• Sonuç bulunamadı

F. Türkiye’de Aile İçi Şiddet Gerçeği

III. BULGULAR VE YORUMLAR

Sözlü ve yazılı kitle iletişim araçlarında, özellikle popüler kültürün bir simgesi haline gelen televizyonda temsil edilen kadın, ataerkil toplumda hâkim olan kadın anlayışından farksızdır. Bu iletişim araçlarında kadının erkeğe göre güçsüz olduğunu ve ikincil konumda olduğunu göstermekte aynı zamanda bu durumu normalleştirmektedir. 1970’lerden günümüze kadar medyada kadının temsiliyeti feminist medya araştırmaları çerçevesinde ele alınmaya başlanmış ve kadını ikincilleştiren toplumsal faktörler üzerinde durulmuştur. Medya kadın temsiliyetinin toplumu yansıtmaktan ziyade meydana getirdiği görüşü ağırlıktayken, bu durum Çelenk’in de (2010) dile getirdiği gibi, “Kadınların toplum hayatındaki ikincil konumunu pekiştiren bir toplumsallığın sembolik yeniden üretimi olarak” aktarmaktadır. Medyada kadının ikincilliği ve basmakalıp ifadelerde temsil edildiği görülmektedir. Gülbahar’ın (2007) ifadesiyle, “Medya cinsiyet ayrımına dayalı kadın/erkek rollerini pekiştirerek; kadınlara karşı cinsiyetçi önyargıları yineleyerek; şiddeti özendirip, magazinleştirip erotikleştirerek haberler ve yorumlarda kadınlara yer vermeyerek, kadınları hayatın tüm alanlarında yok sayarak, değişik alanlara ve hatta kadınlara dair konuları işlerken bile kendi alanında yıllardır mücadele veren, önemli bir bilgi ve deneyim birikimine sahip kadınları ve kadın örgütlerinin muhatap almayarak, görüşlerine başvurmayarak ve daha yüzlerce biçimde kadınların insan haklarını ihlal etmektir”.

Önceki bölümün son tartışma kısmında da ifade ettiğim gibi medya, kadına yönelik aile içi şiddetin meydana gelmesinde, devam etmesinde ve yeniden üretilmesinde en önemli yere sahiptir. Dolayısıyla yeniden üretilen şiddetle ilgili medyadaki cinsiyetçi söylem, erkeğin güç ve iktidarını pekiştirmektedir. Kadın ihanete uğrayan, şiddete uğrayan ve cinsel bir obje olarak kullanılan birey imajıyla sıklıkla ve farklı şekillerde sunulmaktadır. Böylece toplumun benimsediği değer yargıları kitle iletişim araçları yardımıyla benimsenmekte ve meşrulaştırılmaktadır.

Medyanın popüler kültür ayağı olan televizyon dizileri ise toplumsal kalıp yargıları kurgusal bir düzlem üzerinde şekillendirilerek yeniden izleyicilere sunar.

Kurgusal olarak yeniden yapılandırılan bu gerçeklik ise seyirci tarafından kurgusal kısmı görmezden gelinerek gerçeğin bir yansıması olarak çerçevelendirilir. Böylece izleyici dizilerden aldığı iletileri kabul eder ve erkek egemen toplumun kadına atfettiği rolleri normalleştirir. Bu bağlamda, izleyiciler televizyon dizilerinde sık geçen şiddet olaylarına maruz kaldıkları için şiddetin normal olduğunu düşünmeye başlar.

Türk dizilerinde ve halen Hollywood televizyon şovlarında dahi hem senaryo hem de sinematografik araçlar ile erkek iktidarı ve egemenliği ön plana çıkartılır. Bu kurgusal ve görsel yüceltme eğilimi nedeniyle kadına yönelik ve aileye yönelik şiddet normalleştirilir, şiddet gören kadının şiddeti hak ettiği erkeğin de yapması gerekeni yaptığı olarak kitlelere sunar.

