• Sonuç bulunamadı

Cari İşlemler Açığı Sürdürülebilirliği için Teorik Literatür

Cari işlemler dengesi açıklarının sürdürülebilirliği hakkında çok geniş bir literatür mevcuttur. Bunlar arasında sadece ekonometrik yöntemlere dayanarak yapılan analizler olduğu gibi, sürdürülebilirlik göstergesi olarak kabul edilen bazı değişkenlerin incelenmesi suretiyle yapılan analizler de mevcuttur.

Sürdürülebilirlik analizi, ekonometrik yöntemlerin yanı sıra ekonometrik olmayan yöntemlerle de incelenmiştir. Mann (2002), Hakkio (1991), Watchel (1998) ile McGettigan’ın (2000) çalışmaları buna örnek olarak gösterilebilir. Ayrıca, akademik çevrelerin yanı sıra finans çevrelerinde cari açık sürdürülebilirliği sık sık inceleme konusu olmuştur. Goldman Sachs’ın tüm gelişmekte olan ülkeler için yaptığı sürdürülebilirlik analizi ile Deutsche Bank’ın 2000 yılında Latin Amerika ülkeleriyle ilgili çalışması, bunlardan en belli başlı olanlarıdır.

Ülke deneyimleri ve yaşanılan krizler cari işlemler dengesinde verilen büyük açıkların ekonomi için endişe verici boyutlara ulaşabileceğini göstermiştir. Büyük cari

açıklardan kasıt daha öncede ifade edilen çeşitli çalışmalardan elde edilmiş olan cari açık eşik değeridir (GSYİH’nin %4 5’i) ve bu açıkların dikkatle izlenmesi gerekmektedir. Çünkü bu açıkların kriz yaratan aşırı açıklar olduğu bilinmektedir.

Bununla birlikte bu eşik değeri aşan cari açığın ani daralma hareketi sonucu kur krizlerini ve dolayısıyla devalüasyona neden olabileceği ifade edilmiştir (Freund, 2005: 3). Ayrıca cari açık veren ülkenin net uluslararası yatırım pozisyonu GSYİH’ye oranı negatif olarak %30’dan %60’lara gerilemesi durumunda sürdürülebilir eşik değerinin GSYİH’ye oranının %3,6 olması gerektiği teorik çalışmaların ulaştığı sonuçlarda belirtilmektedir (Edwards, 2006: 635).

Cari işlemler dengesinin belirleyicileri için yapılan çalışmalarda ilk olarak Sachs (1981), petrol fiyatları ile yatırım talebinin cari dengeye olan etkisini incelemiş ve yatırım talebinin petrol fiyatlarından daha fazla bir biçimde cari denge üzerinde etkili olduğunu ifade etmiştir.

Calderon vd. (2001), Afrika’daki cari işlemler açıklarını incelemişlerdir. Ulaşılan sonuçlara göre özellikle Sahra’nın güneyindeki Afrika ülkeleri gelişmekte olan diğer ülkelere göre cari açıklarla ilgili olarak birkaç farklı özelliğe sahiptir. 1975 1995 döneminde Güney Afrika’daki ülkeler dünyanın en yüksek cari açıklarına sahip ülkeleridir. Bununla birlikte bu bölgenin büyüme oranı tam bir hayal kırıklığı niteliğindedir ve dış yardım bağımlılığı oldukça yüksektir. Özel kesim ve kamu kesimi tasarrufları düşük düzeydedir, ihracattaki yoğunlaşma halen hammadde niteliğindeki ürünlerdedir ve karaborsa oldukça yaygındır. Tüm bu özellikler Afrika’daki cari işlemler dengesi belirleyicilerinin sadece miktar olarak değil, kendine has özellikleriyle de farklı olmasına neden olmaktadır.

Calderon vd. (2002), 1966 1994 dönemi verileriyle 44 gelişmekte olan ülkeyi kapsayan çalışmasında, cari işlemler açığının dinamikleri araştırılmıştır. Ampirik sonuçlara göre, ulusal üretimde meydana gelen artışın cari açığı artırdığı ve aşırı değerli reel döviz kurunun daha yüksek cari işlemler açığıyla ilişkili olduğu bulgusu elde edilmiştir. Benzer sonuçları Freund ve Warnock’un (2005), yüksek gelirli OECD ülkeleri için yaptığı çalışmada da bulmak mümkündür. 1980 2003 dönemi verileri kullanılarak yapılan çalışmada cari açıkla ekonomik büyümenin birlikte hareket ettiği ve kısa dönemli yüksek dış borç durumunda cari açığın büyümeyi ve döviz kurunu etkilediği ortaya çıkmıştır.

Cari işlemler dengesine yönelik önemli bir teorik çalışma da Milesi Ferretti ve Razin’ in (1996a) çalışmasıdır. Bu çalışmaya göre cari açığın sürdürülebilirliği ülkenin dış yükümlülüklerini ödeyebilme gücü ile ilişkilendirmiştir. Söz konusu çalışmaya göre ülkenin gelecekte elde edeceği beklenen geliri (dış ticaret fazlaları), ülkenin dış borcunun şimdiki değerine eşit ise söz konusu ülkenin dış yükümlüklerini yerine getirebilme yani dış borcunu ödeyebilme gücü vardır. Ayrıca uygulanmakta olan ekonomik politika ülkenin ödeme gücünü azaltmıyorsa o zaman ülkenin cari açığı sürdürülebilirdir. Aşağıdaki denklemde ödeme gücünü koruyan bir ülkenin, cari dengesinin matematiksel tanımı verilmiştir.

