girift girift

girift: ( f.i.) 1.tutma, yakalama.2.dolaşık, birbiri içine girgin, karışık. girye

girye girye

girye----bÀrbÀrbÀr : (f.b.s.) ağlayan, gözyaşı döken. bÀr gubar

gubar gubar

gubar : (a.i.) toz. H H H H hadía hadía hadía

hadía : (a.i.) hile, oyun, aldatma. halef

halef halef

halef : (a.i.) birinden sonra gelerek onun yerine geçen kimse. hÀme

hÀme hÀme

hÀme : (f.i.) kalem. hasÀset

hasÀset hasÀset

hasÀset : (a.i.) 1.hasislik, pintilik. 2. alçaklık, bayağılık. hÀsisa

hÀsisa hÀsisa

hÀsisa (a.i.) kendine mahus olup başkasında bulunmayan keyfiyet, karakter. haşv

haşv haşv

haşv: (a.i.) ed. Uzun ve faydasız söz, dolma ve doldurma söz. havf

havf havf

havf : (a.i.) korku, korkma. havza

havza havza

havza : (a.i.) açık ve düz olan deniz kıyısı.2.kenar, yan, taraf. hazer

hazer hazer

hazer : (a.i.) sakınma, kaçınma, korunma. hazf

hazf hazf

hazf : (a.i.) ed. Eski yazıda noktasız harfli kelimelerden manz Eski yazıda noktasız harfli kelimelerden manzÿm , mensur cümle tertipleme.

hÀzıra hÀzıra hÀzıra

hÀzıra : (a.i.) . şehirli 2. bir yere yerleşmiş. hengam

hengam hengam

hengam : (f.i.) çağ, zaman, sıra, mevsim, vakit. hengÀm

hengÀm hengÀm

hhhhevlevlevlevl----naknaknaknak: (a.f.b.s.) korkunç, korkulu. hikmetfuruş

hikmetfuruş hikmetfuruş

hikmetfuruş : (a.f.b.s.) hikmet satan, hikmetli bir söz söylediğini sanan. hirÀs

hirÀs hirÀs

hirÀs : (f.i.) korku. hulÿl

hulÿl hulÿl

hulÿl: ( a.i.) gelip çatma. hurde

hurde hurde

hurde----bínÀnbínÀnbínÀnbínÀn : (f.b.s.) ince, ufak şeyleri görenler. hurÿf:

hurÿf: hurÿf:

hurÿf: (a.i.) harfler. hutut

hutut hutut

hutut: (a.i.) çizgiler. hüner

hüner hüner

hüner----verververver : (f.b.s) hünerli, marifetli. hÿn hÿn hÿn hÿn : (f.i.) 1.kan.2.öldürme. IIII ıtlak ıtlak ıtlak

ıtlak : (a.i.) salıverme, koyuverme. ıtnÀb

ıtnÀb ıtnÀb

ıtnÀb : (a.i.) sözü uzatma, lüzÿmsuz tafsilÀt ile haşve boğma. ıttılÀ

ıttılÀ ıttılÀ

ıttılÀ : (a.i.) öğrenme, tanıma, bilme, haberli olma. İİİİ

iÀre iÀre iÀre

iÀre :(a.i.) ödünç verme. ibdaè

ibdaè ibdaè

ibdaè : (a.i.) yoktan ortaya koyma, icÀd. ibrÀz ibrÀz ibrÀz ibrÀz : ( a.i.) meydana çıkarma, gösterme. icÀle

icÀle icÀle

icÀle : (a.i.) cevelÀn ettirme, dolaştırma, dolaştırılma. icÀle

icÀle icÀle

icÀle----i fikri fikri fikr : derin derin düşünme, düşünme taşınma. i fikr icÀz

icÀz icÀz

icÀz: (a.i.) 1.sözü kısa söyleme.2.ed.Az sözle çok mÀnÀ anlatma. icÀz

icÀz icÀz

icÀz----ı kasrı kasrı kasrı kasr : ed. Söylenişte hiçbir hazf olmadığı halde, ibarenin mÀnÀca zengin olması.