Bu bölümde yer alan araştırma soruları arasında, araştırmaya konu olan dizilerdeki şiddet davranışlarının çözümlenmesi bir aile danışmanı hassasiyetiyle metodolojik medya analiz araçlarını kullanılarak yapılacaktır. Bu çalışmada “İffet, Fatmagül’ün Suçu Ne? ve Kardeş Çocukları” adlı televizyon dizilerinde yer alan aile içi şiddetin nasıl oluşturulup yansıdığına ve nasıl yeniden üretildiğini gösterebilmek adına kitle iletişim kuramlarından biri olan Gerbner’in geliştirmiş olduğu Kültürel Göstergeler ve Ekme Kuramı kapsamında eleştirel söylem analizi yöntemiyle diyaloglar çözümlenecektir. Bu çözümlemeyi içeriği bilmeyen okuyucuyu da düşünerek, bu diziler içindeki ana karakterlerin karakter analizden başlanmasının gerekli olduğu düşünüyorum. Daha sonra ise özellikle ailedeki çocuklar ve yetişkinler için olumsuz etkilere sahip olan şiddet içerikli sahnelerin yorumlaması ile devam edeceğim.

A. “İffet” Dizisi ve Şiddet

“İffet” adlı dizi Eylül 2011 tarihinde ulusal yayın yapan TV kanallarından biri olan Star TV televizyonunda yayınlanmaya başlamış ve 24 Eylül 2012 tarihinde bitmiş olan bir dizidir. Dizi, İstanbul’un eski mahallelerinden birinde babası ve kız kardeşiyle birlikte yaşayan, babasının tüm baskısına rağmen âşık olduğu taksi şoförü Cemil tarafından tecavüze uğramasıyla hayatı mahvolan İffet’in Cemil’e olan aşkını ve intikamını anlatmaktadır.

“İffet” Dizisi ve Karakterleri İffet

Annesi yıllar önce evi terk ettiğinden beri babası ve kız kardeşiyle beraber küçük bir mahallede yaşamaktadır. Babası tarafından baskı altında büyütülmüştür ve yaşadığı hayattan bunalmış haldedir. Ev işlerinden başka yapacak bir şeyi yoktur. Babası dışarı çıkmasına çok zor izin verir. Ancak aynı mahallede yaşayan Cemil’le bir senedir gizli bir ilişki yaşamaktadır. Babasına yalanlar söyleyerek her fırsatta onunla buluşur ve evlenecekleri günü sabırsızlıkla bekler. Cemil’in bütün yakınlaşma çabalarını da evlenmeden önce bir şey yaşayamayacaklarını belirterek engeller. Cemil

İffet’in sevgilisi. Annesiyle beraber yaşamaktadır. Bir taksi durağında çalışmaktadır. İffet’i sevdiği halde evlilik fikrine pek yanaşmaz. Buna sebep olarak da maddi yetersizliklerini gösterir. Ayrıca İffet’le rahat görüşememekten ve onunla istediği kadar yakınlaşamamaktan şikâyetçidir.

Ahmet

beri kızlarını aşırı baskı altında diyaloga açık olmayan bir otorite figürü olarak büyütmektedir. Namus konusunda Türk-İslam ve Akdeniz kültürüne özgü katı kuralları vardır.

Nimet

İffet’in kız kardeşi ve lise öğrencisidir. Ablası gibi babasının aşırı baskısı altında kalmaktan bunalmıştır. Ablasının Cemil’le olan ilişkisini bilmekte ve gerekli durumlarda ablasının Cemil'le görüşmesine yardım olmakta, bu konuda babasına yalan söylemektedir.

