• Sonuç bulunamadı

BÖLÜM II: KİTLE PSİKOLOJİSİ VE RIZA MÜHENDİSLİĞİ KAVRAMLARININ

2.2 Milli Mücadele'deki Önemli Aktörler ve Kullandıkları Rıza Mühendisliğ

2.2.1 Dönemin Aydınları

Bu aydınlara dönemin önemli şairlerinden Mehmet Emin Yurdakul çok iyi bir örnektir. Milliyetçi bir düşünceyi destekleyen Yurdakul, İkinci Meşrutiyet'ten sonra siyasi hayata dâhil olmuş önemli bir aydındı. Osmanlı'nın dağılmasından önce Mebusan Meclisi'nde de vekillik yapan Yurdakul, Milli Mücadele'nin başlaması üzerine bu mücadeleyi öven yazılar yazmaya devam etmiştir (Hâkimiyet-i Milliye Gazetesi). Kendisinin özellikle Adana, Antalya ve İzmir bölgelerine yaptığı ziyaretler bu bölgelerde Milli Mücadele lehinde yürüttüğü propagandalar bölge direnişlerinde önemli bir rol oynamıştır (Uyguner, 1992). Bu duruma başka iyi bir örnek ise İstiklal Şairi Mehmet Akif Ersoy'un Milli Mücadele Dönemi’ndeki faaliyetleridir. Ersoy, 1921 yılında Mustafa Kemal Paşa'nın daveti üzerine Ankara'ya gelmiş ve yine onun ricası ile Anadolu'nun çeşitli bölgelerinde halkı mücadele hakkında bilinçlendirme çalışmalarını yürütmüştür (Uyguner, 1991). Mehmet Akif de aynı Yurdakul gibi Anadolu'nun çeşitli illerinde halk ile görüşmüş, iyi bir hatip olmasından mütevellit kimi zaman camilerde Milli Mücadele'yi öven vaazlar vermiştir (Uyguner, 1991). Bu değerli aydınlara Ziya Gökalp, Yakup Kadri Karaosmanoğlu gibi daha birçok örnek vermek mümkündür. Özellikle Ziya Gökalp'ın İkinci Meşrutiyet sonrasında Peyman dergisinde yazdığı yazılar ve İstanbul'da kurduğu Türk Ocağı'nın faaliyetleri sadece dönemin ünlü aydınlarına önemli bir rol modeli olmamış (örnek olarak Halide Edib yazılarında ve romanlarında sıkça kendisine duyduğu bağlılıktan bahsetmektedir) aynı zamanda kendisinin "Türkçülüğün Babası" olarak anılmasına olanak vermiştir (Berkes, 1954).

Yukarıda bazı örnekleri verildiği üzere, bu aydınların Milli Mücadele Dönemi’nde yoğun bir rıza mühendisliği faaliyetleri yürüttüğü gözlemlenmektedir. Bu kişiler öncelikle Milli Mücadele'ye ve milliyetçi düşünceye gönülden bağlı kişilerdir ve yaptıkları propagandayı oldukça benimsedikleri bellidir. Öte yandan yazıları, şiirleri, fikirleri ve söylemleri ile son dönemlere doğru Anadolu halkı tarafından tanınır simalar oldukları da söylenebilir. Mesela Ziya Gökalp daha İttihat ve Terakki Hükümeti yıllarında Anadolu'da adını duyurmuş önemli bir gazeteci ve fikir adamıydı. Hatta partisinin ve milliyetçi

22

düşüncenin propagandasını yapmak üzere Diyarbakır'da İttihat ve Terakki Partisi adına bir şube dahi açtı (Tunaya, 1952). Milli Mücadele yıllarında Anadolu'ya geçen Gökalp'ın özellikle kendisinin çok iyi tanındığı Diyarbakır'da çalışmalar yürüttüğü bilinmektedir.

