• Sonuç bulunamadı

Dînî Konular ve Unsurlar:

B Muhtevâ Özellikleri:

2.5 Dînî Konular ve Unsurlar:

Allâhü teâlâ:

Dîvân’da, çok azı Farsça ve ekseriyeti Arabça olmak üzere, Allâhü teâlânın zât, sıfat ve ef’âl isimlerinin bazıları, bilhassa “Tevhîd” konulu 1. Kasîde’de geçmektedir. Bunlar “Rahîm, Rahmân, Hakîm, Na¡îm, Azîm, Bedî’, Râfi’, Latîf, Allâm, Hannân, Mennân, Deyyân, Yezdân, Celâl, Cemâl, Hudâ, Mevlâ, A’lâ, Evvel, Âhir, Zâhir, Bâtın, Alîm, Kadîm, Mu’izz, Mudıll, Kâdir, Kadîr, Semî’, Basîr, Sâni’, Hâlık, Muhît, Ganî, Âdil, Nûr, Bâkî, Şâfî, Vâhid, Ehad, Ferd, Samed…” isimleridir. Bundan başka, dîvânın birçok yerinde de bu isimler sıklıkla yazılmıştır.

Ra√î√î√î√îmün ra√met-i Ra√√√√mān ◊◊◊◊akîîîîmün √ikmet-i ¡ummān Na¡î¡î¡î¡îmün ni¡met-i nu¡mān ¡¡¡¡A@î@î@î@îmün ¡izzet-i ¡irfân

(Dîvân,s.1-b,1.beyit) Cām-ı ¡ış…ıyla olub müstaġra…-ı ba√r-i E√aE√aE√aE√adddd

Virdi pey-der-pey fa…îre ¢¢¢¢ādirdirdirdirü ◊ayyü◊ayyü◊ayyü◊ayyü’§-~amed~amed~amed~amed

(Dîvân,s.40-b,17.beyit) ¡Avn-i »ud»ud»ud»udā irişe ger bu ża¡îf kemtere

Meclis-i ¡uşşā…da şer√ ideyim bāb bāb

(Dîvân,s.48-b,10.beyit) »ā†ıruñ al şāh u ednā itme işkeste kesi

Beyt-i ◊◊◊a……◊ …………’dur dil na@arda nūr-ı Yezdān’ı gözet ……

(Dîvân,s.53-a,11.beyit) Rāh-ı ¡ış…da pāk …ıl göñlüñ mi&āl-i isfidāc

Ba¡de-≠ā Feyyāż-ı Mu††††la………… eyleye «ôşca sirāc

Melekler:

Dîvân’da, Hazreti Cebrâ’îl veya Rûhu’l-Emîn yahut Cibrîl olarak ve vahiyle görevli melek olarak ismi en çok geçen en büyük dört melekten biridir.

Hem »alîl-i Āzer Đsmā¡îl-i …urbān-ı ◊a…… Hem-nüzūl ü CebrCebrCebrCebra™îl™îl™îl™îl ü A√med-i Mu«tār mest

(Dîvân,s.10-b,14.beyit) Eyle Mi&lî-i gedāyı bezmiñe ey meh …arîn

¡Aynuma ≠errece gelmez sensizin ¡ālem hemîn Ma¡bed ü ma…§ūd-ı ¡uşşā…ānısın Rū√√√√u’l-Emîîîîn

(Dîvân,s.17-a,4.bendden) ~ad-şehper-i Cibrîîîîl olurise de ¡ış…da

~ayyād-ı me√abbetde şikārum dil-i zārla

(Dîvân,s.112-b,9.beyit) Kitâblar:

Telmîh, tenâsüp, isti’âre, hüsn-i ta’lîl yoluyla yazılmıştır. ~alāt-i ¡ış…uñ āgāhı gider mi cāmi¡-i ġayra?

O…uyan Mı§√af-ı ¡ış…ı bilür Fur…Fur…Fur…ānFur… nnn-ı dil-bersin

(Dîvân,s.7-b,8.beyit) Nāzil-i ¢¢¢ur™™™™ān u Đncîîîîl ü Zebūr Tevrāt hem ¢

Defter-i ¡uşşā…ıyāna …ayd olan güftār mest

(Dîvân,s.10-b,7.beyit) Tefe™™ül eyledüm √üsnüñ kitkitkitkitābından bından bından şehen-şāhum bından

◊urūf-i Fāti√a çı…dı ya…îndan mı ki ¢ur™¢ur™¢ur™ān¢ur™ nnn’dur

Dü-¡ālemde murād-ı ¡āşı…ān sā…î-i va√detdür Ki oldur ma…§ad-ı eşyā delîlüm sırr-ı ¢ur™ān’dur

(Dîvân,s.69-a,8.beyit) Peygamberler (Kıssalar):

Hazret-i Muhammed (s.a.v.):

