• Sonuç bulunamadı

1924-1950 YILLARI ARASIERKEN CUMHURĠYET DÖNEMĠNDE

BAKIRKÖY KENTSEL YERLEġĠMĠ

4.1 1924-1950 Yıllar Arasında Türkiye’nin Sosyal - Politik Ortamı

Türkiye Cumhuriyeti‟nin kuruluĢundan itibaren uygulanan yerel kalkınma ve taĢranın geliĢtirilme politikaları sebebiyle, II. Dünya SavaĢı‟nın sonlarına kadar yoğun bir kentleĢme ve göç olmamıĢtır(Sağlam, 2016). SavaĢa dahil olmasa da II. Dünya SavaĢı‟nın etkileri Türkiye‟de de hissedilmiĢtir. SavaĢın baĢlamasıyla birlikte 1950‟li yıllara dek çoğu inĢaat projeleri yavaĢlatılmıĢ hatta iptal edilmiĢtir. SavaĢın ortaya çıkarttığı ekonomik zorluk, psikolojik sıkıntı ve tehlike ortamı dönemin mimarisine de yansımıĢtır. Milli birlik, ulusal dayanıĢma ve kendi kendine yetme psikolojisiyle ortaya çıkan bu yerli ve milli mimari anlayıĢ 1930‟lu yılların modernist yaklaĢımlı mimarisinin önüne geçmiĢtir (Batur, 1994).

Cumhuriyetin ilanıyla birlikte baĢlayan geliĢme hamleleri iskan ve konut bakımından da önemli yeniliklere vesile olmuĢtur. 1950‟lere kadar imar planlamaları çoğunlukla sanayi tesisi ve alt yapı (havaalanı, baraj, eğitim yapıları, hastane ve yönetim kurumları) odaklı olmuĢtur. Nüfus artıĢı da fazla olmadığı için hali hazırdaki yerleĢim alanlarıyla yetinilmiĢtir. Ancak Ģehir merkezinden uzak sanayi tesislerinin yanına kurulan iĢçi evleri zamanla geliĢmiĢ ve yeni kasabaların kurulmasına neden olmuĢtur (Eruzun, 2003).

1924 yılında kabul edilen Köy Kanunu” Türkiye‟deki yerleĢim yerlerinin hukuki statülerini belirlemesi ve toplum nezdindeki köy ile Ģehir algısını göstermesi bakımından çok önemlidir. Kanuna göre nüfusu 2000‟den az olan yerleĢim yerleri köy, 2000 ile 20000 arası kasaba, 20000 den fazla olanlar ise Ģehir olarak sınıflandırılmıĢtır

115

(Sağlam, 2016). 1927 yılında ilk kez ülke genelinde nüfus sayımı yapılmıĢ ve ülkede 13.648.270 kiĢi yaĢadığı tespit edilmiĢtir. Ġstanbul‟un nüfusu ise 704.825 olarak kayıtlara geçmiĢtir (Bayrak, 1996). Bakırköy‟ün nüfusu ise 23.732 kiĢiden ibarettir (Durhan, 2009). Bu sayım kayıtlarına göre ülke nüfusunun %75,78‟i köylerde, %24.22‟si ise Ģehirlerde yaĢamaktadır. Buradan ülkenin Cumhuriyetin ilk yıllarında bir köy toplumu niteliğinde olduğu sonucu çıkarılabilir. 1950 yılına gelindiğinde yine kır ve Ģehir oranı çok fazla değiĢmemiĢtir ve oranlar % 25‟e % 75 Ģeklindedir. Cumhuriyet‟in ilk yıllarında il nüfusu 100.000‟i geçen sadece iki Ģehir varken, 1960 yıllarına gelindiğinde bu sayı altıya ulaĢabilmiĢtir (Sağlam, 2016).