(3.1)

Yukarıdaki eşitlikte CA cari dengeyi, Y geliri, C tüketimi, I yatırımı ve G ise kamu harcamalarını ifade etmektedir. Ayrıca p indisi ile gösterilenler, söz konusu değişkenlerin sürekli değerlerini göstermektedir. Bir örnek vermek gerekirse cari gelirin geçmiş ortalama gelirden fazla olması durumunda mesela ekonomik büyümenin varlığı durumunda cari işlemler dengesinde fazla verilecektir. Yine tüketimin, yatırımın ve kamu harcamalarının ortalama değerlerinde sapması cari dengede açık meydana getirecektir.

Milesi Ferretti ve Razin’in (1996a) dış yükümlülükleri ödeme gücüne göre cari açığın sürdürülebilirliği kriterine eleştiri yine kendi içinden iki yönlü gelmektedir. Birinci kriter, ülkelerin dış ticaret fazlası yarattıkları anda borçlarını mutlaka ödeyecekleri varsayımına dayanmaktadır. Fakat Milesi Ferretti ve Razin ülkelerin dış borçlarını ödeme isteklerine de yer vermektedir. Buna göre ülkeler yarattığı fazlayı dış borç ödemesinde kullanmak istemeyebilirler. Böylelikle borç veren verdiği borcun geri dönmemesi riskiyle karşılaşırsa kredi akışını kesebilir. Bunun sonucunda hükümet izlediği ekonomik politikadan vazgeçebilir ve sert tedbirler alabilir. Bu da cari işlemler açığının sürdürülemez olduğunu göstermektedir. Bundan ötürü bu kriter tek başına yeterli değildir. Kritere yönelik ikinci eleştiri ise ülkeye borç verenin, borç verme isteği de bu kriterde göz ardı edilmektedir. Daha açık bir ifade ile ülkenin karşılaşacağı bir kriz durumunda ülkenin bu krizi kaldıramayacak olduğu yatırımcılar tarafından algılanırsa borç veren yeni bir borç vermek istemeyecektir. Hatta mevcut yatırımlarını da satmak isteyecektir. Bu nedenle ülkenin sahip olduğu rezervlerin herhangi bir dışsal şok karşısında en azından kısa dönemde borçları karşılayabilecek bir konumda olması yabancı yatırımcılar tarafından kabul edilmelidir (Babaoğlu, 2005: 18).

Reisen (1998), Milesi Ferretti ve Razin’in çalışmasını geliştirerek uzun dönem için sürdürülebilir cari işlemler açığını tanımlayan eşitlik türetmiştir. Bu çalışmada uzun dönemde büyümeden dolayı artan ithalatı karşılayabilmek ve ödemeler dengesindeki değişiklerle başa çıkabilmek için ülkenin rezerv biriktirme gereksinimi de analize dâhil etmiştir. Elde edilen eşitlikte dış borcun milli hâsılaya oranının sabit kalacağı ve istenen rezerv düzeyinin ithalatın büyüme oranına eşit şekilde artacağı biçiminde uzun dönemde sürdürülebilir bir cari işlemler tanımlamaktadır (Tiryaki, 2002: 9).

Edwards (2001), portföy teorisini kullanarak cari işlemler sürdürülebilirliği için yeni bir eşitliğe ulaşmıştır. 120 ülkeli örneklemine dayanarak yabancıların ülkenin yükümlülüklerine olan talebini kullanarak elde ettiği sürdürülebilir cari işlemler oranı ülkeler arasında değişebilir nitelikte olduğunu göstermiştir. Buna göre yabancıların portföy kararlarını ve ekonomik büyümeyi etkileyen değişkenler cari işlemler oranını belirlemektedir (Tiryaki, 2002: 11). Bununla birlikte cari açık daralmalarının düşük ekonomik büyümelere neden olduğunu ayrıca cari açığın büyümesi ile birlikte kur krizi riskinin arttığı sonucuna ulaşmıştır (Freund, 2005: 1282).

Edwards (2004, 2005) diğer çalışmalarında cari açıklarda meydana gelen büyük ve ani daralmaların ülkelerin yatırımlarında ve GSYİH’de artış durumunda düşüşler meydana getirdiği ve bununla birlikte daralmanın aşamalı ve sistemli bir şekilde yaşanması durumunda bunun ekonomiyi anlamlı bir şekilde etkilemeyeceğini göstermiştir. Son olarak Edwards (2006) büyük cari açık veren ülkelerin dış ticaretindeki kötüleşme ve genişletici para politikaları nedeniyle ani ve büyük cari açık daralmaları yaşadıklarını ortaya koymuştur. Bununla birlikte gelişmiş ülkelerin ekonomileri için ve esnek döviz kur sistemini uygulayan ekonomiler için bu olasılığın yani dış ticaretteki kötüleşme ile beraber genişletici para politikalarının cari açıktaki daralma ile olan ilişkisinin zayıf olduğunu belirtmiştir.