• Sonuç bulunamadı

2.4. Self Determinasyon, Özerklik ve Motivasyon İlişkisi

2.4.3. Dışsallığın İçselleştirilmesi ve Motivasyon

İnsanlar doğuştan itibaren merak, sorgulama, öğrenme, keşfetme gibi bir takım motive edici özelliklere sahiptir. İnsanların bu özellikleri ile yapabilecekleri şeyleri yapması için dışsal harekete geçiricilere ihtiyaç yoktur. Bunlar tamamen insanın kendi iç yapısı ile ilgilidir. İnsanlarda var olan bu doğal motivasyonel yapı, onların bilişsel, sosyal ve fiziksel gelişiminin de çok önemli bir unsurudur. Bireylerin bazı temel ihtiyaçlarını karşılamak için doğuştan gelen davranış prototipleri (ham kalıplar, y.n.) vardır. Bunlar birey tarafından içsel olarak belirlenen davranışlardır ve içsel motivasyonun da kaynağını oluşturmaktadırlar. Ancak dışsal nedenlerle yapılmak zorunda kalınan davranışların kişinin özerkliğine uygun bir şekilde içselleştirildiği bir süreç de vardır. bu süreçte kişinin içsel olarak istemediği bir çok davranış kişisel özerkliğe ve benlik duygusuna göre yeniden düzenlenir ve kişinin kendisini temsil eden davranışlar olarak yeniden biçimlendirilir. Bu biçimlendirme bir entegrasyon süreci içermektedir ve sosyal koşulların gerektirdiği davranışların bireyin içsel dünyasında yeniden

üretilmesini sağlamaktadır. Bu süreçte birey içten gelen özerklik baskısı ve dıştan gelen sosyal baskı ile karşı karşıyadır ve bu düzenleme/entegrasyon sürecinde birey dışsal olan bir nedeni kendi özerkliğine uygun olarak içselleştirmektedir (Ryan ve Deci, 2000: 56, 65).

İnsanın nörolojik yapısı nedeniyle dışsal motivasyonun beklenilen sonuçları yaratabilmesi için bireyde öncelikle içsel motivasyonun olması gerekmektedir. İçsel motivasyon ile dışsal motivasyonun insanın nörolojik yapısı üzerindeki etkileşimini inceleyen Marsden vd. (2014: 284), içsel motivasyonu daha yüksek olan bireylerde dışsal motivasyon faktörlerinin daha hızlı sonuç verdiğini belirtmektedir. Bireydeki içsel motivasyonun varlığı dışsal motivasyona ilişkin teşviklerle ilgili hususları bir sinyal düzeni içerisinde güdülenme aracı haline getirmektedir. İçsel motivasyonun varlığı durumunda ödül, teşvik gibi dışsal unsurlarla ilgili sinyaller nöral sistemde daha hızlı taşınmakta ve ortaya çıkan sinirsel aktivite ile dışsal faktörler beklenen etkiyi yaratmaktadır.

İç ve dış motivasyon araçlarının sinir sistemi üzerindeki etkisi ve iki faktör arasındaki etkileşimi ele alan bir başka çalışmanın da bulguları benzer şekildedir. Linke vd. (2010: 2623- 2624)’nin araştırmasına göre ödül ve ceza gibi dışsal motivasyon araçlarının sinir sistemi üzerindeki uyarıcı etkisi bireyin kendi içinden doğan içsel uyarıcılara göre daha zayıf düzeyde kalmaktadır. Öte yandan bireylerin ödül ve ceza gibi dışsal uyarıcılara karşı verdikleri tepkiler, bireyin kişisel özelliklerine göre farklılaşmakta ve dışsal uyarıcıların etkisi için içsel motivasyon kaynakları belirleyici olmaktadır.

İç ve dış motivasyon araçlarının sinir sistemi üzerindeki etkisi ve iki faktör arasındaki etkileşimi ele alan bir başka çalışmanın da bulguları benzer şekildedir. Linke vd. (2010: 2623- 2624)’nin araştırmasına göre ödül ve ceza gibi dışsal motivasyon araçlarının sinir sistemi üzerindeki uyarıcı etkisi bireyin kendi içinden doğan içsel uyarıcılara göre daha zayıf düzeyde kalmaktadır. Öte yandan bireylerin ödül ve ceza gibi dışsal uyarıcılara karşı verdikleri tepkiler, bireyin kişisel özelliklerine göre farklılaşmakta ve dışsal uyarıcıların etkisi için içsel motivasyon kaynakları belirleyici olmaktadır.

Ryan ve Deci’nin dışsal etkilerin içselleştirilmesine yönelik yaklaşımını Kara (2008: 63- 64), içselleştirerek bütünleştirme olarak ifade etmektedir. İnsanlar dıştan gelen motive edici davranışları içselleştirerek kendileri ile bütünleştirmekte ve o şekilde harekete geçmektedirler. Bu şekilde yapılarak esasında dışsal olan bir etken, birey tarafından özümsenerek içsel hale getirilmektedir. Bireyler böyle yaparak dışsal etkeni kendisi ile bütünleştirip kendi içsel

durumuna göre yeniden düzenlemekte ve bu düzenleme tamamlandıktan sonra harekete geçmektedir. Başlangıçta her ne kadar kişiyi davranışa zorlayan faktör dışsal olup onun iradesi dışında olsa da bu bütünleştirme ile davranışın nedeni içselleştirilmekte ve kişi bu içselleştirmeyi yaptıktan sonra yine kendi özgür iradesi ile esasında dışsal olan etkenin gereğini yerine getirmektedir.

