• Sonuç bulunamadı

Düyûn-ı Umûmiye İdaresi’nin İşleyişi

2. DÜYÛN-I UMÛMİYE İDARESİ’ NİN KURULMASI VE TUZ TEKELİNİN

2.2. RÜSUM-I SITTE İDARESI’NIN KURULMASI (13 OCAK 1880)

2.3.1. Düyûn-ı Umûmiye İdaresi’nin İşleyişi

Kurum, bir meclisle İstanbul’dan yönetilecek; meclisi oluşturan yedi aslî üye beş yıl görevde kalacaktı. Kararların onaylanması en az üç üyenin oyuyla gerçekleşebilecek ve kurum her sene yaptığı faaliyetleri rapor edecekti. Üyelerin dışardan gelmiş olanlarına 2000, İstanbul’da yaşayanlarına ise 1200 sterlin maaş ödenecek ve her bir üye Osmanlı Devleti’nin memuru sayılacaktı. Osmanlı Devle- ti, Düyûn-ı Umûmiye İdaresi’ni bir komiser ve birkaç müfettişiyle beraber teftiş etme hakkına sahip olmuştur. Komiser maaşları meclis tarafından, müfettişlerin maaşları ise Osmanlı Hükümeti tarafından ödenecekti.111

Düyûn-ı Umûmiye görevlileri Osmanlı Devleti memurlarından sayıldığı için, devletten emekli maaşı alabilme hakkını da elde etmişlerdir. Bu hak, idare içinde çalışan yabancı uyruklu memurlar için de geçerli olmuş ve hükümet bu maaşları ödeyebilmek için ayrı bir sandık oluşturmuştur.112 Düyûn-ı Umûmiye,

Batı modelinde bir kurum olarak, personelini titizlikle seçip dolgun ve zamanında

110 Kirkor Kömürcan, Türkiye İmparatorluk Devri Dış Borçlar Tarihçesi (Düyunu Umumiye Ta-

rihçesi), Şirketi Mürettebiye Basımevi, İstanbul, 1948, s. 65-68.

111Dığıroğlu, 2007, s. 30.

112Parvus Efendi, Türkiye’nin Mali Tutsaklığı (Haz. Muammer Gencer), May Yayınları, İstanbul,

36

ödenen maaşla çalıştırmıştır. Memurların başarı durumlarını teftiş ederek, başarı- sız olanların işine son vermiştir. Etkili ve dürüst bir yönetim politikasıyla rüşvet ve adam kayırmalara izin vermemiş, girişimde bulunanları da cezalandırmıştır. Bu şekilde çalışmasıyla kendi topladığı gelirler dışında üretimde de artışlar yaşanma- sını sağlayarak, ülke ekonomisinin kendini idare edebilecek potansiyelini ortaya koymuştur.113

Düyûn-ı Umûmiye İdare Meclisi’nde, Osmanlı Hükümeti nezdindeki ko- miser, meclis oturumlarında bulunabilir, oy verme hakkı bulunmasa da; kanun ve nizamlara aykırı hareket edilmemesine dikkat eder ve uygunsuz davranışa müda- halede bulunabilirdi.

Hükümet ile İdare Meclisi arasında anlaşmazlık yaşanması durumunda Muharrem Kararnamesi’nin 19. maddesi gereğince her iki taraftan ikişer kişilik hakem seçilecek ve mesele bu şekilde çözülmeye çalışılacaktı.

Meclis başkanının oturumlarda bulunmaması durumunda üyeler içinde ya- şı en büyük olan meclis oturumuna başkanlık edebilirdi. Meclis, genel müdür ve idaresi altındaki bütün memurları kendisi seçebilirdi.

Kararnamenin 17. maddesi gereğince de; faaliyetlerini gerçekleştirmeden önce bir bütçe hazırlayacak ve bunu hükümete onaylattıracaktı. Bundan sonra da aylık, altı aylık ve senelik hesap hareketlerini hükümete rapor etmekle mükellef idi.114

Muharrem Kararnamesi’ne göre Düyûn-ı Umûmiye İdare Meclisi’nde gö- rev alacak üyelerin elçilik üyesi olmaması, askerî ve siyasî kimlik taşımamalarına özen gösterilerek meclis yönetimi siyasî etkiden uzak tutulmaya çalışılmıştır. Üyeler için ödenecek ücretler, idare personelinin giderleri; idare gelirlerinden kar- şılanacaktır.

