• Sonuç bulunamadı

2. ALANYAZIN

2.2. Boş Zaman

2.2.2. Boş zamanın tarihsel değişim süreci

Boş zaman, getirilen değişik bakış açılarıyla günümüze kadar olan süreçte birçok farklı anlam yüklenen ve devirden devire değişiklik gösteren bir kavram olarak karşımıza çıkmaktadır. İlkel kültürlerde boş zaman bir kutlama olarak avcılık (güvenlik, gıda ve temel gereksinimlerin giderilmesi için) gibi faaliyetler yapıldıktan sonra değerlendirilmekteydi (Torkildsen, 2005). Mezopotamya bölgesinde M.Ö. 4500 ve 4000 yılları arasında bulunan birçok uygarlık, boş zaman hakkına sahip olan üst sınıf varlığıyla ilgili bize bilgi verebilmektedir. Dönemin en önemli özellikleri arasında kralların

yönettiği dini seremoniler ve törenlere, kutlama, eğlence ve yarışmalar gibi rekreasyonel aktivitelerin de dâhil edilmesi söylenebilmektedir (Shivers ve DeLisle, 1997’den aktaran Munusturlar, 2016).

Boş zaman, Antik Yunanda bir şey yapılmayan zaman değil, tam tersine ruhun arındırılması ve kâinatın üstün değerleri ile ilgili olarak iyilik, güzellik, gerçeklik ve faydalı bilgiler ile ilgilenmek gibi kavramlar üzerine derin düşünme, fikir üretmek, seçkinlik, estetik ve beğeni zamanı olarak anlaşılmıştır. Boş zaman, aristokratik bir üstünlük ve ayrıcalık ile ilgili olarak seçkinlerin kullanımına yönelik hizmet etmekteydi (Juniu, 2000; Kelly ve Freysinger, 2000). Juniu (2000)’ya göre üstün manevi uğraşlar ile sadece seçkinler ilgilenmiş olup diğer geri kalan halk ise bedensel olarak çalışmak zorunda kalmıştır. Bu bağlamda, boş zaman kavramı, spor, müzik, güzel sanatlar, serbest etkinlikler gibi kültürel faaliyet haline gelmiş ve bununla birlikte boş zaman kavramının bir felsefi sorun olarak tartışılmasına neden olmuştur (Hunnicutt, 2006).

Antik Yunanda boş zaman kavramı, düşünsel açıdan önemli görülmüş ve bazı düşünürler tarafından dönemde bu kavram farklı şekillerde ele alınmıştır. Şöyle ki, Aristoteles boş zamanla alakalı olan hedonist görüşlere karşı çıkmış ve düşünselliğin tek faaliyet olarak görülmemesi bilinci ile birlikte düşünmek dışındaki aktivitelerin akılcı bir şekilde yönlendirilmesi, düzenlenmesi gerektiğini söylemiş (Cevizci, 2001), Aristoteles çalışmayı/işi savaşın bir parçası olarak, boş zamanı ise barışın bir parçası olarak değerlendirmiştir (Torkildsen, 2005).

Diğer düşünür olan Platon ise çalışma ile aylaklığın akılsızlık olduğunu söyleyerek Platon’un Akademi’sinde ilk öğrettiği şey, insanların özgürlüklerini kısıtlayan şeylerin, gerektiğinden fazla çalışmak, ün, zenginlik, çok fazla olan iş kaygısı gibi hırsların olduğu ve bunların zamanla gönüllü olarak köle olmaya sebep olduğu olmuştur. Boş zamanı aylaklık, hareketsizlik ve aşırı uyuyarak geçirilecek serbest bir zaman olarak görmeyen Platon için insan olmanın doruk noktası ve boş zamanı çok iyi bir şekilde kullanmanın kriteri Felsefe yapmak olarak görülmektedir (Hunnicutt, 2006). Platon’a göre mutluluk ve edebi gerçeklere yol gösteren faaliyetlerin müzik ve felsefe olduğu ifade edilmiştir (Torkildsen, 1999). Felsefe yaparak sadece insanın mutlu olma amacına ulaşacağını düşünen Epiküros ise boş zamanı; kişileri daha iyi bir insani varlık yapmak için kullanılan değerli bir zaman dilimi olarak görmekte (Cevizci, 2001), Şüpheciler, Neo-Platoncular ve Stoacılar için ise bireysellik kavramı ve bireysellik yetkinliğine ulaşılması açısından boş zaman daha değerli görülmüştür (Hunnicutt, 2006).

