• Sonuç bulunamadı

Dönüşüm Kavramı

Değişim, doğanın temelinde olan bir olgudur ve yaşamı devam ettirebilmenin temel koşuludur. Değişmek, çevresel koşullara ayak uydurabilmek, doğa ile (rakiplerle) mücadele ederek gelişmeyi ve büyümeyi sağlamak tüm canlıların ve sistemlerin temel amacıdır. Evrende bulunan her canlı, her sistem devamlı değişme halindedir. Değişme, ister planlı olsun, ister plansız herhangi bir sistemin (kişi ya da örgüt), bir süreç ya da ortamın belli bir durumdan başka bir duruma dönüşmesi olarak ifade edilebilir.

İngilizce’de transformasyon (transformation) olarak ifade edilen dönüşüm kavramı, biyolojide dönüşümcülük (transformizm) olarak kullanılmaktadır. Canlı türlerin bir biçimden başka biçime geçmek suretiyle oluştuğunu savunan bir öğreti olarak dönüşümcülük, canlıların bir durumdan başka bir duruma geçtiklerini ileri sürer. Örneğin, bir tırtılın kelebeğe, bir yumurtanın tavuğa dönüşmesi gibi… Bunun yanında, jeolojide, “başkalaşma” kavramı, “tortul kayaların değişime uğrayarak, yapraksı billur bir yapı gösteren kayaçlara dönüşmesine sebep olan olayların tümü” dönüşümü ifade eder (Demirci, 1998: 9).

“Dönüşüm” kavramının Türkçe sözlük anlamı ise; olduğundan başka bir biçime

girme, başka bir durum alma, transformasyon, biçim değiştirme, başka bir hale dönüşmektir (TDK-2002). Genel anlamda dönüşüm; mevcut yapıdan, teamüllerden, alışkanlıklardan, eğilimlerden vazgeçerek devrimsel anlamda farklılaşma süreci ya da gelecekteki eğilimlere şimdiden hazırlanmak ve gelecek eğilimlerini şimdiden uygulamaya taşımak şeklinde tanımlanabilir.

Dönüşüm kavramının sıklıkla kullanılma nedenlerinden biri; bir konumdan bir başka konuma geçmeyi bir kalıptan bir başka kalıba geçmeyi değişim kavramının tam olarak ifade edememesidir. Değişim daha çok evrimsel bir farklılaşmayı tema ya da ana fikir olarak alırken dönüşüm ani ve devrimsel farklılaşmayı fikir olarak almaktadır (Akdemir, 1997: 143). Dönüşüm, mevcut değerlerin geçerliliklerini yitirdiklerinde mevcut yapının istenilen sonucu vermediğinde zorunlu hale gelir. Değişme ise hep mevcut esas alınarak yapılan düzenlemeleri çağrıştırmaktadır (Özden, 1999: 188)

Varlıklarını korumak, yaşamlarını sürdürmek isteyen her canlı gibi sosyal sistemler olarak örgütler de sürekli olarak değişmek zorundadırlar.

Literatürde sosyal sistemlerin değişimi ve dönüşümü ile ilgili birçok model bulunmaktadır. Ancak genel olarak sosyal sistemlerde üç tür değişmeden söz edilebilir;

• İşlemsel • Teknolojik

• Sistemik (yapısal ve kültürel)

İşlemsel değişme, bir işin yapılış biçimi, sırası ve işin yapılma kuralları ile ilgiliyken; teknolojik değişme, işi yapmada kullanılan araç ve gereçlerin değişmesidir. Sistemik değişme ise işin doğasının değişmesi, amaçların ve eylemlerin odak noktasının yeniden belirlenmesidir. Sistemik değişme, Sistem çapındaki topyekün değişmeyi ifade eder. Bu tür değişiklikler bir yanda kural, rol ve örgütteki ilişkiler içeren yapının, diğer yanda inanç, değer ve kabullenmelerin, yani kültürün değişmesidir. Bu tür değişme, sistemin varlık nedenlerini yeniden belirleme ihtiyacı duyduğu zamanlarda ortaya çıkar. Böyle zamanlarda yapı (kurallar, roller ve ilişkiler) ve yapıya anlam kazandıran kültürün değişmesi gerekir. Bu, topyekün bir değişim demektir. Bundan dolayı sistemik

değişme yerine “dönüşüm” kavramı kullanılmıştır (Özden, 1999: 18). Şekil 13’te

Şekil 13- Rutin Değişim ve Dönüşüm

Birinci Aşama İkinci Üçüncü Dördüncü Aşama Aşama Aşama (Kaynak: JOHNSON,G.-SCHOLES.K. Exploring Corporate Strategy, Prentice Hall Cambridge, 1993: 65 (Demirci, 1998: 8)

Şekilde görüldüğü gibi, rakamlarla gösterilen bölgelerden birincisinde (1) değişim, rutin bir biçimde gerçekleşmektedir. İkinci bölgede (2), örgütün çevreye uyum sağlamakta zorlandığı ve sürekli olumsuz etkilendiği süreci ifade etmektedir. Aynı zamanda çevresel değişimlere uyum sağlamaktan uzaklaştığı bölgedir. Bu aşamadan sonra örgütün dönüşüm (transformasyon) gerçekleştirmesi gerekmektedir (bölge 3). Eğer dönüşüm gerçekleşmiş ise örgüt faaliyetine son vermek zorunda kalacaktır (bölge 4) (Demirci, 1998: 9).

