• Sonuç bulunamadı

BÖLÜM 1:KURAMSAL ÇERÇEVE VE ĠLGĠLĠ ARAġTIRMALAR

1.3. Örgütsel Adalet Boyutları

1.3.1. Dağıtımsal Adalet

Örgütsel adalet araĢtırmalarında ele alınan ve tanımlanan ilk örgütsel adalet türü dağıtımsal adalet‟tir. Ödüllerin ve kaynakların dağıtımı, küçük gruplardan tüm topluma kadar her tür büyüklükteki sosyal sistemlerde oluĢan evrensel bir olgudur. Gruplar, örgütler ve toplumların tümü ödül, ceza ve kaynakların dağıtımı sorunuyla ilgilenirler. Bu nedenle, pek çok disiplinden gelen sosyal bilimciler, siyaset bilimciler, iktisatçılar, sosyologlar ve psikologlar dağıtım sorunuyla ilgilenmiĢlerdir (Yıldırım, 2002:28).

Adams‟ın (1965) ve Deutsch‟un (1975) yaptığı çalıĢmalar dağıtımsal adaletin temelini oluĢturmuĢtur. Dağıtımsal adalet, elde edilen kazanımların çalıĢanlar arasında adil olarak paylaĢımını konu edinir (Akt. Sezen, 2001:39). Dağıtımsal adalet, çalıĢanlara kaynakların belirli standartlara ve kurallara göre düzenlenerek paylaĢtırılmasıdır (ĠĢbaĢı, 2000:51). Lind ve Tyler'a (1988) göre ise; dağıtımsal adalet kaynak paylaĢımında eĢitlik algısına dayanır (Akt. Titrek, 2010:180).

Bu kavram kaynağını Adams‟ın (1965) EĢitlik Teorisi‟nden almaktadır. EĢitlik Teorisi‟ne göre, kiĢiler kendi kazanım ve katkıları (gelir, prim, terfi, sosyal haklar gibi) arasındaki oranı baĢkalarınınki ile karĢılaĢtırırlar. Bireyler elde ettikleri sonuçları adaletli veya adaletsiz olarak algılayabilir. Oranlar arasında denge olduğunu gördüklerinde eĢitliğin sağlandığına inanarak sonucu adaletli Ģeklinde değerlendirirler. EĢitsizlik olduğuna inandıkları takdirde ise, adaletsiz buldukları durumu adaletli hale

22

getirmeye çalıĢırlar. Çabalarını azaltarak ya da karĢılaĢtırma yaptıkları çalıĢanı değiĢtirerek eĢitliği sağlamaya çalıĢırlar (Beugre, 2002:1093).

Kendi elde ettikleri ile baĢkalarının elde ettikleri arasında karĢılaĢtırma yapmaları sonucunda kendilerine haksızlık edildiğini düĢünebilirler. Bu düĢünce onların tutumlarını etkiler ve bireylerin davranıĢları tutumları yönünde değiĢebilir. Dağıtımsal adalette esas olan, bireylerin, dağıtılan kaynaklardan adil Ģekilde pay aldığını düĢünmesidir (Özdevecioğlu, 2003:78-79). Dağıtımsal adalet ile ilgili araĢtırmalar çalıĢanları, kazanımları, standartlar ve kurallar arasındaki iliĢkileri içermektedir. Dağıtım adaleti ilkesi, kiĢilere ahlaki ve objektif olarak tanımlanan özellikler temelinde davranılmasını gerektirir. Bu ilkeye göre; ilgili açılardan benzer olan kiĢilere benzer davranılmalı, farklı olan kiĢilere ise onlar arasındaki farklar oranında farklı davranılmalıdır (Foley ve diğ., 2002:473-474).

Adaletsizlik, kiĢinin ya beklediğini alamaması (altında ücret) ya da beklediğinden fazlasını almasıyla (üstünde ücret) ortaya çıkar (Gilliland, 1994:691). AraĢtırmalar farklı koĢulların (iĢ, aile gibi), örgütsel hedeflerin (grup uyumu, verimlilik) ve farklı kiĢisel güdülerin (dürtü) belli dağıtım kurallarının kullanım ve önceliklerini etkileyebileceğini göstermiĢtir (Colquitt ve diğ., 2001:426).

