• Sonuç bulunamadı

BÖLÜM II: LĠTERATÜR TARAMASI

2.4. c Ayaklanmacı Terörizmle Mücadelede Mahalli Halkın ve Milislerin

Ayaklanmacı Terörizmle mücadelede mahalli halkın yeri ve iĢlevi ile ilgili daha detaylı bir literatür taramasına baĢlamadan önce, Ģunun altını çizmek gerekir: Galula,

FM 3-24 ve Amerikan, Ġngiliz ve Fransız tecrübeleri ile ilgili diğer tüm eserlerde

ayaklanmaya karĢı koyma harekâtının baĢka bir devletin topraklarında icra edildiği farz edilir. Bu doğal bir durumdur çünkü bu ülkelerin tecrübeleri ve gelecekteki muhtemel deneyimleri bir ev sahibi ülke (host-nation) topraklarında ve ev sahibi hükümet eĢliğinde ayaklanmaya karĢı koyma harekâtı icra etmeleri yönündedir. Dolayısıyla yerel halkın örgütlenmesine geniĢ bir yelpazeden; yerel yönetimlerin,

34

polis kuvvetinin, gerekirse sivil savunma kuvvetlerinin ve ev sahibi ulusa ait bir ordunun inĢa edilmesini kapsayacak Ģekilde yaklaĢırlar. Ve uzun süren bir varlığın sonrasında ev sahibi ülke topraklarını terk etmeyi öngörürler.

Ancak yurtiçinde icra edilecek bir ayaklanmaya karĢı koyma harekâtı için de bu kaynaklardan çıkarılacak dersler vardır. Hem ordunun hem de kolluk kuvvetlerinin etkinliği, bölge halkının teĢkilatlanması ve ihtiyaç halinde sivil halkın kendisini korumaya yönelik sivil savunma birlikleri oluĢturulması noktalarında bu kaynaklardan faydalanılabilir.

Ayaklanmaya karĢı koyma harekâtında Ġngilizlerin Malaya ayaklanmasındaki uygulamaları yerel unsurların kullanımı ile ilgili önemli bir örnek teĢkil etmektedir. Ayaklanmanın baĢlangıcında, 1948 yılında bölgedeki güvenlik kuvvetlerinin sayısı ayaklanmacıların sayısına neredeyse eĢitti. Ayaklanmaya karĢı koyma harekâtını desteklemek üzere takviye askeri birlikler istendiğinde bu isteğin gereği yerine getirilmiĢ ancak bunun yanısıra yerel kolluk teĢkilatının güçlendirilip büyütülmesi ve bir koruculuk (Home Guard) sistemi tesis edilmesi tavsiye edilmiĢtir (Nagl 2002, 65).

Devamında ise, askeri birliklerin ayaklanmacılara ağır kayıplar verdirmesine rağmen mücadelenin bir noktada tıkanacağı öngörülmüĢ ve ilerleme sağlanması için kolluk güçleri ve korucuların (Home Guard) eğitimlerinin iyileĢtirilmesi ve sayılarının artırılması istenmiĢtir. Ġngilizler Malaya‘daki halkın desteğini tam anlamıyla kazanmadan mücadelenin sonuçlanmayacağını düĢünüyorlardı. Malaylardan sonra Malaya‘daki en kalabalık etnik grup olan Çinliler, ayaklanmacıların mensup olduğu Komünist Partinin büyük çoğunluğunu oluĢturuyorlardı. Ancak yerel güvenlik güçlerinde ise sayıları çok azdı. Çinli halkın

35

ayaklanmaya karĢı koyma harekâtına desteğini artırmak amacıyla ayrı bir Çinli Koruculuk (Chinese Home Guard) teĢkilatı oluĢturulması istendi (Nagl 2002, 66-67). Bu çabaların sonucunda, 1951 yılında Korucu sayısı 79.000‘e, 1953 yılında ise 250.000‘e çıkmıĢtı (Nagl 2002, 100). Ancak bu korucular yarı zamanlı görev yapıyordu ve aynı anda yaklaĢık 50.000 kadarı görevde oluyordu (Thompson 1966, 48). Burada sayı olarak ayaklanmacılara karĢı üstünlüğü sağlamak kadar, yerel halktan daha fazla insanı mücadeleye dâhil ederek kendi tarafına çekmenin amaçlandığı da söylenebilir.

