• Sonuç bulunamadı

PEK BİLİNMEYEN SPOR DALLARI

(Kaynak: www.besyo.org) (Kaynak: www.nadirsporlar.blogspot.com)

33

İbn-i Sina’nın tam adı Ebu Ali el-Hüse-yin ibni Abdullah ibn-i Sina el-Belhi’dir.

Samanoğulları sarayı maliye kâtiplerin-den ve saygın bir bilim adamı Abdullah Bin Sina’nın oğlu olan İbn-i Sina, Ba-tı’da “Avicenna” adıyla tanınır.

980 yılında günümüz Özbekistan’ında yer alan Buhara yakınlarındaki Afşana kentinde doğdu.

Yalnız doğuda değil, Ortaçağ Avrupa-sı’nda da en büyük tıp bilgini sayılan İranlı Müslüman bir bilgin ve düşünür-dür. Olağanüstü bir zekâ sahibi olduğu için daha 10 yaşındayken Kur’an-ı Ke-rim’i ezberledi.

İbn-i Sina, Kuşyar isimli bir hekimin ya-nında tıp eğitimi aldı. Buhara’da ba-basından ve döneminin ünlü bilginle-rinden özel ders ve iyi bir eğitim aldı.

Olağanüstü hafızası ve zekası da bu konuda ona çok yardımcı oldu. 14 ya-şına geldiğinde öğretmenlerini geç-meye başlamıştı.

Felsefe, edebiyat, matematik, tıp gibi çeşitli alanlarda engin bir bilgi birikimi-ne ulaştı. 16 yaşında tıbba döndü ve bu konudaki bilgileri öğrenmekle kalma-yıp yeni tedaviler de geliştirdi.

19 yaşında doktor ünvanı elde etti ve ücret almaksızın hastaları tedaviye başladı. Samani Hükümdarı Nuh bin Mansur’un hastalığını iyileştirmesi üzerine, Buhara’daki olağanüstü zengin kitaplıktan dilediği gibi yararlanması-na izin verildi.

Burada bulup okuduğu kitaplar, bilgisinin daha da derin-leşmesine ve düşüncelerinin gelişmesine büyük katkıda bulundu.

21 yaşına geldiğinde dönemin en büyük hekimlerinden biri sayılıyordu. Gazneli Mahmud’un Samani hanedanlığı-na son vermesi üzerine Buhara’dan Harzem’e gitti.

Düzensiz yaşayışıyla Gazneli Mahmud’u kızdırınca Har-zem’den ayrılarak Irak-ı Acem (İran’ın güneydoğu Azer-baycan bölgesi), Gürgenç ve Rey’de dolaştı. Bu gezgin yıllarında zaman zaman hekimlik yaptı. Bir süre Heme-dan’da Büveyhi Emiri Şemsü’d-Devle’nin vezirliğinde bu-lundu. Siyasal nedenlerle hapsedildi.

Hapisten sonra düşmanlarının kötülüğünden kurtulmak için kentten kente göç etti. Sonunda İsfahan’da, Kâkûyi Hükümdarı Alaü’d-Devle’nin sarayına girdi. Hükümdarla çıktığı bir sefer sırasında 10 Temmuz 1036 tarihinde mide rahatsızlığından Hemedan’da öldü.

İbn-i Sina’nın en büyük yapıtlarından biri “Kitabu’ş-Şifa”-dır (Sağlık Kitabı). İnsanlık tarihinde tek bir kişi tarafından yazılan en kapsamlı yapıt olan Kitabu’ş-Şifa mantık, fizik, geometri, astronomi, matematik, müzik ve metafizik ko-nularında dönemin tüm bilgilerini bir araya getiren bir ansiklopedidir. İbn-i Sina’nın belki de en ünlü yapıtı olan

“El-Kanun Fi’t-Tıb” (Hekimlik Yasası), Yunan hekimlerinin bulgularına olduğu kadar kendi gözlem ve deneylerine de dayanan bir tıp ansiklopedisidir.

