• Sonuç bulunamadı

4. FİKİRTEPE KENTSEL DÖNÜŞÜM PROJESİ

4.2 Fikirtepe’nin Tarihçesi

4.2.3 Cumhuriyet dönemi

23 Mart 1930 tarihinde Kadıköy ilçe statüsü kazanmıştır. Cumhuriyet döneminin başlarında, Kadıköy’ün mekânsal yapısında Osmanlı dönemine göre büyük farklılıklar

bulunmamaktadır. Cumhuriyet’in kuruluşundan 10 yıl sonra kuzeyde

Yeldeğirmeni’nden, güneyde Moda Burnu’na kadar olan alanın artık hemen bütünüyle dolduğu görülmektedir.

Bütün Türkiye’de durağan bir kentsel bir yapının hüküm sürdüğü 1940’larda, Kadıköy’de özellikle banliyölerde ahşap köşklerin yıkılarak yerlerine betonarme villaların yapıldığı bir süreç belirginleşmeye başlamıştır. Bu süreç 1960’ların ortalarına kadar devam etmiştir.

1950’li yıllarda Türkiye’nin girmekte olduğu hızlı kentleşme süreci içinde büyük kentlerin çevrelerinde gecekondu mahalleleri oluşmaya başlamıştır. Kadıköy’de de ilk gecekondular 1950’lerin ikinci yarısında, bu yüzyıl başlarına kadar bir eğlence gezinti yeri olan Fikirtepe çevresinde ortaya çıkmıştır. 1950-1952 arasında da dar gelirlilerin konut sahibi olması amacıyla Koşuyolu mevkiinde bahçeli müstakil evlerden oluşan bir mahalle kurulmuştur.

1950’li yıllar Kadıköy ve çevresinde az yoğun müstakil ve yer yer bahçeli yapılaşma türünün halen devam ettiği bir dönemdir. Kadıköy’ün özgün karakterini oluşturan bu mekânsal yapının dönüşümü ağırlıklı olarak 1960’larda gerçekleşmiştir.

1960 sonrası yeni idari düzenlemelere bağlı olarak Kadıköy çevresinde de bazı yeni mahalleler kurulurken, 1965’te şehir içinde kalan bucakların lağvedilmesine paralel olarak Kızıltoprak ve Erenköy bucakları da kaldırılarak yerlerine mahalleler oluşturulmuştur. Aynı tarihte gecekondulaşmayla oluşmuş bulunan Fikirtepe ayrı bir mahalle olarak Kızıltoprak’tan ayrılmıştır. Bu durum, gecekondulaşma ile oluşan yeni bir yerleşme biçimi ve nüfus yapısının kendi mekânlarını kurarak bunu idari açıdan da tescil ettirdiğini göstermektedir.

45

1965 Kat Mülkiyeti Kanunu ile bütün Türkiye’de olduğu gibi Kadıköy’de de az yoğunluklu bir yerleşme deseninin yerini çok yoğun apartmanlara bırakacağı bir sürecin önü açılmıştır. Ancak Kadıköy’de bu süreci iki önemli faktör belirlemektedir. Bunlardan ilki 1955 İstanbul Sanayi Bölgeleri Planı ve 1966 Sanayi Sahaları Planı ile Maltepe, Pendik, Kartal, Tuzla kesiminin sanayi kullanımına açılması sonucu buralarda çalışanların önemli bir kısmının Kadıköy çevresinde yerleşmesi, dolayısıyla nüfus ve konut talebinin artması; diğeri ise, 1972 tarihli 1/5000 ölçekli Bostancı- Erenköy Bölgeleme İmar Planı ile Kızıltoprak-Bostancı arasında yapı yoğunluklarının arttırılması ve bu yoğunluk artışını destekleyecek şekilde 1973’de hizmete giren Boğaziçi Köprüsü ve çevre yolunun Uzunçayır ve Söğütlüçeşme bağlantıları yoluyla Kadıköy ve çevresini cazip bir konut bölgesi haline getirmesidir. Böylece Kadıköy’de günümüze uzanan büyük bir yık-yap süreci başlatılarak az katlı, müstakil ve Kızıltoprak- Bostancı arasında çoğunlukla bahçeli evlerden oluşan özgün yerleşme dokusu ve değerli mimari mirası 20 yıl gibi bir sürede hemen bütünüyle yok edilmiştir. Bu arada Kadıköy’e önemli bir kimlik kazandıran gayrimüslim ve Levanten nüfusun da 1950’lerden sonra Kadıköy’ü terk etmeye başlamasıyla, bu çevrenin burjuva kültürünün oluşturduğu mekânlar ve 19.yüzyıla dek uzanan neoklasik, art nouveau, art deco, eklektik yapıları da süratle yok olmaya başlamıştır. Benzer bir süreç bazı farklarla eski Kadıköy banliyöleri olan Kızıltoprak- Bostancı arasının Türklere ait bahçeli ahşap köşklerinde de yaşanmıştır.