Betül

İffet’in en yakın arkadaşlarından birisidir fakat Cemil’e âşıktır bu yüzden içten içe İffet’i kıskanmaktadır. Cemil’i elde edebilmek için elinden gelen her şeyi yapar. Ali İhsan Ersoy

İffet’in çalıştığı evin sahibidir. İşine ve ailesine bağlıdır. Katı kuralları olan ancak iyi kalpli biridir. Hayatında en çok değer verdiği kişi ise yurtdışında yaşayan kızı Nil’dir. Aynı zaman da iş arkadaşı da olan Gülin ile uzun zamandır nişanlıdır ancak evliliğe sıcak bakmaz. Evlenmemek içinde kızından onay alma gerekliliğini bahane eder.

Serpil- Feyyaz

İffet ve Cemil’in en yakın arkadaşlarıdır. Aynı zamanda birbirine çok âşık bir çifttir.

Saime

İffet halasıdır ve İffet’in çalıştığı evde çalışmaktadır. O da gençliğinde Ahmet Bey’in baskısına maruz kalmıştır. Bu nedenle İffet’i anlamakta ve ona yardımcı olabilmek için seferber olmaktadır.

Şiddet İletilerinin Çözümlemesi

İffet, iş çıkış saatini babası bilmediği için bu durumdan yararlanarak Cemil ile buluşur. Fakat geç bir saat olduğu halde İffet eve gelmeyince babası Ahmet Bey, İffet ile aynı yerde çalışan halasını (Saime Hanım) arar ve İffet’in uzun zaman önce işten çıkmış olduğunu öğrenir. Bu konuşmanın üzerine kardeşi (Nimet) İffet’i arayarak eve gelmesi için acele etmesini gerektiğini söyler. İffet eve geldiğinde Ahmet Bey, İffet’in açıklama yapmasını beklemeden “Nerdesin sen? Ben sana bu yüzden mi izin verdim? Gecenin bu saatine kadar sokaklarda sürt diye mi izin verdim?” diyerek tokat atar. İffet de daha fazla dayak yememek için yalan söyler. Özellikle, kamusal bir alanda, sokak ortasında resim edilen bu şiddet pratiği sanki seyirciye günlük rutinin olağan bir devinimiymiş gibi sunulur. Bu sahne içinde örtülü perdeler arkasına saklanan mahalle sakinlerinin tepkisizliği adeta günlük hayat içinde sık sık tekrar eden kadın- partner şiddetinin bir yansıması olduğu söylenebilir.

Resim 1: İffet’in babası tarafından sürüklenerek komşuya götürüldüğü görüntü Ataerkil sistemde; ailede tüm güç ve otorite erkeğe aittir. Erkeğin güç olarak kadından üstün olması nedeniyle kadın, erkeğin himayesi altında olmak ve bir erkek tarafından korunmak zorundadır. Aksi takdirde bir erkek tarafından korunmayan kadının kötü yollara düşeceği, hatalar yapacağı düşüncesi hâkimdir. Böylece erkek, kadını korumak ve gücünü göstermek için şiddet eylemine başvurabilir. Bu sahnede de Ahmet Bey, ataerkil sistemin atfettiği cinsiyetçi rollerin de etkisiyle kızının namusunun korumak ve iktidarını pekiştirmek adına şiddete başvurmuştur. Çünkü kızını döverek onun hata yapmasını engelleyebileceğini, onu koruyabileceğini

düşünmektedir ve otoritesini yeniden tesis edebileceğini düşünmektedir.

Diğer bir sahne ise bir düğün kutlamasını konu alır. Serpil ile Feyyaz’ın düğün günü, kimseye görünmemek için Cemil ve ana karakter İffet ormanlık alanda arabada otururlar. Kimsenin görmeyeceğini fırsat bilen Cemil, İffet ile yakınlaşmaya çalışır. Bunun üzerine İffet kızar ve arabadan inerek: “Senin niyetin belli Cemil. Her buluşmamızda aynı şeyi yapıyorsun. Oturup iki çift laf bile edemiyoruz. Senin aklın hep başka yerde. Ben sana söyledim, olmaz dedim.” der. O esnada yağmur yağmaya başlar. Cemil, arabaya İffet'i çağırır ancak İffet binmeyince ıslanmaması için ceketi uzatır. İffet ceketi almak için arabanın camından içeri kafasını uzatır. O esnada Cemil bir yandan İffet’in kolunu tutar diğer yandan da camı kapatarak İffet’in kafasını sıkıştırır. İffet “Cemil yapma ne olur. Aç şunu.” der. Cemil arabadan iner ve İffet’e tecavüz eder.

