• Sonuç bulunamadı

1.2. BOŞANMA SONRASINDA GENÇ-EBEVEYN İLİŞKİLERİ

1.2.4. Boşanmaya Etki Eden Faktörler

Boşanma günümüzün gerçeklerinden biri hatta evlenme kadar doğal bir olgu olmuştur. Eşler tıpkı evlilik kararı alırken mantık süzgeçlerinden geçirdikleri kararlarını boşanma kararı alırken de uygulamakta ve planlamalar yapmaktadırlar. Elbette bu durum geleneksel aile yapılarında bu düzeyde olmasa da değişen dünyaya geleneksel aile yapıları da giderek uyum sağlamaktadır.

Literatür incelendiğinde tek ebeveynli ailelere bakış açısının 1970’lerden önce biraz daha acıma, anormal bir durummuş gibi algılanarak “sapma”, “eksiklik” olarak algılanırken 70’lerden sonra boşanma oranlarındaki artışlarla durum normalleşerek “farklılık” olarak algılanmaktadır (ASAGEM,2011). Tek ebeveyn ve tek çocuk bugün bir aile türü sayılmaları, toplumsal değişmeyle beraber bu tür ailelerin varlıklarının kabul edilmeleri, anormal olarak görülmemeleri bu tür ailelerde bir rahatlamaya ve uyuma neden olmaktadır.

Bu bağlamada boşanmaya etki eden birçok faktörden bahsedebiliriz. Boşanmaya sebep olan etkenlere hukuki açıdan bakacak olursak; Türk Medeni Kanununda boşanma sebepleri Genel ve Özel boşanma sebepleri olarak iki başlık altında toplanmıştır. Medeni kanunda belirtilen sebeplerden biri ya da bir kaçının gerçekleştiği durumlarda eşler boşanma davası açıp boşanabilmektedirler. Genel boşanma sebepleri: evlilik birliğinin sarsılması, eşlerin anlaşması ve ortak hayatın yeniden kurulamaması olarak sınıflandırılmıştır. Özel boşanma sebepleri: zina, hayata kast veya pek kötü onur kırıcı davranış, suç işleme, terk, akıl hastalığı (Akıntürk, 1996: 53-56) olarak sınıflandırılmıştır.

Başka bir çalışmada ise boşanmaya etki eden faktörlerin ilki; modernleşme, sanayileşme ve kentleşmedir. Boşanmaya etki eden faktörlerin ikincisi; kadının çalışma hayatına katılması üçüncüsü; kadın hareketleri (Feminizm), dördüncüsü; post modernleşmenin aileye etkisi, beşincisi; ekonomik nedenler, altıncısı; aile içi şiddet olgusu ve son olarak da kitle iletişim araçlarının aileye etkisi (Şentürk, 2012: 104- 184) olarak boşanmaya sebep olan etkenler sınıflandırılmıştır.

Boşanmaya etki eden sosyolojik ve psikolojik nedenlere baktığımızda ise aile içi geçimsizlik, işsizlik, ekonomik bunalım, güvensizlik, kıskançlık, aldatılma korkusu, ataerkil yapının baskıcı tutumu, yaş farkı, zina, ekonomik kazanç dengesizliği ( özellikle kadının daha fazla ekonomik geliri olduğu evlilikler), eşlerin öz ailelerine aşırı bağlılıkları, şiddet, cinsel sorunlar, küçük yaşta evlilik, ruhsal problemler, zorunlu evlilikler, alkol, kumar, madde bağımlılığı, prosedür evlilikler (Keskin, 2007: 80) olarak sıralandığını görmekteyiz.

Yörükoğlu boşanmalardaki artışı gelişen yeni özgürlük anlayışının geleneksel görevleri ve geleneksel ilişkilerdeki bağlılıkları zayıflatmasına bağlamaktadır. Yörükoğlu’na göre evlilik üzerinde ciddi etkiye sahip olan dinsel kurumların otoritesinin zayıflaması, toplumun boşanmalara daha anlayışlı davranmaya başlaması, bir günah ve kusur olarak görmemesi, ailelerin gebelikten korunma yöntemlerini kullanmalarıyla çocuk sayılarının azalması (istatistiklere göre boşanmalar az çocuklu ailelerde meydana geliyor) boşanma oranlarında artışa neden olmaktadır (Yörükoğlu, 1997: 103).