Yukarıda belirtildiği üzere, bu aydınlar genellikle yeni meclisin ve Mustafa Kemal Paşa'nın daveti üzerine Milli Mücadele’ye katılmış kişilerdir. Bu kişilerin ortak özelliğini 19. yüzyıl sonlarına doğru milliyetçilik, ulusçuluk, bağımsızlık (Padişah otoritesinden ziyade Avrupalı devletlerin baskısından) gibi öne çıkan ideolojileri benimsemiş olmalarıdır. Uzun süren savaşlar sonunda Osmanlı İmparatorluğu'nun kaybettiği topraklar ve dağılmaya yüz tutan devlet yapısının bu aydınlar üzerinde ne denli büyük etkiler yarattığı tahmin edilebilir. Öte yandan hâlihazırda büyük kitleler tarafından tanınan bu aydınlar için Anadolu'da Milli Mücadele lehinde propaganda yürütmek zor olmamıştır. Bu durumun daha önceki bölümde bahsedilen rıza mühendisliği uygulamalarıyla iyi bir şekilde örtüştüğü görülebilir. Hâlihazırda aydınlar tarafından benimsenmiş ideolojilerin güçlü bir liderin de etkisiyle kitlelere taşınması fikri rıza mühendisliğinin önemli örneklerindendir. Bu yolda Yurdakul, Ersoy, Gökalp gibi topluma mal olmuş önemli aydınlar, Mustafa Kemal Paşa ve onun benimsetmek istediği bu davanın en önemli savunucuları haline gelmiş, bu amacın önemli rıza mühendislerinden olmuşlardır.

Milli Mücadele'ye destek veren aydınların karşısında birçok kişinin de bu harekete karşı çıktığını söylemek mümkündür. Bu kişiler de aynı yukarıda bahsedilenler gibi yazılarında, dergilerinde veya röportajlarında propaganda faaliyetleri yürütmüş ve Milli Mücadele'nin karşısında yer almışlardır. Öyle ki bu kişilere ve bu kişilerin yürüttükleri basın yayın faaliyetlerine "Mütareke Basını" adı takılmıştır (Ilgar, 1973). Bunun sebebi ise bu kesimin Mondros Ateşkes Antlaşması'ndan sonraki basın faaliyetlerinde Müttefik Kuvvetleri’ne direnilmemesi, işgallere karşı çıkılmanın önlenmesi gibi konuları işlemeleri ile alakalıdır (Ilgar, 1973).

Bu grubun öncüleri arasında Ali Kemal, Refi Cevat, Refik Halit ve Ahmet Emin gibi aydınları göstermek mümkündür. Bu kişiler Alemdar, Peyam, Sabah gibi gazetelerde günlük ve haftalık yazıları ile sürekli olarak bu konuları işlemekteydi. Mesela Ali Kemal gerçek bir İngiliz taraftarı idi ve ülkenin kurtuluşunun İngiltere mandasına girilmek ile mümkün olacağını düşünmekteydi. Milli Mücadele Dönemi’nin başında yazdığı yazılarda Ali Kemal bu düşünce üzerinde uzunca bir süre durmuştur (Özgül, 2004).Bu düşüncesinin yanında Ali Kemal'in iyi bir rıza mühendisi olduğu da söylenebilir. Kendisinin Milli

23

Mücadele Dönemi’nde yayınladığı yazılar incelenirse yaşadığı dönemi iyi okuduğu ve işlediği konularda döneme ait olguları bollukla kullandığı gözlemlenebilir. Mesela Ali Kemal'in yazılarında hilafete ve milliyetçiliğe bol bol atıfta bulunduğu görülmektedir (Özgül, 2004). Ali Kemal bu olguları kullanarak kitleleri ikna edeceğini ve Anadolu'daki hareketin önüne geçebileceğini düşünmüştür. Ali Kemal'e ek olarak yine Refi Cevat ve Refik Halit gibi dönemin ünlü aydınları da İngiltere ile saf tutmuş ve manda sistemini savunmuştur. Yine bu kişilerin de yazılarında bolca hilafet olgusu ve Osmanlıcılık görülmektedir. Tüm Milli Mücadele karşıtı yazarların ortak paydada birleştiği başka bir konu ise, millet ve halk olgularıdır. Bu aydınlar yazılarında ısrarla Ankara Hükümeti'nin milleti temsil etmediğini ve yorgun halkı zorla kötü maceralara yönlendirdiğinin altını çizmiştir (Tunç, 2000). Bu şekilde yayınlanan yazıların belki de millet nezdinde bir karşılık bulacağı düşünülmüş olabilir.

Benzer Belgeler