• Sonuç bulunamadı

1. GİRİŞ

1.3. Yeme Bozuklukları Tanısal Değerlendirme

DSM-IV-TR (Amerikan Psikiyatri Birliği, 2005) yeme bozukluklarını üç ayrı kategoride sınıflandırmıştır. Bunlar Anoreksiya Nervoza, Bulimiya Nervoza ve Başka Türlü adlandırılamayan Yeme Bozukluklarıdır.

DSM-V’te (Amerikan Psikiyatri Birliği, 2013) ise bu kategoriler sekize yükseltilmiş, Beslenme ve Yeme Bozuklukları genel başlığının altında; Pika, Geri Çıkarma (Geviş Getirme) Bozukluğu, Kaçıngan/Kısıtlı Yiyecek Alımı Bozukluğu, Anoreksiya Nervoza, Bulimiya Nervoza, Tıkınırcasına Yeme Bozukluğu, Tanımlanmış Diğer Bir Beslenme ve Yeme Bozukluğu, Tanımlanmamış Yeme Bozukluğu başlıklarıyla sıralandırılmıştır.

Mevcut araştırmada yeme bozuklukları kapsamında anoreksiya nervoza, bulimia nevroza ve tıkınırcasına yeme bozukluğuna yer verilmiştir.

1.3.1. Anoreksiya Nervoza

Anoreksiya nervoza ismini Latincede ‘iştahsızlık’ anlamına gelen anoreksiya kelimesinden almıştır. Anoreksiya nervoza; kendi kendini aç bırakmak gibi katı diyet alışkanlıkları ve bozulmuş beden imajı algısının varlığıyla seyreden bir yeme bozukluğu türüdür (Brewerton, 2005). Kişi kilo almaya ve şişmanlamaya dair aşırı derecede bir korku barındırır. Kilolu olma korkusu sebebiyle; kendi kendini aç bırakma ve takıntılı egzersiz davranışları ile kilo kaybetmeye çalışma davranışları

nedeniyle anoreksiya nervoza açığa çıkar (Bruch, 1962). Bu yeme bozukluğunda sağlıksız kilo; ince olma arzusu ve sosyal olarak kabul edilebilirliğin bir sonucudur (Fister ve Smith, 2004). Anoreksiya nervozanın kısıtlayıcı ve tıkınırcasına yeme/çıkartma olmak üzere iki farklı türü vardır (Amerikan Psikiyatri Birliği, 2013).

Kısıtlayıcı türde seyir kendi kendini aç bırakmakla; tıkınırcasına yeme/çıkarma da ise telafi davranışlarıyla ilerler. Kişiler hiçbir şey yemiyor olsalar dahi kusma davranışı sergileyebilirler. Bu iki türde de anoreksik davranışlar şişmanlamaktan kaçınmak veya ince olmak için hissedilen kaygının sonucu olarak tanımlanabilir (Brewerton, 2005).

Bazı anoreksiya nervoza olguları sağlıklı vücut ağırlığını korumayı reddedebilir ve kendilerini kısıtlamaya devam edebilirler. Uzun süre düşük enerji alımına bağlı olarak; fiziksel olarak açlık sinyalini hissetmez hale gelebilirler (Selvini-Palazzoli, 1974). Bu sebeple gittikçe zayıflarlar çünkü bu kişilerin zihinleri kendi amaçlarına ulaşmakla değil; kilo almamak, ideal görüntüye ulaşmak ve zayıflık arzusuyla meşguldür (Bulik, Sullivan, Fear, ve Pickering, 1997). Fakat bu kişilerde beden imajı algısı genellikle bozulmuştur. Çok zayıf oldukları halde kendilerini yeterince zayıf bulmazlar (Bruch, 1962). Öz değerleri ve sosyal istenirlikleri yüksek oranda bu vücut algısına bağlı olduğu için; vücut şekillerini tekrar tekrar değerlendirme ve kilo kontrolü anoreksiya nervoza hastalarının sergilediği temel tavırlardandır (Selvini-Palazzoli, 1974). Öte yandan, anoreksiya nervozanın ölüme kadar ulaşabilen birçok fiziksel sonuçları mevcuttur. Örneğin;

menstrual döngünün sonlanması, aç kalmaya bağlı olarak potasyum düzeyindeki dalgalanma ve organ yetmezliği bunlardan bazılarıdır (Brewerton, 2005).

Anoreksiya nervoza vakalarında, bozulmuş beden algısı ve yeme davranışlarıyla ilgili bazı psikiyatrik durumlar da ortaya çıkmaktadır (Bruch, 1962).

