• Sonuç bulunamadı

1998’de İngiltere’de yapılan bir araştırmaya göre, kızlar bilgisayar oyunlarıyla erkeklerin geçirdiği zamanın yarısından daha az zaman geçirmektedir. Buna göre kızların %14’ü, erkeklerin ise %36’sı, günde bir ile üç saat arasında

52

bilgisayar oyunları oynamaktadır. Öğrencilerin bilgisayar oyunu oynarken neler hissettiği sorulduğunda, verdikleri yanıtların bir kısmı şöyledir: “Silahları sevmem ama oyunda zevkli oluyor.” “Artık tutku haline geldi, resmen bağlıyım.” “Kimseyi dinlemek istemem, sadece oyun ve ben olmalıyım. Bazen vaktimin öldüğünü düşünüyorum ama ondan kopamam.” “Çok zevk alıyorum, oyundan başka bir şey düşünemem.” “Kaybedince sinir oluyorum, telefonumu yere atmak istiyorum, ondan nefret ediyorum.” “Kazanınca seviniyorum, kaybedince bilgisayarı kırasım geliyor.” “Elendiğim oyunlarda, kalbim yerinden çıkacak gibi oluyor.” Bu tepkiler, madde bağımlılığı olan kişilerin tepkilerini çağrıştırmaktadır (Gümüşoğlu, 2005:133).

Klawe’nin (1999) yaptığı bir araştırmada, kız çocukları, erkek çocuklara göre hem bilgisayar kullanmak, hem de elektronik oyunları oynamak konusunda daha az istekli görünmektedirler. Ayrıca saha çalışması sırasında, kız çocukların ortamla ve arkadaşları ile daha çok ilgilenirken, erkek çocukların ise etkinliklerde daha hızlı ilerledikleri ve daha çok bulmacayı çözüp daha çok bölüm geçtikleri gözlenmiştir (Ural, 2009:10).

Amerika’da 2000 yılında yapılan bir çalışmada, araştırma sonuçlarına göre, 2-17 yaş arasında çocuk sahibi ailelerin neredeyse yarısının (%48) evinde medya araçlarının dördü (televizyon, video, playstation ve bilgisayar) bulunmaktadır. Bu medya araçları sadece Amerikan ailelerinin evlerine girmemiş, ayrıca çocuklarının yatak odalarında da ayrı bir yer edinmiştir. 8-16 yaş arasındaki çocukların %57’sinin yatak odasında televizyon, %39’unun playstation, %36’sının kablolu yayın, %32’sinin telefon, %30’unun video, %20’sinin bilgisayar ve %11’inin internet bulunduğu ortaya çıkmıştır (Özdemir, 2009:82).

Amerika Birleşik Devleti’nde yayınlanan “Annenberg Public Center” raporuna göre 8-17 yaş grubu çocuklarının %60’ının evde bilgisayarı bulunmaktadır. Son yıllarda, ergenlerin gündelik yaşam biçimlerinin içinde yer alan bilgisayar ve bilgisayar kullanımına ilişkin alışkanlıklar alan araştırmacılarının dikkatini çekmektedir. Örneğin Wilson bilgisayar kültürünün özellikle de bilgisayarın kültürel imajının kadınlara cazip gelmediğini vurgulamaktadır. Benzer şekilde 7292 Finli öğrenci üzerinde yapılan çalışmada erkeklerin kızlara göre daha çok dijital oyun oynadığına dikkat çekilmiştir (Atay, 2011:10).

53

Çocuklar ve bilgisayar oyunları ile ilgili yapılan bir araştırmada örnekleme dahil olan çocuklardan erkeklerin %55,7, kızların ise %29’unun düzenli olarak; erkeklerin %40 ve kızların %51’inin gelişigüzel olarak bilgisayar oyunu oynadığı ve erkeklerin %6, kızların %20’sinin hiç bilgisayar oyunu oynamadığı sonucuna ulaşılmıştır. Çocuklarda medya kullanımı ile ilgili bir çalışmada bilgisayarda oyun oynamanın, 6-13 yaş arasındaki çocukların kişisel bilgisayarlarında yaptıkları en önde gelen aktivitelerden biri olduğu sonucuna varıldığı görülmüştür (Öz, 2009:29).

Günümüzde geliştirilen bilgisayar oyunları Hollywood filmleri ile yarışır bütçelerdedir ve ayrıntılara özen gösterilerek her anlamda oldukça profesyonelce hazırlanmaktadır. 1980’lerin ortasında çocuklar evde ve atari salonlarında haftada ortalama dört saat geçirirken; 2004 yılında gerçekleştirilen bir araştırmaya göre, ilköğretim ve ortaöğretim öğrencilerinde kızlar haftada 5,5 saat oyuna ayırmakta, bu süre erkeklerde haftada 13 saati bulmaktadır (Ural, 2009:21).

