• Sonuç bulunamadı

Dedesi ve ninesi Bulgaristan göçmeni olan Cemal Şakar, 2 Şubat 1962’de Balıkesir’in Gönen ilçesine bağlı Kocapınar köyünde dünyaya gelir. Emine ve Kemal Şakar’ın ikinci çocuğu olan Şakar, sırasıyla Karesi İlkokulu’nu (1973), Atatürk Ortaokulu’nu (1976), Muharrem Hasbi Lisesi’ni (1979) Balıkesir merkezde okur. Daha sonra üniversite eğitimini Ankara’da Gazi Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi’ni (1979-1983) tamamlar.

Ortaokul yıllarında kitaplarla tanışan Şakar, Abdullah Ziya Kozanoğlu ve Kemalettin Tuğcu kitaplarıyla okuma sürecine girer. Daha çok Tuğcu’nun anlatımından etkilenen Şakar 1976 yılında, daha sonra kaybedeceği bir roman denemesi kaleme alır. Şakar o roman için: “Kırk sayfa filandı herhalde. Sonra kaybettim onu, bulamadım ama muhtemelen Kemalettin Tuğcu tadında, ağlamaklı bir romandı” der. Dindar bir ailede büyüyen Şakar’ın dünya görüşü lisede yavaş yavaş şekillenir. Sosyalizme olan yakınlığı ile sol bir derneğe üye olur. Bir gün bu derneğe, Halit Ziya Uşaklıgil’in Mai ve Siyah adlı eseriyle gidince diğer üyelerden tepki alır ve arkadaşları, bu tarz küçük burjuva romanları okuyarak zihnini kirlettiğini söyler. Bunun üzerine ne okuması gerektiğini soran Şakar’a ilk tavsiye edilen kitap Kemal Tahir’in Yediçınar Yaylası olur. Yine bu yıllarda okul arkadaşı Ümit Şentürk ile harçlıklarının çoğunluğunu cumartesileri gittikleri kitapçılardaki kitaplara ayırırlar. Beğendikleri yazarların külliyatlarını tamamlama çabasına giren ikili Kemal Tahir, Yaşar Kemal, Orhan Kemal, Sait Faik, Sabahattin Ali gibi yazarları okurlar. İleriki zamanlarda bunlara Firuzan, Adalet Ağaoğlu, Selim İleri gibi genç yazarlar da eklenir. Şakar’ın öykü denemeleri de bu dönemde başlar.

89 Bu yazı, 12 Temmuz 2017 tarihinde Cemal Şakar ile yaptığımız söyleşinin bant kayıtlarından

29 Üniversite için gittiği Ankara’da hem dünya görüşünde hem de çevresinde büyük bir değişikliğe sebep olacak döneme girmiş olur. Yedi, sekiz kişilik bir ev ortamında Şakar dışında herhangi bir ideolojiye bağlı olan biri yoktur. Fakat bir yıl sonra evlerine, darbe sonrası kapatılan ve İslamcı öğrencilerin kaldığı Fatih Öğrenci Yurdu’ndan üç yeni arkadaş gelir. Bu üç arkadaş sayesinde ilk kez gerçek anlamda Müslüman olan insanları yakından tanıyan Şakar, onların samimiyetinden etkilenir ve İslami eserleri okumaya başlar. Şakar, o süreci için “Bir dizimde İbn Arabî, bir dizimde İbn Teymiyye… Beynim kanaya kanaya Müslüman oldum” der. Necip Tosun ile sınıf arkadaşı olduğu için onun aracılığıyla İslamcı edebiyat çevreleri ile tanışır ve birlikte Mavera Dergisi’ne gitmeye başlar. Bu olayı Tosun, şu şekilde anlatır:

Cemal Şakar’la Üniversitede aynı sınıftaydık. Cemal 1. Sınıfta sol bir çizgiydi. Bir gün sınıfta benim yanıma geldi ve “Murat Özel’i tanıyor musun?” dedi. “Hayır”, dedim. Sonra düşündüm “İsmet Özel” olmasın dedim. “Evet,” dedi. Böylece tanıştık. Artık, İslami bir çizgiyi benimsediğini söyledi, benim de yanıma bu yüzden gelmiş. Ankara ortamında onu nereye götürebilirim diye düşünürken aklıma Mavera geldi. O vakitler, Cahit Zarifoğlu, Erdem Bayazıt, Rasim Özdenören Ankara’dalar. Bir gün Cemal’le Mavera’ya gittik. Cahit Zarifoğlu’yla Cemal’i tanıştırdım. Uzun bir sohbetimiz oldu. Orda Akabe yayınlarını aldık. Birkaç gün sonra birlikte Edebiyat dergisine gittik. (Tabii Cemal’i ben götürüyor, camianın edebiyatçılarını tanıtıyorum.) Nuri Pakdil yokmuş, Arif Ay var onunla tanıştırdım. Zafer çarşısına gidip Cemal’e Nuri Pakdil kitapları aldık. Cemal böyle hem edebiyata hem de İslami camiaya adım atmış oldu.90