Antik Yunan’da görülen boş zaman etiğinin aksine Roma döneminde boş zaman, bir statü, yaşam tarzını yansıtmamış ve sınıfsal bir hak olarak görülmemiştir. Boş zaman bu dönem için üretici aktivitelerden sonra olan bir zaman olarak rahatlama, dinlenme amaçlı, işe geri dönme ve işin yeniden üretimi için gerekli olarak işi destekleyici bir şekilde kullanılmıştır. Bu dönemde oyunlar, gladyatör dövüşleri, sporlar vs. (kitle boş zaman türleri) günlük hayatın bir parçası haline gelmiştir (Juniu, 2000). Boş zaman, Antik Yunanda “Schole” kavramı ile Roma döneminde de “Otium” kavramı ile ifade edilmiştir.

Boş zamanı organize etmeye başlayan ilk medeniyet olan Antik Yunanda bu amaçla okul gibi kurumlar inşa edilmiştir (Juniu, 2000; Torkildsen, 1999). Roma döneminde Roma hükümdarları tarafından halkın mutluluğu düşünülerek ücretsiz eğlence ve yeme-içme gibi etkinlikler düzenlenmiş bunun yanı sıra kitleler estetik hazdan daha çok fayda amacı güderek topluca hamamlarda, arenalarda ve amfi tiyatrolarda etkinlikler deneyimleyebilmişlerdir (Torkildsen, 1999).

Sadece dinlenme ve aktivite zamanı olarak görülmeyen Orta Çağda boş zaman, üst sınıftakilerin kendi aralarında bir soyluluk temsili olarak görülmesi ile birlikte lüks, israf ve gösterişe doğru dönüşmeye başlamıştır (Juniu, 2000). Torkildsen (2005)’e göre bu dönemde kilise tarafından dini içerikli olanlar hariç diğer boş zaman aktiviteleri yasaklanmış, çalışma kutsallaştırılmış ve aylaklık şeytani bir eylem olarak kabul edilmiştir. Bilim, sanat ve felsefe alanlarında değişimlerin olduğu Rönesans döneminde kiliseye karşı gelen dans ve heykeltıraş sanatçıları, ressam ve müzisyenler tarafından birçok eser verilmiş (McLean, Hurd ve Rogers, 2008) ancak Protestanlık Reformları sebebiyle boş zaman faaliyetleri tekrar yasaklanmıştır (Karaküçük, 1995).

Çalışmanın önemli görüldüğü bir dönem olan Sanayi Devriminde ise insanları haftalık 70 saat çalışmaya iten düşünce kişilerin ve toplumun kalkınmasının ancak verimli çalışmayla olabileceğinden kaynaklanmaktaydı (Abadan, 1961). Bu dönemden sonra teknoloji, nüfus artışı, iş yükü artışı ve hayat pahalılığı gibi hızla gelişen unsurlar ile birlikte makinelerin insanların iş yükünü azaltması ve boş zamanın artıp çalışma zamanının azalması gibi sebepler sonucunda günümüzde boş zaman insanlar açısından büyük bir anlam kazandığı söylenmektedir (Ulubey, 2010). Bu çerçevede genel olarak, insanlığın var olduğu günden bugüne boş zaman olgusu, insanların sahip olmak için sürekli bir mücadele gösterdikleri ve yokluğu halinde ise acı hissi yaşatan bir ihtiyaç (Gül ve ark., 2014), doğallık ve serbest olma halini içeren zaman olarak (Albar, 2019) ortaya çıkmıştır.