Resim 2: Cemil’in İffet’e tecavüz ettiği görüntü

Bu sahne analiz edildiğinde; ataerkil sistemin kalıp yargılarının da etkisiyle İffet, Cemil ile yakınlaşmak istemektedir ancak en değerli varlığı olan namusunu korumak için Cemil’in onunla yakınlaşmasını engellemektedir. Çünkü toplumsal kalıp yargılar, kadının evlenmeden cinsellik yaşamaması gerektiğini dayatmaktadır. Bu da kadınların ataerkil sistemi kabullenmelerinin bir işaretidir. Cemil ise İffet’in kaderinde olan, arzularına ve aşkına hâkim olamayan ana karakter olarak adeta bu tecavüz suçunu yapmaktan başka çaresi olmayan bir kurgu içinde canlandırılır. Çünkü popüler kültürdeki ataerkil yaklaşım, kadını bedeniyle ön plana

çıkartmaktadır. Kadını kıyafetlerinin de etkisiyle “kışkırtan kadın” olarak sunmaktadır. Böylece erkeğin yapmış olduğu suçu hafifletmektedir.

İffet’in hamile olduğunu duyan Ahmet Bey sinirlenir ve Asuman Hanım’ı dükkândan kovar. Bu konuşma üzerine Ahmet Bey eve gider. İffet eve geldiğinde sakin kalmaya çalışarak “İffet, gel otur kızım, seninle baba-kız bir konuşalım. Evladım, sen yalan söylemezsin. Babandan bir şey saklamazsın. Cemil ile aranda ne var? İffet kızım anlatsana, el âlem senin hakkında ileri geri konuşuyor, “İffet hamile.” diyor ama ben onlara inanmıyorum. Şimdi sen söyle. Hamile misin kızım? Daha fazla sabrımı taşırma cevap ver. Hamile değilim desene.” diyerek masaya elini vurur. İffet emin bir şekilde “Hamileyim baba.” der. Ahmet Bey “Cemil’den mi?” diye sorar. İffet Cemil’den dediği an Ahmet Bey, tokat atar ve ekler “Seni namussuz. Ben seni el âlemin heriflerinden çocuk peydahla diye mi büyüttüm?” der. Nimet, araya girmeye çalışır ve bu sefer Ahmet Bey Nimet’e de vurmaya başlar. İffet’i sokağa sürükleyerek “Doğduğun güne lanet olsun!”, “Ben senin adını bu yüzden mi İffet koydum? İffetimizi, namusumuzu ayaklar altına al diye mi?” gibi söylemlerle dövmeye devam eder. Ve bu diyaloglar eşliğinde “baba” dayağı tekrar kamusal alanda sokak ortasında resmedilerek izleyiciye sunulur. Hem ekran içindeki hem ekran karşısında ki izleyici bu suça “kaçınılmaz” olduğu için şahitlik eder.

Resim 3: Hamile olduğunu öğrenen Ahmet Bey’in İffet’i dövdüğü görüntü

Toplumsal cinsiyetçi rollerinin ve Akdeniz-İslam kültürünün kadına dayattığı en katı kural “namus”tur. Kadın namusunu korumakla yükümlüdür. Namusunu korumayan kadın, himayesi altında olduğu erkek tarafından reddedilmekte ve utanç

kaynağı olarak görülmektedir. Bu sahnede de olduğu gibi Ahmet Bey, İffet’i herkesin gözü önünde döverek, kızını koruyamamış olmanın sorumluluğunu üzerinden atmaktadır. “Herkes bilsin, benim senin gibi kızım yok! Şehr-i İstanbul duysun beni, benim senin gibi evladım yok!” diyerek kızını reddettiğini duyurmaktadır. Bu replik ile şiddet eylemi adeta tüm kamuoyuna duyurulur ve sıradanlaştırılır.