“Hâtemü’l-Enbiyâ”, “Sâhib-i Makâm-ı Mahmûd”, “Şâfi’”, “Rasûlullâh”, “Tâhâ”, “Yâsîn”, “Beşîr”, “Nezîr” “Mustafâ”, “Ahmed”, “Server-i Kâ’inât”, “Fahr-i dü-cihân”, “Mahbûb-ı Rabbü’l-âlemîn”, “Küntü Kenz’in Mazharı ve Mahzeni”, “Mahzar-ı Lev-lâ-ke Lev-lâk” gibi birçok isim, sıfat ve lakap ve ünvânıyla yazılıdır. Dîvân’da, Peygamber Efendimiz’in şânında olmak üzere, 3 Na’t ve Muhammes nazım şeklinde de bir Münâcât vardır. Mevlevî olan Seyyid Đsmâil Efendi, dîvânın hemen her beytinde Ehl-i Beyt sevgisini, çoğu zaman da, Ehl-i Sünnet Đ’tikâdı’na uygun bir üslüpla yazmıştır. Dîvân’ın esası ve özü, Ehl-i Beyt’e duyulan bu hudutsuz muhabbet ve hürmettir, denebilir.

Mü≠nibüm eyle şefā¡at yā RasRasRasRasūla’llla’llla’llla’llāhhhh amān ¢ıl kerem eyle ¡ināyet yā RasRasRasRasūla’llla’llla’llla’llāhhhh amān

(Dîvân,s.4-a,3.beyit)

Güften-i ◊a…… √a……ıña “Levlāke levlāk mā-«ale…”””” On sekiz biñ ¡ālemiñ cānı vücūduñ Müctebā

(Dîvân,s.2-b,12.beyit) Oldı münzel āyet-i “Yā-sîîîîn” belî Ma√√√√būb-ı ¡ış…

Nūr-ı vechüñdür √urūf ü Sūre Sūre “‰‰ā-Hā”

Ser-te-ser sırra muvaffa…dur Mu√ammed Mu§†afMu√ammed Mu§†afMu√ammed Mu§†afā Mu√ammed Mu§†af Bār-gāh-ı ¢ıble-i ◊a……’dur Mu√ammed Mu§†afaMu√ammed Mu§†afaMu√ammed Mu§†afa Mu√ammed Mu§†afa

(Dîvân,s.124-b,14.beyit) Açıldı “Küntü Kenz”üñ ma«zeni teşrîf-i A√medA√medA√medA√med’de

Gürūh-ı evliyā rāh-ı †arî…a pîşvādur heb

(Dîvân,s.50-b,12.beyit) Senüñ va§fuñdurur “‰‰‰ā----h‰ hhhā” vü “YYYYā----sînsînsîn”””” ◊a…… Kelāmı’nda sîn

Senüñ şānuñdadur “Đnnā fete√nā” āh ne deftersin

(Dîvân,s.103-a,12.beyit)

Hazret-i Đbrâhîm(a.s.):

Telmîh yoluyla, cömertliği, misâfirperverliği ve Allâhü teâlânın “Halîl”i olması ve Nemrûd tarafından ateşe atılmasıyla telmîh, tenâsüp ve teşbîh yollu ismi geçmektedir.

Hem »alîl»alîl»alîl»alîl----i i i i Āzerzerzerzer Đsmā¡îl-i …urbān-ı ◊a…… Hem-nüzūl ü Cebra™îl ü A√med-i Mu«tār mest

(Dîvân,s.10-b,14.beyit) Şef…atü el†āf-ı ¡Alî menba¡-ı feyż-ı celîl

““““Rabbi ekrimnî bi-√a……ı nūrı ĐbrĐbrĐbrĐbrāhîm »alîlhîm »alîlhîm »alîlhîm »alîl””””1111

(Dîvân,s.40-b,16.beyit) Nār-ı hicrānunda ĐbrĐbrĐbrĐbrāhîmhîmhîmhîm-āsā her zemān

Yanmaġa lāyı… mı söyle «ā†ırum sūzānesi

(Dîvân,s.117-b,7.beyit)

Hazret-i Mûsâ bin Đmrân (a.s.):

Allâh’ın Kelîm’i olmasıyla, Tûr-ı Sînâ’da Allâhü teâlâ ile konuşmasıyla, Firavun’a ve kavmine gösterdiği sayısız mucizeleriyle, Đlâhî aşkın tecellîsi olmasıyla ismi, daha çok telmîh ve tenâsüp yoluyla Dîvân’da en çok geçen en büyük peygamberlerden biridir.

Nigāhuñ ‰ūr-i Sîne’mde tecellî eyleyen bî-şek Didüm Tevrāt-ı ¡ış…-ı MMMūssssa----i ¡ĐmrM i ¡Đmri ¡Đmri ¡Đmrānnnn-ı dil-bersin

(Dîvân,s.7-a,7.beyit) Hem ¡a§ā vü Mūsa-i mu¡ciz ü Fir¡avn-i sa…îm

¢uvvet-i Peyġam-berānü si√ir ü se√√ār mest

(Dîvân,s.10-b,11.beyit)

Deşt-i √üsne …ıl tecellî ¡āşı…um MMMūssssā gibi M Nef«a-i la¡lüñ irüşdür cān bulam ¡Îsā gibi

(Dîvân,s.40-a,14.beyit) ‰ūr-ı ¡ış…uñda tecellî eyleyüb sāġar müdām

Na…d-i »ıżr’ı Mūsa-i ¡¡¡¡Đmrān Kelîîîîm’dür baña

(Dîvân,s.47-a,14.beyit)