Vietnam‘da ise ABD‘li askeri danıĢmanlar baĢlangıçtan itibaren ABD ordusuna benzeyen bir yapıyı Güney Vietnam ordusunda oluĢturmaya çalıĢtırmıĢlardır (Nagl, 2002, 120). Bunun sonucu olarak konvansiyonel savaĢ kabiliyeti olan, ancak ayaklanmaya karĢı koyma harekâtı için yetersiz kalan bir yerel ordu oluĢmuĢtur. Ayaklanma ile mücadele etmek için, oluĢturulacak yerel kuvvetlerin ayaklanmacıların yapılanmasını ve kabiliyetlerini yansıtması gerekirken (Kilcullen 2006, 107), ABD ordusunu yansıtacak Ģekilde yapılanması, eğitilmesi ve teçhiz edilmesi ikinci bir sorunu daha ortaya çıkarmıĢ ve düzensiz savaĢta en uçtaki unsurlar olarak kabul edilen Güney Vietnamlı yerel milis güçlerin (Self-Defense Corps and Civil Guard) yoksayılmasına neden olmuĢtur. ABD ordusunda ‗haftasonu

savaĢçıları‘ olarak anılan ve bir nevi hor görülen Ulusal Muhafızlara ve Ġhtiyat Birliklerine benzetilen milisler önemsiz görülmüĢ, eğitim ve teçhizat gibi konularda eksik kalmıĢtır. Bu durum ayaklanmaya karĢı koyma harekâtına olumsuz bir etki yapmıĢ, hem bu unsurların silahlarının ayaklanmacıların eline geçmesine hem de Güney Vietnam hükümetine olan karĢıtlığın artmasına yol açmıĢtır (Nagl 2002, 121).

Vietnam‘da, ABD Özel Kuvvetleri ve Merkezi Haberalma TeĢkilatı (CIA) tarafından 1961 yılında baĢlatılan Sivil Düzensiz Savunma Birlikleri (Civilian

36

Irregular Defence Gruop) programı verimli sonuçlar verse de, 1963 yılında

bölgedeki ABD ordusuna bağlanmaları ve savunma yerine saldırı amaçlı kullanılmaları nedeniyle etkiniğini yitirmiĢtir (Nagl 2002, 128-129).

Vietnam‘daki yerel milis unsurlar ile ilgili baĢka bir olumsuz durum da, çok az ücret almaları ve etkili bir teĢkilatlanmanın olmamasıydı. Ayaklanmacıların saldırılarında çok yetersiz kalıyorlardı ve emir komutası altına girebilecekleri bir yapı bulunmuyordu. Malaya da ise Korucular yerel polis kuvvetlerine bağlıydılar. Yarı zamanlı olarak görevlendirildikleri için ihtiyaç halinde takviye kuvvetler olarak kullanılıyorlardı (Thompson 1966, 142).

1965 yılında ABD‘nin Vietnam‘daki mücadelesi sürerken, Güney Vietnam‘da BarıĢ ve Uzun Dönem Kalkınma Programı Grubu (The Program for the Pacification

and Long-Term Development of South Vietnam group) adıyla bir çalıĢma yapılmıĢtır.

ÇalıĢmanın sonuç raporunda, ABD çabalarının ayaklanmacıların bulunup imha edilmesi gibi düĢman-odaklı bir yaklaĢımdan ziyade, Güney Vietnam hükümetinin halkın desteğini kazanması üzerine yoğunlaĢtırılması gerektiği vurgulanmıĢtır (Nagl 2002, 159-161). O dönemde karĢılık bulmayan bu tavsiyeler Vietnam‘dan alınan dersler ve sonrasındaki tecrübelerle birlilkte yeni ABD ayaklanmaya karĢı koyma doktrinine yansımıĢtır.

Ayaklanmaya karĢı koyma harekâtında ve ayaklanmacı terörizm ile mücadelede korucu (Home Guard) birliklerin halkın güvenliğini etkili bir Ģekilde sağladığı vurgusu yapılan FM 3-24‘te, korucu unsurlar ev sahibi hükümetin kontrolünde yarı- zamanlı, hafif silahlı yerel güvenlik kuvvetleri olarak tanımlanmıĢtır. Buna göre korucu unsurlar genellikle askeri veya kolluk kuvvetlerinin idaresinde olurlar ve nokta güvenlik sağlarlar. Böylece askeri ve kolluk kuvvetlerinin sabit güvenlik

37

görevlerinin bir kısmını üstlenmiĢ ve onlara daha fazla hareket imkânı tanımıĢ olurlar (Counterinsurgency Field Manual 2007, madde 6-39).

