• Sonuç bulunamadı

Benim Adım Çalıkuşu

Belgede DEVRİMİN ADI: İPEKBÖCEĞİ (sayfa 38-42)

olsun mu?

E. Gülhan ATTİLÂ “Kırmızı kırmızı dolaşıyor yollarda. Bir de isim takmışlar İpekböceği diye. Tamam güzel bir şey ama benim gibi yerden havalanıp şehre tepeden bakamayacak ki… Ne de olsa tramvay işte! Benim de kırmızı rengim var. Kışta kıyamette insanları sarıp sarmalayacağım, ta Uludağ’ın tepesine çıkaracağım. Saatte yaklaşık 1500 kişi taşıyacağım. Ama sadece iki tane kabinimi Heykel’de sergilemeye başladılar. Gelip gidip bakıyor insanlar bana. Bazıları benden korktuğunu asla binmeyeceğini söylüyor. Benim gibi sevimli bir araçtan korkulur mu hiç? Bu yazının sahibi de ilk defa yaklaşık yirmi beş yıl önce atalarım olan teleferiklerden birisine binmiş. Hava da nasıl soğuk ve karlıymış.

O zamanki hatlar 1963 yılında çalışmaya başlamış. Görüyor musunuz, atalarım olan teleferiklerin yaşı ortaya çıktı! Neyse, yazarım da, korkmuyorum havalarında, büyükannelerimden biriyle(!) yolculuğa başlamış. Ama direklere yaklaşırken, hava muhalefeti

nedeniyle de aman bir sallamış bir savurmuş görmeyin gitsin. Korku dağları bekliyor diye boşuna dememişler. Burnunu cama yapıştırıp etrafı daha iyi görmeye çalışmış. Nasılda tipi varmış. Sarıalan’da inince herkeste kurtuldum havası hakim olmuş. Sanki geri dönerken başka şeyle gideceklermiş! Karda

mangal keyfi yapmaya çalışmış ama çok soğukmuş. Bir de fırtına eklenince büyükannem olan teleferiğin zilleri çalmaya başlamış. Herkesi başına bir an evvel toplayıp, toparlayıp Bursa’da almış soluğu. Ne de olsa emanetlermiş. Yazarım eve döndükten sonra çantasında götürdüğü ve yemeyi unuttuğu portakalı

bursa’da zam an

hatırlamış. Artık portakal portakallıktan çıkmış bir heykel haline gelmiş. Soyup başucumuza koyup yalan uydurulacak gibi değilmiş. Ama zorlukla kestiği portakalın içinde gördüğü kar kristalleri O’nu bambaşka masal diyarlarına taşımış. Bir süre buzlukta sakladığı portakal sonunda çöpü boylamış.

Anılar güzel tabii. Ama o zaman o kadar çok sıra bekleniyormuş ki teleferiğe binmek için. Şimdi sayemde daha çok insan Uludağ’ın oteller bölgesine kadar çıkacak hem de 20 dakikada. Hem ağaçlar da benim yüzümden kesilmedi çok şükür ki. Helikopterle havadan montaj işlemleri yapıldı. Kolay değil tam 50 yıllık hatlar yenilendi. 874 metre ile dünyanın en uzun aktarmasız teleferik hattı oldum. Teferrüç- Sarıalan arasında tam 24 direk dikildi. Bu sene kampçılar için kötü oldu benim olmamam.

Gündüzleri işlerine gidip ne güzel sonra, benimle kamplarına geri döneceklerdi. Neyse seneye Uludağ daha da cıvıl cıvıl olacak sayemde. Oteller bölgesine kısa sürede ulaşılabilince yazın da otellerin yatak kapasiteleri kullanılmış olacak. Turizme çok katkım olacak bu kesin. Şu İpekböceği de ikide bir gözümün önünden geçmese….Tramvaya hemen isim buldular. O da kasıla kasıla dolaşıyor yollarda. Ben kendimi kimliksiz ve kişiliksiz hissediyorum O’nu gördükçe. Benim adım niye yok sahi? Bana sadece teleferik mi diyecekler? Çok soğuk çok…. Bir de sıradan. Dünyanın her yerinde çeşitli bölgelerde teleferik var. Benim Bursa’ya ait olduğumu Uludağ’ın benden sorulacağını(fazla mı abartım ne?!) kim bilecek. Nerede benim nüfus cüzdanım? İlk seferlerime 29 Ekim’de başlayacakmışım. Ne yazacak gazeteler, dergiler? Teleferik seferlerine başladı. Niye tramvay seferlerine başladı demediler de hemen İpekböceği dediler? Kıskançlıktan öleceğim vallahi. Olmaz böyle. Benim adımda Çalıkuşu olabilir mi mesela? Ben sevdim. Sadece bir öneri. 8,5 kilometrelik hattımı dört durağa bölmüşler. Teffürrüç-