İffet’in evden kovan Ahmet Bey, Nimet’in de ablası gibi olmasından korktuğu için Nimet’in okumasına izin vermemekte ve Nimet’i evden dışarı çıkarmamaktadır. Bunu duyan İffet, babası Ahmet Bey evde yokken eve gizlice gelir. Kardeşi Nimet’i alıp evden gidecektir ancak o sırada babaları Ahmet Bey ile karşılaşır. Ahmet Bey: “Senin ne işin var burada? Defol git bu evden.” diyerek İffet’i kolundan tutar ve hem duygusal hem de fiziksel şiddet uygular. O sırada merdivenden inen Nimet’i fark eden Ahmet Bey “Nimet ne oluyor?” der. İffet araya girerek “Baba ne olur yapma. Nimet’in okuması gerek. Onun hayatı da benim gibi heba olmasın. Ne olur bırak biz gidelim.” diye yalvarır. Ahmet Bey “Bana bak. Sen nereye gidiyorsan git ama Nimet'i dokundurtmam sana. Onun da hayatını karartmam. Defol git bu evden. Evlat katili mi yapacaksın beni” diyerek İffet’i kolundan tutar ve evden kovar.

Resim 4: Ahmet Bey’in İffet’i evden kovduğu görüntü

Ataerkil sistemde, erkek ailenin şerefini korumak zorundadır. Çünkü kadının namusu erkeğin şerefidir. Ahmet Bey, büyük kızını koruyamamış olduğunun verdiği utançla Nimet’i baskı altında tutmaya çalışmaktadır. Eğer Nimet üzerinde otorite

kurmazsa Nimet’in de İffet gibi başka adamlarla görüşeceğini düşünmekte, namusuna leke getirmesinden korkmaktadır. Böylece aile şerefini koruyabileceğini düşünmektedir.

Ahmet Bey, İffet’i evden kovduktan sonra Nimet’i kolundan tutarak merdivenlerden yukarıya çıkartmaya çalışır. Nimet’e “Bana bak. Sizin yüzünüzden insan içine çıkamıyorum. Arkadaşlarımın yüzüne bile bakamıyorum. Neden biliyor musun? Ona benzeme diye.” söylenir. Sonunda suskunluğunu bozan Nimet “Baba, ablamın bir suçu yok. Hiçbir şey bilmiyorsun.” der. Ahmet Bey de “Allah bilir ne haltlar yedi?” demesi üzerine “Hiçbir şey bildiğin yok senin baba. O Cemil hayvanı ablama tecavüz etti.” der ve o sırada Ahmet Bey merdivenlere yığılarak kalp krizi geçirir.

Resim 5: Ahmet Bey’in Nimet’e bağırdığı görüntü

Ataerkil yapıya göre; kadın, egemenliği altında olan erkeğin gücünü ve iktidarını yok sayarsa başına gelenlerin sebebi kendisidir ve sonuçlarına katlanmak zorundadır.