Devam mecburiyeti olmaması sayesinde günün çoğunu birçok kitapçının olduğu Zafer Çarşısında geçirir. Yaşadığı değişim sebebiyle okumaları daha çok Kur’an merkezli olup kelam, İslam felsefesi ve siyer gibi çeşitli sahalarda okumalar yapar. İbn Arabi ve İbn Teymiyye’den bol okuma yapmasının yanı sıra özellikle Muhammed Esed’in meali onda bir kırılma noktası oluşturur.

90 Suavi Kemal, “Öykücünün Serencamı – Cemal Şakar”, Gerçek Hayat Dergisi, S. 495, Nisan 2011,

30 Birden fazla ev değiştirdikten sonra geçtiği Demetevler’de Ömer Lekesiz ve Ramazan Dikmen’le tanışıp ev arkadaşlığı yapar. Üzeyir Sali ve Yusuf Ziya Cömert’in de bulunduğu bu evde edebiyat üzerine verimli günler geçirir. Bu dönemde arkadaşlarının da tavsiyesi ile üç dört şiir yazar fakat daha sonra bunları yırtar ve yazdığı dört öyküsünü ise Yaşar Kaplan’ın etkisiyle Aylık Dergi’ye gönderir. Bunlardan ikisi redakte edildikten sonra yayımlanır. Bundan sonra gönderdiği hiçbir öyküsü dergilerce reddedilmez. Yönelişler Dergisi’nde yayımlanan “Kahırlı Bir Gece İçin Müzik” ile “Bir Yıldız Kayar Bir İnsan Ölürmüş” öykülerini daha sonra kitaplarına almaz. Öykülerini bir müddet daha Aylık Dergi’ye gönderdikten sonra Mavera’ya geçer.

Bir arkadaşı vasıtasıyla Hasan Aycın ile tanışan Cemal Şakar “Balıkesir’de en önemli rehberim Hasan Aycın” oldu der. Ayrıca Müslüman kimliğinin oluşmasında Hasan Aycın’ın büyük bir payının olduğunu da ekler. Mezun olduğu yıl babasının aile şirketi büyümüş ve yedi ortaklı bir şirkete dönüşmüştür. Muhasebecilik için gelen teklifi kabul eden Şakar, burada işe başlar. Muhasebe müdür yardımcısı olarak girdiği bu iş çok yoğun olduğu için bu yıllarda öykü yazma süreci sekteye uğrar.

1985 yılında gelecekteki eşi Sibel Hanım’la nişanlanır. Daha sonra kısa dönem askerlik için Denizli’ye gider ve kırk beş gün sonra kurayla İstanbul Harp Akademileri’ne dağıtımı çıkar. Askerlik dönüşü aynı yıl evlenir. 1986’da ilk çocuğu Enes, 1993’de ortanca oğlu Erden ve 2001’de de küçük oğlu Kemal dünyaya gelir.

İlk öyküsü 1982’de çıkan Şakar’ın kendisine göre bir hayli gecikmiş olan

Gidenler Gidenler adlı ilk kitabı da 1990 senesinde Yedi İklim Yayınlarından çıkar.

Aynı yıl Hikmet Yaşar Eren’in ve Yusuf Ziya Cömert’in öncülüğünde çıkan Kayıtlar dergisinin kuruluşunda yer alır. Dergidekilerce Büyük Doğu, Diriliş, Edebiyat ve

Mavera çizgisinin bir devamı olarak düşünülen Kayıtlar’ın ilk sayısında; Hasan

Aycın, Hüseyin Atlansoy, Cafer Turaç, Mehmet Maraşlıoğlu, Recep Duran, Ömer Lekesiz, Metin Önal Mengüşoğlu, Necip Evlice, Ramazan Dikmen, Ali Sali, Hüseyin K. Ece, Cemal Şakar, Yusuf Ziya Cömert, Hüseyin Bektaş, Cemil Çiftçi varken ileriki sayılarda Mehmet Ocaktan, Ahmet Şirin ve Necip Tosun da bunlara eklenir. 1997 yılında ise Hüseyin Su, Ömer Lekesiz, Ali Karaçalı, Ali Göçer, Abdurrrahim

31 Karadeniz, Necip Tosun ve Arif Ay gibi sanatçı ve yazarların yer aldığı Hece Dergisi kurulur. 2003’te Hüseyin Su yönetimindeki Hece Öykü Dergisi’nin kurucu kadrosunda yer alır.

