• Sonuç bulunamadı

Bildirilen Yoğunlaşmaların Değerlendirilmesi ve Üzerinde Durulacak

4. REKABET KANUNU’NUN TİCARİ İŞLETME DEVRİNE ETKİSİ

4.5. Bildirilen Yoğunlaşmaların Değerlendirilmesi ve Üzerinde Durulacak

Bildirimi zorunlu bulunan bir yoğunlaşmanın bildirilmesi tek başına bu yoğunlaşma işleminin hukuki geçerlilik kazandığı anlamına gelmemektedir. Aynı şekilde bildirim külfetine aykırı davranılmış olması da yoğunlaşmanın en baştan itibaren geçersiz olduğu anlamına gelmemektedir. Bu anlamda kurul, hem bildirilen hem de bildirim yükümlülüğüne aykırı olan yoğunlaşmaları değerlendirir.

336 Şenyücel, s. 104. 337 Topçuoğlu, s. 112.

82

Bildirim külfetinin yerine getirilmiş olması durumunda, kurumun bu yoğunlaşmayı değerlendirerek izin vermesi veya nihai incelemeye karar vermesi gerekir. Buna göre kurul, izin vermek yerine nihai olarak incelemeye karar vermesi durumunda birleşme veya devralma işlemi nihai karara kadar askıda olup uygulamaya sokulamaz. Ayrıca kurul bu hususu, gerekli gördüğü diğer tedbirlerle birlikte ilgililere usulüne göre tebliğ eder.

Kurulun ayrıca değerlendirme sırasında gerekli gördüğü hallerde; birleşme veya devralmanın taraflarının yanı sıra, birleşme veya devralma ile ilgili diğer kişilerden ve tarafların müşterileri, rakipleri veya sağlayıcıları gibi üçüncü kişilerden bilgi istemesi de mümkündür. Yine kurulun yerinde inceleme yapmaya da yetkisi bulunmaktadır.

Tüm bu aşamalarda, kurulun değerlendirme sırasında hangi durumları dikkate alacağı da tebliğin 13. maddesinde gösterilmiştir. Buna göre kurul; ilgili pazarın yapısı, ülke içinde veya dışında yerleşmiş olan teşebbüslerin fiili ve potansiyel rekabeti, teşebbüslerin pazardaki durumu, ekonomik ve mali güçleri, sağlayıcı ve müşteri bulabilme alternatifleri, arz kaynaklarına ulaşabilme imkânı, pazarlara giriş engelleri, arz ve talep eğilimleri, tüketicilerin menfaatleri, tüketici yararına olan etkinlikler ve diğer hususları göz önünde tutar.

Yatay çakışmaların, küçük teşebbüsleri bir araya getirerek ilgili pazardaki rekabet ortamına katkıda bulunması da mümkündür. Bu itibarla; yoğunlaşma sonucu ortaya çıkan işletmenin ilgili pazardaki konumu, rakiplerine karşı elde etmiş olacağı kolaylıklar, mevcut pazara yeni rakipler için elverişli şartların oluşup oluşmadığı ve bu noktada potansiyel rekabet değerlendirmeleri yapılır338.

Dikey yoğunlaşmalar yukarı doğru ya da aşağı doğru gerçekleşebilir. Genel olarak dikey yoğunlaşmaların piyasadaki rekabet ortamına etkisi yatay yoğunlaşmalara nazaran daha kısıtlıdır.

Dikey yoğunlaşmalar potansiyel rekabet bakımından, ilgili piyasaya yeni girecek olan rakiplerin daha fazla sermayeye ihtiyaç duymasına sebep olduğundan piyasaya girişleri kısıtlayabilir. Diğer yandan ise; ölçek ekonomisi, dağıtım etkinlikleri gibi hususlar ile marka içi rekabeti artırabilir. Bu itibarla, dikey birleşmeler de piyasadaki rekabeti kısıtlayıcı etkiler gösterebilir.339.

