• Sonuç bulunamadı

Monk ve Osborne (1997) da, fen kitaplarını bilim tarihine ve felsefesine yeteri kadar önem vermediğini; Justi ve Gilbert (2000) öğrencilerin, bilim tarihi ve felsefesine az vurgu yapılan geleneksel öğrenim gördüklerinde, bilimdeki değişme süreci ve bilim felsefesi hakkında zayıf bir anlayış geliştirecekleri belirtmektedirler (Akt. Laçin Şimşek, 2009).

Bilim tarihi, insanlığın nereden nereye geldiğini anlatan heyecan dolu bir serüvenin öyküsüdür. Bu öyküde, bilimde zorluklarla elde edilen başarılar, başarısızlıklar, buluşlara giden süreçte yaşanan sıkıntılar, yaratıcılık, yeniliklerle gelen keşif arzusu önemli kilometre taşlarıdır (Laçin Şimşek, 2009).

Kuhn (2006) fen öğrencilerinin alanlarıyla ilgili tarihsel klasiklerin okutulmadığı, geleneksel eğitimin hüküm sürdüğü, çoğu ülkelerde öğrencilerin tarih derslerini medeniyetin gelişiminde önemli rolü olan bilim ve teknik başarıları ilgili bilgi almadan tamamladıklarına dikkat çekmektedir.

Ortaş (2005)’ in de belirttiği gibi bilim tarihi, sadece geçmişten günümüze bilimin gelişimini ve geçirdiği evreleri kavramamıza yardımcı olmayacak; aynı zamanda tarihi bilgilerden yararlanarak bilimsel kuramların çeşitli dönemlerde kültürel sosyal politik ilişkilerden nasıl etkilendiğini de anlamamızı sağlayacaktır (Akt. Şimşek L., 2009). Bilimdeki tarihsel gelişmelerden haberdar olan birey, keşif ve icatların nasıl yapıldığını ne süreçlerden geçtiğinin bilincindedir. Bu yönüyle bilim tarihi, fen ve teknoloji dersinde kullanılmaya oldukça uygundur (Şimşek L., 2009). Bilim tarihi, 2005 fen ve teknoloji dersi öğretim programlarının öncelikli hedefi olan fen okuryazar birey yetiştirme gayretine destek verecek en önemli araçlardan biridir (MEB, 2005).

“Felsefe” sözcüğünü dile sokan Platon’dur (4.yy) ve kendisi de felsefede ilk sistemli yaklaşımı kuran kişidir. Hegel, felsefenin asla yeni bir şey yaratmayacağını ve bilimi desteklemediğini düşünmüştür (Tarlacı, 2003). Felsefenin arka plana itildiğini; ya kişisel olarak yaşandığını ya da tamamen durağanlaştığı (Matthews, 2000) görüşün aksine bilim felsefesinin en yaygın tanımı “insan düşüncesinin ve bilgi sürecinin bilimi” olarak verilir (Tarlacı, 2003).

Bilim felsefesi; çağdaş (post-pozitivizm) ve geleneksel (pozitivizm) bilim anlayışı olmak üzere iki ayrı alanda incelenir. Daha önceleri bilimde, geleneksel bilim anlayışı kabul görürken günümüzde çağdaş bilim anlayışı kabul görmektedir. Pozitivizm deney ve gözlem yoluyla elde edilen olgulardan yola çıkarak doğa bilimlerini açıklamaya çalışan bir metottur. Pozitivizm de bilimin doğası daha çok yöntem ve süreçlerle ilişkilendirilirken, günümüzde daha çok bireylerin inançları, görüşleri ve değerleri ile ilişkilendirilmektedir (Lederman ve Zeidler, 1987). Çağdaş bilim anlayışı ile geleneksel bilim anlayışının özellikleri Tablo 2.1’de gösterilmiştir.

Tablo 2.1: Çağdaş ve Geleneksel Bilim Anlayışlarında Vurgulanan Genel Görüşler

Çağdaş Bilim Anlayışı Geleneksel Bilim Anlayışı

BİLİMSEL BİLGİ

Bilimsel bilginin gelişmesi devamlı değildir. Bilimsel bilgi gerçeği söyler.

Bilimsel bilgi kesin değildir. Bilimsel bilgi gözlem ile gelişir ve ilerler. Bilimsel bilgi bilimsel toplumun içinde genel bir

şekilde kabul edilerek geçerliliği denenir ve yaratılır.

Bilimsel bilgi gözlemlerin birikimi ile gelişir. Bilimsel bilginin kesinliği, ne kadar çok insanın onun

üzerinde çalıştığı ile ilgilidir.