Geleneksel geniş ailede sosyal kontrol mekanizmaları hayatın her alanında kendini gösterirken modern çekirdek ailede ve günümüz toplumlarında bu etki

azalmıştır. Buna bağlı olarak geleneksel ailede boşanma oranları düşük bir seyirdeyken günümüz çekirdek ailesinde boşanma oranları giderek artmaktadır (Ünal, 2013: 589). Günümüz çekirdek ailesinin bir kent ailesi olduğunu düşünürsek kent ailesinde kadının ekonomik durumu onu kazanç sahibi durumuna getirince, ekonomik bağımsızlığını elde edince üzerindeki çevre baskısının azalmasına ve sosyal denetimin gevşemesine paralel olarak boşanma ve ayrılma oranları artmaktadır (Ozankaya, 1979: 243). Ayrıca kent ailesinde kızların eğitime katılımındaki artışlar, teknolojinin getirdiği sosyal yaşamdaki değişimler, ekonomik gereksinimlerle ailelerin ayarladığı evliliklerin yerini duygusal tercihlerle bireylerin kendi kararlarının oluşturduğu evliliklerin alması da kadının sosyal hayattaki yerinin değişmesine katkı sağlamaktadır. Kadının rolündeki bu değişme de boşanma oranlarına yansımaktadır.

Boşanma istatistiklerine baktığımızda ağırlıklı olarak “şiddetli geçimsizlik” nedeniyle boşanmaların gerçekleştiğini görmekteyiz. Bu konuda boşanmaya karar veren eşler karşılıklı anlaşarak ya da birbirlerine uyguladıkları baskıyla başkaları tarafından daha az konuşulmalarını sağlamak adına “geçimsizlik” gibi daha genel bir nedenle dava açmaktadırlar (Arıkan, 1992: 120). Yapılan bir araştırmada boşanmaların %86,9’unun şiddetli geçimsizlik nedeniyle gerçekleştiği bulgulanmıştır. Şiddetli geçimsizliğin içerisini dolduran gerçek nedenlere bakıldığında ise uyumsuzluk, eşe yanlış davranış, otorite tartışması, yanlış davranış, ahlaksızca davranış ve kusurlu haller (Battal, 2008: 118) faktörleri bulunmaktadır.

Yapılan araştırmalar boşanma sayılarıyla çocuk sayıları arasında da bir bağlantı olduğunu gösteriyor. Boşanma sayılarının fazlalığına göre; çocuğu olmayan aileler ilk sırada, bir çocuklu aileler ikinci sırada, iki çocuklu aileler üçüncü sırada, üç çocuklu aileler dördüncü sırada (Öz, 2005: 116; (Yörükoğlu, 1997: 103) yer almaktalar. Boşanmaların ertelenmesinde çocuk faktörü %57,4 iken, aile ve akraba baskısı %38,2 ve eşin baskısı %14,9 olarak bulgulanmıştır (ASAGEM, 2009). Bu verilerden de anlaşıldığı üzere çocuklar ailenin bir aradalığında önemli rol oynamakta ve çocuk sayısının fazla oluşu, aile baskısı boşanmayı erteleyen ya da engelleyen faktörler olarak karşımıza çıkmaktadır.

Ailesinde boşanma tecrübesi olan boşanmış kişilerin oranlarına bakacak olursak %31,6’sının böyle bir deneyimi olduğunu görmekteyiz. Anne babası

boşananların oranı 19,6 iken, kardeşleri boşanmış olanların oranı %52,1 ve yakınları boşananların oranı %31,9’dur (ASAGEM, 2009; Keskin, 2007: 78). Ailesinde boşanma tecrübesi yaşamış olanların yaklaşık üçte biri boşanma tecrübesini kendilerinde de yaşamışlardır.

Geleneksel evlilik biçimlerinin yerini aşk evliliklerinin alması, evliliğin kadın ve erkek arasındaki sevginin yasal sonucu olarak algılanması, televizyon ve sinemanın etkisiyle oluşan aşk eşittir evlilik anlayışı (Yörükoğlu, 1997: 104) ve bu anlayışın arkasından gelen aşk bitti evlilik bitti anlayışı boşanma oranlarındaki artışın farklı bir nedenidir.

Sonuç olarak boşanmaya sebep olan faktörlerin başında kültürel farklılaşma, kentleşme ve modernleşme gelmektedir. Kırsal kesim evliliklerinde boşanma olgusu oldukça düşüktür hatta yok denecek seviyede azdır. Kırsal kesimde evlilikler soyun devamını sağlamak, cinsel ihtiyaçların doyumunu sağlamayı meşru hale getirmek, üretimde işbirliği gibi ihtiyaçları giderme motivasyonu ile gerçekleştirilir. Kentlerde ise geleneksel geniş aile durumundan çekirdek aileye dönüşme ve bireylerin ekonomik özgürlüklerini elde etmeleriyle birlikte boşanma kararları tek tek bireyler tarafından alınabilmekte ve böylelikle boşanmalar daha bireysel bir özellik taşımaktadır. Bireylerin ekonomik özgürlüklerinin olmayışı, sosyal baskılar boşanmayı bireysel karar olmaktan çıkarmaktadır.

Benzer Belgeler