Hazret-i Meryem ve Hazret-i Îsâ (a.s.):

Annesi Hazreti Meryem (r.a.) ile beraber, dîvânda ismi en çok geçen en büyük peygamberlerden biridir. Bilhassa, ölüleri nefesiyle diriltmesi mucizesi telmîh yoluyla yazılmıştır. Şair, başta Hazreti Đsâ Peygamber olmak üzere Hazreti Ya’kûb ve Hazreti Yûsuf Peygamberlerin mucizelerini telmîh, isti’âre, tenâsüp ve hüsn-i ta’lîl yoluyla yazarken, bazen, dînî bilgilere, Ehl-i Sünnet Đtikâdı’na aykırı olarak anlaşılabilecek şekilde ve gulüv derecesindeki mübâlağa ve tefrit yoluna gitmiştir.

Demiñdür nef«a-i ¡Îs¡Îs¡Îs¡Îsā hezār-¡Îsā Aña mu√tāc Nice §ad-mürde …albüñ gevher-i cān cān-ı dil-bersin

(Dîvân,s.7-a,8.beyit) Esmā™-i şerîfüñle simā¡ eyleyelüm āh

◊āl el vire nā-gāh

Nef« eyle dil-i mürdelere ta ola Ādem Ey ¡Î¡Î¡Î¡Îsa-i Meryem

(Dîvân,s.31-a,3.bend) Deşt-i √üsne …ıl tecellî ¡āşı…um Mūsā gibi

Nef«a-i la¡lüñ irüşdür cān bulam ¡Îs¡Îs¡Îsā gibi ¡Îs

(Dîvân,s.40-a,14.beyit) Bulalı pîr-i muġānı …alb buldı tāze cān

»um u kūze nef«a-i ¡Î¡Î¡Î¡Îsā-i Meryem’dür baña

(Dîvân,s.47-a,13.beyit) Nef«a-i ¡Îs¡Îs¡Îs¡Îsā’ya mālik yāre …ul oldum ise

Dāġ-ı ¡ış…da lāle-zār oldum gören aġlar güler

(Dîvân,s.71-b,17.beyit) Sen söyle baña emrine fermān ne olursa

Men dür-i lebüñ Rū√√√√-ı Mesî√î√î√î√ā’ya degişmem

(Dîvân,s.100-b,2.beyit)

Hazret-i Âdem (a.s.):

Dîvân’da, Allâhü teâlânın Hazret-i Âdem’e (a.s.) bütün ilimleri ve lugatleri öğrettiği ve kendisini, kendi rûhundan nefh ederek yarattığı telmîh, iktibâs ve tenâsüp yollu geçmektedir.

““““Alleme’l-Ādeme esmā”1 sırrı sen de …ıl güşād Vā√idü Ferd ol yetiş gel gül-şenü nesrînlere

(Dîvân,s.15-b,5.beyit) Esmā™-i şerîfüñle simā¡ eyleyelüm āh

◊āl el vire nā-gāh

Nef« eyle dil-i mürdelere ta ola Ādem Ey ¡Îsa-i Meryem

(Dîvân,s.31-a,3.bend)

Hazret-i Nûh (a.s.):

Tûfân Vakası ve Hazret-i Cebrâ’îl’in talimiyle yaptığı gemi telmîh, gulüv derecesindeki mübâlağa ve tenâsüp yollu yazılmıştır.

Düşüb deryā-yı ¡ış…a keştkeştkeştkeştüm ol dem NNNū√N √√√-ı Đbnü’l-va…t Dü-çeşmüm seyl olub a…ma…dadur ‰‰‰‰ūffffānnnn-ı dil-bersin

(Dîvân,s.7-a,8.beyit) Olaldan dūr çeşmümden sirişküm Nū√√√√-‰‰‰‰ūfān’dur

Enîsüm ma√remüm ta §ub√ olunca āh u efġāndur

(D.s.65-a, Gazl.97/1. beyit) ‰ālib-i Ra√mān olanlar oldı şey†āndan «alā§

KeştiKeştiKeştiKeşti----i Ni Ni Ni Nū√√√√’a girenler oldı ‰‰‰ūffffān‰ nnn’dan «alā§

(D.s.85-a, Gazl.175/1. beyit)

Hazret-i Hûd (a.s.):

Âd Kavmi’ne peygamber olarak gönderilen Hazret-i Hûd’un (a.s.) ismi, Allâh’ın aşkıyla bütün mahlûkâtın kendinden geçmiş olduğu dile getirilirken tenâsüp, telmîh ve hüsn-i ta’lîl yoluyla yazılmıştır.

¡Îsa vü Ya¡…ūbu Yūsuf HHHūdH dddü Ya√yā vü Şu¡ayb Ādem-i müstaġra…-ı ba√r-i E√ad reh-yār mest

(Dîvân,s.10-b,12.beyit)

Hazret-i Süleymân (a.s.):

Nübüvvet’i, bütün insanlara, cinlere ve şeytânlara olan saltanatı, Mühr’ü, karıncanın[Nemle] kendisi ile konuşması ve kendisine hediye vermesi kıssası telmîh, teşbîh ve tenâsüp yollu yazılmıştır.