Bilimsel bilgi doğrudan gözlemlerin etkisi ile kanıtlanır ya da çürütülür.

Bilim insanı ilk bilgilerine, gözlemlerine ve mantığına dayalı olarak bilgileri yaratır.

Bilimsel bilgi değiştirilemez. BİLİMSEL METOT

Bilim insanları geleneksel bilimsel metodu kullanmak için mecbur edilmezler.

Geleneksel bilimsel metodun kullanılması teorileri geçerliliği ve keşfedilmesi için gereklidir.

Tek bir bilimsel metot yoktur. Bilim yapabilmek için tek bir metot vardır. Bilimsel metotlar şartlara bağlı olarak bilim insanları

tarafından kullanılır.

Bilimsel metot adım adım ilerleyen bir süreçtir. Bilgi, bilimsel metot dışındaki diğer yollarla da elde

edilir.

Bilim insanları geleneksel bilimsel metodu kullanırlarsa sonuçlar kesinlikle doğru çıkar.

Bilim insanları araştırma esnasında araştırmanın metodunda değişiklik yaparlar ve yine geçerli sonuçları elde ederler.

Geleneksel bilimsel metot araştırma için basit bir rehber olmalıdır.

BİLİM İNSANIN ROLÜ Bilim insanı hayal gücü ve yaratıcılığını kullanarak

bilimsel çalışma yapar.

Bir bilim insanı bilimsel iddiaları yalnızca deneysel kanıtlarla değerlendirir.

Bilim insanı ilk bilgileri, gözlemleri, mantığını ve sosyal unsurlara dayalı olarak verilerini yorumlar.

Bilim insanları bütün çalışmalarında açık fikirli ve objektiftir.

Bilim insanı teorileri; ilk bilgileri, gözlemleri ve mantığına dayalı olarak yaratır.

Tablo 2.1. Devamı: Çağdaş ve Geleneksel Bilim Anlayışlarında Vurgulanan Genel Görüşler Bilim insanı diğer bilim insanlarının çalışmalarının

üzerinde düşünmek ve değerlendirmek için bilimsel toplumun içerisinde çalışır.

Bilim insanı kesin gerçekleri keşfetmek için çalışır.

Bilim insanı geçmiş araştırmalardan etkilenir. Bilim insanları kuramsal bilginin, dışındaki hiçbir şeyden etkilenmemesine çalışmalıdır.

Bilim insanının ilk eğilimi yeni bilgileri eski bilgilerin içinde araştırmak ve birleştirmektir.

TEORİ

Gözlemler teori kökenlidir. Teoriler gözlemlere dayanır.

Bilim insanları teorileri icat ederler. Gözlemlerin zaman içerisinde artması ve gelişmesi ile yeni teoriler gelişir.

Çelişkili bir gerçeğin varlığı bir teorinin terk edilmesini zorunlu kılmaz.

Bir teorinin içeriği bir tek gerçekle bile çakışıyorsa değiştirilir.

Teoriler bilimsel olguları açıklama, tanımlama ve tahminde bulunmak için kullanılan araçlardır.

Hipotezler doğruluğu kanıtlanırsa teori olur. Teoriler gerçek paradigmalara uygundur. Bilim insanları eski teorileri kullanmazlar. Bilim insanının bir araştırmaya başlamak için oluşan

ilk fikirleri teori kökenlidir.

Teorilerin, genellikle kabul edilmiş teorilerle ilişkilendirilerek geçerliliği kabul edilir.

Gözlemler sosyal unsurlardan etkilenir.

KANUNLAR

Kanunlar bilim insanları tarafından yaratılırlar. Bilimsel kanunlar doğrudan doğada bulunurlar. Kanunların geçerliliği bilimsel toplum içerisinde

denenir.

Bilim insanları doğada buldukları kanunları yorumlar. Kanunlar bir bilim insanının doğayı açıklamak için

kullandığı en iyi araçtır.

Bilimsel kanunlar kesin doğrulardır. Teoriler kanıtlanırsa kanun olur.

Palmquist ve Finley (1997)

Bilimin doğasının doğru anlaşılması çağdaş fen eğitiminde önemsenmektedir, çünkü bilimin doğası özelliklerinin farklı seviyelerdeki öğrenciler tarafından anlamlandırılmasının bilim eğitim ve öğretiminin en temel ve daimi hedeflerinden biridir (Lederman, 1992; McComas, 1998; Abd-El-Khalick ve Lederman, 2000; Lederman, 2007).

Benzer Belgeler