Hastaneye kaldırılan Ahmet Bey yine de tecavüz olayında kızını suçlamaktadır. Nimet’e “Ben ona her zaman söyledim. Böyle böyle kızım, etraf çok başka dedim. İnsanlar bizim bildiğimiz insanlar değil dedim. Ama o dinlemedi. Gitsin kızım, görmek istemiyorum. Kendine yeni bir hayat kursun.” diyerek kızını reddetmektedir. İffet, Ahmet Bey’in koymuş olduğu kuralları dinlemeyip onun rızası dışında bir erkekle görüşmüştür. Ahmet Bey’e göre başına gelenlerin sebebi İffet’tir. İffet

dizisinin benzer senaryosunu özellikle 2005-2010 yılları arasında senaryolaştıran Yaprak Dökümü dizisiyle karşılaştırmak mümkün. Bu dizideki baba karakteri olan Ali Rıza Bey her ne kadar Ahmet Bey gibi kızları üzerinden dramatik olaylar ve namus kavramıyla yüzleşmek zorunda kalmış olsa da, müşfik baba imajından hiçbir zaman ödün vermemiştir. Namus meseleleri yüzünden açılan kızları ile arasındaki problemleri daha çok sessiz kalarak edilgen ve anlayış içinde çözmeye çalışan Ali Rıza Bey-Ahmet Bey zıtlaşması özellikle 2010 sonrası Türkiye’sinde şiddetin neden

B. “Fatmagül’ün Suçu Ne?” Dizisi ve Şiddet

Şimdi tecavüzün evlilik yoluyla meşrulaştırıldığı başka bir popüler kültür ürününe “Fatmagül’ün Suçu Ne?” örneğinin çözümlemesine geçmek istiyorum. Özellikle yayınlandığı dönemde Türk halkından hem büyük bir ilgi hem de tepki gördü. Tepki yaratmasının odağındaki 4 dakikalık tecavüz sahnesi ile büyük tartışmalar yaratan dizi “16 Eylül 2010’da Kanal D televizyonunda 80 bölüm olmak üzere 2 sezon yayımlanmış dram dizisidir. Dizide 4 erkeğin tecavüzüne uğrayan ve tecavüzcülerinin biriyle evlenmek zorunda kalan Fatmagül’ün ve onunla evlenmek zorunda kalan Kerim’in hikâyesini anlatmaktadır. Dizi 1986 yılında kır-kent göçü ve serbest piyasa ekonomisi ile yeniden şekillenen Türkiye’de Vedat Türkali’nin “Fatmagül’ün Suçu Ne?” filmi için yazdığı senaryoya dayanmaktadır. Bu çözümlemeye de karakter analizleri ile başlamanın faydalı olacağını düşünüyorum.

“Fatmagül’ün Suçu Ne?” Dizisi ve Karakterleri Fatmagül

Kasabanın delisi olarak tanınan abisi Rahmi ve yengesi Mukaddes’le birlikte küçük bir kasabada yaşamaktadır.

Kerim

Küçük yaşta babasının annesini terk edip annesinin intihar etmesi üzerine komşuları olan Ebe Nine kendisini sahiplenmiştir.

Erdoğan

Rıfat ve Hilmiye Yaşaran’ın oğludur. Reşat’ın yeğeni, Selim’in kuzenidir. Kuzeni Selim gibi iyi bir eğitim görmüştür. Ailesiyle birlikte İstanbul’da yaşamaktadır.

Ebe Nine

Gerçek ismi Meryem’dir. Kasabanın şifacısı olarak bilinen genç bir kadındır. Vural

Kasabanın tapu ve kadastro müdürü Şemsi’nin oğludur. Reşat

Doğup büyüdüğü kasabada hala büyük arazileri olan zengin iş adamıdır. Kardeşi Rıfat’la ortaktır.

Mustafa

Fatmagül’ün nişanlısıdır. Balıkçılıkla geçinimi sağlamaktadır. Selim

Reşat ve Perihan Yaşaran’ın oğludur. Onun da çocukluğu o kasabada geçmiştir. Sonrasında İstanbul’da kolejde okumuş, özel bir üniversiteden mezun olmuştur.