Sosyal ve psikolojik etmenler yeme alışkanlıkları ve vücut algısı üzerinde rol oynamaktadır. Bu kişilerde en sık görülen klinik özelliklerden bir tanesi de mükemmeliyetçiliktir (Brewerton, 2005). Zayıf olma ve mükemmel vücuda sahip olma arzusu anoreksik davranış ve düşünlerin tetikleyicisidir. Wonderlich’e (1995) göre; anoreksiya nervozaya sahip bireyler öz değerlerini zayıflıklarıyla ilişkilendirdiklerinden; düşük öz güvene ve sosyal geri çekilmeye sahiptirler. Bu sebeple, düşük öz-saygı ve öz güven de kişilerin tedavi planlamasında çalışılması gereken problemlerden bir tanesidir (Shafran ve Robinson, 2004).

1.3.2. Bulimia Nervoza

Bulimia nervozanın ana kriteri, kişinin kilo alma ve vücut şekli hakkında kaygıları olmasına rağmen, yeme hızının çok yüksek olması ve bu esnada yeme davranışı üzerindeki kontrolü yitirmesidir (Bulik, Sullivan, Fear, ve Pickering, 1997;

Keel, 2006). Bu sebeple; bulimia nervoza hastaları kilo alımından kaçınmak ve bu riski en düşüğe indirmek için bazı telafi davranışlarında bulunmaktadırlar. Bu davranışlar; tıkınırcasına yeme ataklarından sonra kalori alımını düşürmek için kusmak, laksatif veya idrar söktürücü ilaçlar almak ve aşırı spor yapmaktır. Eğer bu telafi davranışlarını yerine getiremezlerse; yoğun suçluluk ve kaygı hissedip; depresif belirtiler gösterebilirler (Keel, 2006).

Bu yeme bozukluğuna sahip kişiler kontrol edilemez bir biçimde fazla yemek yeme arzusu içindedirler. Anoreksiya nervozada olduğu gibi bulimik kişiler de kendi öz değerlerini kiloları ve dış görünüşleriyle ilişkilendirirler (Bulik ve ark., 1997).

Kontrol edilemeyen tıkınırcasına yeme dönemlerinin yanı sıra bedenlerine karşı hissettikleri yoğun bir memnuniyetsizlik de yaşarlar. Duygu durum bozuklukları ve kişilik bozuklukları (örneğin; borderline kişilik bozukluğu) bulimia nervozanın yanı sıra kişiye eşlik eden diğer psikiyatrik bozukluklardandır (Lake ve ark., 2000).

1.3.3. Tıkınırcasına Yeme Bozukluğu

Tıkınırcasına yeme bozukluğu; belli bir süre içinde normalden çok daha fazla miktarda ve kontrolsüz bir biçimde yemek yeme durumu olarak tanımlanmaktadır (Cooper ve Fairburn, 2003). Fairburn (1995), tıkınırcasına yeme dönemlerinde iki önemli süreç olduğunu belirtmiştir. Bunlardan ilki çok kısa zamanda çok fazla yiyecek tüketmek; ikincisi ise yeme ataklarında kontrolü kaybetmek ve yemek yeme hızıdır.

Tıkınırcasına yemek yiyen kişinin tutumlarıyla alakalı olan bir diğer faktör ise kişinin yemekle olan ilişkisidir. Bu hastaların yiyecekleri dikkatlerini dağıtmak, rahatlamak veya stres veren olaylardan kaçınmak amacıyla kullandıkları gözlemlenmiştir (Heatherton ve Baumeister, 1991).

Bulimia nervoza ile benzer özellikler taşımasına rağmen; tıkınırcasına yeme bozukluğunda kilo almaktan kaçınmaya dair herhangi bir telafi davranışı yoktur (Telch, 1997). Kişiler istenmeyen duygular deneyimlediklerinde yemek yemeyi tercih ederler. Buradaki asıl amaç; rahatsızlık veren duyguları kişiyi rahatlatan

eylemlerle değiştirmektir. Bu tutuma bağlı olarak tıkınırcasına yeme dönemlerinin temel tetikleyicisi duygu durumda meydana gelen rahatsızlıklardır (Fairburn, 1995).

DSM-IV-TR (APB, 2000) tanı kitabında ‘Başka Türlü Adlandırılamayan Yeme Bozukluğu’ başlığı altında karşımıza çıkan Tıkınırcasına Yeme Bozukluğu; DSM-V kitabında ise ayrı bir başlık olarak tanı kriterlerine eklenmiştir.