Sarıalan-Kadıyayla-Oteller Bölgesi diye. Teknolojim de yeni, tek kablolu gondol teknolojisiymiş. 8 kişilik gondol kabinlerim var ve her 16 saniyede bir istasyonlardan yolcu alacakmışım. Talebin yoğunluğuna göre gondol filosu istendiği an devreye sokulabilecek ve hattın kapasitesi de arttırılabilecekmiş. Rengârenk ve cıvıl cıvıl gidip

gelecekmişim bir sürü insanla. Düşünsenize dağ bembeyaz örtüsüne büründüğünde, renk renk gondollarımla bir boydan bir boya salınacakmışım. Ekim ayına da bir şey kalmadı ama heyecanlanıyorum işte. Bak yine İpekböceği nispet yapıyor bana. Heykel’de gelen geçen araçlara bakınıp duruyorum. Şu hatlar bitse de ben de o duraktan bu durağa salınıp dursam. Yakında kendimi kara araçlarından birisi sanacağım vallahi! Gelene geçene bak, gün geçmiyor. Ben de alsam yolcularımı, şöyle ponponlu bereli küçük kızları, güzel hanımları, yakışıklı beyleri gezdirsem diyorum. Arada bir beni temizleyip paklıyorlar. Ben zaten güzelim! Bir de yola çıkabilsem. Rus malı helikopterle çalışmalar yapılıyor. Alman, Bulgar, İtalyan ve Avusturya’lı uzmanların bulunduğu 30 kişilik ekip harıl harıl çalışıyorlar. Montaj işini de İsviçre’li Heliswiss firması yaptı. Tam bir dünya takım çalışması oldu bu iş. Ama sonunda doğaya da zarar vermeden yaptılar bu montajı. Hiç olmazsa adıma gölge düşmeyecek. Sahi benim adım Çalıkuşu olabilir mi ? Yazıyı okurken düşündünüz mü hiç? Yakında kartpostallarda, hediyelik eşyaların üzerinde yerimi alırım sanırım. Bursa havlularının üzerine de basarlar mı beni? İlk seferime başladığımda manşetleri gözümün önüne getiriyorum. Çalıkuşu Uludağ semalarında… Çalıkuşu direkten direğe uçuyor… Çalıkuşu Çalıkuşu Çalıkuşu… Başka isim öneriniz varsa siz de söyleyin ama benim adım Çalıkuşu olsun! Ben adımı pek bir sevdim.

bursa’da zam an

Bursa Büyükşehir Belediyesi, Bursa Garnizon Komutanlığı ile birlikte Çanakkale Savaşı esnasında “Bursa Seyyar Jandarma Taburu tarafından inşa edilen ve zamanla bakımsız kalan” Kireçtepe Bursa Jandarma Taburu Şehitliği’ni yeniden düzenliyor. Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Altepe, şehitliğin genişletilmesi ve baştan aşağıya düzenlenmesini esas alan çalışmayla Çanakkale Savaşı’nda hayatlarını kaybeden Bursalı şehitlere bir nebze de olsa vefa borcunun ödeneceğini söyledi.

Bursa’da tarihi ve kültürel mirası ayağa kaldırma çalışmalarının yanında Mirzaoba ve Çağlayan Köyü Şehitlikleri başta olmak üzere tüm şehitlikleri ecdada yakışır hale getirme çalışmalarını aralıksız sürdüren Büyükşehir Belediyesi, Çanakkale Savaşı’nda en fazla şehit veren Bursa’nın adını 98 yıl sonra yeniden tarih sahnesinin ön sıralarına çıkarıyor.

Çanakkale Savaşı’nda 6-8 Ağustos 1915’te kahramanca çarpışan ve iki tugay gücüne ulaşan İngiliz kuvvetlerini Karakol Dağı ve Kireçtepe’de durdurup, Grup Komutanlığı’nı Mustafa Kemal Atatürk’ün yaptığı Anafartalar Grubu’nun kuzey yanını koruyan Gelibolu ve Bursa Jandarma Taburlarının üç bölüğündeki şehitlerin yer aldığı bölgeye, savaş devam ederken, 1915’te bugünkü şehitlik yapılmıştı. Boş mermi kovanlarından yapılan bir anıtın da bulunduğu ve günümüze ulaşan orijinal şehitliklerden biri olan Kireçtepe Şehitliği’ndeki anıt önünde Atatürk’ün çekilen bir fotoğrafı da önemli bir belge olarak tarihe not olarak düşüldü. Çanakkale Savaşı sırasında Bursa Seyyar Jandarma Taburu tarafından inşa edilen anıt ve şehitliğin ecdada yakışır hale getirilmesi için Bursa Büyükşehir Belediyesi devreye girdi ve bölgenin baştan aşağıya yenilenmesini esas alan projeyi hazırladı.

ÇANAKK ALE K AHR AM ANLARINA

Belgede DEVRİMİN ADI: İPEKBÖCEĞİ (sayfa 38-42)

Benzer Belgeler