¢albimüñ şehrine bi’llāh Süleymān-ı zemānsın

(Dîvân,s.17-a,4.bendden) Bu fenā gül-zārına …ılma na@ar ma¡nāyı gör

Pāy-māl ol mūr-veş mühr-i Süleymān’ı gözet

(Dîvân,s.53-a,9.beyit)

MMMMūrrrr----veşveşveşveş §ūretde āsāndur velî Ta«t-ı ta√…î…a SüleymSüleymSüleymSüleymānnnn’dur …ade√

(Dîvân,s.59-b,7.beyit) Hazret-i Ya’kûb ve Hazret-i Yûsuf (a.s.) ve Hazret-i Züleyhâ (r.a.): Dîvân’da isimleri en çok geçen peygamberler Hazret-i Ya’kûb ve oğlu Hazret-i Yûsuf’tur. Hazret-i Ya’kûb’un (a.s.) şefkati, hüznü, sabrı, intizârı; Hazret-i Yûsuf’un (a.s.) bütün insanların güzelliğinin yani “sabâhat”in yarısının kendisine

verildiği, zindan hayatı, iffeti, üzüntüsü, sabrı ve sonradan kendisinin hanımı olacak Hazret-i Züleyhâ’nın (r.a.) aşkı, sabırsızlığı ve sabrı, dillere destan güzelliği telmîh, tenâsüp, isti’âre, mübâlağa ve teşbîh yollu yazılmıştır.

‰aleb deştinde Ya¡…Ya¡…Ya¡…ūb’aYa¡… b’ab’ab’a dönüb yansın Züley«Züley«Züley«Züley«ā-veş A…ıdsun Nîl-i eşküñ mermere ki Ken¡Ken¡Ken¡ānKen¡ nnn-ı dil-bersin

(Dîvân,s.7-b,13.beyit) Firā…-ı «üznile Ya¡…¡…¡…¡…ūb olursam rā√at-ı cāndur

◊a…îkat-i Mı§ır içre Yusuf-dîdār-ı Şems’üm var

(Dîvân,s.6-b,2.beyit) ¡Anā§ır içre Ya¡…¡…¡…¡…ūb’um bu ¡ālem sicn-i mi√netdür

Bu Mı§r-ı ¡ış… içinde YYYYūsufsufsufsuf----ı Ken¡ı Ken¡ı Ken¡ānı Ken¡ nnn-ı Şems’üm var

(Dîvân,s.6-b,7.beyit) Diyemem Yūsuf-ı Ken¡¡¡¡ān yüzine nūr-ı dehānsın

Seni Ya¡…ūb olan elbette bilür genc-i pinhānsın

(Dîvân,s.17-a,4.bendden) Gūş …ıl Ya¡…¡…¡…ūb Nebîîîî a√zānunı ¡…

Zindana √abs eyledi Ken¡ānunı

(Dîvân,s.20-b,6-7.mısra’) Aç gözini √üsn-i Züley«Züley«Züley«Züley«ā’ya ba…

YYYYūsufsufsufsuf-ı ma¡nāyla idüb ittifā…

(Dîvân,s.24-a,3.bendden) Züley««««ā-veş göñül virdüm yine bir Yūsuf-ı va…te

Gözüm yollarda Ya¡…ūb-§ıfat bārān olur peydā

(Dîvân,s.44-a,14.beyit) Sicn-i mi√netde nişîn oldum begüm YYYYūsufsufsufsuf gibi

Đnti@āruñda olub Ya¡…Ya¡…Ya¡…Ya¡…ūbbbb-āsā dā™imā

Hazret-i Đsmâ’îl (a.s.):

Babası Hazret-i Đbrâhîm’in, kendisini Allâh için kurbân olarak adaması telmîh ve tenâsüp yoluyla yazılmıştır. Şair Đsmâil Hakkı, kendi ismiyle alaka kurarak, kendisinin Hazret-i Đsmâil gibi kurban olmaya istekli olduğunu yazmaktadır.

Hem »alîl-i Āzer ĐsmĐsmĐsmĐsmā¡îl¡îl¡îl¡îl----i …urbi …urbi …urbi …urbānnnn-ı ◊a…… Hem-nüzūl ü Cebra™îl ü A√med-i Mu«tār mest

(Dîvân,s.10-b,14.beyit) ¡Iş…da Đbrāhîm-i »alîl’üñ Milleti’nden gelmişüm

Đsmüm Đsmā¡î¡î¡î¡îl olub …urbāna meyyāldür göñül

(Dîvân,s.94-b,6.beyit) Hazret-i Eyyûb (a.s.):

Sabrı telmîh ve teşbîh yoluyla belirtilirken, şair bazen de mübâlağa ederek kendi sabrının derecesinin Hazret-i Eyyûb’den fazla (!) olduğunu veya sabrının O’nun sabrına benzerliğini teşbîh yollu yazmıştır.

Đ√sān cefādur baña ol serv-i bülendiñ

Çekmem yed’imi derdile olsam da çü Eyyūb

(Dîvân,s.49-b, 4.beyit) Hem-çü Ya¡…ūb Mi&li ¡āşı…dur zemān-ı Yūsuf’a

~abr ider Eyyūb gibi hicrāna …albim yā Ra™ūf

(Dîvân,s.89-b, 10.beyit) Hazret-i Şu’ayb (a.s.):

Medyen ve Eyke Kavmi’ne peygamber olarak gönderilen ve Hazret-i Mûsâ’nın (a.s.) kayınpederi olan Hazret-i Şuayb’in (a.s.) ismi, Allâh’ın aşkıyla bütün

mahlûkâtın kendinden geçmiş olduğu dile getirilirken tenâsüp, telmîh ve hüsn-i ta’lîl yoluyla yazılmıştır.