Deutsch (1985), yaptığı çalıĢma sonucunda üç önemli dağıtım kuralı belirlemiĢtir. Bunlar; (1) Adalet (Equity), (2) EĢitlik (Equality) ve (3) Gereksinim (Need). Dağıtımı yapanın amacı dağıtım kuralını belirler. Dağıtımı yapanın amacı üretkenlik ise, kural “adalet”tir. Bu kurala göre kazanımlar çalıĢanların yatırımına, katkısına göre dağıtılmalıdır. Satılan ya da üretilen ürün sayısına göre iĢgörenlerin prim alması bu kurala örnek olarak verilebilir. Uyum sağlama amacı varsa, kural “eĢitlik”tir. EĢitliğe göre çalıĢanların yatırımına bakılmadan eĢit olarak yapılmalıdır. BaĢarısı ne olursa olsun her sporcunun eĢit sansa sahip olması buna örnek verilebilir. Amaç, grubun daha az Ģanslı olan üyelerini memnun etmekse de kural “gereksinim”lerdir. Bu kurala göre, kazanımlar çalıĢanların mutluluğuna göre dağıtılmalıdır. Maddi durumu iyi olmayan öğrencilere burs verilmesi örnek olarak gösterilebilir. Deutsch‟a (1985) göre temel amaç ekonomik verimliliktir. Ancak iĢbirliğine dayalı dağıtım adaletinde baskın ilke adalet iken, eğlence temelli sosyal iliĢkilerin kurulduğu ve sürdürülmesinin temel amaç olduğu iliĢkilerde ise dağıtım adaletinin baskın olduğu ilke eĢitliktir. KiĢisel

23

geliĢimin ve kiĢisel mutluluğun temel amaç olduğu iliĢkilerde baskın olan ilke ise ihtiyaçtır (Beugre, 2002:1095; Greenberg, 1987b:57; Irak, 2004:27).

Dağıtımsal adalet EĢitlik Teorisine dayanmasına rağmen, dağıtımsal adalet araĢtırmalarının adaletsizliğin tüm Ģekillerini kapsayıp kapsamadığı açık değildir. EĢitlik Teorisi adaletsizliği kiĢilerin hak ettiklerinden daha azını aldığı olumsuz adaletsizlik ve hak ettiklerinden daha fazlasını aldıkları olumlu adaletsizlik olarak ayırmaktadır. Dağıtımsal adalet ise adaletsizliği boyutlara ayırmaz. Dağıtımsal adalet kazanım doyumunu adaletten daha çok yansıtmaktadır. Dağıtımsal adaletin mevcut ölçümleriyle objektif olmayan yüksek dağıtımlar adil olarak algılanabilmektedir. Doğruluk ve adaleti bir arada baĢarmak için olumlu adaletsizliği adaletten, adaleti de kazanım doyumundan ayıran ölçüler kullanmak gerekmektedir (Erdoğan, 2002:558). Ġnsanların olumlu kazanımlar ile adil kazanımları birbirine karıĢtırıp karıĢtırmadığı açık değildir. Bunun en önemli sebebi, insanların kendilerine en çok yarar sağlayan durumları adil olarak algılama davranıĢı göstermeleridir. Bu insanların psikolojik bencilliğinden ileri gelmektedir. Adil kazanımlara veya adil olmayan kazanımlara adalet tanımına göre inanıp inanmadıkları belli değildir. Bir kazanımın adilliği, kazanımın tutarlılığı, haklılığı iken, olumluluk kiĢinin olumsuz bir sonuçtan çok olumlu bir sonucu elde etmesidir. Buna somut bir örnek olarak, kendisine kardeĢlerine göre iki kat büyüklükte olan bir kek dilimi verilen çocuk düĢünülebilir. Çocuk olumlu bir kazanım elde etmiĢtir. Bu durum belli bir standarda (gereksinim veya liyakat) bağlı olarak açıklanmadığı takdirde, adil olmayan bir dağıtımdır (Skitka ve diğ., 2003:310- 311).

Dağıtımsal ve iĢlemsel adalet kavramlarının yapılan araĢtırmalar sonucu birbirinden farklı kavramlar olduğu görüĢüne varılmıĢtır, dolayısıyla birbirinden ayrı incelenmelidirler. Bu ayırım, teoristlerin ürettiği genel bir düĢünce üzerine kurulu değildir. Daha çok insanların adaletten anladıkları üzerine kurulu bir ayrımdır (Eker, 2006:27).

24

Benzer Belgeler