• Sonuç bulunamadı

CUMHURİYET DÖNEMİ TÜRK KADINININ DEVRALDIĞI MİRAS

Türk kadınının durumu Osmanlı Devletinin son dönemlerinde tartışılmaya başlanan bir konudur. Her ne kadar toplumu ilgilendiren daha önemli konular gündemde olsa da toplumun yarısını oluşturan ve tarih boyunca toplumdan dışlanmış durumda olan kadının artık topluma dâhil edilmesi gerekmektedir.

2. 1. Türk Kadınının Sosyal ve Siyasal Örgütlenmeleri

Tanzimat Döneminde yaşanan gelişmeler sonucunda II. Meşrutiyet Döneminde gelişen sosyo-kültürel ortamda kadının özgürleşme hareketi devam etmiştir. 1867’de Rumeli hududundaki yaralı askerlerimize yardım için kurulan ilk kadın derneğimiz Cemiyet-i İmdadiye (İmdat Derneği) Derneğinden sonra 1908’de Halide Edip, Müdafa-i Hukuku Nisvan (Kadın Haklarını Savunma Derneği) Derneğini kurmuştur.115 Meşrutiyet döneminde birçok kadın derneği kurulmuştur. Bunlardan bir kaçı, Osmanlı Kadınları Terakkiperver Cemiyeti, 1909’da Teali Nisvan Cemiyeti (Kadınları Yükseltme Derneği), Osmanlı Cemiyeti Hayriye-i Nisaiye, 1913’te Müdafa-i Hukuk-i Nisvan Cemiyeti’dir.116 II. Meşrutiyet dönemi kadın dernekleri içinde feminist olarak

değerlendirebileceğimiz belki de tek dernek, Kadınlar Dünyası dergisinin yayın organı olarak çalıştığı Müdafaa-i Hukuk-ı Nisvan Cemiyetidir. Mezhep ayrımı gözetmeksizin her Osmanlı kadınını asli, isteyen ecnebi kadınları da yardımcı üye olarak kabul eden dernek, 28 Mayıs 1913’te kurulmuştur. Kadınların derneğe girebilme şartı kadınlık hakkının korunması ve yükseltilmesi yolunda çalışılmasıdır. Dernek, Kadınlar Dünyası dergisiyle kendini kamuoyuna sunmuş, harekete destek veren kadınların sözcülüğünü ve Osmanlı kadınına yol göstericilik rolünü üstlenmiş bir dernektir.117

Bu kazanımlar ilk başlarda kadınların sarf ettiği çabalar sonucu elde edilmiş gibi görünmemektedir. Meşrutiyet ve Cumhuriyet rejimi taraftarlarının yardımları göz ardı edilemeyecek derecede önemlidir. İlk kadın derneği erkekler tarafından kurulmuştur. Dünya feminist hareketiyle ilgili yapılan yayınların baş aktörleri de yine erkekler olmuşlardır. Kadın hak ve özgürlüklerini mahkemelerde savunanlarda

115 ÇAKIR, a. g. e. , s. 323.

116 A. g. e. , s. 323–342. Ayrıca bu dernekler hakkında daha fazla bilgi edinebilmek için, bkz. KURNAZ,

a. g. e. , s. 193–235 .

erkeklerdir. Kadın derneklerinin kuruluşlarında da erkekler aktif durumdadırlar. Çünkü kadınlar bu yarışa katılmaya kolay kolay cesaret edememişler, bir süre sonra ancak üst düzey hanımları bu konu üzerine eğilmişlerdir. 1915’te Enver Paşa’nın eşi “devletlü, ismetlü, Naciye Sultan Hazretlerinin zir’i himayelerinde” oluşan Kadınları Çalıştırma Cemiyeti İslamiyesi kurucuları Başkumandan Vekili ve Harbiye Nazırı Enver, Harbiye Nezareti Müsteşarı İsmail Hakkı, Harbiye Nezareti Mebusu Salah Cimcoz, Dava Vekili Mehmet Arif ve Dava Vekili Mehmet Selahattin Beyler’dir.118 Görüldüğü gibi kurucusu kadın olan derneğin üyelerini erkekler oluşturmaktadır.

