• Sonuç bulunamadı

BÖLÜM 1: PAZARLAMADA DEĞER YARATMA ve PAZARDAKĠ DEĞĠġĠMĠN YANSIMALARI DEĞĠġĠMĠN YANSIMALARI

2.7. Bilgi Teknolojileri ve Ġnternetin GeliĢimi

2.7.1. Bilgi Teknolojisi ve Teknoloji Kabul Modeli (TKM)

Günümüz dünyasında teknolojideki hızlı gelişimin ardında bilgi üretiminin geçmişe oranla çok daha hızlı olması ve bu bilgiye çok daha kolay ulaşılabilmesi yatmaktadır. Küreselleşmenin de etkisiyle ülkeler arası sınırların ortadan kalkması bilginin kolay erişilebilmesinin yanında hızla yayılmasına da olanak sağlamıştır (Aydoğdu Karaaslan, 2011: 58). Anlık olarak üretilen bilgi, teknolojinin de yardımıyla anında binlerce km öteye ulaştırılabilmektedir. Örneğin bir ülkede meydana gelen siyasi bir gelişme veya doğal felaket teknoloji ve medyanın da yardımıyla dakikalar içinde tüm dünyaya

72

yayılabilmektedir. Bir bakıma bilginin hızlı yayılımının ve ona kolay ulaşabilmenin birbirlerini tetiklediği ve desteklediği yorumu yapılabilir.

Bilgi teknolojilerine kavramsal açıdan baktığımızda, Benshgir (1996: 39) tarafından verilerin kaydedilmesi, saklanması, belirli bir süre sonra tekrar üretilmesi ve üretilen bu bilgilere erişilebilmesini içeren bir terim olarak tanımlanmıştır. Bir başka tanıma göre ise bilgi teknolojileri, ihtiyaç duyulan bilginin ilgili yerlerden elde edilmesini, elde edilen bilginin organize edilmesini ve kullanılabilir hale getirilmesini sağlayan ekipmanlara karşılık gelmektedir (Griffin, 1996: 667). Bilginin üretilmesi, depolanması ve gerektiğinde tekrar kullanılabilmesi olayı teknoloji ile birleştiğinde bilgi teknolojilerinin çerçevesini, bilgiye dair tüm bu eylemleri gerçekleştirmeye yardımcı olan bilgisayar sistemleri ve iletişim teknolojileri olarak çizmek mümkündür.

Bilgi teknolojilerinin kullanım alanlarına bakıldığında sağlıktan sanata, sanayiden üretim ve pazarlamaya ve daha birçok alanda faydalanıldığı görülmektedir. Öyle ki teknolojinin neredeyse kullanılmadığı alan yok gibidir. İş dünyası ve işletmeler açısından değerlendirildiğinde bilgi teknolojilerinin, iş süreçlerinin oluşturulması ve yönetilmesi için oldukça önemli bir işlevi olduğu ifade edilebilir. İşletmeler bilgi teknolojilerinden, müşterilerle olan ilişkilerinden iş süreçlerine, pazara girme stratejilerinden performans ölçümüne kadar her alanda geniş ölçüde yararlanmaktadır (Çiçek ve Çelik, 2010: 581).

İşletmelerin iş süreçlerinde bilgi teknolojilerinden faydalanması ve tüketicileri bu teknolojik yatırımın bir paydaşı haline getirmesi onlara rekabet avantajı getirmiştir. Teknoloji sayesinde tüketicilerle olan iletişimlerini kitlesellikten kişiselliğe dönüştüren ve sürdürülebilir kar avantajı elde eden işletmeler rakipleri karşısında bir adım öne geçmiştir. İşletmeler teknoloji ile tüketicileri tasarım ve üretim süreçlerine dahil ederek bu üretimin bir parçası haline gelmelerine olanak tanımışlardır. Bilgi teknolojilerinin yanında internetin de hızla gelişmesi yeni bir sistem olarak web temelli kişiselleştirmenin bir diğer adıyla e-kişiselleştirmenin doğmasına zemin hazırlamıştır. Ancak bilgi teknolojilerine adapte olma ve kullanmada tüketicilerin birbirlerinden farklı olduğu söylenebilir. Özellikle 1980‟li yılların başında IBM‟in kişisel bilgisayarı üreterek pazarlamaya başlamasıyla yeni ekonominin temellerinin atıldığı dönemde (Uysal, 2009: 8) bilgisayar ve iletişim teknolojilerine yabancı olan bireylerin