¡Îsa vü Ya¡…ūbu Yūsuf Hūdü Ya√yā vü Şu¡aybŞu¡aybŞu¡aybŞu¡ayb Ādem-i müstaġra…-ı ba√r-i E√ad reh-yār mest

(Dîvân,s.10-b,12.beyit) Hazret-i Lokmân (a.s.):

Peygamberliği ihtilaflı olan Hazret-i Lokmân (a.s.) hikmet ve tıp kelimeleriyle tenâsüp hâlinde ve şairin mübâlağa yollu, tıbbına ve hikmetine muhtaç olmadığı ve bazı yerde de teşbîh yoluyla Üstâdını-Mürşidini överken ismi geçmektedir.

Buldı dil Lo…………mān’ını tîmāra √ācet …almadı

(Dîvân,s.28-a,4.mısra’) Đki ¡ālemde efendüm şeh-i devrānum odur

Rîşe-i baġrıma her la√@ada Lo…………mānum odur

(Dîvân,s.30-a,4-5.mısra’) Rîş-i cānum merhemi Lo…mLo…mLo…mLo…mānnnn sensüñ ey †abîb

Iż†ırābımdan olub ta §ub√ olunca ¡andelîb

(Dîvân,s.40-a,11.beyit) Var mı Mi&lî-veş oñulmaz yāresi Lo…mLo…mLo…mānLo…m nnn-ı dil?

Rāh-ı ¡ış…da olmuşum mihmānesi bir kimsenüñ

(Dîvân,s.92-b,11.beyit) Hem Felā†ūn-ı zemān Lo…………mānu Cālînūs da«î

Olsalar anlar dahî bābıñda eylerdi …arār

◊ikmet-i Lo…………mānu Eflā†ūn’a itmez i¡tibār Derd-mend-i Mi&li-i nā-şāda dermāndur göñül

(Dîvân,s.94-b,16.beyit) Hazret-i Yahyâ (a.s.):

Hazret-i Yahyâ’nın (a.s.) ismi, Allâh’ın aşkıyla bütün mahlûkâtın kendinden geçmiş olduğu dile getirilirken tenâsüp, telmîh ve hüsn-i ta’lîl yoluyla yazılmıştır.

¡Îsa vü Ya¡…ūbu Yūsuf Hūdü Ya√yYa√yYa√yā vü Şu¡ayb Ya√y Ādem-i müstaġra…-ı ba√r-i E√ad reh-yār mest Hazret-i Hızır (a.s.):

Âb-ı hayât mazmûnu ile ve Đskender ismiyle tenâsüp hâlinde ve telmîh yollu yazılmıştır. Bazen mübâlağa yoluyla, şair, sevgilisinin dudağındaki yani mürşidinin ilmindeki lezzeti anlatmıştır.

Nūru @ulmet hemi bas†u …abż derūnu derd-mend Āb-ı »»»ıżrîîîî vü Sikender çeşme-i pıñar mest »

(Dîvân,s.10-b,17.beyit) Lebinüñ Kev&er’i »»»ıżr-ı cāvidāndur bi’llāhi »

(Dîvân,s.17-b,1.mısra’) Tende bir şem¡-i şeb-istāndur …ade√

Mürde cāna ◊◊◊◊ıżr-ı √ayvāndur …ade√

(Dîvân,s.59-b,7.beyit)

Âhiret günü, Mahşer, Hesâb, Mîzân, Sırât, Cennet ve Cehennem: Tecâhül-i ârif, hüsn-i ta’lîl, tenâsüp ve teşbîh yoluyla bu kelimeler yazılırken şair, mürşidinin ilmindeki, sohbetindeki ve sevgisindeki lezzeti cennet nimetlerinin lezzetinden fazla olduğunu yazmış, âhiret günündeki azaptan, sırattaki ıstıraptan ve cehennemden kurtuluşu mürşidinin şefâtine ve himmetine bağlamıştır. Bu inancı, dini bilgilere aykırı değildir.

Kemend-i mihrüñi itdüm miyāne beste ser-medle Bihişt-i cānumuñ √ūrîleri Rıżvān-ı dil-bersin

(Dîvân,s.7-a,2.beyit) Ver bu mi√net ¡āleminüñ ≠ev…ını sen ehline

Ol Ca√îmCa√îmCa√îm-i ġamdan āzād Cennetü’lCa√îm Cennetü’lCennetü’lCennetü’l----Me™vMe™vMe™vāya gec Me™v

(Dîvân,s.55-b,5.beyit) Bāġ-ı ru«sāruñ görelden ey gül-i §ad-berg-i nāz

Ta o demden Cennetü’l-Me™™™™vā nedür bilmem nedür?