İbn-i Sina yaşamının son yıllarında, “Kitabu’ş-Şifa’yı”, “Ki-tabu’n-Necat” (Kurtuluş Kitabı) adıyla özetledi. Bunun da özeti olan “İşarâtve’t-Tenbihât” (Belirtiler ve Uyarılar), kendi felsefe sistemini en özlü biçimde dile getirdiği ya-pıtıdır.

Felsefe, matematik, astronomi, fizik, kimya, tıp ve müzik gibi bilgi ve becerinin muhtelif alanlarında seçkinleşmiş olan, İbn-i Sina matematik alanında matematiksel terimle-rin tanımları ve astronomi alanında ise duyarlı gözlemleterimle-rin yapılması konularıyla ilgilenmiştir.

BİLİM İNSANI İBN-İ SİNA

34

İbn-i Sina, her şeyden önce bir hekimdir ve bu alandaki çalışmalarıyla tanınmıştır. Tıpla ilgili bir-çok eser kaleme almıştır; bunlar arasında özel-likle kalp-damar sistemi ile ilgili olanlar dikkat çekmektedir.

İbn-i Sina dendiğinde, onun adıyla özdeşleşmiş ve Batı ülkelerinde 16. yüzyılın ve Doğu ülkele-rinde ise 19. yüzyılın başlarına kadar okunmuş ve kullanılmış olan El-Kânûnfî’t-Tıb (Tıp Kanunu) adlı eseri akla gelir.

Beş kitaptan oluşan bu ansiklopedik eserin bi-rinci kitabı, anatomi ve koruyucu hekimlik , ikinci kitabı basit ilaçlar, üçüncü kitabı patoloji , dör-düncü kitabı ilaçlarla ve cerrâhî yöntemlerle te-davi ve beşinci kitabı ise çeşitli ilaç terkipleriyle ilgili ayrıntılı bilgiler vermektedir.

İbn-i Sina, çoğu fizik, astronomi ve felsefeyle il-gili olarak 150 civarında eser yazdı. Farsça olan birkaçı dışında bunların hepsi Arapça’dır.

Bilhassa tıp ilmine dair araştırmaları son dere-ce orijinal ve doğrudur. Bu yüzden doğu ve batı hekimliğine kelimenin tam anlamıyla, 600 yıl hükmetmiştir.

İbn-i Sina, tıp araştırmaları yaparken bazı hasta-lıkların bulaşmasında göze görünmeyen birta-kım yaratıkların etkisi olduğunu, yani mikropların varlığını sezmiş ve bu bilinmeyen mahluklardan eserlerinde sık sık bahsetmiştir. Mikroskobun henüz bilinmediği bir devirde böyle bir yargıya varmak çok ilginçtir.

O çağın Fransasının en meşhur tıp fakülteleri olan “Montpellier” ve “Lauvain” Üniversiteleri’nin temel kitabı İbn-i Sina’nın yazdığı “El-Kanun Fi’t-Tıb” oldu.

Durum XVII. yüzyılın ortalarına kadar böyle de-vam etti ve İbn-i Sina, 700 yıl Avrupa’nın tıp ho-cası oldu. Altı yüzyıl önce Paris Tıp Fakültesi’nin kütüphanesinde bulunan 9 ana kitabın en ba-şında İbn-i Sina’nın Kanûn’u yer almıştır.

Bugün hala Paris Üniversitesi’nin tıp fakültesi öğrencileri St. Germain Bulvarı yanındaki büyük

konferans salonunda toplandıklarında iki kişinin duvara asılı büyük boy portresiyle karşılaşırlar.

Bu iki portre, İbn-i Sina ve er-Razi’ye aittir.

Başlıca eserleri: el-Kanun fi’t-Tıb, (Hekimlik Yasası); Kitabü’l-Necat, (Kurtuluş Kitabı); Risa-le fi-İlmü’l-Ahlak, (Ahlak Konusunda Kitapçık);

İşaratve’l-Tembihat, , (Belirtiler ve Uyarılar); Kita-bü’ş-Şifa, (Sağlık Kitabı).

11/B

Yağmur SÖZEYATAROĞLU

(Kaynak: www.sabah.com.tr) - Biyografi

35

(Kaynak: www.log.com.tr)

Benzer Belgeler