Gidenler Gidenler kitabından altı yıl sonra 1996’da Yol Düşleri, 1999’da Esenlik Zamanları adlı öykü kitapları yayımlanır. Esenlik Zamanları 1999 TYB

ödülüne layık görülür. 2003 yılında Pencere ve 2008 yılında Hayalperdesi adlı iki öykü kitabı yayımlanır. 2006’da ise ilk inceleme kitabı olan Yazı Bilinci Hece Yayınlarından çıkar.

2001 yılında babasının işleri bozulmaya başlayınca Şakar iş hayatında sıkıntılı bir sürece girer ve ilerleyen zamanlarda gelen iflasla yüklü miktarda borç altında kalır. Bu durum öykü yazımına da yansır. Hem borçların ödenmesi hem de ailesini geçindirmek amacıyla 2010’da İstanbul’a gitmek durumunda kalır. İstanbul’da çalıştığı işin mesaisi rahat olduğu için okuyup yazmak için bir hayli zamanı olan Şakar, bu zamana kadar beşi öykü, biri inceleme kitabı olmak üzere altı kitap kaleme alırken İstanbul’a geldikten sonraki ilk altı yılda yedi öykü, beş de deneme kitabı yazar. Bu verimlili İstanbul’a gelişine bağlayan Şakar, durumu şu şekilde açıklıyor:

Evet, İstanbul'la ilgili. Ben kırk sekiz sene Balıkesir'de yaşadım. Küçük bir il, Konya'nın yarısı kadardır. 250.000'lik bir nüfus, sanayi yok, tarım ve hayvancılık var; çok sakin bir şehir. Bu tür sakin şehirler, sizde bir enerji varsa onu emmeye, kendisine benzetmeye başlar. Şehir küçük olduğu için her şeyi avucunuzun içi gibi biliyorsunuz; Balıkesir'in neredeyse yarısını tanıyordum. Sanatçılara sorduğunuzda onların beslenme kaynaklarından biri okuma ise diğeri gözlemdir. Balıkesir'de gözleyebileceğimiz bir şey kalmamıştı, giderek bir körlüğe dönüşmüştü; hatta bunu Kur'an-ı Kerim’in gözleri var ama görmezler dediği duruma benzetebiliriz. Balıkesir'de durumum giderek ona dönmüştü. O kadar alışmışım ki, Balıkesir'de, çınar ağacının yazın yaprak açtığını, kışın yapraklarını döktüğünün bile ayrımında değildim, gözlem gücüm çok zayıflamıştı. İşim tamamen okumaya ve düşünmeye, hayal etmeye kalmıştı. O da zamanla körlüğe dönüşüyor.91

91 Abdullah Harmancı, “Cemal Şakar ile Kitaplar, Dergiler, Öykü ve Hayat Üzerine ” Mahalle

32 2012 yılında Mürekkep adlı öyküsü Okur Kitaplığından çıkar, aynı yıl hem ESKADER hem de Ömer Seyfettin Öykü ödülünü alır ve 2016’da ise Bayburt Üniversitesi tarafından verilen Dede Korkut Edebiyat ödülüne layık görülür. Verimli bir öykü hayatı geçiren Şakar, 2014 yılında Portakal Bahçeleri, 2017’de Kara, 2018’de Adı Leyla Olsun adlı öykü kitaplarının yayımlanmasının yanında karikatürist Hasan Aycın hakkında yazdığı Hasan Aycın’ın Çizgi’si 2016’da, söyleşilerinden oluşan Dile Kolay eseri ve editörlüğünü yaptığı 40 Soruda Türk Öyküsü 2018’de yayımlanır. Son olarak 2019 yılında Edebiyatın Doğası adlı eleştiri kitabı yayımlanır. 2014’te Aykut Ertuğrul’un yönetiminde çıkan Post Öykü dergisine kimi zaman öyküleri kimi zaman da denemeleriyle katkıda bulunur. Bunun dışında edebiyatla ilgili yazıları İtibar, Yedi İklim, Tasfiye, Ğ, Temmuz gibi edebiyat dergilerinde, edebiyat dışındaki yazıları ise Söz ve Adalet, Eski Yeni, Kur’âni Hayat gibi dergilerde yayımlanır. Ayrıca e-edebiyat dergisi www.edebistan.com’un da yayın yönetmenliğini yürütmektedir. 2018 yılında başlayan Muhayyel dergisinin de danışmanlığını yapmaktadır. Portakal Bahçeleri ve Pencere adlı öykü kitapları Arnavutçaya, bazı öyküleri de Farsça, Korece ve Azericeye çevrilir.

Yazın hayatının dışında bir dönem TRT’nin bazı kanallarında yayınlanan Gündem Edebiyat, Hür Tefekkürün Kaleleri ve Ramazan Sözlüğü adlı kültür sanat programlarına danışmanlık yapmıştır.

33

Benzer Belgeler