(Dîvân,s.61-a, 15.beyit) Hem √ayāt ile memāt himmet ü hem rā√at

◊◊◊◊aşru Mîîîîzān u ~~~ırā†††† vü da«î Sā¡¡¡¡at sende ~

(Dîvân,s.111-a,17.beyit)

2.6 Âyetler, Hadîsler, Arabça ve Farsça beyitler ve tabirler:

Âyet-i Kerîmeler:

Dîvân şairlerinin hemen tamamı şiirlerini, iktibâs ve telmîh yoluyla Âyet-i Kerîmelerle, Kudsî Hadîs-i Şerîflerle, Hadîs-i Şerîflerle süslemişler; tanzîr, tazmîn ve telmî’ yoluyla da Arabça ve Farsça mısra’lar, beyitler yazmışlardır. Dîvân şairlerinin bir tarîkate bağlı ve tasavvuf ilminden nasipli ve bunlardan da bilhassa Mevlevî olanları, Ehl-i Beyt sevgisini taşkın bir üslup ve coşkun bir dille yazarlarken dîvânlarını, Ehl-i Beyt’in şanında nâzil olan onlarca Âyet-i Kerîmeyle ve yine bu

manâdaki yüzlerce Hadîs-i Şerîfle süslemişlerdir. Bu itibarla, Mevlevî Seyyid Đsmâil Hakkı Efendi de hem Seyyidlik ve hem de Mevlevîlik tarafıyla dîvânını samîmî bir taşkınlık ve riyâsız bir coşkunlukla böyle süslemiştir. Dîvânı’ndaki Âyet-i Kerîmeler, Kudsî Hadîs-i Şerîfler ve Türkçe olmayan diğer kısımlar, iktibâs edildikleri mısralar ve beyitler hâlinde çıkarılmıştır:

1.1.1.1. “Küllü şey™in h“Küllü şey™in h“Küllü şey™in h“Küllü şey™in hālikünlikünlikünlikün””””1111

“Küllü şey™“Küllü şey™“Küllü şey™in h“Küllü şey™in hin hālikünin h likünlikünlikün”””” vü bî-zevālü ≠ü’l-Celāl ¡Arş ü Kürsî vü melā™ik buldı ¡ış…ıyle kemāl

(Dîvân,s.2-a,9.beyit) 2. “Hā≠≠≠≠ā §§§§ırā††††un müste…î…î…î…îm”2

Oldı mihrüñ ¡āşı…a “Hā≠≠≠≠ā §§§§ırā††††un müste…î…î…îm” …î ◊üsnüñe eyler sücūd cümle melā™ik dā™imā

(Dîvân,s.2-b,8.beyit) 3. “Yā-sîîîîn”3 ve “‰‰‰‰ā-Hā”4

Oldı münzel āyet-i “Yā-sîîîîn” belî Ma√būb-ı ¡ış… Nūr-ı vechüñdür √urūf ü Sūre Sūre “‰‰‰ā-Hā”

(Dîvân,s.2-b,10.beyit) Vā¡i@ā ¡uşşā…a ¡arż itme bihiştüñ ≠ev…ını

Sūre-i “YYYYā----SînSînSînSîn”i bil “‰‰‰ā----H‰ HHHā”yı gözler çeşm-i dil

(Dîvân,s.96-b,13.beyit)

1 Kasas Sûresi, 88. Âyet-i Kerîme.

2 Âl-i Đmrân Sûresi, 51., Yâsîn Sûresi, 61., ve Zuhruf Sûresi 61. ve 64. Âyet-i Kerîme. 3 Yâ-sîn Sûresi, 1. Âyet-i Kerîme.

4. “Hel etā”1

Bu Âyet-i Kerîme’nin nüzül sebebi, Seyyid Đsmâil Hakkı’nın yazdığı şekliyle, Hazret-i Ali’nin şahsında ve “şânında” Ehl-i Beyt olduğunu, tefsîr ve hadîs ilimlerinin ve âlimlerinin bütün delilleriyle ve sözbirliğiyle bildirildiğini Menâkıb-ı Çihâr-Yâr-i Güzîn2 Kitabı da çok geniş olarak yazmıştır.

Ol ¡Aliyyü’l-mürteżā şānında geldi “Hel etā”

(Dîvân,s.4-b,5.beyit) Çün senüñ şānında geldi Şîr-i Yezdān “Hel etā”

(Dîvân,s.16-b,1.mısra’) Sırr-ı ¡ış…-ı “Hel etHel etHel etHel etā”dür ra…§-ı Mevlānā-yı Rūm

¢alb-i ¡uşşā…a cilādur ra…§-ı Mevlānā-yı Rūm

(Dîvân,s.96-b,16.beyit)

5. “Elestü Rabbüküm”3

Göñül bāġında §ad-berg gül-i »unkār-ı Şems’üm var “Elestü Rabbüküm”den ta benüm i…rār-ı Şems’üm var

(Dîvân,s.6-a,15.beyit) Ta “Elestü RabbükümElestü RabbükümElestü RabbükümElestü Rabbüküm”den gelmişüz i…rār ile

Đtmeyüb anı ferāmūş ¡ahdü peymānum Şems

(Dîvân,s.80-b,16.beyit)

1 Đnsân (Dehr) Sûresi, 1. Âyet-i Kerîme.