II. Dünya SavaĢı sonrasında geliĢmiĢ batılı ülkeler tahrip olan ekonomilerini canlandırmak için harekete geçmiĢlerdir. Türkiye gibi geliĢmekte olan üçüncü dünya ülkeleri ise bu sürece direnememiĢ ve ABD‟nin ve diğer batılı ülkelerin belirlediği hedef ve amaçlar doğrultusunda kendi sosyoekonomik yapılarını yenilemek zorunda kalmıĢlardır. Sanayi devriminin etkilerinin ülkemize geç yansıması, sanayi devrimini tamamlamıĢ batılı ülkeler karĢısında Türkiye‟yi zayıf kalmıĢ ve bu ülkelerin ürünlerini satabilecekleri bir pazar haline getirmiĢtir. Bu sebeple ülkenin yerel ikame ve kırsal ekonomiye dayalı modeli bozulmuĢtur. Bu bozulma taĢrada yaratılan katma değerin azalmasına sebep olmuĢ, gittikçe artan nüfusun da etkisiyle çaresizlikten kentlere göçe dönüĢmüĢtür (Eruzun, 2003). Cumhuriyet‟in ilanıyla beraber, taĢrayı geliĢtirmeye ön ayak olması bakımından yeni yönetim ve kültür merkezi olarak Ankara belirlenmiĢtir. Bu tarihten itibaren ise baĢkent dev bir Ģantiye alanına dönmüĢ ve sürekli olarak göç almıĢtır. Ankara‟dan sonra ise en çok Ġstanbul ve Ġzmir göç almıĢtır (Sağlam, 2016).

Ġstanbul Belediyesi‟nin 1927 yılında baĢlayıp, 1931 yılında tamamladığı araĢtırmalarda kentte bulunan tüm yapılar tespit etmiĢtir. Bu çalıĢmalarda 1927 yılında Ġstanbul‟da 135.444 yapı bulunduğu; bunların 89.762 tanesinin konut, 1.444 tanesinin ise apartman olduğu görülmektedir. 1928 ile 1934 yılları arasında kentte 7.377 tane yeni yapı inĢa edilmiĢ; 1934 yılında kentteki toplam bina sayısı 142.821‟e ulaĢmıĢtır. Bu yapılaĢma artıĢı özellikle Fatih, Eminönü ve Beyoğlu ilçelerinde yoğunlaĢırken, Adalar ve Bakırköy en az yeni yapı inĢa edilen ilçeler olarak görünmektedir. Yapı tiplerine baktığımızda ise Fatih ilçesinde çoğunlukla ev, Beyoğlu ilçesinde ise çoğunlukla apartman inĢa edilmiĢtir(ÖzakbaĢ, 2007). 1930 yılında ilk defa kadastro kavramı

116

uygulanmaya baĢlamıĢtır; böylece Ģehrin gereklilikleri ve geliĢim düzeyi daha anlaĢılır olmaya baĢlamıĢtır (TaĢkın,2011).

4.2 1924-1950 Yıllar Arasında Bakırköy Kentsel YerleĢmesi

Cumhuriyet‟in ilk yıllarındaki ülke genelinde yaĢanan kentleĢme anlamındaki durgunluk Bakırköy içinde geçerlidir. Nüfus artıĢ hızının düĢük olması ve göç olmayıĢı mevcut konutlarla yetinilmesine yol açmıĢtır. Bakırköy‟ün 20 yüzyılın yarısına dek sayfiye yeri olarak kalmasının en önemli sebebi sanayi tesislerinden uzakta kalmasıdır. 1947 yılında Ġstanbul Belediyesi‟nin imar müdürlüğü biriminin aldığı bir kararla Bakırköy‟ü de kapsayan geniĢ bir alan sanayi bölgesi ilan edilmiĢtir. Bu kararla birlikte Bakırköy‟e bağlı bir mahalle olan Zeytinburnu‟na hızla sanayi tesisleri kurulmaya baĢlamıĢtır ancak Bakırköy‟ün tarihi merkezi sanayiden ayrı tutulmuĢtur. Zeytinburnu‟nun hızla sanayi bölgesi haline gelmesiyle, gecekondu yerleĢimleri artmıĢ, 1949 yılında alınan ikinci bir kararla sanayinin E-5 kenarı boyunca ve iç kısımlara doğru geniĢlemesi Bakırköy‟ü sanayi alanı olmaktan kurtarmıĢtır. Ancak bu geliĢmeler Bakırköy‟ün nüfusunun büyük oranda artmasına neden olmuĢtur. Artan nüfusla birlikte E-5 karayolunun kuzeyine yeni bir mahalle kurulmuĢ (Bahçelievler), Bakırköy kuzeye doğru geniĢlemiĢtir (Doğaner, 2012).