Ayaklanmaya karĢı koyma harekâtında mahalli unsurların kullanımı ile, geniĢ ve zorlu bir arazide güvenliği ve halkın ayaklanmacılardan izolasyonunu sağlamak, halkı devletin tarafına çekmek amaçlanmaktadır. Yerel unsurların teĢkilatlanmasında ise ayaklanmacıları yansıtmaları gerektiği (Kilcullen 2006, 107) fikri, esas olarak ayaklanmacıların da benzer amaçlar güttükleri ve benzer yöntemler izledikleri sebebiyledir. Ayaklanma ve ayaklanmacı terörizm ile mücadelede esas hedef olan halkı kazanmak, ayaklanmacılar için de hedeftir. Bu minvalde teĢkilatlanan ayaklanmacıların uygulamalarından birisi de milisleri kullanmalarıdır. Maoist teoride milislerin önemli bir yeri vardır ve Mao‘dan az veya çok etkilenen ayaklanma hareketlerinin çoğunda bu yol izlenmiĢtir.

Mao ve Giap milis güçleri yalnızca bir sivil savunma kuvveti olarak değil, aynı zamanda konvansiyonel birliklerine insan kaynağı olarak da görüyorlardı (Mao 2005; Giap 2000). Bu yaklaĢım ayaklanmaya karĢı koyma teorisindeki, Sivil Savunma Güçlerinin (Civilian Defence Forces) uzun vadede yerel kolluk veya askeri unsurlara dönüĢmesi yaklaĢımını yansıtıyordu (Connable ve Libicki 2010). Mao‘nun tarif ettiği yedi gerilla organizasyonundan birisi de, her yerde oluĢturulması gerektiğine inandığı yerel milislerdi (Mao‘dan aktaran Connable ve Libicki 2010).

Mao 16-45 yaĢ arası kadın ve erkekleri gönüllülük esasına göre Anti-Japon Öz Savunma Birlikleri olarak organize olmaya çağırıyor, silahlanmaları, askeri ve siyasi eğitim görmelerini istiyordu. Sorumlulukları ise yerel koruma görevleri, düĢman istihbaratına karĢı koyma, iĢbirlikçileri yakalamak ve düĢman propagandasını engellemekti (Mao 2005).

38

Giap‘a göre Komünist Parti‘nin halk savaĢını baĢlatması için 3 çeĢit orduya ihtiyacı vardı: Konvansiyonel ordu, gerilla birlikleri ve öz-savunma birlikleri. Giap‘a göre Ülkenin her yerinde milis kuvvetleri kurulmuĢ ve parti Ģubeleri oluĢturulmuĢtu, halkın savaĢmak üzere ayaklanması sağlanmıĢtı. Orduyla iĢbirliği yapan silahlı ve yarı-silahlı halk güçleri olarak tanımladığı milisler ona göre stratejik bir kuvvetti (Giap 2000).

Bu bağlamda ayaklanmada yerel unsurların kullanımını, her iki taraf için de halkı kazanma mücadelesinin bir parçası olarak görmek gerekir. Ayaklanmaya karĢı koyma literatüründe de bu husus öne çıkmaktadır. McCuen‘e göre halkın ayaklanmaya karĢı örgütlenmesinin en önemli kısmı ayaklanmacıların zorlama ve göz korkutmalarına karĢı öz-savunma organizasyonlarının kurulmasıdır. Halkın kendisinin direnmek adına iradesi ve araçları yoksa, Ģahsi güvenlik ihtiyaçları hükümete olan sadakatlerine veya tarafsız kalma durumlarına göre daha baskın gelecektir. Dolayısıyla erken aĢamalarda bu durum öncelikli olarak ele alınmalı ve yerel milis unsurları organize edilmelidir (McCuen 1966).

O‘Neill‘a göre ise ayaklanmacıların etkisini engellemek amacıyla oluĢturulan yerel milis grupların etkinliği, halka hizmet eden disiplinli bir kuvvet oluĢturmalarına veya halka Ģiddet uygulayan disiplinsiz bir kuvvet oluĢturmalarına göre değiĢmektedir. Olumlu örnek olarak Umman‘daki fırkaları veren yazar, olumsuz örnek olarak da Filipinler‘deki Sivil Savunma Birliklerini vermiĢtir (O‘Neill 2005).