Net Ratings’in Avustralya’da internet bağlantısı olan evlerde yaşayan 8-13 yaş arası çocuklar üzerinde yaptığı araştırmaya göre, evlerinde internet bağlantısı olan ailelerin %48’inin internet bağlantısını çalışma odasına, %25’inin de salon veya oturma odasına koydukları sonucu ortaya çıkmıştır. Araştırma, az bir oranda da olsa %5’lik bir kesimin, internet bağlantısını çocuk odasında ya da ebeveyn yatak odasında bulundurduğunu göstermektedir. Aynı araştırmada gerçekleştirilen tartışma gruplarında ebeveynler, evlerinde internet bağlantısını nereye koyacaklarına nasıl karar verdiklerini belirtmişlerdir. Bazı aileler için, internet bağlantısını evde nereye koyacaklarına karar vermede, kolay takip edebilme olanağı birinci sebep olmuştur. Aile üyelerinin sıklıkla bir araya geldiği ya da vakit geçirdiği oturma odası ya da salon gibi yerlerin, bazı aileler tarafından, çocuklarının internette neler yaptıklarını takip edebilme adına daha uygun yerler oldukları belirtilmiştir. Ancak bu gerekçe, herkes için geçerli olmamıştır. Bazıları ise, telefon hatlarına uygun olan yerleri tercih ettiklerini, bu durumda da internet bağlantısı daha çok çalışma odası gibi yerlerden sağladıklarını belirtmişlerdir (Kuzu, 2011:14).

Bireylerin tek başına mı yoksa birlikte mi oyun oynadıklarına ilişkin araştırmalar incelendiğinde Griffiths ve Hunt evde ve tek başına bilgisayar oyunu oynayanların daha fazla bilgisayar oyunuyla zaman harcadığını ve daha fazla

54

bağımlı olduğunu bulmuşlardır. Griffiths, Davies ve Cappell araştırmalarında birlikte oyun oynayanların oranının diğerlerinden daha fazla olduğunu belirtmişlerdir (Horzum, 2011:100).

İnternetin insanlar üzerinde zararlı etkileri çeşitli çalışmalarla rapor edilmiştir. Stanford Enstitüsü’nün yaptığı araştırmaya göre, internet kullanıcılarının %39’u aile ve arkadaşlık ilişkilerine daha az zaman ayırmakta ve %8’i sosyal olanaklardan kopuş yaşamaktadır. Norman Nie’ye göre internet, otomobil ve televizyondan sonra, insanların toplumsal ilişki ve katılımlarını azaltan son “izolasyon” aracıdır. İnternet bağımlılığı hastalığının, insanlar üzerinde, diğer psikolojik bozukluklarda olduğu gibi; psikolojik, fiziki ve de sosyal huzuru etkileyen üzücü sonuçları rapor edilmektedir (Ergenç, 2011:36).

Bir araştırmada 12-18 yaş arasında bulunan 10.800 gencin %92’sinin evinde internet erişimin olduğu ve bu ergenlerin çoğunluğunun zamanının büyük bir kısmını sanal sohbet ortamında tanıştığı kişilerle mesajlaşarak, sitelerde dolaşarak, oyun oynayarak geçirdiği, yalnızca %1’inin araştırma yapmak ve ders çalışmak için interneti kullandığı belirlenmiştir (Güllü, 2012:95)

Horman ve arkadaşları tarafından yapılan çalışmada ise yaygın internet kullanan ve bilgisayar oyunları ile zamanını geçiren çocukların sosyal gelişimlerinin önemli ölçüde gerilediği, bu çocukların öz güvenlerinin düşük, sosyal kaygı düzeylerinin ve saldırganlık davranışlarının yüksek olduğu bulunmuştur. (Güllü ve ark., 2012:91).

Amerika’da yapılan bir başka araştırmaya göre 0-8 yaş arası çocukların %51’i, 5-8 yaş arasındaki çocukların ise %81’i bilgisayar oyunları oynamaktadır (Yaman, Peker, 2012:1000).

12-13 yaş arası çocuklarla yapılan bir çalışmada çarpıcı olarak şu sonuçları elde etmişlerdir: “bilgisayar oyunlarını oynamak insanlarla birlikte olmaktan daha iyidir”, “zamanı en iyi şekilde geçirmenin yolu bilgisayar oyunları oynamaktır”, “bilgisayar oyunu ile arkadaşımla geçireceğim zamandan daha iyi zaman geçiriyorum”, “bilgisayar oyunu oynarken kendimi daha aktif ve canlı

55

hissediyorum”, “bilgisayar oyunu oynamak benim yalnızlığımı unutmama yardım ediyor” (Güllü, 2012:91)

Craif A. Anderson’a göre, “Okul katliamları gibi şiddet eylemlerinin hiçbiri tek bir risk faktöründen kaynaklanmıyor. Kendini toplumdan soyutlanmış hissetme veya zorbalığa maruz kalma gibi pek çok faktör var. Şiddet içerikli medyanın bu faktörlerden biri olduğu bence apaçık ortada. Bu, en büyük faktör değil, ama en küçüğü de değil” diyor. Araştırmacıların çoğu Anderson’a katılıyor (Npgrup, 2013:1).

Bilgisayar oyunları kısa vadede düşmanca dürtüleri harekete geçirip hırçın davranışlara yol açmaktadır. Dahası, oyun oynamayı bir yıl veya daha uzun süre için alışkanlık haline getiren ergenler, biraz daha agresif hale gelebilmektedir. Brock Üniversitesi’nde görevli psikologlara göre, şiddet içerikli oyunları uzun süre oynayan lise öğrencilerinde, arkadaş kavgaları gibi olayları daha fazla yaşanmaktadır (Npgrup, 2013:1).

56

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

ERGENLERİN BİLGİSAYAR OYUNU OYNAMA ALIŞKANLIKLARININ VE SOSYALLEŞME

DURUMLARININ ARAŞTIRILMASI

Bu bölümde, araştırmanın problem durumu, konusu, amacı, önemi, sınırlılıkları, hipotezleri, modeli, yöntemi, evreni, örneklemi, verilerin toplanması ve analizi, bulgular ve yorumlar hakkında bilgiler verilmektedir.

Benzer Belgeler