• Sonuç bulunamadı

Günümüzde dünya çok hızlı bir değişim sürecinden geçmekte ve oluşan rekabet ortamında firmalar hizmet kalitelerini arttırmak ve markalaşmak sureti ile kendilerini rakipleri arasından sıyırarak fark edilmeye çalışmaktadır. Tek bir pazar haline gelen dünyada rekabet de giderek şiddetlenmektedir. Firmalar artık sadece yurtiçindeki işletmeler ile değil, yurtdışındaki firmalarla da rekabet etmek durumunda kalmaktadır. Uluslararası rekabet, tüketicinin tatminini sağlayacak mal ve hizmetin uygun şartlar ile süreklilik arz ederek üretilmesine bağlıdır. Bu da küreselleşme süreci içinde hizmet ve üretim anlayışının da belli bir değişim içinden geçmesi gerektiğini göstermektedir (Atılgan, 2006).

Son dönemlerde oluşan yoğun rekabet ortamında, yeni ürün, marka, reklam ve kalite kendi başına birer rekabet unsurudur. Ancak, bunların ikili kombinasyonları rekabet şansını daha da arttırmaktadır. Mümkün olduğu kadar

yeni ürün tasarımı, kalite ilişkisi ve düşük maliyet kesinlikle rekabet edilebilir bir ürünü ortaya çıkarmaktadır (Gürpınar, 2010).

Çağdaş modanın oluşum ve gelişim süreci değerlendirildiğinde önemli evre, modanın küreselleşme ve endüstrileşme süreciyle birlikte bir sektör haline gelmesidir. Modanın bir sanat ya da zanaat olmaktan öte bir endüstri halini alması, bu endüstrideki sahiplik yapıları ve şirketlerin kâr etme hedefi, giyim modasının dinamiklerini önemli ölçüde değiştirmiştir. Küreselleşmeye dair kuramlarla birlikte endüstrileşme süreci, moda olana dair bilgi edinilen kaynaklar ve bu kaynaklardan bireylere bilgi akışının gerçekleştiği araçları önemli hale getirmiştir (Kireçci, 2015).

Günümüzde hazır giyim endüstrisi, giysi tasarım işlemlerinin etkinliği ve yeterliliğini arttırmaya odaklanmıştır. Ürün geliştirmenin yetersiz ve etkisiz olması üretilen ürünlerin kalitesini düşürmekte ve söz konusu pazardaki trendlere zamanında cevap verememeye sebep olmaktadır. Tasarım, doğası gereği durağan bir yapıda değildir ve etkili bir performans gösterebilmesi için trendlerin yakından izlenmesi gerekmektedir (Regan et al, 1998).

Hızla değişen dünyadaki bütün akımlar giyimi etkiler, giyim bu anlamda sesimizi duyurabildiğimiz bir panodur. Giyim, devletlerin gelişmişliği, ekonomileri ve politik görüşlerinin yanında, insanı kısa sürede etkileyen akımların getirdiği değişimler, devrimler, savaşlar ve hatta filmler, star yaratma sistemleri ve gelişen teknolojiler de dahil olmak üzere hemen her alandan etkilenir (Gürpınar, 2010).

Hızlı değişimlerin yaşandığı bir gelişme süreci içinde olan dünyamızda giyim olgusu da gelişen teknoloji, giderek artan dünya nüfusu ve çağın getirdiği hızlı yaşama paralel olarak değişmektedir. İnsanlığın başlangıcıyla doğan örtünme ve gizlenme ihtiyacının şekil değiştirip; insanların kişisel zevkleri ve statülerini ifade etme biçimine dönüşerek kendine yer bulan moda, geçmişteki anlamını yitirmiş ve yeni anlamlar kazanarak kendine yeni bedenler bulmaya devam etmektedir (Akıncı, 2014).

Son yüzyılda, moda tüketicisi farklı farklı tüketim alışkanlıkları sergilemiştir. Sanayi devriminden bugüne giyinmenin ihtiyaçtan öte halkın geneline yayılan bir zevk biçimi halini almasından bugüne geçirdiği değişimler genelde tarz ölçüsünde gerçekleşmiştir. Tüketim, sıklıkla israfla bir tutulmuş, tüketici de bu israfı yaparken bir takım ahlaki değerlerini yitirdiği konusunda eleştirilmiştir. Tüm toplumlarda aşırı tüketim, din, sosyal ahlak ve gelenek gibi engellerle karşılaşmasına rağmen, yayılma hızından hiç bir şey yitirmemiştir. Tüketim kültürü içinde, moda tüketimi ise kendini din, ahlak, mantık gibi değerlerden uzak tutmayı başarmış ve tüketim kültürünün en büyük biçimlerinden biri olmuştur (Üstüner, 2014).

Giyim alanındaki bu talep değişiklikleri sonucunda, gelişen teknolojiyi kullanan ve seri üretim yapan hazır giyim sektörü doğmuştur. Hazır giyim sektörü kumaşın giysiye dönüştüğü üretim dağıtım ve satışın beraber yapılabildiği emek yoğun bir sektördür. Kişiye özel bir çalışma şekli değildir. Ama kumaş seçimine, kesim işlemine, dikim işçiliğine ve kaliteye önem verilmektedir. Fiyatlar ise alınabilir düzeyde, geniş kitlelere hitap etmektedir.

Tekstil sektörü diğer endüstriyel alanlardan farklı olarak kullanıcılara sezonluk değişim gösteren yeni ürünler sunma çabasındadır. Dolayısıyla iplikten dokumaya herhangi bir aşamada gerçekleştirilen yenilik son kullanıcıya ulaşan ürünleri etkileyebilmekte ve yeniliği geliştirenlerin pazarda daha güçlü ve etkili olması sağlanmaktadır. Moda ve tüketici tercihleri de hazır giyim endüstrisinde talepte belirleyici rol oynamaktadır. Düşük kaliteli günün modasına uygun olmayan, yığın üretimi yapılan hazır giyim ürünlerinden, kalitesi yüksek, daha klasik ve markalı ürünlere talep artmaktadır (Atılgan, 2006).

Dünya hazır giyim sanayinde gelişmiş üretim sistemlerinin esnek yapılara dönüşerek, küçük partili üretime eğildiği görülmektedir. Üretim ve ihracat içinde halen küçük ölçekli işletmelerin payının yüksek, büyük ölçekli işletme sayısının da sınırlı olduğu bilinmektedir. Yeni üretim sistemlerinde tasarım ve koleksiyon kapasitesi geliştirilmekte, markalaşma yeniden yapılanma süreci içinde yerini almaya başlamaktadır (Gürpınar, 2010).

Moda, gelişmiş ülkelerde tekstil ve giyim pazarlamasında en etkili unsurlardan biridir. Dolayısıyla, gelişmekte olan ülke ihracatçıları dizayn faktörünün büyük önemini kavramak zorundadır. Ürünün yansıttığı modayla satışı ve fiyatı arasında doğru bir ilişki olduğundan, ürün, son modayı ve stili ne kadar yansıtırsa, satılabilme şansı ve fiyatı da o kadar artar (Atılgan, 2006).