1965'lerde kullanılmaya başlanan "örgüt dönüşümü" kavramı çok yenidir. Örgütsel dönüşüm, örgütün temel doğasını kendi ekosistemi içinde tamamen yeni düşünce sistematiği ve örgüt üyelerinin kabullenmesiyle olan değişimdir (Brestrich, 1999: 152). Günümüzde büyük veya küçük yerel veya küresel olsun hiç bir örgüt değişime karşı bağışık değildir. Çevresel değişimin yeni teknoloji, rekabet ve demografik güçlerinin üstesinden gelmek için her sektördeki, liderler kendi örgütlerinin işleri yürütme tarzını temelden değiştirmek zorundadır (Kotter, 1999: 75; akt. Eraslan,

Değişim Oranı Çevresel Değişim 1 2 3 4

78). Bir başka anlatımla örgütsel dönüşüm, örgütün yaşam sahasında meydana gelen her türlü değişimi, örgütsel yapının korunmasına yönelik olarak değerlendirmesi ve yeniden yapılanma (restuctump) ile değişmenin ötesine geçmesi olarak tanımlanabilir (Demirci, 1998: 9).

Örgütsel dönüşüm kavramının gelişiminde Thomas Kuhn tarafından ortaya atılan "Paradigmatik Dönüşüm" kuramının etkisi çok büyüktür. Sosyal sistemlerin değişim sürecinin uzun süren evrimsel ve birikimsel özelliği olduğu inanışı, Kuhn tarafından ortaya atılan kuram tarafından yıkılmıştır. Kuhn zamanına kadar bilimde değişim birikimsel olarak algılanmış, yani bilimsel çalışmalar bir tuğla duvarın örülmesine benzetilmiştir. Yeni şeyler, eski şeylerin üstüne oturur, ilerler anlayışı, bilimsel düşüncenin evriminde bir sürekliliği oluşturmuştur. Oysa Kuhn'a göre, bilimsel düşünmenin evrimi sanıldığı gibi birikimsel değil , devrim şeklindedir. Uzun dönemli evrimsel ve birikimsel süreçler, kısa süren devrimlerle yeniden şekillenir (Şimşek, 1997:15). Kuhn'un Paradigmatik Dönüşüm Kuramı şekil 14'te belirtilmiştir.

Şekil 14- Sosyal Sistemlerde Paradigmatik Dönüşümün Aşamaları

(Kaynak Şimşek, 1997: 25-26)

ÇEVRE Rasgele Şoklar/Tetikleyici Olaylar ÇEVRE

ÇEVRE Rasgele Şoklar/Tetikleyici Olaylar ÇEVRE

Dön üş üm:Paradigma nı n Seçilmesi

Normal Anormallikler Kriz Seçilme Geçiş Normal Dönem Dönemi Dönemi Dönemi Dönemi Dönem Paradigma1 Anormaliler (Sorunsallar) Aday Paradigmalar 4 2 3 1 5 Paradigma 2

1973 Petrol Krizi ve sonrası dünyanın yeniden şekillenmesi, her alanda oluşan dönüşümler Kuhn'un Paradigmatik Dönüşüm Kuramını destekler niteliktedir. Özellikle örgütsel anlayışta yeniden yapılanma gerekliliğini ortaya çıkması, örgütlerin kendilerini sorgulamaları ve örgütsel dönüşüm gerekliliğini ortaya çıkarmıştır. Bu sürece gelene değin etkili olan Klasik Yaklaşım, insan İlişkileri ve Bilimsel Yaklaşım gibi modeller krizle birlikte geçerlilikleri yitirmişlerdir. 1973 Petrol Krizi ile birlikte örgüt ve işletme yönetimi alanında köklü bir paradigmatik dönüşüm yaşanmıştır. Petrol krizinin doğurguları ve ekonomiye olan yansımaları alışagelen örgütsel yönetim anlayışını temelden etkilemiştir. Böylece, Toplam Kalite Yönetimi, yeniden kurma (re- engineering) gibi kavramlar 1990'lı yıllarda yaygın olarak kullanılmaya başlanmıştır (Şimşek, 1997: 180-182).