1850 yılında Osmanlı Ordusu‟na bez dokuma amacıyla Bakırköy‟de kurulan Basmane, 1921 yılına kadar bu faaliyetini sürdürmüĢtür. Ancak 1921 yılından itibaren idari durumunda çeĢitli değiĢiklikler olmuĢtur. Sırasıyla Askeri Fabrikalar Umum Müdürlüğü, Sanayi ve Maadin Bankası, Sanayi Ofisi‟ne bağlanan tesis, son olarak 1933 yılında Sümerbank‟a bağlanmıĢtır (Küçükerman, 1994).

Tesis Mimar Sedat Hakkı Eldem tarafından güncel teknoloji ve makine parkurlarına uygun olarak yeniden tasarlanmıĢ ve Türkiye‟nin önemli tekstil kuruluĢlarından birisi olmuĢtur (KariptaĢ,2018). Bakırköy Pamuklu Dokuma Fabrikası ismiyle dokuma kumaĢ üretmiĢtir. 1986 yılında Sümerbank için özelleĢtirme kararı alınmıĢ ve bu özelleĢtirmenin ardından 1999 yılında da tesisin kapatılma kararı alınmıĢtır (Küçükerman, 1994). Sonrasında ise arazisi Emlak Bankasına satılmıĢtır.

Bakırköy‟de bulunan bir diğer önemli sanayi tesisi ise 1929 yılında kurulan tohumdan yağ çıkartma fabrikasıdır. Bu fabrika 1953 yılında faaliyetine Bakırköy Margarin

117

Fabrikası (Vita) olarak devam etmiĢtir ve 1988 yılında faaliyetini sonlandırmıĢtır. Bu tesisin bulunduğu arazide günümüzde Carousel alıĢveriĢ merkezi bulunmaktadır (Doğaner, 2012).

ġekil 4.1. Bakırköy Haritası 1934 (ĠBB AKA aktarılarak çizilmiĢtir).

Bakırköy 1950 lere kadar koruyabildiği tarihi köĢkler ve konutlardan oluĢan dokusunu, 1960‟lara geldiğinde kaybetmiĢtir. Kat karĢılığı müteahhitlere verilen eski yapıların yerine bitiĢik nizam beton apartmanlar dikilmiĢtir. Günümüzde ise az sayıda kalan tarihi yapılar yüksek binaların arasında kaybolup gitmiĢtir. 1940-1950‟li yıllarda Bakırköy‟de yaĢayanlara unutulmaz anılar kazandıran, köĢkler ve yalılar, balıkçılar, yüzmek için uzun bir kıyı, kuĢ avladıkları dere kenarları ve orman, aileleri ve komĢularla piknik yaptıkları bağlar, Rum, Ermeni, Türk gibi etnik kültürlerin yarattığı renkli hayat günümüzde kaybolmuĢtur (Doğaner, 2012).

I. Dünya SavaĢı esnasında yapılan Süvari KıĢlası, Fransızların iĢgalinden sonra boĢ ve bakımsız kalmıĢtır. Bu yapıyı değerlendirmek maksadıyla 1924 yılında Akıl Hastalıkları Hastanesi‟nin buraya taĢınması kararı alınmıĢtır. Günümüze kadar pek çok ilave tesisler inĢa edilerek hastane geniĢletilmiĢtir (Türkoğlu, 2016).

Bakırköy‟ü gösteren 1909 ve 1934 yıllarında çizilen haritaları karĢılaĢtırdığımızda en büyük değiĢikliğin Osmaniye ve Kartaltepe Mahallelerinde gerçekleĢtiği görülmektedir(

118

ġekil 4.1). Bakırköy‟ün ilk gecekondu yerleĢim yeri olan Osmaniye Mahallesi organik dokusunu korumaya devam etmiĢtir. Bakırköy‟ün tarihi yerleĢim merkezinin dokusunda ise önemli bir değiĢme olmamıĢtır.

ġekil 4.2. 1934 yıllara ait Harita (Koçu,1960).

