• Sonuç bulunamadı

BÖLÜM 5: GELİŞMEKTE OLAN ÜLKELERİN BORSA VE DÖVİZ KURLARI

5.1. Borsa ile Döviz Kurları Arasındaki Teorik İlişki

Küreselleşme, gelişmekte olan ülkelerin finans piyasalarının uluslararası piyasalarla etkileşimini sağlamaktadır. Gelişen teknoloji ile birlikte yatırımcıların yabancı ülke borsalarına erişim olanağının artması finansal piyasaların etkinliğini arttırmaktadır. Bununla birlikte küreselleşme finansal piyasaları olumsuz yönde de etkileyebilmektedir. Özellikle gelişmekte olan ülkelerin küresel çapta bir finansal krizden gelişmiş ülkelere oranla daha fazla etkilenmesi buna en güzel örnektir. 1997 Asya finans krizinde döviz kuru oynaklığını artması ve yatırımların riskli olmalarından dolayı döviz kurları ve hisse senedi piyasaları arasındaki ilişki önemli hale gelmiştir (Mishra, 2004: 210 ; Phylaktis ve Ravazzolo, 2005: 1032). Bu açıdan bakıldığında oynaklığın yüksek olduğu hisse senetleri ve döviz kuru arasındaki ilişkinin incelenmesinde asimetrinin dikkate alınması sağlıklı sonuçlara ulaşabilmek için önem arz edebilir. İki değişken arasındaki ilişki basitçe şu şekilde açıklanabilir. Finansal bir kriz ülkelerin para ve sermaye piyasalarını olumsuz bir şekilde etkileyerek finansal piyasalardan yatırımcıların büyük oranda çekilmesine neden olacaktır. Döviz kuru ile hisse senedi arasındaki ilişkinin yönü konusunda literatürde farklı görüşler vardır (Nieh ve Lee, 2001: 477-478). Döviz kuru ile hisse senedi arasındaki ilişki pozitif yönde olabileceği gibi negatif yönlü de olabilmektedir. Bu noktada değişkenler arasındaki ilişkiyi inceleyen birçok teori bulunmaktadır. Bunlar; Geleneksel yaklaşım, Portföy dengesi yaklaşımı, Hisse senedi yaklaşımı ve Varlık piyasası yaklaşımı teorisi olarak sınıflandırılabilir (Yıldız, 2014: 78).

5.1.1. Borsadan Döviz Kuruna Doğru Bir İlişki

Literatürde yer alan birçok çalışma değişkenler arasındaki nedenselliğin döviz kurundan hisse senedi fiyatlarına doğru olduğunu söylese de, tam tersi ilişkinin olduğunu savunan çalışmalarda vardır. Hisse senetleri döviz kurunu iki kanaldan etkilemektedir. Bunlar Portföy dengesi yaklaşımı ile Parasal yaklaşımdır. Portföy dengesi yaklaşımında

96

değişkenler arasındaki ilişkinin yönü hisse senedinden döviz kurunadır (Nath ve Samanta, 2003). Hisse sentlerinin aşırı değerlenmesi talebi arttıracaktır. Ulusal para biriminden olan hisse sentlerine talebin artması ulusal paraya olan talebin artmasına dolayısıyla döviz kurunun değer kaybetmesine neden olacaktır (Muhammad & Rasheed, 2004: 536). Bu da değişkenler arasında negatif bir ilişkinin varlığına işaret etmektedir. Diğer bir ifadeyle hisse senedi fiyatlarında meydana gelen artış ulusal varlıkların değerini arttırıcı bir etki yaratması ulusal yatırımcıların elindeki yabancı varlığını satarak ulusal varlığa yatırması anlamına gelmektedir. Dolayısıyla ulusal para değer kazanırken döviz kuru düşecektir. Hisse senedi fiyatlarında meydana gelen bir azalma ise net yabancı sermaye çıkışına ve dolayısıyla döviz kuruna olan talebin artmasına ve döviz kurunun artmasına neden olacaktır (Görmüş , 2004: 10).

Parasal yaklaşıma göre hisse senedi fiyatlarında meydana gelen bir düşüş yerel yatırımcıların varlıklarının düşmesine ve dolayısıyla yerel paraya olan talebin ve faizin düşmesine yol açacaktır. Faiz oranlarında meydana gelen bu düşüşün sonucu olarak ise yatırımcılar fonlarını faize bağlı yerel varlıklardan çekerek dövize bağlı yabancı varlıklara yatıracaklardır (Görmüş , 2004: 10). Sonuç olarak hisse senedi fiyatlarında meydana gelecek bir azalma yerel para biriminde bir düşüşe neden olacaktır. Bu durumda ise döviz krizi olma riski artacaktır.