73

teknolojiye uyum sağlaması zaman almıştır. Teknoloji kullanımının bireyler açısından farklı olduğunu gören Davis bu durumun üzerine bir araştırma yaparak Teknoloji Kabul Modeli‟nin temellerini atmıştır.

1986‟da Davis tarafından doktora tezi olarak sunulan ve sonrasında çalışma arkadaşları ile geliştirilen Teknoloji Kabul Modeli (TKM), insanların bilgi teknolojilerini kabul etme veya etmeme nedenlerini açıklama ve kullanıcı davranışlarını açığa çıkarmayı amaçlayan bir yapıdır (Davis, 1989: 320; Davis vd., 1989: 985). Bir başka ifade ile bireylerin bilgi teknolojisi kullanımına yönelik tutumlarına açıklık getirmektedir. TKM, teknoloji kabulünü Şekil 23‟te gösterildiği üzere algılanan faydalılık, algılanan kullanım kolaylığı, kullanıma yönelik tutum ve davranışsal niyet olmak üzere 4 temel unsura dayanarak ölçmektedir.

ġekil 23: Temel Teknoloji Kabul Modeli Kaynak: Davis vd., 1989: 987.

Davis‟e (1989: 986) göre, bireylerin bir sistemi benimseyip kullanmalarının ilk aşaması davranışsal niyettir. Davranışsal niyetin belirleyicisi ise, kişinin sistemi kullanmaya yönelik olumlu ya da olumsuz düşüncelerini belirten kullanıma yönelik tutumlarıdır. Bir başka ifade ile, kişilerin sistemin kullanımına yönelik olumlu tutumları onları sistemi kullanmaya yönlendirirken olumsuz tutumları ise onların sistemi kullanmada isteksiz olmalarına neden olmaktadır. Bu tutumlar da sistemin kolaylığı ve faydalılığı tarafından şekillenmektedir.

TKM‟de bilgi teknolojisi kullanımına yönelik tutumların belirleyicileri olarak iki değişken ön plana çıkmaktadır. Bunlardan birincisi, insanların işlerini daha iyi

Algılanan Faydalılık

Algılanan Kullanım Kolaylığı

Kullanıma Yönelik

74

yapmalarını sağlayacağına inandıkları ve bu sebeple teknoloji kullanımına sıcak baktıkları algılanan faydalılık değişkenidir. İkincisi ise, iş yapma biçimini kolaylaştıran sistemin kullanım kolaylığı ile ilgili olan algılanan kullanım kolaylığı değişkenidir (Davis, 1989: 320). Bu iki değişken kullanıcının bir sistemi nasıl algıladığı ile ilintili olup bu algılamalar doğrultusunda sisteme yönelik tutum geliştirmektedir. Başka bir ifade ile söylemek gerekirse kullanıcı bir sistemi, faydalı veya kullanışlı olup olmamasına göre kabul etmekte veya etmemektedir.

TKM, algılanan kullanım kolaylığının tutum ve davranışı etkilediği öz yeterlilik ve araç şeklindeki iki temel mekanizmayı birbirinden ayrı değerlendirmektedir. Etkileşimde bulunulacak sistem ne kadar kolaysa, kullanıcının sistem üzerinde ilgili işlemleri gerçekleştirmesi, yeterlilik ve kişisel kontrol hissine bağlı olarak aynı derecede etkilenmektedir. Gelişen algılanan kullanım kolaylığına bağlı olarak kişi aynı çaba ile daha fazla iş başarabilmektedir. Artan algılanan kullanım kolaylığı, performans artışına sebep olduğundan, algılanan kullanım kolaylığı, algılanan fayda üzerinde doğrudan etkiye sahip olmaktadır (Moore ve Benbasat, 1996: 135; Davis vd., 1989: 985).