2Şemsüddîn Ahmed bin Muhammedi’s-Sîvâsî (1309h./1891): Menâkıb-ı Çihâr-Yâr-ı Güzîn, Matbaa-i

Osmâniye, Đstanbul: 241-243.

Ya nice √asretle sūzān olmayum §ub√ u mesā Ta “Elestü RabbükümElestü RabbükümElestü RabbükümElestü Rabbüküm”den cismüm anuñ perveri

(Dîvân,s.116-a,5.beyit) 6. “Ev ednā”1

Tācıdur ¡uşşā…ıyānuñ revna…-ı şems-i cihān Sırr-ı “Ev ednā”ya ma√rem ◊ażret-i Sul†ān Veled

(Dîvân,s.6-b,11.beyit) 7. 7. 7. 7. ““““LLLLā ye«ye«ye«ye«āffff””””2222

Gürūh-ı sālikān sāyeñde oldı “LLLLā ye«ye«ye«ye«āffff” her vech Đdüb meydān-ı ¡ış…dı †ôp-ı ser-çevgān-ı dil-bersin

(Dîvân,s.8-a,1.beyit) Girelden bāġ-ı ¡ış…a ¡andelîb ki “Lā ye««««āf” oldum

Kemāle irdirüb dil-ber dür-i ¡a…lum yamān oldı

(Dîvân,s.9-b,6.beyit) Sāye-i Munlā-yı Rūmî’de olaldan “Lā Ye««««āf”

(Dîvân,s.22-a,13.mısra’) Söyledi kimi “Ene’l-a……” rāh-ı ¡ış…da ser virüb

“Lā Ye««««āf”uñ itdigi rūz-i ezel i…rār mest

(Dîvân,s.10-b,5.beyit)

1 Ve’n-Necmi Sûresi, 9. Âyet-i Kerîme.

Olalı «āk-i der-i mey-«āne dil-i “llllā----ye«ye«ye«āffff” ye« Tā ezel bezminde key peymān itdüm itti«ā≠

(Dîvân,s.60-a,5.beyit) 8. ““““Alleme’lAlleme’lAlleme’lAlleme’l----Ādeme esmdeme esmdeme esmdeme esmā”1

“Alleme’l“Alleme’l“Alleme’l“Alleme’l----Ādeme esmdeme esmdeme esmdeme esmā” sırrı sen de …ıl güşād Vā√idü Ferd ol yetiş gel gül-şenü nesrînlere

(Dîvân,s.15-b,5.beyit) Behresiz …alur mı ¡ālemde †utan dāmānını

“ “ “ “ ¡¡¡¡Alleme’l-esmā”ya ma@har cānı bilenlerdeñüz

(Dîvân,s.77-b,3.beyit) Tesbî√ u seccāde-i ¡ış…a degişdüm zāhidā

““““¡¡¡¡Alleme’l-esmā” olan insāna meyyāldür göñül

(Dîvân,s.94-b,3.beyit) 9. “La-tükellefü nefsün illā vüs¡¡¡¡ahā”2

“La-tükellefü nefsün illā vüs¡¡¡¡ahā” Allāh’a Budur sa¡y eyleyüb bulma…lıġa √a……ı saña √uccet

(Dîvân,s.52-a,4.beyit) 10. “Se…………āhüm”3

“Se…………āhüm” «amrını gel ◊ayder-i Kerrār olandan iç ◊ayāt-ı cāvidānı vā…ıf-ı esrār olandan iç

(Dîvân,s.56-b,9.beyit)

1 Bekara Sûresi, 31. Âyet-i Kerîme. 2 Bekara Sûresi, 233. Âyet-i Kerîme. 3 Đnsân (Dehr) Sûresi, 21. Âyet-i Kerîme.

11. “Nūn ve’l-¢¢¢alem”¢ 1 “Mā Yes††††urūn”2

Ru™yet-i “Nūn ve’l-¢¢¢¢alem”dür sırrdur “Mā Yes††††urūn” Ehl-i ¡ış…a …ıble-gāh-ı cā-yı va√detdür Şems

(Dîvân,s.80-a,9.beyit)

12. “Đnnā Fete√”√”√”√”3333

Güft-i ◊a…… “Lev lā-ke lev lāk” şānına “Đnnā Fete√”√”√”√” Eyledi mir™āt «ūd kendini seyrāndur ġaraż

(Dîvân,s.86-b,9.beyit)

13. ““““A√seni ta…vîmA√seni ta…vîmA√seni ta…vîmA√seni ta…vîm”4

““““A√seni ta…vîmA√seni ta…vîmA√seni ta…vîmA√seni ta…vîm”i †ab¡-ı Mi&li ra……am itmeden Pertev-i na@muñ cihān içinde efşāndur ġaraż

(Dîvân,s.86-b,11.beyit)

14. “¢¢¢¢ul Hüve’llāhü E√√√√ad”5

Ġayrı §ıġmaz araya çün “¢¢¢¢ul Hüve’llāhü E√√√√ad” ‰ūrlu reng-i cāmeden ma¡nā-i «alvetdür ġaraż

(Dîvân,s.86-b,13.beyit)

1 Kalem Sûresi, 1. Âyet-i Kerîme. 2 Kalem Sûresi, 2. Âyet-i Kerîme. 3 Fetih Sûresi, 1. Âyet-i Kerîme. 4 Ve’t-Tîni Sûresi, 4. Âyet-i Kerîme. 5 Đhlâs Sûresi, 1. Âyet-i Kerîme.