Bölgeleme imar planının uygulanmasıyla Kızıltoprak-Bostancı arasında nüfus 10 yılda iki buçuk kat artmıştır. Bu süreç içinde Kızıltoprak-Bostancı arasında yer alan eskinin Kadıköy banliyöleri büyüyüp yoğunlaşarak banliyö ve sayfiye özelliklerini yitirmişlerdir. 1970’li yılların ilk yarısını, Moda-Bostancı arasındaki sahil şeridinin İstanbul’un plaj ve sayfiye yerleri olmaktan çıktığı tarih olarak belirtmek mümkündür. Ancak nüfus artışı Kadıköy’ü aynı zamanda salt bir konut bölgesi olmaktan çıkarmıştır.

Özellikle 1960’lar sonrasında Kadıköy’de ticaret ve hizmet sektörlerinin yoğunlaşma göstermesiyle, bu tarihlerden itibaren Kadıköy, Sirkeci, Eminönü-Karaköy-Beyoğlu gibi birinci kademe merkezlerin ardından ikinci kademedeki metropoliten alt merkeze dönüşmüş ve eski semt merkezi özelliğini yitirmiştir.

1984’te 3030 sayılı Büyükşehir Yasası’yla yasayla Kadıköy’ün ilçe belediyesi haline gelmesi ve 1980’lerden itibaren metropoliten şehirlerin geniş parasal kaynaklarla desteklenmesi sonucu gerçekleştirilen gösterişli yatırımların bir kentsel politika şeklinde benimsenerek günümüzde de devam ettirildiği görülmektedir.

46

1990’larda II. Çevre Yolu’nun tamamlanarak Kozyatağı bağlantılarının oluşturulduğu alt merkezlerin belirmesi, Fenerbahçe’de 1992’de yarımadanın düzenlenerek yeniden bir mesire yeri haline getirilmesi, alışveriş merkezi inşa edilmesi ve yat limanının yarattığı hareketle bu yörenin rekreatif kimliğinin ağırlık kazanması, Bostancı’dan öteye sahil dolgusu ve yolunun devam ettirilmesi, Moda Burnu’nda yeni bir dolgu alanı oluşturulması ve Bahariye yaya yolu düzenlenmesi (1993) bu dönemde Kadıköy fizyolojisini etkileyen önemli kentsel projeler ve dinamikler olarak ortaya çıkmıştır. 1985’te kabul edilen 3194 sayılı İmar Kanunu ile bir parselde birden fazla bina yapılmasının mümkün hale gelmesi Kadıköy örneğinde etkisini özellikle az sayıda kalabilmiş köşklerin bahçelerinde yeni bir apartmanlaşmanın başlaması şeklinde göstermiştir. Bugün elde kalabilmiş köşkler yıkılmaktan kurtarılmış olsa da, yörenin zamanında bir Kadıköy uygarlığı olarak adlandırılabilecek özgün mekânsal yapısının son izleri de büyük ölçüde silinmiştir.

Kadıköy günümüzde, nüfus büyüklüğü, ekonomik ve toplumsal faaliyetler açısından İstanbul’un en önemli ilçelerinden birisidir. Üretim faaliyetleri daha sınırlı olmasına rağmen ticaret ve hizmet sektörlerindeki yoğunlaşma Kadıköy’ü bugün en önemli metropoliten alt merkezlerden birisi yapmaktadır.

Ancak Kadıköy İlçesi’nden geçen E-5 Karayolu çevresinde zaman içinde yer yer gecekondu bölgeleri oluşmuştur. Maltepe, Pendik, Kartal, Tuzla kesiminin sanayi kullanımına açılması sonucu sanayileşme döneminden sonra ortaya çıkan değişimin getirdiği, işçi kapasitesinin doğurduğu konut ihtiyacı karşılanamamıştır. Maddi imkânsızlıklar bu insanların hazine arazilerini işgal ederek gecekondu bölgelerini oluşturmalarına sebep olmuştur.

Bunlardan biri olan Fikirtepe bölgesi, Kadıköy’ün merkezi yerinde hızlı ve çarpık gelişmenin getirdiği altyapısız ve sosyo-ekonomik eksiklikleriyle tipik bir gecekondu alanı olarak ortaya çıkmış ve günümüze kadar gelmiştir.

Kadıköy'ün en eski yerleşim birimi olan Fikirtepe bölgesini içeren planlama alanında yeşil alan, okul vb. donatı alanları yetersiz olup küçük parsellerde yapılmış yapılar aydınlatma, havalandırma ve ışık alınmasına engel olduğu için yaşanabilirliği kısıtlamaktadır. Sokaklarından iki arabanın yan yana geçmesinin zor olduğu bölgede altyapı sorunu da gün geçtikçe büyümektedir.

Bölgenin sağlıklı bir planlama ile imar yapısının değişmesi ve gelişmesi mevcut binaların bakım ve onarımsız olmasının da getirdiği bir gereklilik olup alanda yaşayan halkın sosyo-ekonomik düzeyinin de geliştirilmesi öncelikler arasındadır [31].

47

Benzer Belgeler