2.7.1.1. Algılanan Kullanım Kolaylığı

Algılanan kullanım kolaylığı, teknolojik sistemin insanların iş yapma biçimlerini kolaylaştırıp kolaylaştırmadığı ile ilgilidir (Davis, 1989: 320). Daha basit bir anlatımla bireylerin sistemin kullanışlılığını algılama derecesidir. Davis‟e göre algılanan kullanım kolaylığı tutum ve algılanan fayda üzerinde güçlü bir etkiye sahiptir. Kullanım kolaylığı teknoloji yoluyla yapılan işten daha fazla verim alınmasını sağlar (Davis ve Venkatesh, 1996: 21). Buradan hareketle bireyin teknolojiyi (web sitesini) kullanırken işini zorlanmadan gerçekleştirmesi teknolojinin kullanımının kolay olduğunu göstermektedir. Dolayısıyla birey, kullanımının kolay olduğunu düşündüğü bu teknolojiden (web sitesinden) sürekli yararlanma eğiliminde olacaktır.

Algılanan kullanım kolaylığında kullanıcıya olan yararları, eğitimsel inançlar, alan bilgisi ve kişisel bilgisayar tecrübesi önemli yer tutar (Liaw ve Huang, 2003: 756; Shih, 2004: 354). Davis, algılanan fayda ve kullanım kolaylığı için geliştirdiği ölçeklerde genel olarak; daha hızlı çalışma, iş performansı, verimlilik artışı, etkililik, kolay anlaşılır ve açık, beceriye dönüştürme kolaylığı, kontrol edilebilir ve esneklik temalarını baz almıştır (Davis, 1989: 320; Davis vd., 1989: 985). Buradan hareketle teknoloji kullanımı

75

ve kabulünü etkileyen önemli faktörlerden birisinin o teknolojinin kullanımının bireyler tarafından ne derecede kolay algılandığı ve işlerini yapmada ne derece kolaylık sağladığı olarak ifade edilebilir.

2.7.1.2. Algılanan Faydalılık

Algılanan faydalılık ise, bireylerin bir teknolojiyi kullanırken bu teknolojinin kullanım performansını artıracağına olan inancının derecesini ifade etmektedir (Davis, 1989: 320). Bir başka ifade ile kişi teknoloji kullanarak yaptığı işten daha iyi bir sonuç elde ediyorsa o teknolojiyi kendisine faydalı olarak görecektir. Dolayısıyla fayda gördüğü o teknolojiyi (web sitesini) de sürekli kullanma eğiliminde olacaktır (Hannan, 2013: 54). Diğer bir bakış açısıyla da fayda sağlamayan teknolojilerin zaman içinde yok olup gideceği söylenebilir İşte bu sebeple teknolojiyi ve ilgili web sitelerini geliştiren ve hazırlayan kişilerin, kullanıcıların potansiyel ihtiyaçlarını bilmesinin ve bu ihtiyaçlara yönelik AR-GE faaliyetlerinde bulunmasının son derece önemli olduğu ifade edilebilir (Kurulgan ve Özata, 2010: 259).

Bu iki değişken birlikte ele alındığında yeni teknolojilerin kullanıcılar tarafından benimsenmesi için kullanımının kolay olmasının yeterli olmadığı, kullanan kişiye fayda da sağlaması gerektiği ifade edilebilir. Kullanımı son derece kolay olan ancak tüketicilerin iş yapmalarını veya hayatlarını kolaylaştırmayan uygulamalar, web siteleri talep edilmeyeceği gibi fayda sağlayan ancak kullanımı son derece uzmanlık bilgisi gerektiren uygulamaların, web sitelerinin talep edilmesi de zor olmaktadır. Bu sebeple yeni teknolojilerin benimsenmesinde TKM‟nde yer alan bu iki değişkenin birlikte son derece önemli bir etkisinin olduğu söylenebilir.