15. “¿¿¿¿emme Vechu’llāh”1

Seylü ġubār-ı ġayra ba…ma ey göñül Allāh’a ba… Terki terk it geç fenādan “¿¿¿emme Vechu’llāh”a ba… ¿

(Dîvân,s.89-a,5.beyit)

16.16.16.16. ““““Nefe«nNefe«nNefe«nNefe«nā”2

Özünden olmayan vā…ıf ki bir «ar

““““Nefe«nNefe«nNefe«nNefe«nā” nef«asın uran cevānsın

(Dîvân,s.104-a,4.beyit) Gel ey zāhid dem-i ¡ış… dime esmā müsemmā bu

Hezārān §ad-dil-i mürde “Nefe««««nā”-yı Mesî√ā bu

(Dîvân,s.109-b,5.beyit)

““““Nefe«nNefe«nNefe«nNefe«nā” nef«asın gūş itdi ¡āşı…lar olub ser-mest Deriñde her biri bir gevher bir ba√r-i kān oldı

(Dîvân,s.8-b,17.beyit)

Kudsî Hadîsler ve Hadîs-i Şerîfler:

1. “Küntü Kenz[en ma««««fiyyen fe-a√√√√bebtü…]”3 Eyledi ¡uşşā… …albin “Küntü Kenz”üñ ma@harı Oldılar §ā√ib-velāyet sālik-i §ādı…ları

(Dîvân,s.2-a,12.beyit) Eyle i√yā “Küntü KenzKüntü KenzKüntü KenzKüntü Kenz”üñ ma√zen-i §ā√ib-reşād

1 Bekara Sûresi, 115. Âyet-i Kerîme.

2 Enbiyâ Sûresi, 91 ve Tahrîm Sûresi, 12. Âyet-i Kerîme.

3 [Kudsî Hadîs-i Şerîf] Đsmâil Hakkı Bursevî (1290 h./1873): Kenz-i Mahfî, Hâcı Mustafa Efendi

Matbaası, Đstanbul: C [Cîm] sayfası. Ayrıca bakınız: Đsmâil Hakkı Bursevî (1328 h./1910): Lübbü’l-

Lübb ve Sırru’s-Sırr, Uhuvvet Matbaası, Đstanbul: 5,10,12.; Seyyid Abdullâh Đbrâhîm Efendi-zâde Sarı Abdullâh Efendi (1288h./1871): Semerâtü’l-Fu’âd Fi’l-Mebde’i Ve’l-Me’âd, Matbaa-i Âmire, Đstanbul: 4,21.

Feyż-ı Mevlānā’ya ma@har eyle şev… olsun ziyād

(Dîvân,s.40-a,8.beyit) Açıldı “Küntü KenzKüntü KenzKüntü KenzKüntü Kenz”üñ ma«zeni teşrîf-i A√med’de

Gürūh-ı evliyā rāh-ı †arî…a pîşvādur heb

(Dîvân,s.50-b,12.beyit) “Küntü Kenz”iñ gevheri ≠āt-ı derūn-ı ehl-i ¡ış…

Vā…ıf-ı esrār-ı «ā…ān-ı celāletlik budur

(Dîvân,s.66-a,12.beyit) Bir …adem †aşra …oma mey-«ānede olub nişîn

Sîne-i pîr-i muġānda “Küntü Küntü Küntü Küntü KenzuKenzuKenzu”llāh’a ba… Kenzu

(Dîvân,s.89-a,7.beyit)

““““Küntü KenzKüntü KenzKüntü KenzKüntü Kenz”üñ sırrı tekmîl anda olmış Mi&liyā Bir uzunca mā-cerādur ra…§-ı Mevlānā-yı Rūm

(Dîvân,s.97-a,8.beyit) ¡Āşı…uñ ser-çeşme-i mā-i √ayāt-ı cāvidi

Diñle ¡āşı… “Küntü KenzKüntü KenzKüntü KenzKüntü Kenz””””üñ mifte√ıdur ol perî

(Dîvân,s.116-a,4.beyit) 2. “LevLevLev llllāke levLev ke levke lev llllāk mke lev k mk mk mā----«ala«ala…”«ala«ala…”…”…”1111

Güften-i ◊a…… √a……ıña “LevLevLevLev llllāke levke levke levke lev llllāk mk mk mk mā----«ala«ala«ala…”«ala…”…” …” On sekiz biñ ¡ālemiñ cānı vücūduñ Müctebā

(Dîvân,s.2-b,12.beyit)

1 [Kudsî Hadîs-i Şerîf] Seyyid Abdullâh Đbrâhîm Efendi-zâde Sarı Abdullâh Efendi (1288h./1871): Semerâtü’l-Fu’âd Fi’l-Mebde’i Ve’l-Me’âd, Matbaa-i Âmire, Đstanbul: 3,284. Ayrıca bakınız: Đsmâil Hakkı Bursevî (1291 h./1874): Silsile-i Tarîkat-i Celvetiyye, Haydar Paşa Hastahânesi Matbaası,

Benzer Belgeler