5.1.2. Döviz Kurundan Borsaya Doğru Bir İlişki

Döviz kurlarının hisse senedi fiyatları üzerindeki etkisi iki farklı kanaldan ortaya çıkmaktadır. Bunlardan ilki hisse senedi ve döviz kuru arasında pozitif bir ilişkinin varlığına işaret eden geleneksel yaklaşımdır. Bu yaklaşım etkin piyasa hipotezine dayanmaktadır. Döviz kurlarının değişmesi ülkenin küresel ticaretini etkileyeceği gibi küresel rekabeti de etkilemektedir. (Dornbush ve Fıscher, 1980). Döviz kurunun değer kazanması ihracatı arttırırken ithalatı azaltacaktır. İhracattaki bir artış ihracatçı firmaların kazançlarının artacağı beklentisi oluşturduğundan borsada işlem gören ihracatçı firmaların hisse senetlerinin fiyatları artacaktır. Bundan dolayı ihracatçı firma ağırlıklı borsanın değeri artarken ithalatçı firma ağırlıklı borsaların değeri azalacaktır (Görmüş , 2004: 6). Şöyle ki yerli paranın değer kaybetmesi ithalatın azalmasına neden olacağından ithalat yapan firmaların karlılıklarında ve hisse senetlerinin değerinde bir azalma meydana gelecektir. Kısaca ulusal paranın değer kaybetmesi ile birlikte ihracatçı

97

firmaların hisse senedi artarken ithalatçı firmaların hisse senetleri düşüşe geçecektir. Tersi durumda ise ulusal para değer kazanacağından ihracat azalacak ve ihracatçı firmaların hisse senedi fiyatları düşerken ithalatçı firmaların hisse senedi fiyatları artacaktır. Dolayısıyla geleneksel yaklaşım ulusal paranın değer kazanması veya kaybetmesine göre hisse senedi değerlerini belirlemektedir. Diğer bir ifadeyle bu teoriye göre, hisse senedi piyasasının işleyişi döviz kurunun durumuna bağlıdır (Kasman, 2003: 72).

Döviz kurunun hisse senedi fiyatlarını etkilediği diğer bir kanal ise, yerli paranın değer kaybetmesiyle birlikte yerli paraya bağlı varlıkların getirisinin düşmesi ile oluşacaktır. Yatırımcılar yerli paraya bağlı varlıklar yerine dövize bağlı varlıklara yatırım yapmayı tercih edeceklerdir. Yerli paraya bağlı bir varlık olan hisse senetlerinin de değeri düşecektir. Döviz kuru riski yatırımcılar için önemli bir faktördür. Yerli paranın değer kaybetmesiyle birlikte yatırımcılar borsadaki varlıklarını çekerek yabancı paralara yatırım yaparlar. Bunun sonucunda borsa değer kaybetmeye başlayacaktır (Görmüş , 2004: 7). Kısaca yerel para biriminde meydana gelen düşüş borsanın değer kaybetmesine neden olacaktır. Bu durumda borsada bir kriz meydana gelme olasılığı artacaktır.

5.1.3. Döviz Kuru ile Borsa Arasında Çift Yönlü İlişki

Döviz kuru ve hisse senedi arasındaki ilişki tek yönlü olabileceği gibi çift yönlü bir ilişkinin varlığından da söz edilebilir. Hisse senedi yaklaşımı, döviz kurunun hisse senedi için arz-talep dengesini etkileyen bir unsur olabileceği dolayısıyla ilişkinin çift yönlü olarak ele alınması gerektiğini savunmaktadır (Yıldız, 2014: 79). Sermaye varlıklarının değerleri belirlenirken gelecekte oluşacak nakit akımlarının bugünkü değerleri dikkate alınmaktadır. Dolayısıyla döviz kurundaki beklentiler varlık fiyatları üzerinde etkili olacaktır. Bu sebeple döviz kuru oynaklığı hisse senedi fiyatlarından etkileneceği gibi onu da etkileyebilmektedir (Zhao, 2010: 104). Yine faiz oranları her iki değişkeni birden etkileyeceği için değişkenler arasındaki ilişki çift yönlü olabilmektedir.

98

5.1.4. Döviz Kuru ile Borsa Arasındaki İlişkisizlik

Varlık piyasası yaklaşımını göre ise döviz kuru ile hisse sendi arasında ilişki yoktur veya ilişki var olsa bile zayıf bir ilişki vardır. Bu yaklaşıma göre döviz kuru bir varlığın fiyatıdır ve döviz kuru ile ilgili dalgalanmanın döviz kurunun bugünkü fiyatını etkilerken gelecekteki fiyatını etkilememektedir. Burada döviz kurundaki değişmeler hisse senedi fiyatından değil başka faktörlerden etkilenmektedir. Dolayısıyla döviz kuru ile hisse senedi arasında bir ilişki bulunmamaktadır. Değişkenler arasında bir ilişki bulunsa dahi bu ilişki zayıf bir formdan öteye gidememektedir. Diğer bir taraftan ulusal paranın değeri artarken ithal girdi kullanan firmaların maliyetleri artacağından daha az rekabet edebilir bir konuma geleceklerdir. Fakat bu durum hisse senedi fiyatlarının değişmeyerek sabit kalması ile sonuçlanabilir (Naeem ve Rasheed, 2002: 536).

Benzer Belgeler