Mukaddes

Şiddet İletilerinin Çözümlemesi

Fatmagül, balıkçılıkla uğraşan nişanlısı Mustafa’yı tekne her koya yaklaştığında onu karşılamaya gider. O gün de Mustafa’yı karşılamaya giderken aynı mahalledeki genç ve işsiz mahalle delikanlıları olan Kerim, Vural, Erdoğan ve Selim ile karşılaşır. Fatmagül, onlardan kaçmaya çalışırken dört tarafını çevirirler. Erdoğan’ın Fatmagül’ü yakalamasıyla yere yatırırlar. Fatmagül ağlayarak “Bırakın beni.” diye çığlıklar atar. Fatmagül’ün ağzını kapatarak tecavüz ederler.

Resim 1: Fatmagül’ün tecavüze uğradığı görüntü

Bu sahne incelendiğinde, yine açık bir kamu alanında tecavüz mitleri yeniden üretilerek kadın bedenine odaklanmakta, özellikle kadın oyuncunun dudak, göğüs, bacak gibi erkek izleyici tarafından erotik bulunabilecek uzuvları tecavüz sahnesinden önce ön plana çıkartılmaktadır. Bu sinematografik yaklaşım ile kadının erkekleri kışkırttığı izlenimi izleyici açısından sunulmakta ve bir anlamda tecavüz yeniden meşrulaştırılmaktadır. Aynı zamanda kadını gecenin bir yarısında dışarı çıkması kadının suçlanmasına neden olmaktadır. Böylece faillerin sarhoşluğun, başıboşluğunun, gençliğinin de etkisiyle eylem kaçınılmaz olarak seyirci karşısına çıkartılmaktadır.

Bu sahne sonrasında Ebe Nine, Fatmagül’ü ormanda bularak hastaneye götürür. Fatmagül’ün tecavüze uğradığını öğrenen yengesi Mukaddes ve abisi Rahmi hastaneye gelir. “Olacağı buydu, yapacağını yaptın Fatmagül.” der. Ebe Nine, Fatmagül’ün başını okşayarak uyandırmaya çalışır. Mukaddes, Rahmi’ye dönerek

“Dedim ben dimi? Bu kız başımıza iş açacak diye, dedim mi demedim mi? Al olan oldu işte. Kimlerle fingirdedin de bu geldi başına söylesene? Niye susuyorsun? Kimi koruyorsun kız?” der. Uyanan Fatmagül ağlamaya başlar. Ebe Nine “Kız şokta hanım. Duymadın mı doktoru?” diyerek Mukaddes’e kızar. Mukaddes söylenmeye devam ederek “Biliyor suçunu, bak nasıl ağlıyor, görüyor musun? Ya, bak işte böyle yaparlar. Böyle yapar atarlar adamı. Ne diyeceksin kız Mustafa’ya şimdi? Nasıl bakacaksın suratına?” der. Fatmagül ağlayarak Mustafa ile ilgili hayallere dalar. “Şu suratına bak, anam bu memnun halinden. Nasıl bakacağız herkesin suratına? Kapımızı açmazlar, bak gör mandıraya da gelmezler, aç kalacağız bunun yüzünden. Bu gülüyor hala. Rahmi, ne yiyip ne içeceğiz biz? Artık bunun kırdığı fındıkları yeriz.” der. Ağlamaya başlayan Fatmagül’e dönerek “Ağla Fatmagül, sahtekâr seni. Yüzümüzü yere eğdin. Yazıklar olsun.” der. Jandarmanın odaya gelmesiyle Mukaddes susar.

Resim 2: Mukaddes’in Fatmagül’e uyguladığı psikolojik şiddet görüntüsü

Ataerkil sistemin, kadının evlilik öncesi cinsellik yaşamasını onaylamayan kalıp yargıları mevcuttur. Bu kalıp yargılar kadınlar tarafından da içselleştirilir ve bu sistem kadınları kadın için muhbir pozisyonuna sokar. Kadın, partneriyle bir şeyler yaşamak istese bile buna engel olmak zorundadır çünkü etrafta bir erkek yoksa dahi kadın bir göz vardır. Çünkü toplumsal kalıp yargılar kadının cinsellikten uzak

Benzer Belgeler