4.4 CO2 ZORLAMA SONRASI BULGULARININ PA+, PA– VE SAĞLIKLI KONTROL GRUPLAR ARASINDA KARŞILAŞTIRILMAS
5.2. CO2 zorlaması sonrasındaki SPECT değerlendirmeler
Çalışmamızda, varsayımımızın aksine, % 5 CO2 ile zorlama sonrasında, zorlama sonrası
PA geçirenler hastalar, PA geçirmeyenler hastalar ve PA geçirmeyen sağlıklı kontrollerde ilgili beyin bölgelerinin bBKA’ları karşılaştırıldığında, bu gruplar arasında bir farklılık saptanmamıştır. Ayrıca, üç grubun her birinin dinlenme durumundaki bBKA’ları ile % 5 CO2
ile zorlama sonrasındaki bBKA’ları arasında da istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık saptanmamıştır.
Geçmiş literatürde panik bozukluğu hastalarındaki panik ve anksiyete uyarımının anormal global ve hemisferik BKA cevabına neden olabileceği ile ilişkili kanıtlar mevcuttur. Stewart ve arkadaşları (1988), laktat infüzyonu ile panik atağı geçirmeyen panik bozukluğu hastaları ile sağlıklı kontrollerde hemisferik BKA’da artış bulurken, laktat infüzyonu ile panik atağı geçiren hastalarda ise minimal bir artış veya azalma olduğunu bulmuşlardır (14). Reiman ve arkadaşları da (1997) laktat infüzyonu sonrasında benzer bir cevap gözlemlediklerini rapor etmişlerdir. Bu çalışmada da panik atağı geçirmeyen PB’ler ile sağlıklıların tüm BKA artarken, panik atağı geçiren PB hastalarında bu artış gözlenmemiştir (131). Matthew ve arkadaşları (1988), CO2 uygulaması sonrasında sağlıklı kontroller ile PB
hastalarının bBKA’ları arasında bizim çalışmamıza benzer şekilde bir fark bulamamışlardır. Bununla birlikte, CO2 uygulaması sırasında anksiyete yaşayan hastaların ve kontrollerin
bBKA’sı, anksiyete yaşamayan deneklerden daha az yükselmiş olarak bulunmuştur (132). Bu çalışmamızda kullanılan deneysel tasarımının benzerini kullanan bir PET çalışması sonuçları ayrıntılı olarak tartışılmaya değerdir. Ponto ve arkadaşları (2002), % 35 CO2- % 65
02 zorlamasına olan yanıtı, yüksek pCO2’nin vazodilatatör etkisinin yatışmasından sonra
15O2-H20 PET ile incelemişlerdir. Araştırmacılar 14 PB ile 12 sağlıklı kontrolün “pCO2’ye
göre düzeltilmiş gBKA’larını” karşılaştırmıştır. Bu çalışmada PB olanlar ile kontrollerin PCO2 düzeyleri arasında fark saptanmamış, ancak PB olanların hava solutulması (plasebo) ve
CO2 solutulması sonrasındaki gBKA’ları karşılaştırıldığında; CO2 zorlamasından sonra
gBKA’ında bir azalma görülür iken, düzeltilmiş pCO2-düzeltilmiş gBKA’ında farklılık bulunmamıştır. Sağlıklı kontrollerde ise, hava veya CO2 solutulma ertesinde gBKA’da bir
değişme görülmemiş ama pCO2-düzeltilmiş gBKA’ında bir artış olduğu gösterilmiştir. PB
bozukluğu olan hastaların, özellikle semptomatik olduklarında, zorlamaya yanıt olarak anormal bir gBKA dağılımı gösterdikleri ileri sürülmüştür (96).
Bizim çalışmamızda CO2 zorlamasıyla panik atağı geçiren hastalar, geçirmeyen hastalar
ve sağlıklı kontrollerin SPECT ile bBKA’ları arasında bir fark saptanmamıştır. Başka deyişle çalışmanın ikinci varsayımı da doğrulanamamıştır. Bulgularımızın başta Ponto ve arkadaşlarının (2002) bulguları olmak üzere mevcut literatürü desteklemeyişinin birçok nedeni olabilir.
1.Çalışmamızda hemisferik gBKA değerlendirilmeyip, özellikle parahipokampal girus, temporal alan ve bazal gangliyonların hedef alınmış olması.