338 Erarslan, s. 10; Ulu, s. 11-12; Bafra, s. 135.

83

Bir diğer değerlendirmede dikkate alınacak husus, yatay ve dikey yoğunlaşma dışındaki konglomera ya da karma yoğunlaşmalardır. Söz konusu yoğunlaşmalarda yatay ya da dikey bir çatışma bulunmamaktadır. Ne var ki; söz konusu yoğunlaşmaların ilgili pazardaki olumsuz etkisi pek görünür olmasa da, pazar genişlemesi sonucu elde edilen gücün kullanılması ya da bir pazardan başka bir pazara gelir aktarımı biçiminde yağmacı rekabet anlayışı gibi özellikle potansiyel rekabet bakımından yıkıcı rol oynayabilmektedir340.

Değerlendirilecek hususlar genel olarak piyasanın yoğunlaşma öncesi ve sonrası mevcut durumunun analizinden çıkmaktadır. Ne var ki; potansiyel rekabet değerlendirmesi nispeten daha afakidir. Buna göre potansiyel rekabet, piyasadaki fiyatları gözleyen muhtemel rakiplerin davranışlarıdır. Bunlar, piyasa fiyatları dolayısıyla karlılık oranları yükseldiğinde piyasaya girerler. Bu sebeple hâkim durumdaki teşebbüsler, fiyatları sabit tutarak piyasaya potansiyel rakiplerin girişlerini engeller341.

Böylece rekabeti kısıtlayıcı nitelikteki her türlü yoğunlaşma kural olarak yasaklandığı; ancak aynı zamanda iktisadi etkinlik sağlayanlara ya da sağlayacağı varsayılanlara yönelik istisnaların yaratıldığı sistemi ifade eden bir muafiyet rejimi benimsemiştir.

4.6. Bildirilmeyen Yoğunlaşmaların Değerlendirilmesi ve Üzerinde Durulacak Hususlar

Bildirilmesi zorunlu olan yoğunlaşmalar bakımından RK. 7. maddesi ve onun atfı üzerine tebliğin 4. Maddesinde, söz konusu yoğunlaşmaların hukuki geçerlilik kazanabilmesi için Kuruldan izin alınmasının zorunlu olduğu ifade edilmiştir.

Buna göre bildirilmesi zorunlu olan yoğunlaşmalar bildirilmediği müddetçe yoğunlaşma işlemi askıdadır. Kurul izni ise, başlangıçtaki bir eksikliği giderdiği için izinle birlikte birleşme ve devir sözleşmesi baştan itibaren hükümlerini doğurur. Diğer yandan taraflar ise, izin şartının henüz yerine getirilmediği durumda dahi kendi aralarındaki sözleşmeyle bağlıdır342.

Bir diğer görüşe göre; idari nitelikteki bu izin, birleşme ve devralmalar için bir tamamlayıcı unsurdur. Hukuki işlemdeki “eksiklik” ve “noksanlık” giderilip tamamlayıcı unsur gerçekleşinceye kadar, konsantrasyona yol açan hukuki işlem veya işlemler geçersizdir. Bu geçersizlik, izin kararı verilinceye kadar askıdadır. Bir başka ifadeyle, izne tabi bir birleşme ve

340 Erarslan, s. 14-15; Kulaksızoğlu, s.11; Ulu, s. 11.

341 Çınaroğlu, s. 11; Kulaksızoğlu, s. 9-10; Aydemir, s. 25; Akıncı, s. 208. 342 Topcuoğlu, s.108.

84

devralma işlemi hakkında izin kararı verilinceye kadar “askıda geçersiz” veya “düzelebilir hükümsüzdür”. Kural olarak, izin kararı verildiği tarihten itibaren hükümlerini doğurur. Dolayısıyla, izin verilmeden önceki bir aşamada konsantrasyona yol açan işlemin hukuken geçerlilik kazanması ileride izin kararı verilse dahi mümkün değildir.

Netice itibarıyla, salt bildirim ile yoğunlaşma işlemi tamamlanmamakta, bildirim sürecinden nihai karar sürecine değin yoğunlaşma işlemi askıda kalmaya devam etmekte ve kurulun izin kararıyla birlikte en baştan itibaren geçerli hale gelmektedir.

Görüldüğü üzere kurula bildirim bir yükümlülük olmayıp idari para cezası dışında esasa ilişkin herhangi bir yaptırımı bulunmayan bir külfettir. Bu sebeple yoğunlaşmalar bakımından bildirim şartı yerine getirilmiş olmasıyla, olmaması arasında inceleme bakımından farklı bir durum söz konusu değildir.

Benzer Belgeler