2011 yılında Bilim Teknik gazetesinde “Ġstanbul Bakırköy Behram Ağa ilköğretim Okulu‟nun KuruluĢ Tarihçesi” baĢlığında Ömer Aydın Atasoy 1950 yıllarda Bakırköy‟ü böyle anlatmaktadır, (…)Eskiden Bakırköy‟deki evlerin çoğu iki-üç katlı ve ahĢap, tamamlayanı kâgirdi. Evlerin arkalarındaki küçük bahçelerde erik, dut, yeni dünya, ayva gibi meyve ağaçları ile gül, taflan, leylak, kartopu, kasımpatı gibi çiçekli ağaççıklar yetiĢtirilir, bahçe duvarlarına sarmaĢık gülleri ve hanımelleri sardırılırdı. Bunlarla yetinilmez, her cumba, her pencere kırmızı, pembe , mor, beyaz… türlü renklerde çiçekler açan saksı saksı sardunya, hasekiküpesi, menekĢe, karanfil gibi süs bitkilerle donatılırdı. O zamanlar, Bakırköy‟de yerleĢim, asasen tren hattı ile deniz arasındaki

119

Cevizlik, Zeytinlik, Sakızağacı ve Yenimahalle mahallerinde yoğunlaĢmıĢtı. Kuzeyinde, yanı hattın öte tarafında, servili mezarlıklardan sonra Kartaltepe Mahallesi, köĢkler, çiftlikler, meyve bahçeleri, bağlar, tarlalar, kırlar, kireçler ve kireç taĢ ocakları ile Osmaniye Köyü vardı. Zeytinlik Mahallesi‟ne komĢu bugünkü Ataköy Mahallesinin olduğu yere yakın civarda terk edilmiĢ cephanelik, baruthane ve ispirtohane gibi askeri tesislerin yıkıntıları, ÇavuĢbaĢı deresi, Ayamama deresi ve sazlıklar yer alırdı. Doğusunda Yenimahalle‟ye komĢu Sümerbank Bez Fabrikası ve özel iĢ sektörüne ait mensucat fabrikalardan sonra, Çırpıcı deresi ve Veliefendi Çayırı vardı. 1950‟lerin sonuna kadar yaĢayan Ģirin Bakırköy koyu. Kayıkhane, balıkhane, gazino, yalılar, konaklar, mahalleye adını veren sakız ağacı (burunda), berrak deniz ve pırıl pırıl gümüĢ balıkları. Ġri kumlu ve oval taĢlı kumsalda renk renk desen desen deniz kabubkları, deniz yıldızları ve özellikle deniz minaresi aramak, oltayla gümüĢ balığı tutmak ve sığda yüzmek en büyük eğlenceydi. ġimdi bu doğal kotun ve anılarımın üzerinden silindirle ezilmiĢ asfalt yol geçiyor (Atasoy, 2011)

120

4.2.1 Bakırköy Ruh Ve Sinir Hastalıkları Hastanesi

Bu hastane Türkiye‟nin en büyük akıl ve ruh sağlığı kurumu, eğitim ve araĢtırma hastanesidir. ToptaĢı Bimarhanesi‟nin ihtiyaçlar karĢısında artık yetersiz gelmesi, hastalara iyi bakılamaması ve bunların sonucunda ölüm oranlarının artmasıyla birlikte yeni bir yer arayıĢı baĢlamıĢtı. BaĢhekim Mazhar Osman‟ın giriĢimiyle ReĢadiye KıĢlası ve ona eklenen 1000 dönümlük arazi 1924 yılında akıl ve sinir hastalıkları hastanesine tesis edildi. Binalar uzun süre boĢ kaldıkları ve kullanılmadıkları için harap haldeydi. Gerekli onarımlar yapılarak, hastanenin geniĢ arazisine de bağ ve bostanlarının ilavesiyle bir çiftlik haline getirilmiĢtir. Bu bağlarda çalıĢanların çoğu tedavi görmekte olan hastalardı. Bu sayede hem hastalar rehabilite ediliyor hem de hastaneye gelir sağlanıyordu (Türkoğlu 2016).

Onarımdan sonra hastane 20 ayrı kısımda çalıĢmaya baĢlamıĢ, hastaların durumlarına göre farklı bölümler tahsis edilmiĢtir. 1934‟te 21. kısım, 1935‟te poliklinik kısmı, 1938‟de yeni bir kısımla birlikte, merkez bina ve lokanta ilave edilmiĢtir. 1933‟teki üniversite reformu ile Ġstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi‟nin psikiyatri ve nöroloji klinikleri hastane bünyesine yerleĢtirilmiĢtir. Böylece hastanenin bilimsel ve yönetsel ilerlemesi hız kazanmıĢtır (Yıldırım, 1994; Türkoğlu 2016).

ġekil 4.4. 1959. yılına ait haritada B Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi (ĠBB AKA).

121

Benzer Belgeler