• Sonuç bulunamadı

DÖVĠZ RĠSKĠ HESAPLAMALARINDA RMD YAKLAġIMI

Döviz kuru bir para biriminin diğer bir para birimi cinsinden fiyatıdır. Bir ülke parasından bir birim satın alabilmek için değişim oranı kadar bir miktar diğer ülke para biriminden ödenmek zorundadır. Genel olarak döviz dendiğinde milletlerarası ödemelerde kullanılan ödeme araçlarının tamamı ifade edilir. Döviz kuru ise iki ülke paralarının birbiriyle değiştirme oranını ifade eder. İktisadi açıdan döviz, arz, talep ve fiyatı olan bir iktisadi bir mal niteliğindedir. Döviz fiyatlarına döviz kuru denmektedir (Teker, 1999).

Döviz piyasalarında para birimlerinin birbirlerine karşı değer kazanmaları veya kaybetmelerinin firmalar yada bankalar açısından yol açacağı potansiyel zarar döviz riski olarak tanımlanmaktadır ( Kenyon, 1981).

Döviz borsaları bazı özel nitelikleri olan piyasalardır. Döviz piyasasında bir paranın talebi, diğer ülkelerin reel gelir düzeylerine, yerel fiyatlarla göreceli olarak yabancı ülkeler fiyat düzeylerine ve yerel faiz oranına kıyasla yabancı ülkeler faiz oranına bağlıdır. Döviz piyasasında bir paranın arzı ise, yerel reel gelir düzeyine, göreceli fiyatlara ve reel faizlere bağlıdır. Yabancı ülkelerdeki reel gelirlerin ve fiyatlar seviyesinin artması veya reel faiz oranında göreceli bir artış yaşanması durumunda , bir ülkenin döviz kuru diğer paralara göre yükselir.

Döviz kurlarını etkileyen diğer faktörler ise, politik ve ekonomik risklerdir. Yatırımcılar riskli varlıklardan daha az ellerinde tutmayı tercih ederler. Bu nedenle politik ve ekonomik yönden istikrarlı ülkelerde bu risk düşük olacağından bu ülkelerin para birimleri yüksek riskli para birimlerine göre değerlenir.

Globalleşen dünya pazarları nedeniyle çok sayıda ülke ve bölgede satış yapma imkânı bulan işletme sayısı her geçen gün artmaktadır. Çok sayıda ülkeye satış yapma, farklı para birimleri üzerinden işlem yapmayı da beraberinde getirmekte ve sonuçta işletmelerin çoğunlukla kaçınmak istedikleri döviz kuru riskini de ortaya çıkarmaktadır. Global piyasalarda faaliyet gösterip döviz kuru riskini göz ardı eden veya yönetemeyen işletmeler, üretim ve satış faaliyetlerinden iyi karlar kazandıkları halde kambiyo işlemleri için büyük miktarlarda zarar rapor etmektedirler.

Bankaların serbestçe döviz mevduatı kabul etmeleri ve uluslar arası piyasadan fon sağlama gibi yasal düzenlemeler, bir başka deyişle yabancı para işlemlerinin serbestleştirilmesi döviz pozisyonu yönetimini, banka fon yönetimi içerisinde önemli bir hale getirmiştir.

Yatırımcıların, yabancı banknotları kolayca satın alabileceği piyasalar bu kadar gelişmeseydi dünya ticaret hacminin bu boyutlara ulaşması mümkün olmazdı. Aynı zamanda firmaların ve yatırımcıların yabancı banknot işlem hacimlerinin artması döviz kuru riskini önemli hale getirmiştir. Bu yüzden diğer ülkelerde olan olayları firma nakit akımını ve karlılığını etkilemektedir. Döviz piyasaları işlem yapanların yabancı banknotlarla en etkin ve en az maliyetle işlem yapabileceği piyasalardır. Bu yüzden uluslar arası ticareti kolaylaştırır, yabancı piyasalarda sermaye arttırımını kolaylaştırır, katılımcılar arasındaki risk transferini kolaylaştırır ve banknot değerleri arasındaki spekülasyonu kolaylaştırır. Ürün, servis ve varlık satışında gerekli akit akım işlemleri döviz piyasalarında gerçekleşir. Döviz kuru bir ülkenin banknotunun diğer ülke banknotu cinsinden ifade edilmesindeki fiyattır (Saunders and Cornett, 2007).

4.2 Türkiye’de Döviz Kuru Sistemleri

Türkiye ekonomisi, Cumhuriyet‟in kuruluşundan itibaren faklı dönemlerde, biraz da o dönemin küresel trendlerine uyarak çeşitli çeşitli kur rejimleri ve ekonomi politikaları denemiştir (Müslümov, Hasanov ve Özyıldırım, 2002). İnan(2002), kur rejimi uygulamaları konusunda iki özelliğe dikkat çekmiştir. Birincisi, genel gelişim kontrollü bir çizgiden serbest bir çizgiye doğru olduğu, ikincisi son yirmi yılda

24 Ocak 1980 kararlarına kadar, kontrollü ve katlı kur politikası uygulayan Türkiye bu tarihte aldığı kararlar çerçevesinde, daha esnek bir kur rejimine geçmeye karar vermiştir. Bu kapsamda TL, yabancı paralar karşısında yaklaşık yüzde 50 kadar deva lue edilmiştir. 1984 yılında kur rejiminde çok önemli bir değişiklik yaparak yerleşiklere, ticari faaliyetler karşılığında edinilmiş dövizlerin bankalarda mevduat olarak tutulması imkanı getirilmiştir. 1989 Ağustos ayında kabul edilen 32 Sayılı Karar‟la döviz ve efektif hareketleri üzerindeki kısıtlamaların hemen hepsi kaldırılmıştır. 1990-1992 yılları arasında uygulanabilen para programları hazırlanmış ve bu para programlarında döviz piyasası genellikle TCMB‟nın açık pozisyonu küçültme ve kontrol altında tutma çabalarının sonucu olan müdahalelere uğramıştır. 1999 yılı sonuna kadar etkileri itibariyle esnek çıpa, uygulamada da kontrollü serbest bir kur rejimi uygulanmıştır. 2000 yılbaşından 2001 Şubat‟ına kadar bir kur temelli stabilizasyon programı uygulanmıştır. Bu kapsamda kur rejimi esnek bir çıpa olarak belirlenmiştir. 2001 Şubat‟ından sonra, program başarısız olmuş ve Türkiye tamamen serbest bir kur rejimine geçmiştir. Halen de bu kur rejimi uygulanmaktadı (İnan, 2002).

4.3 Döviz Riski Ölçümü ve RMD yaklaĢımı

Bodnar ve Marston (2003) çalışmalarında firmaların durumlarının sadece firmanın gelirlerinin, karlarının ve harcamalarının yabancı para cinsiden yüzdelerine bağlı olarak döviz kuru riskine maruz kalma durumlarını gösteren bir model hazırlamışlardır. Bu modele göre döviz riskine maruz kalma elastikiyeti sadece ithalat ve ihracat yapan firmalarda daha yüksek, döviz varlıkların gelir ve giderlerini karşılayabilen uluslar arası firmalarda elastikiyetin daha düşük olduğunu göstermişlerdir.

Al Janabi(2005) makalesinde Riske Maruz Değer yöntemini Meksika gibi gelişmeke olan piyasalar için uygun düzeltmelerle uygulayarak, döviz piyasasındaki günlük işlemlerde optimum varlık dağılımları için bir pratik bir yöntem ortaya koymuştur.

Benzer Belgeler