İçsel motivasyon kaynakları her ne kadar doğuştan itibaren insanların içinde var olsa da yapılan faaliyetlerin tamamı içsel motivasyonla ilgili değildir. Çünkü insanlar davranışlarında tamamen özgür değildir ve çocukluktan itibaren insan davranışlarının önü sosyal taleplerle kesilmektedir. İnsanlar zaman içerisinde topluma uygun rollerin sorumluluğunu üstlenir ve bir çok davranışı bu rollerin gereklerine göre şekil alır. Dışsal motivasyon, insanın bu şekilde otonom (özerk) olmayan davranışlarının arkasında yatan faktördür. Buna kendi içsel motivasyonu nedeniyle ödevini yapmaktan kaçınan öğrencinin davranışını örnek olarak vermek mümkündür. Öğrenci her ne kadar kendi rızasıyla ödevini yapmak istemese de ebeveynlerinin baskısı/korkusu ya da başka dışsal nedenlerle ödevini yapmak için harekete geçmektedir (Ryan ve Deci, 2000: 60). Bu ifadelerden hareketle içsel motivasyonun kişinin içinden gelen isteklerden kaynaklı bir motivasyon türü olduğunu dışsal motivasyonun ise kişiye bağlı olmaksızın kişide kimi zaman zorunluluk yaratan bir harekete geçirici olduğunu söylemek mümkündür.

Ryan ve Deci (2000: 61-62), insanlardaki motivasyon durumunu üç şekilde kategorize etmektedirler. Birincisi motivasyonsuzluk, ikincisi içsel motivasyon ve üçüncüsü ise dışsal motivasyondur. Motivasyonsuzluk, bir harekette bulunmaya uzak olma halini ifade ederken içsel motivasyon içten gelen istekle bir şeyi yapmaya yönelik hareket etme arzusunu ifade etmektedir. Dışsal motivasyon ise dışarıdan dayatılan ve harici bir etkenden kaynaklanan talebi karşılamak ya da yerine getirmek için harekete geçme güdüsünü ifade etmektedir.

Ryan ve Deci (2000: 62)’nin dışsal motivasyon faktörlerinin bireyin öz benliğine uygun bir şekilde yeniden düzenlenerek içselleştirilmesinden hareketle iki motivasyon türü arasında özel bir entegrasyon sürecinin olduğunu söylemek mümkündür. Zaten yazarlar da dışsal motive edicilerin iç dünyaya entegre edilmesi yoluyla dışsal motivasyonun içselleştirilip kişide somut hale geldiğini ifade etmektedirler. Görüldüğü kadarıyla bireye herhangi bir şeyi yapması için dışarıdan bir baskı (ödül, ceza, teşvik gibi) geldiğinde birey bu baskıyı kendi otonomisi (özerkliği) açısından ele almakta, bunun kendi benlik algısı ve özsaygısına uyumunu gözden geçirip bunu kendi içinde yeniden anlamlandırmaktadır. Bu anlamlandırma

sürecinin dışsal baskıyı kendi özerk kişiliğini zedelemeden kabullenme olduğunu söylemek de mümkündür. Dolayısıyla bireyin bu noktada dışsal baskıyı içsel talep ve arzularına uygun olmasa da aklileştirerek en doğrusunun bu olduğu şeklinde kendisini ikna ettiğini söylemek de mümkündür. Aksi durumda bireyin kendini ikna edememesi halinde bireyin istenilen yönde harekete geçmesi mümkün değildir. Bu noktada dışarıdan gelen bir talebe yönelik olarak kişinin kendini gönüllü hale getirmesi söz konusudur. Kişi kendini ikna edip o şeyi gönüllü yapmadıkça yeterli bir motivasyondan söz etmek mümkün değildir.

Benzer şekilde Lynch vd. (2011: 289-290) de dışsal motivasyon araçlarından kaynaklanan baskının içsel istek ve arzularla entegre edilerek uyumlaştırılmasının önemini dile getirmektedirler. Bu entegrasyon ve uyum, bireylerde motivasyonun devamlılığını sağlamaktadır. Bireyler bir davranışı yerine getirmek için bir baskı hissettikleri zaman bunun iç dünyada onaylanması gerekmektedir. Dıştan gelen baskının içselleştirme derecesi o davranışın sürekliliğini de belirlemektedir. Bu içselleştirme ile birey söz konusu davranışı kendi kişisel özerkliğini koruyarak kendisi için yerine getirilebilir ve kendisi için yerine getirilmesi gereken bir davranış kalıbına sokar ve dışsal bir sebep içsel bir inançla pekiştirilir.