icbÀr icbÀr icbÀr

iclÀl: iclÀl: iclÀl:

iclÀl: (a.i) 1.büyültme, saygı gösterme, ikram.2.büyüklük, kuvvet. iètizÀd

iètizÀd iètizÀd

iètizÀd : (a.i.) bir şeyi kol üzerine alma.2.yardım isteme.3.yardım alma. iètizÀt

iètizÀt iètizÀt

iètizÀt: (a.i.) 1. bir şeyi kol üzerine alma. 2. yardım isteme 3.yardım etme. ifşÀè

ifşÀè ifşÀè

ifşÀè : (a.i.) gizli bir şeyi yayma, ortaya dökme. iftirÀk

iftirÀk iftirÀk

iftirÀk : ( a.i.) ayırma, dağılma, perişan olma. ihlÀs

ihlÀs ihlÀs

ihlÀs : (a.i.)1.halis,temiz,doğru sevgi.2.gönülden gelen dostluk, samimiyet, doğruluk.

ihraz ihraz ihraz

ihraz : (a.i.) alma, kazanma, elde etme, erişme. iktibÀs

iktibÀs iktibÀs

iktibÀs : (a.i.) ed. Bir kelimeyi , bir cümleyi veya bumların mÀnÀlarını olduğu gibi alma, aktarma.

iktisÀb iktisÀb iktisÀb

iktisÀb : (a.i.) kazanma, edinme. ilkÀ´

ilkÀ´ ilkÀ´

ilkÀ´ : (a.i.) bırakma, bırakılma, terk. 2. telkin etme, ilhÀm etme. imtisÀl

imtisÀl imtisÀl

imtisÀl : (a.i.) icab edeni, gerekeni yapma, bir örneğe göre hareket etme. imtizÀc

imtizÀc imtizÀc

imtizÀc :( a.i.) 1. karışabilme. 2.birbirini tutma, uygunluk. 3. iyi geçinme, uyuşma.

infialÀt infialÀt infialÀt

infialÀt : ( a.i.) infialler, coşkunluklar. infialÀt

infialÀt infialÀt

infialÀt----ı nefsÀniyeı nefsÀniyeı nefsÀniyeı nefsÀniye : nefse ait her türlü teessürler, ruhun kabul ettiği her türlü tahavvüller, değişiklikler.

inhizÀm inhizÀm inhizÀm

inhizÀm : (a.i.) hezimete uğrama, yenilme, alt olma. inkıyÀd

inkıyÀd inkıyÀd

inkıyÀd : (a.i.) boyun eğme, kendini teslim etme. intihÀè

intihÀè intihÀè

intihÀè : (a.i.)1.nihayet bulma, sona erme.2.bitme, tükenme. intihÀl

intihÀl intihÀl

intihÀl : (a.i.) ed.birinin yazısını veya şiirini kendinin gibi gösterme. inzar

inzar inzar

irÀd irÀd irÀd

irÀd : (a.i.) 1.getirme.2. söyleme. ircÀè

ircÀè ircÀè

ircÀè : (a.i) 1.eski haline çevirme. 2.Geri döndürme. isbÀl

isbÀl isbÀl

isbÀl : ( a.i.) gönderme, gönderilme, yollama. istiÀne

istiÀne istiÀne

istiÀne (a.i.) avn, yardım isteme. istièmÀl

istièmÀl istièmÀl

istièmÀl: (a.i.) kullanma istihrac

istihrac istihrac

istihrac (a.i.) 1.çıkarma, çıkarılma.2.mÀnÀ çıkarma, anlama.3.ed.akrostis. istihsÀl

istihsÀl istihsÀl

istihsÀl : (o.i.) 1.hÀsıl etme, meydana getirme,üretme.2.eld etme. istinÀdgÀh

istinÀdgÀh istinÀdgÀh

istinÀdgÀh : (a.f.b.i.)dayanacak, sığınacak, güvenecek yer. istirak

istirak istirak

istirak : (a.i.) sirkat, çalma, hırsızlanma, çalınma. itèÀb

itèÀb itèÀb

itèÀb :( a.i.) yorma, yorulma, zahmet verme. izÀle

izÀle izÀle

izÀle : (a.i.) giderme, giderilme, yok etme. izlÀl

izlÀl izlÀl

izlÀl : (a.i.) gölgelendirme. K K K K kabih kabih kabih

kabih : ( a.s.) çirkin, yakışıksız, fena, ayıp. kariè

kariè kariè

kariè: (a.i.) kıraat eden, okuyan, okuyucu. karíha

karíha karíha

karíha :(a.i.) insanda kendiliğinden hÀsıl olan fikir ve niyet. kasr

kasr kasr

kasr : (a.i.) kısa kesme, kısaltma. kıyÀse

kıyÀse kıyÀse

kıyÀse: (a.i.) karşılaştırma. kisve

kisve kisve

kisve : (a.i.) bir kimsenin veya bir şeyin dış görünüşü. küreyve

küreyve küreyve

küreyve : (a.i.) küçük yuvarlak, yumru, yuvar. L L L L lağviyyÀt lağviyyÀt lağviyyÀt