Endüstrinin farklı sektörlerinde kadın işçilere yer verilmesi için Naciye Sultan’ın himayesinde kurulan bu cemiyetin amacı, kadınlara iş bulup kendilerini koruyabilecek duruma gelmelerini sağlamak, kadınları namuslu şekilde çalışarak geçimlerini sağlamaya alıştırarak korumak ve dolayısıyla düşünce, emek ve ekonominin kadınlarımız arasında yaygınlaşmasını sağlamaktır.119 Asıl amacı ise ekonominin iş

gücü ihtiyacını dul ve yetimlerden sağlamaktır. Artan bu iş gücündeki kadın ve kız çocukları için ağır çalışma koşullarını iyileştirmek, onlar için özel yatakhaneler, yurtlar yaptırmak, günlük çalışma mesaisini 15 saatle sınırlandırmak gibi önlemler alınması düşünülmekle birlikte hayata geçirilememiştir.120

II. Meşrutiyet yılları batıdaki feminist harekete bağlı olarak Osmanlı kadınlarının faal duruma gelmeye başladığı yıllardır. Bu dönem bir yanıyla Türklerin tarihinin en kritik dönemi olmuşsa da diğer yanıyla ifade özgürlüğü sağlandıktan sonra, kadın konusu da dâhil olmak üzere özgürlük sorununun tüm biçimlerinin ele alındığı, tartışıldığı, çözüm yollarının arandığı bir dönem olmuştur. Çıkarılan gazete ve dergiler kadın konusuna gösterilen duyarlılığı sunmaktadır. Bu dönem itibariyle bahsedebileceğimiz bazı dergilerin isimlerini şu şekilde sıralayabiliriz. Kadın (1908), Kadın Bahçesi (1912), Kadınlar Dünyası (1912), Kadın Hayatı (1912), Kadın Duygusu (1913), Kadınlar Âlemi (1913), Kadınlık (1913), Kadın Hayatı (1918), Kadın Kalbi (1919).121 Kadınlar bu dergilerde yazıyor hatta bazıları sorumluluk bile alıyorlardı. Örneğin, olarak Nigar Hanım, (ilk kadın şairimiz) Kadınlık dergisinde, Feriha Kamran Hanım Kadınlar Âlemi Dergisinde yazmıştır. Ulviye Mevlan Hanım ise Kadınlar

118 Kadınları Çalıştırma Cemiyet-i İslamiyesi (Nizamnamesi), Dersaadet- Matba-i Askeriyye, (1332),

Ankara,1946, s. 8 (Bu nizamname 23 maddeden oluşmaktadır. Maddelerde kadınlara nasıl iş temin edileceği, kadınların ekonomik hayata nasıl girdirileceği konularına değinilmektedir.)

119 Kadınları Çalıştırma Cemiyet-i İslamiyesi (Nizamnamesi), s. 2, bkz. ÇAKIR, a. g. e. , s. 335. 120 GÜZEL, a. g. m. , s. 871.

Dünyası adlı derginin sorumlusudur. 122 Bu dergilerden biri olan Kadınlar Âlemi dergisinde Hanımlar tarafından makaleler, hikâyeler yazılmış dünya kadınının durumundan bahsedilerek moda çok yoğun olmamakla birlikte takip edilmiştir.123

Aynı dönemde çıkarılan Kadın (Selanik) isimli dergi dikkat çekmektedir. Bu dergide kadının siyasi hakları konusunda yazılar çıkarılmıştır. Bu yazılarda kadınlara seçim hakkının verilmesi istenmektedir.124

Kadınlar Dünyası dergisinde ise kadınların, erkeklerinin yanında ilim ve fen alanlarında da yer almaları gerekliliğinin inkâr edilemeyecek bir durum olduğundan bahsedilmekte ve kadınlara ilim ve fen sıralarında bir mevki verilmesi istenmektedir. Bunun için kadınlar teşvik edilmekte erkeklerden ise yardım beklenmektedir. 125

Kurtuluş savaşıyla birlikte Türk kadınının siyasi bilincini oluşturma ve geliştirme sürecine girdiği görülmektedir. I. Dünya Savaşından daha büyük ölçüde ve boyutta Kurtuluş Savaşı her sınıftan Türk kadınını etkilemiştir. Kentli, köylü ve işçi kadın birlikte mücadele vermişlerdir.

Türk kadını 1918 yılının sonuna doğru ulusal kurtuluş amacına yönelik örgütlenmelere katılmıştır. 29 Kasım 1918’de bir ulusal cephe biçiminde kurulan Milli Kongre’nin kurucusu 50’den fazla örgüt içinde 10’dan fazla kadın cemiyeti yer almıştır. Bu örgüt kuruluş beyannamesinde amacını şöyle açıklamıştır;

Devlet ve milletin geçirdiği bu en müşkil tarihi anlarda bütün âlem-i insaniyet ve medeniyete karşı vatanın ali hukuk ve menfaaini temin ve müdafaa vazife-i mühimmesile teşekkül ve ibraz-ı faaliyete mübaşeret eden kuva-yi milliyenin tevhidinden ve münferid veye müctemi müteferrik bütün mesai ve faaliyetlerin tanzim ve müteazzi başlıca heyet ve fırkaların mümessil ve murahhaslarını bir araya getirmek.” 126

Kadınların ve derneklerin siyasi faaliyetleri savaş süresince devam etmiştir. Bu dönemin siyasi gösterilerinin başında mitingler gelmektedir. İstanbul’un ve özellikle İzmir’in işgalinde artan mitinglerin en büyük özellikleri çok sayıda kadının katılması ve bu kadınların hatip olarak halkı etkileyici, galeyana getirici nutuklar vermeleridir. Bu oluşumda önceki dönemlerde başlayan dernek faaliyetleri önemli rol üstlenmiştir.