Komiser ve müfettişlere meclisin aldığı kararları inceleyebilme, defter ve hesapları kontrol etme hakkı verilmiş olsa da Düyûn-ı Umûmiye İdaresi faaliyet- lerine doğrudan müdahale hakkına sahip olamamışlardır.

113 Kartopu, 2012, s. 38. 114Kömürcan, 1948, s. 63-64.

Kararnamenin 16. maddesinde belirtildiğine göre Düyûn-ı Umûmiye Mec- lisi; memurlarını tayin ve azledebilme serbestiyetini kazanmıştır. Bu hususta idare oldukça titiz davranmış; personel atamaları, akraba çalıştırılamayacağı, kayırma ve yolsuzluk gibi durumların üzerinde özellikle durmuştur. İşe alımlarda her nevi işin itirazsız yapılacağını içeren bir sözleşme imzalattırmıştır. Kurum içinde yeri boşalan kadroları, dışarıdan yeni bir personel alımıyla değil, liyakat ve kıdem se- viyelerine göre kurum içinden doldurmuştur. Yöneticilerin akraba ve yakınlarının işe alınmamasıyla ilgili de kesin kararlar alarak, esaslı bir şekilde kişilerin yeterli- liğini göz önünde bulundurmuştur.

5000’den fazla çalışana sahip olan İdare, Birinci Dünya Savaşı’ndan önce 5.537 çalışana sahipti ve bunun 5.355’i Osmanlı vatandaşı kalanı yabancı uyruklu personeldi. İdare bünyesi altında çalışan personel sayısı, 1912 senesinde 8931’e çıkmıştır ve bu da idarenin Maliye Bakanlığı’ndan bile daha büyük bir işlev ve hacme sahip olduğunu göstermiştir.115

Düyûn-ı Umûmiye İdaresi devlet içinde devlet olma özelliğiyle mali yapı- yı denetiminde tutan uluslararası bir idare şekliydi. İdare, kuruluşunun ilk yılla- rında sadece kendisine ait gelirleri toplarken, ilerleyen yıllarda ticari yatırımlara da girişmiştir. İdarenin kuruluşundan sonra Avrupa’nın zenginleri İstanbul’a yer- leşmeye başlamışlar, yabancı şirketler kurarak Bursa’da ipek yetiştiriciliği ve Zonguldak’ta kömür madenlerinin işletilmesini sağlamışlardır. Ayrıca tütün üre- timine de el atarak Reji Şirketi’nin kurulmasında rol oynamışlardır. Bunun netice- si olarak da Osmanlı ekonomisi yabancı hakimiyetine daha hızlı bir şekilde geç- miştir.116

Düyûn-ı Umûmiye İdaresi işleyişiyle sadece vergi toplayan bir kurum ol- mamıştır. Vergilerin nasıl toplanacağı, personelin görev ve yetkileri, yazışmalarda kullanılan kâğıdın kalitesine ve cinsine, kaçakçılık hususunda izlenecek yöntem ve kaçakçılara yapılacak muamele, dosya ve evraklarda sahtecilik, usulsüzlük gibi birçok düzenlemeye şekil vermiştir.117

115Özcan, 2011, s. 107-115.

116 Faruk Yılmaz, Osmanlı’nın Borç Batağı Duyûn-ı Umûmiyye, İz Yayıncılık, İstanbul, 2011, s.

70.

38

Yasal dayanağını Muharrem Kararnamesi’nden alan Düyûn-ı Umûmiye İdaresi Osmanlı Devleti’nde mali idare açısından yeni bir dönemi başlatmıştır. Çünkü artık devlet içinde devletten ayrı, ancak devlet gelirlerine büyük ölçüde hakim bir kurum ortaya çıkmıştır. Düyun-ı Umûmiye, Osmanlı maliyesinin bir dairesi gibi görünmesine rağmen, tamamen ayrı bir işleyiş sürdürmüştür. Devlete ait bir kurum görüntüsünde, aslında sahip olduğu yetki ve işleyişiyle uluslararası bir kurum olarak faaliyet göstermiştir. Bu yönüyle İdare, devlet müdahalesinin dışında “idari ve mali özerklik” zeminine oturtulmuş bir kurum olmuştur.118

Benzer Belgeler