1990’lı yıllardan sonra “Yeni Çağ Yaklaşımı” olarak adlandırılan bu yeni anlayış yoğun küresel farkındalık ve yarışma örgüt içi ilişkiler, işbirlikçi demokratik odaklama, desteklenen adalet, medeni erdemler ve ortak olumluluk, değerlerin yönlendirilmesi, örgütsel güven ve güçlendirme, konsensüs merkezli politika geliştirme, yapı ve görev paylaşımında ayrılık ve çoğulculuk, diyalog, etkili iletişim ve metodoloji, ortaklaştırılmış ödüller, güçlü bir vizyon oluşturma becerisi ve pazar ayarlaması gibi faktörler ile eski anlayıştan ayrılmaktadır (Hickman, www.academy.umd.edu,1997; akt. Eraslan, 2003: 80).

Görüldüğü gibi yeni anlayışlar, farklılaşan bakış açıları, yeni yönetim tarzları, teknolojik değişmeler ve buna benzer gelişmeler birbiriyle etkileşime girerek yapı,amaç, iş uygulamalarını, fikirleri ve becerileri sistemli değiştirerek "dönüşümü" gerçekleşmektedir (Batley, 1989: 19; akt. Eraslan, 2003: 80).

Dönüşümcü Örgütler

Günümüz örgütleri, politik sınırlamaları yok ederek, kaynak hareketliliği sağlama kapasitelere bağlı olarak karmaşık problemleri çözme ve toplum için benzersiz fırsatlar oluşturma konusunda çok önemli ve avantajlı bir konumdadır. Bu yeterlik çerçevesinde 21. yüzyıl örgütleri, (kamu ve özel örgütler) var olma amaçları ve toplumsal problemleri çözme konusundaki sorumlulukları ile örgütsel sistemi, bütüncül bir çevresel bakış açısı ile radikal ve devrimci değişime karşı insancıl bir dönüşüm sağlamalıdırlar. Dönüşümcü örgütler "kapasite yaratma yapıları" olarak tanımlanır. Bu

yapılar içinde insan faktörü ve değerler kurum için itici güçlerdir. Böylelikle ekonomik ve diğer kaynaklar herkesçe, kabul edilmiş insan aktivitesinin enstrümanları haline gelir. Bu odaklanma örgütsel hizmet ve ürünlerin sonuçları ya da ekonomik durum ve üretimin azaltıldığı anlamına gelmez. Bununla beraber, örgütsel dönüşümde, dönüşümcü örgütlerin hedefi, postmodern, ya da endüstri sonrası faktörlere doğru yeniden yapılanmaktır (Hickman, www.academy.umd.edu ,1997; akt. Eraslan, 2003: 80) Şekil 16'da dönüşümcü örgütsel çerçeve belirtilmiştir.

Üzerinde sürekli ve sistematik araştırmalar yapılması gereken "örgüt dönüşümü" başlı başına bir süreçtir. Bu anda veya bir olayla gerçekleşecek bir durum olmamakla beraber birçok bilim adamı bu süreç ile ilgili olarak farklı şekillerde çeşitli basamaklar belirtmişlerdir;

Şimşek'e (1997: 25-26) göre bu süreç aşağıdaki basamakları içermektedir: • Normal donem

• Problemler donemi • Tetikleyici olaylar

• Kriz dönemi ve rakip paradigmaların ortaya çıktığı dönem • Yeni paradigmaların seçimi

• Yeni bir normal dönem,

Buckley ve Perkins ise (Brestrich, 1999: 154; akt. Eraslan, 2003: 81) bu süreci aşağıdaki gibi basamaklaştırmaktadır:

• Bilinçsizlik düzeyi • Uyanma Düzeyi

• Yeniden düzenlenme düzeyi • Çeviri düzeyi

• Sorumluluk düzeyi • Somutlaştırma düzeyi • İçselleştirme düzeyi

Şekil 15- Dönüşümcü Örgütsel Çerçeve

( www.academy.umd.edu, 1997)

Dönüşümcü örgütsel çerçeveyi şematize eden şekilden de anlaşıldığı gibi örgütsel devamlılığı sağlayıcı "dönüşüm" etkinliklerini düzenleyen, planlayan koordine eden, örgütleyen, uygun ortamlar ve dönüşüm kültürü oluşturan nitelikli liderlik anlayışına gereksinim bulunmaktadır. Dönüşümcü örgütlerde liderlik, geleneksel bakış

ÇEVRE

Dinamik/Düzensiz-Karışık - Değişen öğelerin tanımı

- Kapasite oluşumu için fırsatlar ve değerlendirme

- Benzer ve benzer olmayanlar arasında sebep ve değer bağlantıları