lağviyyÀt : (a.i.) a.i.) beyhude, boş sözler, işler. lağviyye

lağviyye lağviyye

M M M M ma´dÿt ma´dÿt ma´dÿt

ma´dÿt: (a.s.) 1. sayılı, sayılmış 2. muayyen, belli. ma´tÿf

ma´tÿf ma´tÿf

ma´tÿf : (a.s.) 1.eğilmiş, bir tarafa doğru çevrilmiş. maèil

maèil maèil

maèil : (a.s.) hevesli, istekli, düşkün. maèreke

maèreke maèreke

maèreke : (a.i.) savaş meydanı. mahzÿf

mahzÿf mahzÿf

mahzÿf : (a.s.) ed.eski yazıda noktasız harflerle yazılmış manzum ve mensur söz.

makbÿle makbÿle makbÿle

makbÿle : (a.s.) beğenilen, hoş karşılanan, geçer. maksÿde

maksÿde maksÿde

maksÿde : (a.s.) kasdolunan, istenilen şey, istek. maksÿm

maksÿm maksÿm

maksÿm: (a.i.) taksim edilmiş, ayrılmış, bölünmüş. maksÿre

maksÿre maksÿre

maksÿre : ( a.s.) 1.kasr olunmuş, kısaltılmış.2. alıkonulmuş.3.bir şeye ayrılmış.

matlub matlub matlub

matlub (a.i.) taleb edilen, istenilen, aranılan şey. me´haz

me´haz me´haz

me´haz: (a.i) bir şeyin alındığı, çıkarıldığı yer, kaynak. me´nÿs

me´nÿs me´nÿs

me´nÿs: (a.s.) ünsiyet olunmuş, alışılmış, alışık. m

m m

mebzÿlebzÿlebzÿlebzÿl : (a.s.) ibzÀl olunmuş, bol, çok. meclÿb

meclÿb meclÿb

meclÿb: (a.s.) celbolunmuş, başka yerden getirilmiş olan. 2. taraftarlığı kazanılmış bulunan. 3. tutkun.

medid medid medid

medid: (a.s.) çekilmiş,uzadılmış, uzun, çok uzun süren. meènus

meènus meènus

meènus : (a.s.) ünsiyet olunmuş, alışılmış, alışık. mefkÿd

mefkÿd mefkÿd

mefkÿd : (a.s.)kayıp, yok olmayan, bilinmeyen. mekr

mekr mekr

mekr : (a.i.) hile, düzen.2.hile ile aldatma, maksadından vazgeçirme. memlÿ

memlÿ memlÿ

mensi mensi mensi

mensi : (a.s.) unutulmuş, terk edilmiş, bırakılmış. merbut

merbut merbut

merbut : (a.s.) bağlanmış, bitişik, bağlı. merdÿ

merdÿ merdÿ

merdÿd d d d : (a.s.) 1.red olunmuş, kovulmuş.2.geri döndürülmüş, geri çevrilmiş.