RAND Ģirketinin Ayaklanmalar Nasıl Sona Erer (How Insurgencies End) raporuna göre de Sivil Savunma Güçleri sağladıkları yerel avantajlar ve kuvvet ekonomisi nedeniyle faydalı olmakla birlikte, aynı zamanda ayaklanmacı gruplardan ayrılmaları da teĢvik eder. Raporun nitel analizine göre, istisnalar mevcut olsa da,

39

gönüllü ve yarı-zamanlı kuvvetler, ücretli ve tam zamanlı kuvvetlere göre daha etkililerdir. Gönüllü kuvvetlerin etkili olması için ayaklanmacı terörün halka karĢı ayrım gözetmeden uygulanıyor olması veya hükümetlerin yerel halka hitap eden reform programları uyguluyor olması gereklidir. Ücretli milis gruplar ise güvenliğin sağlanmasında hızlı bir çözüm iken, milislerin esas motivasyonunun para olduğu durumlarda sızmalara, yolsuzluklara veya çözülmelere daha açık olabilir (Connable ve Libicki 2010).

RAND tarafından yapılan bir baĢka çalıĢmada, 1978-2008 yılları arasında gerçekleĢen 30 ayaklanmaya karĢı koyma vakasının detaylı analizi yapılmıĢ ve bir ayaklanmaya karĢı koyma harekâtını baĢarıya götürecek uygulamaların tespit edilmesi amaçlanmıĢtır. ÇalıĢmada yerel unsurların güvenlik alanında kullanımı ile ilgili karıĢık bir sonuç ortaya çıkmıĢtır. Yerel unsurların kullanımı ilk bakıĢta baĢarı ile bağdaĢtırılamasa da, araĢtırma derinleĢtirilerek ikinci bir değiĢken eklenmiĢ ve yerel unsurların ayaklanmaya karĢı koyma harekâtı ile çeliĢen hedefleri olup olmadığı analize dâhil edilmiĢtir. Bu husus dikkate alındığında yerel unsurların kullanımının ayaklanmaya karĢı koymadaki baĢarıya olumlu iliĢkisi tespit edilmiĢtir. Buradan yerel unsurların kullanımında çok dikkatli hareket edilmesi gerektiği ve çatıĢmanın dinamikleri içerisinde ayaklanma ile mücadele eden taraftan farklı amaçlar güden yerel unsurların mücadeleyi olumsuz olarak etkileyeceği sonucu çıkmaktadır (Paul 2010a, 63).

Yerel unsurlar ile ilgili bu sorunun ortaya çıkmaması ve etkili bir güvenlik gücü yapısının inĢası için, söz konusu bölgedeki politik, toplumsal ve ekonomik dinamiklerin çok iyi çalıĢılarak buna uygun bir plan oluĢturulması gereklidir. Malaya, Filipinler, Küba, Venezüela, Cezayir ve Güney Vietnam olmak üzere altı ayaklanmada güvenlik güçlerinin yapılanması ve iç güvenliğin inĢasının kapsamlı

40

Ģekilde analiz edildiği bir çalıĢmada, kütürel, toplumsal ve politik etkilerin iç güvenlik kuvvetlerinin organizasyonu ve etkinliğinde büyük önemi olduğu tespit edilmiĢtir (Jones ve Molnar 1966). Bu çalıĢma, askeri kuvvetler, polis kuvvetleri ve milisleri dâhil edecek Ģekilde geniĢ kapsamlı bir çalıĢma olsa da; sonuç olarak bir genellemeden kaçınılmakta ve her vakada kültürel ve coğrafi koĢulların dikkate alınarak stratejiler geliĢtirilmesi yönünde tavsiyede bulunulmaktadır (Jones ve Molnar 1966).

Her vakanın kendine özgü nitelikleri olsa da, bir takım konular mahalli unsurların kullanıldığı her durum için dikkatle üzerinde durulması gereken hususlardır. Bunlar oluĢturulacak milis sisteminin nitelik ve iĢlevinin hukuki olarak net bir Ģekilde ortaya konması, yetkilerin tespiti, oluĢturulacak kuvvetin sayısıdır. Ayaklanmacı terörizmle mücadelede mahalli halkın mücadeleye dâhil edilmesi hususu, doğru Ģekilde uygulandığı takdirde, kritik önemde bir tedbir olarak öne çıkmaktadır.

41

Benzer Belgeler