122 CAPORAL, KKSTK I, s. 81.

123 Kadınlar Âlemi Dergisi, Cilt. I, Sayı 1–9, No.1, 22 Mayıs,1330, s. 1. 124 Kadın (Selanik), 1324–1325, Cilt. I. Sayı, 1–8, 1–29, No. 2, s. 6. 125 Kadınlar Dünyası Dergisi, Cilt I, Sayı 7–136, No. 128, 1329–1331, s. 9. 126 GÜZEL, a. g. e. , s.45, 46.

Bu derneklerin genel amaçları kadın hukukunu savunmaktır. Osmanlı kadınına sosyal hayatta sahip olması gereken yeri vermektir. Osmanlı kadınına ilim ve irfan yolunda eğitim vererek daha sağlıklı bir nesil yetiştirebilmektir.

2. 1. 1. Anadolu Kadınları Müdafaa-i Vatan Cemiyeti

Türk kadınlarının gerçek örgütlenmeleri, 7 Aralık 1919’da kurulan Anadolu Kadınları Müdafaa-i Vatan Cemiyeti ile olmuştur. Cemiyetin kuruluşunu bildiren bir yazıyla M. Kemal Paşa’ya haber verilmiş, Paşa şu sözleriyle görüşünü bildirmiştir.

“Anadolu’nun bilhassa pek büyük inkılâplara muhtaç olan kadınlık hayatında atiyen pek büyük asar-ı terakki ve intibah vadeden bu şayan-ı takdir teşebbüs, memleketimizin her türlü selamet ve saadetini gaye edinmiş olan heyetimizin bihakkın müstehzimi ve şükranı oldu.”127

Mustafa Kemal Atatürk, Türk kadınlarının bu fedakârlıklarının tüm dünya kamuoyunda taraftar toplayacağına inandığını ve kadınların erkekler kadar başarılı olacaklarını düşündüğünü ifade etmiştir. Ayrıca Sivaslı hanımların yaptıkları fedakârlığı diğer Müdafaa-i Hukuk Cemiyetlerini de haberdar etmiş, “Bütün Türk hanımlarının da, aynı eser-i hamiyeti ibraza davet olunmasını muvafık bulduk” diyerek kadınların cemiyet kurma girişimlerini desteklediğini ve her türlü yardıma hazır olduğunu bildirmiştir. 128

Sivas Valisi Reşit Paşa’nın hanımı Melek Hanım önderliğinde bu cemiyeti kurma girişiminde bulunan Sivaslı kadınlar, Milli Mücadele’de aktif bir oynamışlardır. Sınırlarını genişleterek çevre illerde de işgalleri protesto için kamuoyu yaratmışlar, gazete basım dağıtım aracılığıyla destek sağlamışlardır. İrade-i Milliye gazetesinin çıkarılmasına yardımcı olan bu dernek kadınları, Heyet-i Temsiliye ile birlikte hareket etmiştir. Ayrıca çeşitli kampanyalar açma yoluyla orduya para ve mal yardımında bulunmuşlardır.129

Anadolu Kadınları Müdafaa-i Vatan Cemiyeti’nin 11 maddeden oluşan yönetmeliğinde, merkezi Sivas olmak üzere bütün Anadolu’nun belli bölgelerinde cemiyete bağlı şubelerin açılacağı belirtilmiştir.130 Kısa bir süre sonrada bu düşünce

127 KIRKPINAR, a. g. e. , s. 141. 128 A. g. e. , s. 141.

129 Muhittin GÜL, “Milli Mücadele Mitinglerinde Kadınlarımız” , Kastamonu’da İlk Kadın Mitinginin

75. yıldönümü Uluslar arası Sempozyumu (Kastamonu: 10–11 Aralık 1994), Ankara, 1996, s. 52-53.

130 Leyla KAPLAN, “Milli Mücadele Dönemi Kadın Cemiyetleri”, Kastamonu’da İlk Kadın

Mitinginin 75. Yıldönümü Uluslar arası Sempozyumu (Kastamonu:10–11 Aralık 1994), Ankara,

Benzer Belgeler