mergubiyyet mergubiyyet mergubiyyet

mergubiyyet : (a.i.) mergubluk, beğenilir, rağbet edilir, aranılır olma. mesaib

mesaib mesaib

mesaib (a.i.) zor işler, müşkiller. meserret

meserret meserret

meserret :(a.i.) sevinç, şenlik. meşhÿn

meşhÿn meşhÿn

meşhÿn : (a.s.) doldurulmuş, dolu. metruk

metruk metruk

metruk : (a.s) terkedilmiş, bırakılmış, kullanılmaktan vazgeçilmiş. mevadd

mevadd mevadd

mevadd : (a.i.) kanunlar, nizamlar, maddeler. mevÀkiè

mevÀkiè mevÀkiè

mevÀkiè : (a.i.) mevkiler, yerler. mevsuf

mevsuf mevsuf

mevsuf : ( a.s.) vasfolunmuş, vasıflanmış. meyÿs

meyÿs meyÿs

meyÿs :(a.s.) yeise düşmüş, ümidi kesilmiş, ümitsiz. mezÀyÀ

mezÀyÀ mezÀyÀ

mezÀyÀ : (a.i.) meziyetler, üstünlük vasıfları. mezellet

mezellet mezellet

mezellet (a.i.) zelillik, horluk, hakirlik, alçaklık, itibarsızlık. miyah

miyah miyah

miyah: (a.i.) sular. muadil

muadil muadil

muadil: (a.s.) müsavi, denk. muÀrrız

muÀrrız muÀrrız

muÀrrız : muazara eden, karşı gelen. mugayyer

mugayyer mugayyer

mugayyer: (a.s.) tagyir edilmiş, değiştirilmiş, başkalaştırılmış. muhale

muhale muhale

muhalefetfetfet : (a.i.) muhaliflik, uygunsuzluk, aykırılık. fet muhallidiyet

muhallidiyet muhallidiyet

muhallidiyet (a.s.) devamlı, sürekli kılma. muhill

muhill muhill

muhill : (a.s.) ihlÀl eden, dokunan, sakatlayan, bozan. muhtasıra

muhtasıra muhtasıra

muhtel muhtel muhtel

muhtel : (a.s.) ihlÀl edilmiş,bozulmuş, bozuk, karışmış. muhtıra

muhtıra muhtıra

muhtıra : ( a.i.) 1.hatırlatmak üzere yazılan ve sunulan tezkere. 2.hatıra gelen şeyin unutmamak için yazıldığı kÀğıt.

muín muín muín

muín : (a.s.) iÀne eden, yardımcı. munzic

munzic munzic

munzic : (a.s.) inzac eden, kemale eren. musaddar

musaddar musaddar

musaddar: (a.s.) südÿr etmiş, çıkmış. muvakki´

muvakki´ muvakki´

muvakki´ : (a.i.) fermanlara tuğra çeken kimse. muzmer

muzmer muzmer

muzmer: (a.s.) izmÀr edilmiş, gizli, saklı, örtülü, dışarı vurulmamış, içde saklı.

mübeddel mübeddel mübeddel

mübeddel : (a.s.) tebdil edilmiş, değişmiş, değiştirilmiş. mübin

mübin mübin

mübin: (a.s.) 1.hayrı, şerri, iyiyi ve kötüyü ayıran.2.açık, besbelli. mübtezel

mübtezel mübtezel

mübtezel : (a.s.) 1.pek bol ve ucuz şey.2. değersiz, hor kullanılan. müeddÀè

müeddÀè müeddÀè

müeddÀè: (a.s.) 1. tediye olunmuş, eda olunmuş.2.mÀnÀ, mefhum. müfessir:

müfessir: müfessir:

müfessir: (a.s.) tefsir eden, sçıklsysn, kısa şeyi genişletip mÀnÀsını meydene çıkaran.

mümÀreset mümÀreset mümÀreset

mümÀreset : (a.i.) alışma, alışıklık, yatkınlık,el yatkınlığı. müm

müm müm

mümtezictezictezictezic: (a.s.) imtizaç eden, uyan, uyuşan, bağdaşmış 2. kaynaşmış. münÀferet

münÀferet münÀferet

münÀferet : (a.i.)nefret etme, soğukluk. münakkah

münakkah münakkah

münakkah: ( a.s.) haşivsiz söz. münakkahiyyet

münakkahiyyet münakkahiyyet

münakkahiyyet: (a.i.) İfade tarzının icaz, ıtnab diye ayrılan iki haddinin ortası. Lafzı, manasından çok olmamak üzere söyleme ve yazma.

mündemic: mündemic: mündemic:

mündemic: (a.s.) indimÀc eden, dürülüp sarılan, içine yerleşen, içine sokulmuş.

münfail münfail münfail

münfail : ( a.s.) infial eden, gücenen, gücenmiş. münşerih

münşerih münşerih

münşerih----ülülülül----bÀlbÀlbÀlbÀl:( a.s.) gönlü neşeli. münşí

münşí münşí

münşí:( a.s.) inşÀ eden, yapan.2.yapısı, üslÿbu güzel olan, iyi kÀtib. müntehi

müntehi müntehi

müntehi : (a.s.) 1.nihayet bulan, sona eren, biten.2.son, en son.

Benzer Belgeler