2.Yüksek pCO2 düzeyinin sağlıklı kontrollerde gBKA artırmasına rağmen pCO2’nin
normal seviyesine dönme süresi içinde, gBKA’nın da bazal düzeylerine döndüğü Ponto ve arkadaşlarının (1996, 2002) çalışmalarında bulunmuştur (96). Çalışmamızda CO2 inhalasyonu
öncesinde, sırasında ve sonrasında teknik nedenlerden ötürü arteriyel pCO2 düzeyi
bakılamaması, CO2 inhalasyonunun arteriyel kan değerlerine nasıl yansıdığını görmemiz
açısından yöntemsel bir eksiklikti. Dolayısıyla elimizde pCO2 değerleri olmadığı için
düzeltilmiş BKA değerlerini de elde edemedik. CO2’nin sağlıklı gönüllülerde oluşturduğu
vazodilatasyona bağlı BKA artışını bile saptayamamamız, ya uyguladığımız % 5 CO2’nin
pCO2 değerlerine etki etmemiş olmasıyla ya da bir etki gösterse bile SPECT ile tarafımızdan
saptanamamış olmasıyla ilişkili olabilir.
3.CO2 zorlamasının % 5 CO2 steady-state yöntemiyle yapılmış olması daha önce
gösterilen perfüzyon farklılıklarının gösterilememesinde önemli bir nokta olabilir. Her ne kadar % 5 CO2 panik ataklarını uyarmaktaysa da panik atağı oranı genellikle % 35 CO2
kullanılan çalışmalardan daha düşüktür. Ayrıca sağlıklı gönüllülerde yapılan çalışmalar % 7.5 CO2’nin otonomik arousal halini yansıtan bir anksiyete ve gerginlik yarattığı ve kan basıncı
ile kalp atım hızını arttırdığı, buna karşılık % 35 CO2’nin ise anksiyete düzeylerini arttırdığı
ve fizyolojik bir stres yanıtı oluşturduğu bildirilmiştir (133). Yazarlar, % 7.5 CO2’nin yaygın
anksiyete modeli olarak kullanılması gerektiğini öne sürmektedirler. Çalışmamızda CO2 ile
zorlama sonrası panik atağı geçiren PB hastalarının bazal ve CO2 zorlaması sonrasındaki
GAE ve APE skorlarında, sistolik ve diyastolik kan basıncı değerlerinde ve nabızlarında istatiksel olarak anlamlı olan yükselmeler saptanmamıza rağmen ortaya çıkan bu yanıtın ne kadarının % 5 CO2 inhalasyonunun etkisiyle ne kadarının deneysel prosedüre ikincil bir panik
atağı olduğunu klinik olarak ayırt etmemize olanak yoktur.
4.Ayrıca, gBKA’yı değil de, bazı ilgi alanlarının bBKA değerlendirmiş olmamız PET’e göre SPECT çözünürlüğünün, düşük miktardaki kan akımı değişimleri saptamaktaki yetersizliği bu iki araştırma arasındaki farklı sonuçlar açısından önemli olabilir.
Tukey testi ile CO2 zorlama sonrası bBKA’ları gruplar arasında karşılaştırıldığında
panik atağı geçiren PB hastaları ile panik atağı geçirmeyen PB hastaları arasında sağ parahipokampal bölgede istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık saptanırken; panik atağı geçiren PB hastaları ile sağlıklı kontroller ve panik atağı geçirmeyen PB hastaları ile sağlıklı
kontrollerler arasında anlamlı farklılık saptanmamıştır. Bu farklılığın PA + olanların indüksiyon sonrası bBKA ortalamalarının istatiksel olarak anlamlı olmayacak kadar düşmesi ve PA –’lerin indüksiyon sonrası bBKA ortalamalarının ise istatistiksel olarak anlamlı olmayan bir şekilde artması nedeniyle oluştuğu düşünüldü. Sağlıklıların ortalama bBKA’ları ise dinlenme ve CO2 ertesindeki dönem arasında hiç değişim göstermemişti. Çalışmalar, hafif
anksiyetenin BKA’nda ve beyin metabolizma hızında artışa neden olduğunu, buna karşılık şiddetli anksiyetenin ise, BKA’da bir azalmaya neden olduğunu göstermektedir (14, 132, 134, 135, 136,137). PA + olan hastaların şiddetli anksiyetesi olması nedeniyle bBKA’ları minimal azalmış, PA – olanların ise hafif anksiyete artışı nedeniyle bBKA’ları artmış olması bu farkı ortaya çıkarmış olabilir.